Ardahan ilindeki türbeler

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Ardahan türbeleri, ardahandaki türbeler,Şeyh Ahmet Ve Şeyh Muhammet Türbesi, Kömür Baba Türbesi, Kömür Baba Türbesi Tarihi

TÜRBELER

Eski Türk hayat biçiminde, daha çok Budist ve Şamanist inançlarda ölünün daha sonra dirileceği inancı vardır. Bu inançtan dolayı ölen kişi defnedilmeden bir müddet bekletilir. Bu bekletme işi ise bir çadırda gerçekleştirilirdi. Daha sonra da Kurgan denilen mezarlara gömülürdü. Bu nedenle mezar anıtlarının (türbe) çadıra benzetilmesi veya anıt-mezar formunun çadırlardan kaynaklandığı fikri yaygın bir kanaattir. Türklerin İslâmiyet'i kabul etmelerinden sonra inşa ettikleri ilk türbe kare planlı, dört yönde kapısı bulunan, tuğla malzemeli Samanoğulları'na ait türbedir. XI. yüzyıldan itibaren Gazneli ve Karahanlılar tarafından türbe mimarisinin geliştirilerek devam ettirildiği, Büyük Selçuklular zamanında da önemli örneklerle zenginleştirildiği görülmektedir. Türbe, Anadolu'da XII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gittikçe artan bir ivmeyle ve çok sayıda örneklerle karşımıza çıkmaktadır. Anadolu Selçukluları tarafından Anadolu'nun çeşitli yörelerinde yüz elliye yakın türbe inşa edilmiştir. Bunları, Beylikler ve Osmanlı devrinde yapılan türbeler izler. Türbeler üç ana bölümden oluşmaktadır. En altta asıl cenazenin yer aldığı cenazelik veya mumyalık kısmı, onun üstünde sembolik bir lahit ve mihrabın bulunduğu gövde kısmı, en üstte de mezar yapısının örtü kısmı yer alır.Şeyh Ahmet ve Şeyh Muhammet türbesi içi

DEDEŞEN KÖYÜ HAZİRESİNDE BULUNAN MEZAR TAŞLARI
Göle ilçesine bağlı Dedeşen köyünde yer alan caminin güneyindeki büyük hazirede, Osmanlıca yazılı ve zengin süslemeli mezar taşı örnekleri mevcuttur. Hicri 1200 (1786) tarihli olanlarının yoğunlukta olduğu mezar taşları genelde, sarıklı biçimde yapılmıştır. Mezar taşlarının üzerinde geometrik ve bitkisel motifli kompozisyonlara yer verilen örnekler çoğunluktadır. Bu örneklerin benzerleriyle Ardahan eski mezarlıkta, Aşık Şenlik (Suhara) beldesi eski mezarlığında ve Gülyüzü (Pekreşen) köyü mezarlığında karşılaşmak mümkündür.

ARDAHAN ESKİ VE YENİ MEZARLIKTA MEZAR TAŞLARI
Ardahan şehir merkezinin kuzeydoğusunda, doğuda eski, batıda da yeni mezarlık olmak üzere, birbirinden bir yolla ayrılan iki mezarlık bulunmaktadır.
Mezarlar bir hayli geniş bir alana yayılmış durumdadır. Bunların bazıları blok taşlardan, bazıları ise yeni usule göre inşa edilmiş şahidelerden ibarettir. Eski mezarlıkta Hıristiyan mezarlarının da bulunduğu ifade edilmesine rağmen, kıble düzenine uyan mezarlardan hangisinin Hıristiyan mezarı olduğunu anlamak mümkün değildir.

Bugünkü şehitliğin de içinde bulunduğu yeni mezarlık, eski-yeni karışımı bir yapılanma gösterir. Yeni mezarlıkta Hicri 1227, 1281, 1243, 1217 tarihli, Osmanlıca yazılı mezar taşları bulunmaktadır. Mezar taşlan, yöre taşından düzgün şekilde kesilmiştir. Bunların bazıları fes başlıklı, bazıları prizmal üçgen tarzında, bazıları ise omuzlarıyla birlikte yapılmıştır. 1281 Hicri tarihli mezar taşında Osmanlıca olarak "Merhum Yüzbaşı Şevket Bey 'in Zevcesi Doktor Taceddin (?) ... Validesi Azize Hanım" ibareleri yer almaktadır.

AŞIK ŞENLİK (SUHARA) BELDESİNDE MEZAR TAŞLARI
Çıldır ilçesinin yaklaşık 6-7 km. doğusundaki Aşık Şenlik (Suhara) beldesinde eski bir mezarlık bulunmaktadır. Bu mezarlıkta sarıklı, fesli ve üçgen prizması biçiminde kesilmiş geometrik ve bitkisel motiflerle süslü ve Osmanlıca yazılı çok sayıda mezar taşı bulunmaktadır. Aşık Şenlik'in mezarının üzerine yeni inşa edilmiş altıgen planlı türbenin de bulunduğu bu mezarlık, yöredeki Ermeni mezaliminin bir vesikası olması bakımından da büyük önem taşımaktadır. 1915-1920 yılları arasında bölgede gerçekleştirilen Ermeni mezalimi sırasında, Yıldırımtepe (Rabat) köyünde vahşice katledilen 19 kişinin toplu mezarı da burada yer almaktadır.

Suhara mezarlığında, Osmanlıca olarak yazılmış çok sayıda mezar taşı kitabesi bulunmaktadır. Bu kitabelerde ölen kişilerin adları, ruhlarına fatiha ve H. 1244, 1332, 1336, 1333 tarihleri yer almaktadır. Bu tarihler yöredeki Ermeni katliamı ile aynı yıllara denk gelmektedir.

GÜLYÜZÜ (PEKREŞEN) KÖYÜ MEZAR TAŞLARI
Çıldır ilçesinin yaklaşık 20-25 km. güneyindeki Gülyüzü (Pekreşen) köyünde, köy mezarlığı içerisinde eski yazılı ve süslemeli çok sayıda mezar taşı bulunmaktadır. Fesli ve üçgen prizmal bu mezar taşlarının genelde Hicri 1223 ve 1229 tarihlerini taşıdığı görülmektedir. Bu mezar taşları üzerinde daire, çiçek, ibrik ve silah motiflerinden oluşan kabartma süslemeler bulunmaktadır. Bu motifler İslâm öncesi Türk geleneğinin devamı olup, ölen kişinin hayatta iken uğraştığı yanlarını ve sıfatlarım yansıtmaktadır. Ölen kişi eğer askerse onun kahramanlığını göstermek maksadıyla mezar taşına silah, eğer kadınsa çiçek, ya da ibrik motifleri işlenmiştir.

SEYİTÖREN KÖYÜ ZİYARETİ
Damal-Posof arasında Ilgar Dağı'nın güneyinde, Damal ilçesine bağlı Seyitören (Seyitveren) köyünün yakınında ve kale yerleşimine oldukça müsait sarp, kayalık bir alan üzerinde bulunmaktadır. Halk arasında ziyaret yeri olarak anılan kalıntı, yaklaşık 10 metre çapında konik bir yükseltiden ibarettir. Duvarlar, ince kırık taşların üst üste konulması suretiyle örülmüştür.

Kömür Baba Türbesi - Kömür Baba Türbesi Tarihi

komurbaba.jpg

Göle’nin 2 km. batısında bulunan bu türbenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.
1969 yılında yapılan onarım türbenin bütün özelliğini ortadan kaldırmıştır.
Türbe, çevredeki taşlardan yükseltilmiş bir kaide üzerinde, basit bir çevre duvarı ile yapılmış,
bunun da kaçak kazılar sonucu tamamı ile tahrip edildiği görülmüştür.
Türbede yatan kişinin kimliği de bilinmemektedir.

Yöre halkı bu türbenin Kömür baba’ya ait olduğunu söylerlerse de Kömür Baba’nın da kim olduğu bilinmemektedir.


Şeyh Ahmet Ve Şeyh Muhammet Türbesi.

Göle ilçesine bağlı Dedeşen köyünün girişindeki eski mezarlığın içinde yer alan bir türbedir Türbenin kesin inşa tarihi bilinmemektedir Ancak plan ve mimari özellikleri bakımından türbenin XV yüzyıldan kaldığı tahmin edilmektedir.
Ongen planlı olarak inşa edilmiş türbenin giriş kapısı kuzey yöne bakmaktadır.
Sivri kemer alınlıkla sonlanan dikdörtgen kapı, sade iki profille çerçevelenmiştir.
Üst örtü ahşap kaplama iken 1996 yılında Turgut Göle tarafından onartılarak beton kubbe ile örtülmüş ve saçla kaplanmıştır.
Türbenin zemini düz olup, içinde Şeyh Ahmed-i Kebir ve Şeyh Mehmed-i Kebir'in taş sanduka mezarları bulunmaktadır.
İçten de ongen planlı olan türbenin kıble yönündeki mihrabı, oldukça basit bir niş şeklindedir.
Mihrabın sol üst kısmında bir pencere açıklığı yer alır.
Türbenin de içinde bulunduğu mezarlıkta XVI-XVII yüzyıllardan kalma çok sayıda Şeyh Ahmet ve Şeyh Muhammet türbesi mezar taşı ve koç heykeli bulunmaktadır.
 
Üst Alt