Alenî dâvet (Efendimizin Peygamberliğini Açıklaması)

Denge_35

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
29 Nisan 2011
Mesajlar
269
Tepkime puanı
27
DmWvD.gif

ALENÎ DÂVET

Efendimizin Peygamberliğini Açıklaması


Peygamberliğin İlânı ve Davetin Birinci Safhası
Bütün insanlığa hitap edecek ve bütün dünyayı kucaklayacak bir din, elbette gizli kalamazdı. Madem, insanlığı maddî manevî huzura kavuşturmak için bu din gönderiliyordu. Öyle ise açıktan açığa insanlara bildirilmesi ve tebliğ edilmesi zaruri idi.​
Cenâb-ı Hak, kâinatta her şeyi tedric kanununa bağlamıştır. Bu kanuna riâyet ve itâat etmeyenlerin zamandan alacakları cevap hiç şüphesiz muvaffakiyetsizlik olacaktır.​
Resûlullah Efendimiz de, Allah’tan aldığı talimât üzere bu kanuna riâyet etti. Üç sene müddetle peygamberliğini ve İslâmiyeti açıktan açığa kimseye bildirmedi ve anlatmadı. Tebliğinde son derece tedbirli ve ihtiyatlı davranıyor, ancak emniyet ettiği kimselere durumunu arzediyordu.​
Bu hareketiyle onun İslâma muvaffakiyet yolunu açtığını da görüyoruz. Üç senelik gizli davet devresinde birçok kimse İslâm safında yer almış ve davasına güç vermişti.​
Üç senelik devreden sonra davetin daha fazla gizli olarak devamında bir maslahat kalmamıştı. Zira, Kureyşli müşrikler tarafından her şey az çok duyulmuştu ve üstelik İslâm davası bir çok kimseyle bir derece güç kazanmıştı. Buna binâen mukaddes İslâm davasını açıklamanın ve tevhid hakikatlarını bütün âleme duyurmanın zamanı artık gelmişti.​
4LB5F.gif
DmWvD.gif

Yakın akrabaları dâvet
Halkı, İslâma açıktan davete, nereden başlayacağı Resûl-i Ekreme bizzat Cenâb-ı Hak tarafından vahiy ile bildirildi:​
“Önce en yakın akrabâlarını azaptan sakındır.”1​
Resûl-i Ekrem, bu işe girişmenin kolay olmayacağını biliyordu. Bu sebeple bir müddet evinden çıkmadı. Bu esnada birgün Hz. Ali’yi yanına çağırarak şöyle dedi:​
“Yâ Ali, Cenâb-ı Hakkın, yakın akrabamı azabla korkutmamı emir buyurması, bana çok güçlük verdi.​
“Ben iyi biliyorum ki, ne zaman onlara bu işi açmaya kalksam, onların beni, hoşlanmadığım birşeyle ithama kalkışacaklarını göreceğim.”​
Görülüyor ki, Resûlullah Efendimiz, dâvâsını açıktan açığa akrabalarına anlatmaya kalkıştığı takdirde onların ithâmlarına maruz kalacağı edişesini taşıyordu. Bunun için de bir müddet evine kapanıp, düşünmeyi uygun görüyordu. Hatta onun uzun müddet evinden çıkmadığını gören, başta Hz. Safiyye ile diğer halaları, durumunu öğrenmek için ziyâretine geldiler. Efendimiz onlara, “Benim hiçbir şeyden şikâyetim yok. Rahatsız falan değilim. Fakat Allah, bana yakın akrabamı, azabla korkutmamı emretti. Abdülmuttaliboğullarını toplayıp, onları Allah’a îmâna davet etmek istiyorum” dedi.​
Halaları, “Dâvet et, ama sakın, onlardan Ebû Leheb’i dâvet edeyim deme. Çünkü o, senin dâvetine asla icabet etmez” diye konuştular. Sonra da, “Biz nihâyet kadınız” diyerek Resûlullahın yanından ayrıldılar.​
Dâvâsını açıklama emrini alan Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hazret-i Ali’ye şu emri verdi:​
“Bize sadece bir kişilik et yemeği yap ve bir kap da süt doldur. Sonra da Abdülmuttaliboğullarını topla, onlarla konuşacağım. Emrolunduğum şeyi onlara bildireceğim.”​
Hazret-i Ali, emri derhal yerine getirdi.​
Sabah olunca, Ebû Talib’in evinde, dâvet edilmeyen Ebû Leheb de dahil, bütün amcaları ile birlikte ikisi kadın kırk beş kişi toplandı.​
4LB5F.gif


DmWvD.gif

4LB5F.gif
 
Üst Alt