- Katılım
- 23 Haziran 2023
- Mesajlar
- 120
- Tepkime puanı
- 23
Sizlere cevaplanması zor gibi gözüken soruları (bi iznillah) kolay bir şekilde cevaplamaya çalışacağım. Bu soru-cevap serisine başlamadan önce bilmeniz gereken bazı hususlar vardır.
Bulunduğumuz evrene Âlem-i Kebir (Büyük Âlem) denir. İnsan'a ise Âlem-i Sağir (Küçük Âlem) denilmektedir. Bunun anlamı şudur, Âlem-i Kebir'de her ne varsa, Âlem-i Sağir olan İnsan'da da o mevcuttur. Evren ve İnsan'daki benzerlikleri ancak ilmi ledün sahibi kimseler aracılığı ile öğrenebilirsiniz. Buna bir kaç örnek vermek gerekirse;
Dağlar, bizdeki kemiklerin misalidir. Nasıl ki dağlar yer yüzünü sabit tutmaya yarıyorsa, kemikler de insanda aynı görevi görür. Dağların bozulması, yer yüzünde depremlere yol açar. Aynı şekilde insan yaşlandıkça kemiklerde zayıflamalar veya bozulmalar başlar ve o insanda titremeler yani depremler olur.
"Kıyamete yakın depremler çoğalır." hadisinde bu dile getirilmiştir. Bizler için kıyamet, ölümdür.. Yani ölmeye yakın kişilerde deprem misali sarsıntılar çoğalır..
"Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikiniz." Elinizdeki fidandan kasıt, elinizin altında yetiştirdiğiniz talebe/mürid veya öğrencidir. Yani hadisin iç manası, Öleceğinizi bilseniz bile elinizin altında yetiştirdiğiniz talebelere bir şeyler öğretmekten geri durmayın şeklindedir.
Burada gördüğünüz gibi kelimeler birbirine benzetilirken ikisinin ihtiva ettiği mana (en az bir yönüyle) aynı olması gerekmektedir. Çünkü benzettiğiniz şey bir yönüyle benzer olsa da diğer yönüyle benzerlik ifade etmez..
Mesela, Allah c.c için Âlemlerin Padişahı şeklinde bir benzetme bir yönüyle doğru iken diğer yönüyle de doğru değildir. Çünkü bu benzetme ancak hükmetme yönünden bir benzerlik ifade etmektedir. Böyle bir teşbihin hemen arkasından Allah'ı bu tür benzetmelerden dolayı tenzih etmek gerekmektedir. Teşbih ederken tenzih etmek budur. (Başka konularda buna dair açıklamalarda bulunuldu. Tekrar etmek sözü uzatmak olur.)
İnsan'ın ömrü ile mevsimler birbiri ile benzerdir.. İlkbahar, kişinin bebeklik ve çocukluk dönemidir. Çiçeklerin açması bebeklik dönemi iken, yeşillenmesi ise çocukluk dönemidir.. Yaz, güneşin en parladığı dönem yani gençlik dönemidir.. Sonbahar, kişinin olgunlaşma dönemidir.. Bilindiği gibi kişinin olgunluk dönemi 40 yaşı ile başlar. Bu yüzden Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize s.a.v. 40 yaşında ve Başak Burcunda inmeye başlamıştır.. Kış ise kişinin elden ayaktan kesildiği yaşlılık dönemidir.
Görüldüğü gibi her şeyin bizimle bir bağı vardır. İşte size bu bağlardan örnekler vererek, cevaplaması zor gibi gözüken soruları kolayca anlatmaya çalışacağım.. Şimdi soru-cevaplara geçebiliriz.
İslam'da Mürted olan kişi neden öldürülür ?
Mürted olan kişinin öldürülmesi, kangren olan bir uzvun kesilmesine benzer. Her ne kadar o uzvun kesilmesi o uzva yapılan bir zülum gibiyse de, o uzvun sahibi için bu bir rahmettir. Eğer kangren olan uzuv kesilmez ise, bu kez o kangren yayılarak diğer uzuvları da aynı şekilde etkilemeye başlar ve devamında kangren tüm vücuda yayılarak o kişi ölür. Aynı şekilde Mürted olan kişi öldürülmezse, diğer müslümanları da kendi gibi mürtedleştirmeye başlar ve böylece kangren vücud için tehdit oluşturmaya başlar. İşte İslam, hastalığın tüm vücuda yayılmasını engellemek için o kişinin öldürülmesini yani o uzvun kesilmesini emreder.
Aslında burada mürted olan kişi için de bir rahmet söz konusudur. Çünkü mürted olan kişi, ne kadar çok kişiyi kendi gibi yoldan çıkardıysa cehennemdeki azabı da ona göre çok olur. Mürted kişi öldürüldüğü için artık kimseyi kendi gibi yoldan çıkaramaz ve günahı derecesinde azaba uğrar. Ama o kişi öldürülmez de bir çoklarını da kendi gibi yoldan çıkarırsa işte her yoldan çıkarttığı kişinin günahını da üzerine ekler. Aslında o kişi cehennemdeyken; Keşke beni öldürselerdi de onları yoldan çıkartmaya fırsat bulamasaydım diye kendisi (dünyada) öldürülmeyi arzulayacaktı.
Burada ince bir detay vardır.. Kangren yayılma eğilimi gösteriyorsa ancak uzvun kesilmesine karar verilir. Eğer mürted olan kişi sadece kendi mürtedliği ile kalıp başkalarını yoldan çıkartmıyorsa o zaman o kişinin hidayete ermesi yani düzelmesi beklenir. Bu zamanda çok bozulmamızın nedeni, (bir İslam devleti var olmadığı için) mürtedlerin başı boz gezmeleridir. Her mürted kendi gibi birini yoldan çıkartmakta ve her yoldan çıkarttığı kişi ise bir başkasını yoldan çıkartmaktadır. Yani müslümanların hastalığının bu derece olmasının nedeni, artık kangrenin tüm vücudu sarmasından dolayıdır.
Yeni soru-cevap ile görüşmek dileğiyle..
Bulunduğumuz evrene Âlem-i Kebir (Büyük Âlem) denir. İnsan'a ise Âlem-i Sağir (Küçük Âlem) denilmektedir. Bunun anlamı şudur, Âlem-i Kebir'de her ne varsa, Âlem-i Sağir olan İnsan'da da o mevcuttur. Evren ve İnsan'daki benzerlikleri ancak ilmi ledün sahibi kimseler aracılığı ile öğrenebilirsiniz. Buna bir kaç örnek vermek gerekirse;
Dağlar, bizdeki kemiklerin misalidir. Nasıl ki dağlar yer yüzünü sabit tutmaya yarıyorsa, kemikler de insanda aynı görevi görür. Dağların bozulması, yer yüzünde depremlere yol açar. Aynı şekilde insan yaşlandıkça kemiklerde zayıflamalar veya bozulmalar başlar ve o insanda titremeler yani depremler olur.
"Kıyamete yakın depremler çoğalır." hadisinde bu dile getirilmiştir. Bizler için kıyamet, ölümdür.. Yani ölmeye yakın kişilerde deprem misali sarsıntılar çoğalır..
"Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikiniz." Elinizdeki fidandan kasıt, elinizin altında yetiştirdiğiniz talebe/mürid veya öğrencidir. Yani hadisin iç manası, Öleceğinizi bilseniz bile elinizin altında yetiştirdiğiniz talebelere bir şeyler öğretmekten geri durmayın şeklindedir.
Burada gördüğünüz gibi kelimeler birbirine benzetilirken ikisinin ihtiva ettiği mana (en az bir yönüyle) aynı olması gerekmektedir. Çünkü benzettiğiniz şey bir yönüyle benzer olsa da diğer yönüyle benzerlik ifade etmez..
Mesela, Allah c.c için Âlemlerin Padişahı şeklinde bir benzetme bir yönüyle doğru iken diğer yönüyle de doğru değildir. Çünkü bu benzetme ancak hükmetme yönünden bir benzerlik ifade etmektedir. Böyle bir teşbihin hemen arkasından Allah'ı bu tür benzetmelerden dolayı tenzih etmek gerekmektedir. Teşbih ederken tenzih etmek budur. (Başka konularda buna dair açıklamalarda bulunuldu. Tekrar etmek sözü uzatmak olur.)
İnsan'ın ömrü ile mevsimler birbiri ile benzerdir.. İlkbahar, kişinin bebeklik ve çocukluk dönemidir. Çiçeklerin açması bebeklik dönemi iken, yeşillenmesi ise çocukluk dönemidir.. Yaz, güneşin en parladığı dönem yani gençlik dönemidir.. Sonbahar, kişinin olgunlaşma dönemidir.. Bilindiği gibi kişinin olgunluk dönemi 40 yaşı ile başlar. Bu yüzden Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize s.a.v. 40 yaşında ve Başak Burcunda inmeye başlamıştır.. Kış ise kişinin elden ayaktan kesildiği yaşlılık dönemidir.
Görüldüğü gibi her şeyin bizimle bir bağı vardır. İşte size bu bağlardan örnekler vererek, cevaplaması zor gibi gözüken soruları kolayca anlatmaya çalışacağım.. Şimdi soru-cevaplara geçebiliriz.
İslam'da Mürted olan kişi neden öldürülür ?
Mürted olan kişinin öldürülmesi, kangren olan bir uzvun kesilmesine benzer. Her ne kadar o uzvun kesilmesi o uzva yapılan bir zülum gibiyse de, o uzvun sahibi için bu bir rahmettir. Eğer kangren olan uzuv kesilmez ise, bu kez o kangren yayılarak diğer uzuvları da aynı şekilde etkilemeye başlar ve devamında kangren tüm vücuda yayılarak o kişi ölür. Aynı şekilde Mürted olan kişi öldürülmezse, diğer müslümanları da kendi gibi mürtedleştirmeye başlar ve böylece kangren vücud için tehdit oluşturmaya başlar. İşte İslam, hastalığın tüm vücuda yayılmasını engellemek için o kişinin öldürülmesini yani o uzvun kesilmesini emreder.
Aslında burada mürted olan kişi için de bir rahmet söz konusudur. Çünkü mürted olan kişi, ne kadar çok kişiyi kendi gibi yoldan çıkardıysa cehennemdeki azabı da ona göre çok olur. Mürted kişi öldürüldüğü için artık kimseyi kendi gibi yoldan çıkaramaz ve günahı derecesinde azaba uğrar. Ama o kişi öldürülmez de bir çoklarını da kendi gibi yoldan çıkarırsa işte her yoldan çıkarttığı kişinin günahını da üzerine ekler. Aslında o kişi cehennemdeyken; Keşke beni öldürselerdi de onları yoldan çıkartmaya fırsat bulamasaydım diye kendisi (dünyada) öldürülmeyi arzulayacaktı.
Burada ince bir detay vardır.. Kangren yayılma eğilimi gösteriyorsa ancak uzvun kesilmesine karar verilir. Eğer mürted olan kişi sadece kendi mürtedliği ile kalıp başkalarını yoldan çıkartmıyorsa o zaman o kişinin hidayete ermesi yani düzelmesi beklenir. Bu zamanda çok bozulmamızın nedeni, (bir İslam devleti var olmadığı için) mürtedlerin başı boz gezmeleridir. Her mürted kendi gibi birini yoldan çıkartmakta ve her yoldan çıkarttığı kişi ise bir başkasını yoldan çıkartmaktadır. Yani müslümanların hastalığının bu derece olmasının nedeni, artık kangrenin tüm vücudu sarmasından dolayıdır.
Yeni soru-cevap ile görüşmek dileğiyle..