- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
ZIHÂR:
Erkeğin, hanımını veya onun yüz, baş, ferc gibi bir uzvunu, kendisine nikâhı ebedî haram olan bir kadına veya onun bakılması harâm yerine; "Sen anam gibisin" veya "Senin sırtın anamın sırtı gibidir" gibi sözlerle benzetmesi.
Hanımına "Senin başın anamın sırtı gibidir" diyen bir erkeğin, keffâret vermedikçe hanımına sarılması, öpmesi ve cimâ etmesi harâm olur Zıhâr keffâreti, oruç keffâreti gibidir.
(İbn-i Nüceym)
ZILL:
Gölge, görünüş,
Kâmil bir müslüman, namaza durunca, sanki dünyâdan çıkıp âhirete girer.
Çünkü dünyâda Allahü teâlâya yaklaşmak çok az nasîb olur.
Eğer nasîb olursa, o da zılle, sûrete yakınlıktır Âhiret ise, asla yakınlık yeridir.
(İmâm-ı Muhammed Ma'sûm)
Ulemâ-i râsihîn (yüksek ilim sâhibi âlimler), vilâyetin yâni evliyâlığın üstün derecelerinin hepsini geçip, peygamberlere mahsûs olan dâvet makâmına kavuşmuşlardır.
Bunlar nihâyete (sona) kavuştuktan sonra anlarlar ki, müşâhede edilen ve tecellî olun an yâni görülen her şey, hakîkî varlık değildir
Ancak hakîkî varlık zıllerinden bir zıldir.
*************
Zıll Makâmı:
Tasavvuf yolunda bir makâm, derece Tasavvufta asla kavuşmadan önce, aslın görüntülerinin ele geçtiği makam.
Zıll makâmının üstünde abdiyyet, kulluk makâmı vardır.
Abdiyyet makâmı (hakîkî kulluk) ise vilâyet (evliyâlık) kemâllerinin en üstünüdür.
(İmâm-ı Rabbânî)
Erkeğin, hanımını veya onun yüz, baş, ferc gibi bir uzvunu, kendisine nikâhı ebedî haram olan bir kadına veya onun bakılması harâm yerine; "Sen anam gibisin" veya "Senin sırtın anamın sırtı gibidir" gibi sözlerle benzetmesi.
Hanımına "Senin başın anamın sırtı gibidir" diyen bir erkeğin, keffâret vermedikçe hanımına sarılması, öpmesi ve cimâ etmesi harâm olur Zıhâr keffâreti, oruç keffâreti gibidir.
(İbn-i Nüceym)
ZILL:
Gölge, görünüş,
Kâmil bir müslüman, namaza durunca, sanki dünyâdan çıkıp âhirete girer.
Çünkü dünyâda Allahü teâlâya yaklaşmak çok az nasîb olur.
Eğer nasîb olursa, o da zılle, sûrete yakınlıktır Âhiret ise, asla yakınlık yeridir.
(İmâm-ı Muhammed Ma'sûm)
Ulemâ-i râsihîn (yüksek ilim sâhibi âlimler), vilâyetin yâni evliyâlığın üstün derecelerinin hepsini geçip, peygamberlere mahsûs olan dâvet makâmına kavuşmuşlardır.
Bunlar nihâyete (sona) kavuştuktan sonra anlarlar ki, müşâhede edilen ve tecellî olun an yâni görülen her şey, hakîkî varlık değildir
Ancak hakîkî varlık zıllerinden bir zıldir.
*************
Zıll Makâmı:
Tasavvuf yolunda bir makâm, derece Tasavvufta asla kavuşmadan önce, aslın görüntülerinin ele geçtiği makam.
Zıll makâmının üstünde abdiyyet, kulluk makâmı vardır.
Abdiyyet makâmı (hakîkî kulluk) ise vilâyet (evliyâlık) kemâllerinin en üstünüdür.
(İmâm-ı Rabbânî)