Zeki çocuklar da öğrenme güçlüğü yaşıyor

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,125
Tepkime puanı
26
Zekanın önemli kısmının genetik olduğu belirtiliyor. Bir çocuğun zeki olması her zaman kolay öğrenebileceği anlamına gelmiyor. Zeki çocuklar da öğrenme ve algılama güçlükleri yaşayabiliyor.

Her anne baba çocuğunun çok zeki olmasını ister, hatta öyle olduğunu düşünür. Bebeklikten itibaren yaptığı her şey gözüne çok büyük başarı gibi görünebilir. Ancak dikkatli anne babalar çok zeki gibi görünen çocuklarında bir şeylerin eksik olduğunu hissedebilir. Çocuğun geç konuşması, geç yürümesi, fiziksel motor hareketlerini yaşına göre tam yapamaması, bazen dalgınlaşması, özellikle okula başladıktan sonra okumayı normalden geç sökmesi, kelimeleri tersten okuması gibi birçok şey aslında bir yerlerde sorun olduğunu gösterir. Bu tür belirtiler görülen çocuk, zeki olmasına rağmen öğrenme güçlüğü yaşıyor demektir. Öğrenme güçlüğü Türkiye’de yüzde 9 gibi yüksek bir oranda görülüyor. Yani Türkiye’de ilkokula giden her yüz çocuktan 9’unda öğrenme güçlüğü sorunu var. Bunun çok yüksek bir rakam olduğunu belirten Prof. Dr. Adnan Yüksel, bu durumun Türkiye’nin en büyük problemi olduğunu söylüyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı ve Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Adnan Yüksel, öğrenme güçlüğünün sebeplerini, korunma yollarını ve tedavisinin nasıl yapılacağını anlattı.

Zekayı “alışılagelmemiş olayları çözme yeteneği” şeklinde tanımlayan Prof. Adnan Yüksel, zekanın dikkat, anlama, iletişim, davranış, bellek, zaman-mekan oryantasyonu ve entelektüel fonksiyonların bir bileşimi olarak ortaya çıktığını belirtiyor.

Zeka geriliği ile karıştırılmamalı
Öğrenme güçlüğünün zeka geriliği ile karıştırılmaması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Adnan Yüksel, bu sorunu yaşayan çocukların çok zeki olduklarını; ancak zekayı oluşturan bileşenlerden sadece entelektüel fonksiyonlarda bozukluk yaşadıklarını vurguluyor. Yüksel’in verdiği bilgilere göre, entelektüel fonksiyon okuma, yazma ve aritmetik hesaplamadan oluşuyor. Çocuğun entelektüel fonksiyonunun geri olduğu şu üç belirtiden anlaşılıyor:
1. Çocuk yaşına göre geri olur. Takvim yaşı 5 ise 5 yaşındaki çocuktan beklenen zekaya göre okuması yazması ve aritmetik hesabı geri olur.
2. Kendi akranlarına göre geri olur.
3. Çocuğun kapasitesi ile performansı arasında farklılık vardır. Aslında kapasitesi çok iyidir; ama performansı azdır.

Prof. Dr. Adnan Yüksel’in anne-babalara tavsiyesi:
Çocuklarınızla devamlı konuşun, oyunlar oynayın
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı ve Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Adnan Yüksel, çocukların beynini kullanmasının çok önemli olduğunu söyledi. Adnan Yüksel’in anne-babalara önemli tavsiyesi; Çocukla devamlı konuşun. İlgi gösterin. 1 aylık bile olsa boş boş bakmasın, karşısına geçip oyun yapın. Çocuğu devamlı canlı renkli, ses çıkaran legolarla oynatın.

Okul öncesi dönemde belirtileri
Okula başlayan çocukta öğrenme güçlüğü daha kolay anlaşılıyor; ama bu yaş eğitim için geç bir dönem. O yüzden anne babaların çocuklarını iyi gözlemleyip sorunu erken yaşta fark etmeleri tedavi şansını artırıyor. Peki, okulöncesi dönemde okuma-yazma ve matematik eğitimi alınmadığına göre bozukluk nasıl anlaşılacak?
1- Konuşma gecikmesi:
Her konuşma gecikmesi öğrenme güçlüğü değil; ama önemli bir bölümünde öğrenme güçlüğü gelişebiliyor.
2- Yaşıtlarına göre
performansının iyi olmaması:
Bu fiziksel olabilir. Biraz sakardır. Bir şey taşıyacağı zaman düşürür. Normal bir çocuk iki aylıkken başını tutar, 6 ayda oturur, 7-8 aylıkken döner, 9 aylıkken emekler, 1 yaşında yürür. Bunlar biraz gecikebilir.
3- Anne babalar düşünerek
değerlendirdiği zaman birtakım şeylerinin eksik olduğunu hisseder:
Çocuk soru sorulunca hemen cevap vermez. Diğer çocuklara göre çekingendir.

Prof. Dr. Adnan Yüksel’in anne-babalara tavsiyesi:
Çocuklarınızla devamlı konuşun, oyunlar oynayın
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı ve Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Adnan Yüksel, çocukların beynini kullanmasının çok önemli olduğunu söyledi. Adnan Yüksel’in anne-babalara önemli tavsiyesi; Çocukla devamlı konuşun. İlgi gösterin. 1 aylık bile olsa boş boş bakmasın, karşısına geçip oyun yapın. Çocuğu devamlı canlı renkli, ses çıkaran legolarla oynatın.

Okul dönemindeki belirtileri
Her çocuk, 1. sınıfın ilk üç ayında genellikle okumayı söker. Öğrenme güçlüğü olan çocuk hemen sökemez. Sene sonuna doğru ancak sökebilir. Okusa bile kelime atlar veya kelime ekler. Veya sesin vurgusunu ayarlayamaz. Yazamaz, yazarken harf hatası yapar. e’leri i yazar, düzensiz yazar, bitişik yazar. Harf atlar, ‘ev’ yerine ‘ve’ yazması çok tipik bir belirtidir. ‘Hilal’ yerine ‘ilal’ okur. Satır atlar.
Okurken ters okur. Ayna yansıması gibi ‘ali’ yerine ‘ila’, ‘tarık’ yerine ‘kırat’ okur. Çocuk uzayla ilgili şeylerden konuşurken anne baba çok zeki olduğunu düşünür; ama bir türlü iki kere iki dört dedirtemez. Pratik olarak söyleyemez. Bir türlü çarpım tablosunu ezberleyemez. 3. sınıfın sonunda her çocuk bunu öğrenmiş olmalı. Günleri, ayları, mevsimleri sırayla sayamaz. Tarih okurken 2005 yerine 2004 okur.
Yönelim bozukluğu vardır. Sağını solunu karıştırır. Kuzey yerine güneyi gösterir. Araba kullanırken sağa döneceğine şaşırır, sola döner.
Sakardır. Düğme ilikleyemez. İpi iğneye geçiremez. Bisiklet sürerken çok iyi değildir. İnce motor ve kaba motor hareketleri geridir.
Bellekleri de iyi değildir. Biraz önce dinlediğini unutabilir. Bu çocuklar evde yapacağı dersi unutur. Ödev yaptıramazsınız. Konsantrasyon bozukluğu vardır. Çantasını okulda unutur, atkısını kaybeder. Yatağını düzeltmez. Düzensizdir; ama cin gibidir.

Öğrenme güçlüğünün düzeltilmesi için normal okul eğitimi yetmez. 8 yaşına kadar bu belirtiler azalır ve sonra kaybolur; ama bozukluk tedavi edilmezse ömür boyu devam eder. Profesör de olsa okurken satır atlamaya devam eder.
Çocuk genetik olarak anne
babasından ne kadar etkilenir?
Annede öğrenme güçlüğü varsa çocukta da yüzde 25 olacak diye kesin bir şey yok. Olma ihtimali genel orandan biraz daha yüksek. Öğrenme güçlüğünün 1. derece akrabalara geçme ihtimali yüksek. 2. derece akraba olunca, dedede olan hastalık oğluna geçmemişse torununa da geçme ihtimali çok az. Ama oğluna geçme ihtimali fazla.
Öğrenme güçlüğünde çocuğun
düşüp başını vurması çok etkilidir.

Bir çocuğun öğrenme güçlüğü yaşamasında, doğumda oksijensiz kalması, annenin bebeği küçük doğurması, beslenme yetersizliği, çocuğun enfeksiyon geçirmesi, çocuğun metabolik bir hastalığının olması, ailede birtakım risk faktörlerinin olması gibi sebepler etkilidir. Ama en büyük sebep yüzde 90 oranında genetik, yani anne babadan gelen bozuk etkilerdir. Öğrenme güçlüğünü etkileyen 20-25 gen vardır. Bununla birlikte çevre faktörleri de çocuğun öğrenmesini etkiler. Öğrenme güçlüğü için düşme çok önemlidir. Çocuk küçük yaşta düştükçe beyin hücreleri ölüyor. Beyin suyun içindedir. Düşünce hem önden hem arkadan etkilenir Kesinlikle düşmemeli, kafasını vurmamalı. Hücre öldüğü zaman kalan hücrelerle çalışmak farklıdır. Futbol oyununu düşünün. 11 kişiyle oynamak farklı, oyuncular ne kadar iyi olursa olsun 8 kişiyle oynamak farklı. 8 kişiyle çocuğu götürüp LGS’ye, üniversite sınavına sokmamak lazım. Küçük yaşta enfeksiyon geçirirse, menenjit olursa çok ateşlenirse, çeşitli metabolik hastalıklardan muzdarip olursa, bunlardan oluşan toksik maddeler genleri bozar. Genler ise çok çeşitlidir. Genlerin nasıl çalıştığı, neyin sebep neyin sonuç olduğu bilinmiyor. Dolayısıyla bir öğrenme güçlüğünde 20 gen etkili; ama bu genler nereden etkilenir? Anne doğum öncesinde ne yer, ne içer, nasıl davranır, nasıl streslenir, o gün aldığı protein miktarı, vitamin, element miktarı ne kadardır? Bilmiyoruz. Bunların hepsi çocuğu etkiler. Sistem o kadar mükemmel ki, bu kadar karışıklığın içinde mükemmel bir intizam var. Biz ancak risk faktörü olarak söylüyoruz.

Beyindeki kayıtta bozukluk vardır
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların beynindeki kayıtlarda bozukluk vardır. Okurken harfler seslere, sesler hecelere, heceler kelime ve cümlelere çevrilir. Beyin bu sırada kayıtta ‘ve’ yerine ‘ev’ kaydetmişse bunu belleğe atar. Kayıt yanlış alındığı için kullanırken de yanlış gelir. Bu çocuklarda genelde uzun süreli hafıza iyidir; ama kısa süreli bellek kötüdür. Bir şeyi öğrenir; ama yanlış öğrenir. Yanlış öğrendiği zaman da sonuç yine yanlış olur. Bu psikolojik bir hastalık değil tamamen organik bir rahatsızlıktır. Beyinde anatomik olarak öğrenme merkezi vardır. Bu normalde sol tarafta daha büyüktür. Bu tür çocuklarda bu ya sağdaki ile eşit ya da daha küçüktür. Anatomik olarak bunların beyin gelişiminde birtakım farklılık vardır.

Öğrenme güçlüğünün tedavisi
erken ve sürekli eğitim
Öğrenme güçlüğü tespit edilen çocuk ile hemen eğitime başlanmalı. Eğitim süreklilik ister. Bu konuda maddi bütün imkanlar seferber edilmeli. Çünkü en büyük hizmet insana hizmettir. Erken eğitim üç safhadan oluşuyor:
Bireysel eğitim: Beyni kullanmak için bu çok önemlidir. Çocukla devamlı konuşun. İlgi gösterin. 1 aylık bile olsa boş boş bakmasın, karşısına geçip oyun yapın. Çocuğu devamlı canlı renkli, ses çıkaran legolarla oynatın.
Çocuğa ne kadar çok ilgi gösterirseniz öğrenmesi o kadar gelişir. Çocuk nerede eksikse onun üzerinde durulmalı. Kekeliyorsa aynanın karşısında eğitilmeli. ‘Ve’lere ‘ev’ diyorsa yüz tane ‘ve’ yazdıracaksınız. Beyin ‘ev’ ile ‘ve’yi yavaş yavaş algılayacak. Çocuğun yazması eksikse saatlerce yazdırmalı. Sorun matematikse eğer, iki kere iki dördü bir çocuk iki tekrarda alır, öbürü 18’de alır, ama alır. Beynin böyle bir özelliği var. Bu kötüye giden bir hastalık değil, statik bir durum. Hücre ölse bile, beyin yavaş da olsa yeniden hücre oluşturabilir. Kalan hücreler de ölen hücrenin görevini üstlenir.

Konuşma terapisi: Bireysel eğitimin yanında ayna karşısında bilgisayarlı veya elle eğitim yaptırılır. Bu uzman terapistlerle yapılır. Aileler tek başına yapamaz.

Grup tedavisi: Grup içine girip, çevresindeki insanlardan bir şeyler öğrenmeli ve onlara da öğretmeli. Çocuğun mutlaka okula gitmesi lazım.
El becerilerini artırma gibi aktiviteler yaptırılmalı: Olmayan veya eksik olan şeyleri bu şekilde tamamlayacaktır. Böyle bir eğitimle mükemmele yakın bir sonuca ulaşmak mümkündür.

Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklarda nöbet görülme oranı toplumun geneline göre fazladır. Bu çocuklar yersiz gülebilir, dalabilir, yutkunabilir, birden uyuşabilir, boş boş bakabilir. EEG çekilmeli. Veya bunlarda hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı olabilir. Yine erken yaşta yakalanıp eğitimi sağlanabilir. Öğrenme güçlüğü zeka geriliği ile karıştırılıp bu şekilde tedavi edilmeye kalkışılırsa bilişsel fonksiyonlarda sorun çıkabilir. Bu yüzden testler yapılmalı. Zeka geriliği ile öğrenme güçlüğünü aile tek başına ayıramaz. Özel eğitimcilerden yardım istenmeli.

Prof. Yüksel: Bebeğe kitap okuyun
Anne ne kadar entelektüel ise çocuğun da öyle olma şansı büyüktür. Kitap okuma hamilelik döneminde etkiler. Biz açıkçası çoğu şeyi bilmiyoruz. Okuma beynin daha aktif olmasına, bazı proteinlerin üretilmesine, çocuğun da uyarılmasına neden olabilir. Bu konuda çok bilimsel veri yok. Böyle şeyleri deneysel yapmak da mümkün değil. İnsanda böyle çalışmalar yapmak çok zor; çünkü herkesin genleri, çevre şartları farklı. Zekayı etkileyen çevre faktörleri çok önemli. Onun için diyoruz ki çocuğunuza devamlı gülün, onu güldürün, takip edin, ilgi gösterin, hoş tutun ve konuşturun. Hamileyken de konuşulabilir. Etkisiyle ilgili elimizde bilimsel veri yok, olması da mümkün değil; ama ben bir nörolog olarak çocuğun olumlu etkilendiğine inanıyorum.

Çocuğa annesinin bakması ile başkasının bakması arasında zeka gelişimi açısından fark olur. Çünkü annenin 6. hissi, ayrı bir refleksi vardır. Annenin yerini ne baba tutar ne başka akraba. Annelerin çok yorucu işlerde çalışmasına karşıyım. Çocuk üç yaşından önce kreşe verilmemeli. Üç yaşına kadar evde anne ve yakınları bakmalı.

Çocuğun zekasını geliştirmek için;
- Onunla çok ilgilenin.
- Düşmeye, enfeksiyonlara karşı koruyun.
- İyi ve düzenli besleyin. Haftada 1 defa balık, tavuk, kırmızı et almalı. Kırmızı et kas gelişiminde ve demir eksikliğinde çok önemlidir. Zeka için demir eksikliği olmamalı. Bakır, çinko gibi eser elementlerin yeterli olup olmadığına mutlaka bakılmalı. Vitamin ara ara verilmeli. Gıdalar günlük taze olmalı. Yoğurt, süt ve muhallebi dışında sebze-meyveler de taze olmalı. Buz dolabında üç günden fazla duran et demir eksikliğini gidermez.
Hamilelik döneminde ne yapılabilir?

Çocukta öğrenme güçlüğü oluşmaması için hamilelik döneminde anne çok iyi beslenmeli. Oranlara göre yağ, karbonhidrat, protein, mineral ve vitaminleri dengeli almalı. Çok karbonhidrat almamalı. Suni gıdalardan uzak durmalı. Rafine edilmiş gıdalardan kaçınmalı. Çünkü bunlarda serbest radikal miktarı artıyor. Bu tür gıdalarda koruyucu birtakım maddeler kullanılıyor. Elimizde çok veri yok; ama rafine gıdalarda, çok kavrulmuş gıdalarda toksik (zehirli) madde oranı fazladır. Hamilelikte, Batı tarzı fast food türü beslenmelerde kavrulmuş gıdalar ve doymamış yağların çok fazla alınması, meyve ve sebzelerin orantılı olarak alınmaması zeka geriliği için önemli bir risk faktörüdür.

En önemli çevre faktörlerinden biri de strestir. Stres, yağlı yemek veya hipertansiyon kadar önemlidir. Çünkü, bütün genleri etkiler. Anne adayı mümkün olduğunca stresten uzak durmalı, çevresi de bu konuda yardımcı olmalı.

Sigara çocuğun zekasını kesinlikle kötü etkiliyor. Çocuğun düşük doğum ağırlığında doğmasına sebep olduğu kesin. Bebek küçük doğunca beyin de küçük doğuyor. Alkol çok büyük hata olur.

Hamile kadınlar çok gezmemeli. Bilmediği yerlerde, tatil yerlerinde temizliğe çok dikkat etmeli. En iyisi kendi hazırladığı yemeği yemesi. Ne kadar temiz de olsa yabancı biri yapıyor dışarıdaki yemekleri. Düzenli aktiviteleri olmalı. Ultrason ve kan tahlilleri düzenli yapılmalı. Diyabet iyi incelenmeli. Metabolik hastalıklara, hipertansiyona, böbrek hastalığına çok dikkat etmeli.

Anne sütü almamak zekayı etkiler mi?
Anne sütü ile ilgili çok veri yok. Bu tür çalışmaları yapmak da mümkün değil. İnsanlar çevre faktörlerinden çok etkileniyor. Eşit şartlarda süt verilse bile toplumdan kazandıkları tecrübe farklı olacaktır. Yaygın gelişimsel bozukluk son 20 yılda arttı. Bunun sebebini araştırırken son 20 yılda nelerin değiştiğini düşünmek gerekiyor. Anne sütü alımının azalması, suni gıdaların artması, pestisit (böcek ilacı) kullanılan meyvelerin ve sebzelerin yenmesinin artması gibi çok şey değişti. Şehirde yaşayan insan sayısının artmasıyla kurşun ağırlıklı solunum problemi ortaya çıktı. Anne sütünün enfeksiyonlara karşı bağışıklık yaptığı kesin. İçeriğinde mikroplara karşı duran birtakım antikorlar var. Zekaya etkisini ölçmek mümkün değil; ama benim kanaatime göre anne sütü zeka gelişiminde çok önemlidir.
 
Üst Alt