- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185
Yazmak istersin yazamazsın derinlerdekini …
Ölmek istersin görünürde ne taş ne sapan var! ….
Dayanmak istersin zulüm zillet dizboyu…yetimlerin gozyasinda bogulursun...
Özgürlük istersin sürekli dilindedir.. Ama esaret tutsak etmiş özgürlüğü pençesi arasına…
Yazamadiklarimi, dile getiremedigim yasaklari..cigliklarla..susarak gonlumden..haykiriyorum.....
Bir dağ yamacına uğrarsın yemyeşil bir koy, mis gibi çiçek kokuları karışmış o koyun temiz havasına...
özgürlük bu dersin ama seni karşılayan bu muhteşem kainata ihanet eden hain eller, bombalar ve kurşunlardır…
Uzanırsın bulutların sonsuzluğuna bembeyaz bir matem gökyüzünde, bulutlar ağlar inleyerek…
Derin bir sessizlikle ilk önce kararır gökyüzü, sonra acı bir çığlık şimşek gürültüsünde, gök boşanır feryat halinde…
Öyle ağlar öyle ağlar ki zalimi boğarcasına…
Ne dağlar ne tepeler ne ağaçlar el uzatmaz bu soysuz zulmete…
Bulut ve gök birlikte başladığı fırtına ile boğar zulmü zilleti binlerce yağmur tanesi ile…
Ve şimdi tek dileğim;
Bulut ve Gök yıkmayın umutlarımı bozmayın hayallerimi… Taifte yetişemediniz ,Kerbelâ da susuz bıraktınız masum ve mazlumları; bu sefer boğun zulmün eşkıyalarını…
Duam ve tek isteğim bulutun ve göğün vahdeti..
Gök yer vermezse buluta, bulutta kardeş olmazsa diğer buluta; nasıl kararacak gökyüzü, nasıl kafa kafaya verecek, nasıl ağırlaşacak, nasıl ağlayacak bulutlar..
Sizin vahdetiniz Kurtaracak bizi ömrümüz ayrılıkla tükenmeden gel en güzel cem gel de cem et bizi gel de vahdetle ...