Yalan ile ilgili Hadisler

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
"İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında onu gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın." (Kaf: 18)

Abdullah bin Mes'ûd radıyallâhu anh'den rivâyet edildiğine göre Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki doğruluk hayra ve iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye katında sıddık (doğru sözlü) diye kaydedilir. Yalancılık sapıklığa sürükler. Sapıklık da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır". (Buhâri, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizi, İbni Mâce)

Hadis-i şerifteki bu tesbit, yalan konusunda son derece dikkatli olunması için çok ciddi ve açık bir uyarıdır. Yalanın küçüğü büyüğü olmaz demektir. Ayrıca yalancılığın ve sahteciliğin İslâm'da yeri olmadığını ortaya koymaktadır.

Yalancılığı âdet edinen kişinin katında "kezzâb" diye tescil edilmesi, yalanın insanı ne kadar ağır ve kötü bir duruma düşürdüğünü göstermektedir. Âhirete ait sonuç ise, cehennem olmaktadır.

Bilindiği gibi yalan, dile ait bir âfettir. Dil ise, kalbin sözcüsü olarak insanın tüm organlarını ve davranışlarını etkilemektedir. Diline -en azından- bilinçli olarak yalan söylememek konusunda hâkim olabilen kişi, büyük ölçüde kendisini hadiste haber verilen kötü âkıbetten korumuş demektir.

Müslüman için gerçek ve sonsuz olan hayat âhiret hayatıdır. Orada Müslüman’ı sıkıntıya sokacak olan her şeyden burada uzak kalmak ve böylece hem dünyada mutlu ve hem de âhirette mutlu olmaya bakmak en akıllıca iştir. Çünkü Müslüman, âhiretini ihmal etmeden dünyayı yaşayan insandır ve bu, onu diğer insanlardan ayıran en temel farkını oluşturmaktadır. Sorumluluk bilinci de ancak âhiret inancı ve hesap kaygısı olan kişilerde görülebilir.

Ahirette cehenneme götürmesi düşünülerek yalana ve yalancılığa asla iltifat etmemek, müsâmaha göstermemek, ondan mümkün olduğunca uzak kalmak ve doğru konuşup dürüst olmaya bakmak her Müslüman için lâzım hasletlerdir.

Abdullah bin Amr İbni'l-Âs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münâfık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terk edinceye kadar o kişide münafıklıktan bir sıfat bulunmuş olur:

Kendisine bir şey emânet edildiği zaman ona ihanet eder.
Konuştuğunda yalan söyler.
Söz verince sözünden döner.
Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar." (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî)

Görüldüğü gibi Efendimiz aleyhissalatu vesselam, yalanı nifakın (münafıklığın) alametlerinden saymıştır. Nifak, inançta iki yüzlülüktür. Yani içinden inanmadığı halde inanıyormuş gibi davranmak demektir. Böylesi bir inanç sahtekârlığının dışa vurumunun alametlerinden biri de yalancılıktır.

Yalan konuşmayı, yalan dolanla iş çevirmeyi beceri ve başarı sayanlar, bu hadîs-i şerîf'in taşıdığı tehdit unsurunu iyice düşünmelidirler. Tabiî münafığın, kâfirden daha beter bir durumda olduğunu unutmadan bu değerlendirmeyi yapmalıdırlar.

Behz bin Hakim radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Yazıklar olsun o kimseye ki, insanları güldürmek için konuşur ve yalan söyler! Yazık ona, yazık ona!" (Ebu Davud, Tirmizî)

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), insanları güldürmek için anlatılan sözlerdeki yalana bile şiddetli tehditte bulunmaktadır. Mizah için söylenen yalan böyle şiddetli tehdide maruz ise, insanları aldatmak, menfaatler elde etmek veya bir kısımlarının hukukunu çiğnemek gibi ciddî meselelerdeki yalanın manevî müeyyidesi çok daha ağır olmalıdır.

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Yalan konuşmak haramdır.
2. Yalanı küçük gören ve işlemeye devam eden ona alışır ve sonunda yalancılar defterine yazılır.
3. Yalan, insanı cehenneme götürür.
4. İman ile yalan birbirine tamamen zıddır. Müslüman mümkün mertebe yalandan uzak kalmalı, doğru sözlülüğü ve dürüst davranışı seçmelidir
5. Rüyâ anlatılırken bile yalan haramdır.
6. Görmediği bir rüyayı gördüm diye anlatmak, ALLAH'a ve gözlerine iftira etmek mânası taşıdığı için büyük bir yalancılıktır.
7. Müslümana yakışan, her türlü sahtecilikten uzak durup gerçeklerin peşinde olmaktır.
8. Yalan söylemenin ölüm sonrasındaki cezası, avurtların, burnun ve gözün enseye kadar demir kancalarla parçalanmasıdır.
9. Yalan konuşmak, münafıklığın alâmetidir.
10. Dili yalandan korumak, kalbi nifaktan arındırmış olmakla mümkündür.
Rabbim! Kalbimizi nifaktan, dilimizi de yalandan muhafaza eyle! AMİN!
 
Üst Alt