Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İslami Soru ve Cevaplar
Yahudilik veya Hristiyanlık inancında olan şeyler neden İslam'a sokuldu ?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Intruder" data-source="post: 111110" data-attributes="member: 15174"><p>Pâdişâhın biri, oğlunu akli ilimlerde yetiştirmesi için işin ehli bir ustaya teslim eder. Usta bir süre onu yetiştirdikten sonra, padişaha bu işin olamayacağını göstermek için onun huzuruna gelir ve ondan çocuğunu test etmesini ister. Pâdişah avucunun içerisin bir yüzük saklar ve çocuğuna sorar:</p><p></p><p><strong>Söyle bakalım, avucumda ne vardır?</strong>. </p><p></p><p>Çocuk düşünür:</p><p></p><p><strong>Avucundaki yuvarlak, ortası delik bir şeydir!</strong> der. </p><p></p><p>Pâdişah bu cevaba sevinir. Özelliklerini doğru bildin, şimdi de ne olduğunu söyle, deyince Çocuk:</p><p></p><p><strong>Avucundaki değirmen taşı olması lâzım!</strong> der. Pâdişah bu duruma çok üzülerek:</p><p></p><p><strong>Aklı hayretler içinde bırakan bu kadar özelliği bilgi ve tahsil sâyesinde söyledin, fakat değirmen taşının avuca sığmayacağına nasıl akıl erdiremedin a evlâdım? </strong>diyerek çocuğunun bu ilimlere yeteneğinin olmadığını anlar.</p><p></p><p>Bu hikayede olduğu gibi, bazı şeyleri doğru şekilde dile getiriyorsunuz ama bunu bir sonuca bağlamaya gelince, orada üstteki çocuğun yaptığı hatayı yapıyorsunuz.</p><p></p><p>Başta söylediğim gibi gereksiz bir tartışma ortamı oluşturmak istiyorsunuz ve bunu yaparken de kendinizi haklı, bizi de haksız çıkarmaya çalışıyorsunuz. Biz sizin dediğiniz yanlıştır demedik ki.. Biz sizin olayı hangi açıdan baktığınızı çok iyi biliyoruz.. Ama siz, bizim baktığımız açıdan bakamıyorsunuz. Eğer dediklerimi sakin bir kafayla okuyacak olsaydınız ne demek istediğimi çok iyi anlardınız.</p><p></p><p>Verdiğim örnekler sizde fazla bir etki bırakmıyor.. Demek ki o örnekle neyi kastettiğimi (okuyan kişinin anlamasına bırakmadan) daha detaylı açıklamam gerekiyormuş. </p><p></p><p>İki kişinin tartıştığını düşünün. Biri desin ki; Hacılar Kabe'yi <strong>soldan sağa tavaf</strong> ediyor. Diğeri de <strong>sağdan sola tavaf</strong> ediyor demiş olsun.. Bu ikisi kendi arasında kıyasıya bir tartışma yapıyor olsun.. Bu ikisinin de doğru dediğini bilen üçüncü bir kimse ise, sizin tartışmanız çok gereksiz.. Her ikinizin dediği de doğrudur diyecek olsa, içlerinden birisi de <strong>olur mu öyle şey ikimizin dediği nasıl doğru olurmuş, mutlaka birimizin dediği doğru olmalıdır</strong> diyorsa o kişinin sadece kendisini haklı çıkarma niyetinde olduğunu, o kimse için hakikatin ne olduğunun pek bir öneminin olmadığını kolayca anlarsınız.</p><p></p><p><strong>Edep </strong>kelimesini yazmakla asla edepli olunmaz. Tartışma ortamından uzak durmak istesek de siz, bizi kendi bulunduğunuz ortama çekmek istiyorsunuz.. Her sözünüze cevap vermemiz, başka bir tartışmanın nedeni oluyor. Bu yüzden sizin sorunuza cevap vermekten çekiniyoruz.. Sorunun cevabını bilmediğimizden değil, o cevabın başka bir soruya neden olacağı içindir.. </p><p></p><p>Ömrümün büyük bir kısmını (25 yılımı) islami ve tasavvufi eserler okuyarak geçirdim.. Sizin yaşınızı bilmiyorum ama (kanınızın deli akmasından dolayı) delikanlı biri olduğunuzu varsayıyorum.</p><p></p><p>İşimin gereği internette bir çok insan türü ile karşılaştım.. Biz de sizin yaşlarınızda (eğer delikanlı değilseniz, gençlik çağlarımızda) deli doluyduk. Bu zaten o yaşların bir gereğidir.. Kan hızlı aktığı için o yaşlardaki kişilerin deli olması da oradan gelmektedir.</p><p></p><p>Bu bilgileri karşınızdaki kişi hakkında az çok bilgi sahibi olmanız için yazıyoruz.. Okuduğum her eser bir önceki edindiğim bilgimin çok üzerindeydi ve zamanla bu edindiğim bilgileri birleştirip resme genel bakabilmeyi öğrendim. Her kişinin aslında hakikati kendi penceresinden gördüğünü ve gördüğü şeyin de kendi doğrusu olduğunu ama o doğrunun hakikatın kendisi olmadığını da öğrendik.</p><p></p><p>Mesnevi'de geçen şu hikayeyi çok iyi anlamanız gerekmektedir.</p><p></p><p><em><strong>Hintliler karanlık bir ahıra bir fil getirip halka göstermek istediler. Hayvanı görmek için o kapkaranlık yere bir hayli adam toplandı. Fakat ahır o kadar karanlıktı ki gözle görmenin imkanı yoktu. O göz gözü görmeyecek kadar karanlık yerde file ellerini sürmeye başladılar. Birisinin eline kulağı geçti, "Fil bir oluğa benzer" dedi.</strong></em></p><p></p><p><em><strong>Başka birisinin eline ayağı geçmişti, dedi ki: "Fil bir direğe benzer." Bir başkası da sırtını ellemişti. "Fil bir taht gibidir" dedi. Herkes neresini elledi, nasıl sandıysa fili ona göre anlatmaya koyuldu. Onların sözleri, görüşleri yüzünden birbirine aykırı oldu. Birisi dal dedi, öbürü elif. Herkesin elinde bir mum olsaydı sözlerindeki aykırılık kalmazdı.</strong></em></p><p></p><p>Bu hikayede aslında herkes fili kendi bilgisi doğrultusunda görmekte ve onu öyle değerlendirmektedir. Bu bilgileri birleştirdiğinizde fil hakkındaki en doğru şeye ulaşabileceğinizi ama bu bilgilerin filin hakikatı (kendi) olmadığı dile getirilmektedir.</p><p></p><p>Bu kadar sene boyunca kitap okumanın neticesinde, <strong>artık kitapların cümleler içerdiğini değil, cümlelerin kitaplar içerdiğini anladım</strong>..</p><p></p><p>Bu yüzden yazdığımız şeyleri, bizimle aynı bilgi birikiminde olmadığınız için anlayamıyorsunuz. Mesela; <strong>bir şey iki kez tecelli etmez sözü</strong>..</p><p></p><p>Bu sözü anlayabilmeniz için belki bizim gibi binlerce sayfa kitap okumanız gerekmektedir.. Size bunu kolay bir şekilde anlatabilirim.. Ama bu şeyi kolay bir şekilde anlatmam sizde fazla bir etki de bırakacağını düşünmüyorum.. Çünkü <strong>siz hayret ehlinden değilsiniz</strong>.. Eskiler Allah'a <strong>Hayretimizi arttır</strong> şeklinde dua ederlermiş.. Eminim bunu niçin dediklerinden bile habersizsinizdir.. Çünkü hakikate dair şeyler, sadece hayret ehlinin dikkatini çeker ve bu şeyler sadece onları heyacanlandırır. O kimse hakikate dair bir şey duyduğunda veya okuduğunda <strong>bu zamana kadar hiç böyle düşünmemiştim</strong> der ve tüm bilgileri yeniden şekillenir..</p><p></p><p>"Mesela buna bir örnek vereyim" derdim ama bizi nasıl bıktırdıysanız, sonraki yorumda onun hakkında bir şeyler yazarsınız da yine size cevap vermek zorunda kalırız diye artık bunu yapmayacağım.. <strong>Nasibiniz, nasipsizliğinizdir</strong> sözünü çok kullanmam size anlatacak çok şeylerim olmasına rağmen, tartışma ortamından dolayı sözümü kısa kesmek zorunda kalmamdan dolayıdır.</p><p></p><p>İmam Malik Hz.(r.aleyh) şöyle buyuruyor; <strong>"Tasavvuf bilmeyen fakih fâsık, tasavvufu bilip de fıkhı bilmeyen ise zındık olur. Bu ikisini birleştiren ise hakikate ulaşır."</strong></p><p></p><p>Siz kendinizi tasavvuf ehli zannediyor olabilirsiniz ama alimlerin ittifak ettiği bir konuyu inkar ediyorsanız sizin tasavvuf ile uğraşmanız asla sizi kurtaramaz. </p><p></p><p>[MEDIA=youtube]XeY_wk-_UVc[/MEDIA]</p><p></p><p>Sorularınıza bilerek cevap vermiyorum.. Yukarıda dediğim gibi artık sizin sorularınıza özel olarak cevap vermeyeceğim.. Genel cümleler kullanmam, artık bu konuyu bitirmek istememden dolayıdır.. Çünkü ne dersem deyim, anlamamak için özel gayret sarf ediyorsunuz.. Eğer sizi memnun edecekse, karşınızda yenildiğimi kabul ediyorum.. Lütfen Allah rızası için artık cevap yazmayın..</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Intruder, post: 111110, member: 15174"] Pâdişâhın biri, oğlunu akli ilimlerde yetiştirmesi için işin ehli bir ustaya teslim eder. Usta bir süre onu yetiştirdikten sonra, padişaha bu işin olamayacağını göstermek için onun huzuruna gelir ve ondan çocuğunu test etmesini ister. Pâdişah avucunun içerisin bir yüzük saklar ve çocuğuna sorar: [B]Söyle bakalım, avucumda ne vardır?[/B]. Çocuk düşünür: [B]Avucundaki yuvarlak, ortası delik bir şeydir![/B] der. Pâdişah bu cevaba sevinir. Özelliklerini doğru bildin, şimdi de ne olduğunu söyle, deyince Çocuk: [B]Avucundaki değirmen taşı olması lâzım![/B] der. Pâdişah bu duruma çok üzülerek: [B]Aklı hayretler içinde bırakan bu kadar özelliği bilgi ve tahsil sâyesinde söyledin, fakat değirmen taşının avuca sığmayacağına nasıl akıl erdiremedin a evlâdım? [/B]diyerek çocuğunun bu ilimlere yeteneğinin olmadığını anlar. Bu hikayede olduğu gibi, bazı şeyleri doğru şekilde dile getiriyorsunuz ama bunu bir sonuca bağlamaya gelince, orada üstteki çocuğun yaptığı hatayı yapıyorsunuz. Başta söylediğim gibi gereksiz bir tartışma ortamı oluşturmak istiyorsunuz ve bunu yaparken de kendinizi haklı, bizi de haksız çıkarmaya çalışıyorsunuz. Biz sizin dediğiniz yanlıştır demedik ki.. Biz sizin olayı hangi açıdan baktığınızı çok iyi biliyoruz.. Ama siz, bizim baktığımız açıdan bakamıyorsunuz. Eğer dediklerimi sakin bir kafayla okuyacak olsaydınız ne demek istediğimi çok iyi anlardınız. Verdiğim örnekler sizde fazla bir etki bırakmıyor.. Demek ki o örnekle neyi kastettiğimi (okuyan kişinin anlamasına bırakmadan) daha detaylı açıklamam gerekiyormuş. İki kişinin tartıştığını düşünün. Biri desin ki; Hacılar Kabe'yi [B]soldan sağa tavaf[/B] ediyor. Diğeri de [B]sağdan sola tavaf[/B] ediyor demiş olsun.. Bu ikisi kendi arasında kıyasıya bir tartışma yapıyor olsun.. Bu ikisinin de doğru dediğini bilen üçüncü bir kimse ise, sizin tartışmanız çok gereksiz.. Her ikinizin dediği de doğrudur diyecek olsa, içlerinden birisi de [B]olur mu öyle şey ikimizin dediği nasıl doğru olurmuş, mutlaka birimizin dediği doğru olmalıdır[/B] diyorsa o kişinin sadece kendisini haklı çıkarma niyetinde olduğunu, o kimse için hakikatin ne olduğunun pek bir öneminin olmadığını kolayca anlarsınız. [B]Edep [/B]kelimesini yazmakla asla edepli olunmaz. Tartışma ortamından uzak durmak istesek de siz, bizi kendi bulunduğunuz ortama çekmek istiyorsunuz.. Her sözünüze cevap vermemiz, başka bir tartışmanın nedeni oluyor. Bu yüzden sizin sorunuza cevap vermekten çekiniyoruz.. Sorunun cevabını bilmediğimizden değil, o cevabın başka bir soruya neden olacağı içindir.. Ömrümün büyük bir kısmını (25 yılımı) islami ve tasavvufi eserler okuyarak geçirdim.. Sizin yaşınızı bilmiyorum ama (kanınızın deli akmasından dolayı) delikanlı biri olduğunuzu varsayıyorum. İşimin gereği internette bir çok insan türü ile karşılaştım.. Biz de sizin yaşlarınızda (eğer delikanlı değilseniz, gençlik çağlarımızda) deli doluyduk. Bu zaten o yaşların bir gereğidir.. Kan hızlı aktığı için o yaşlardaki kişilerin deli olması da oradan gelmektedir. Bu bilgileri karşınızdaki kişi hakkında az çok bilgi sahibi olmanız için yazıyoruz.. Okuduğum her eser bir önceki edindiğim bilgimin çok üzerindeydi ve zamanla bu edindiğim bilgileri birleştirip resme genel bakabilmeyi öğrendim. Her kişinin aslında hakikati kendi penceresinden gördüğünü ve gördüğü şeyin de kendi doğrusu olduğunu ama o doğrunun hakikatın kendisi olmadığını da öğrendik. Mesnevi'de geçen şu hikayeyi çok iyi anlamanız gerekmektedir. [I][B]Hintliler karanlık bir ahıra bir fil getirip halka göstermek istediler. Hayvanı görmek için o kapkaranlık yere bir hayli adam toplandı. Fakat ahır o kadar karanlıktı ki gözle görmenin imkanı yoktu. O göz gözü görmeyecek kadar karanlık yerde file ellerini sürmeye başladılar. Birisinin eline kulağı geçti, "Fil bir oluğa benzer" dedi.[/B][/I] [B][I][/I][/B] [I][B]Başka birisinin eline ayağı geçmişti, dedi ki: "Fil bir direğe benzer." Bir başkası da sırtını ellemişti. "Fil bir taht gibidir" dedi. Herkes neresini elledi, nasıl sandıysa fili ona göre anlatmaya koyuldu. Onların sözleri, görüşleri yüzünden birbirine aykırı oldu. Birisi dal dedi, öbürü elif. Herkesin elinde bir mum olsaydı sözlerindeki aykırılık kalmazdı.[/B][/I] Bu hikayede aslında herkes fili kendi bilgisi doğrultusunda görmekte ve onu öyle değerlendirmektedir. Bu bilgileri birleştirdiğinizde fil hakkındaki en doğru şeye ulaşabileceğinizi ama bu bilgilerin filin hakikatı (kendi) olmadığı dile getirilmektedir. Bu kadar sene boyunca kitap okumanın neticesinde, [B]artık kitapların cümleler içerdiğini değil, cümlelerin kitaplar içerdiğini anladım[/B].. Bu yüzden yazdığımız şeyleri, bizimle aynı bilgi birikiminde olmadığınız için anlayamıyorsunuz. Mesela; [B]bir şey iki kez tecelli etmez sözü[/B].. Bu sözü anlayabilmeniz için belki bizim gibi binlerce sayfa kitap okumanız gerekmektedir.. Size bunu kolay bir şekilde anlatabilirim.. Ama bu şeyi kolay bir şekilde anlatmam sizde fazla bir etki de bırakacağını düşünmüyorum.. Çünkü [B]siz hayret ehlinden değilsiniz[/B].. Eskiler Allah'a [B]Hayretimizi arttır[/B] şeklinde dua ederlermiş.. Eminim bunu niçin dediklerinden bile habersizsinizdir.. Çünkü hakikate dair şeyler, sadece hayret ehlinin dikkatini çeker ve bu şeyler sadece onları heyacanlandırır. O kimse hakikate dair bir şey duyduğunda veya okuduğunda [B]bu zamana kadar hiç böyle düşünmemiştim[/B] der ve tüm bilgileri yeniden şekillenir.. "Mesela buna bir örnek vereyim" derdim ama bizi nasıl bıktırdıysanız, sonraki yorumda onun hakkında bir şeyler yazarsınız da yine size cevap vermek zorunda kalırız diye artık bunu yapmayacağım.. [B]Nasibiniz, nasipsizliğinizdir[/B] sözünü çok kullanmam size anlatacak çok şeylerim olmasına rağmen, tartışma ortamından dolayı sözümü kısa kesmek zorunda kalmamdan dolayıdır. İmam Malik Hz.(r.aleyh) şöyle buyuruyor; [B]"Tasavvuf bilmeyen fakih fâsık, tasavvufu bilip de fıkhı bilmeyen ise zındık olur. Bu ikisini birleştiren ise hakikate ulaşır."[/B] Siz kendinizi tasavvuf ehli zannediyor olabilirsiniz ama alimlerin ittifak ettiği bir konuyu inkar ediyorsanız sizin tasavvuf ile uğraşmanız asla sizi kurtaramaz. [MEDIA=youtube]XeY_wk-_UVc[/MEDIA] Sorularınıza bilerek cevap vermiyorum.. Yukarıda dediğim gibi artık sizin sorularınıza özel olarak cevap vermeyeceğim.. Genel cümleler kullanmam, artık bu konuyu bitirmek istememden dolayıdır.. Çünkü ne dersem deyim, anlamamak için özel gayret sarf ediyorsunuz.. Eğer sizi memnun edecekse, karşınızda yenildiğimi kabul ediyorum.. Lütfen Allah rızası için artık cevap yazmayın.. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İslami Soru ve Cevaplar
Yahudilik veya Hristiyanlık inancında olan şeyler neden İslam'a sokuldu ?
Üst
Alt