Yağmurdaki ölçü

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
O, gökten ölçüye bağlı olarak su indirmiştir. Onunla ölü bir bölgeyi canlandırdık. İşte siz de böyle çıkarılırsınız. 43 Zuhruf Suresi 11

Yağmur, Allah'ın insanlara en büyük hediyelerinden biridir. Allah yukarıdaki ayette yağmurun bir matematiği olduğunu, yağmurun rastgele değil, belli ölçülere bağlı olarak yağdığını anlatmaktadır. Yeryüzümüzde su; sıvı, gaz, katı halleri arasında mükemmel bir çevrim ile halden hale girmektedir. Bu çevrim sırasında su, çok harika bir şekilde enerji dengeleyici olarak iş gördüğü gibi tüm canlıların temel ihtiyacını da karşılamaktadır.

Beş yüz yıl önce yağmurla ilgilenen bir bilim adamına, "yağmurda ölçü var mı, yağmurun sayılarla ifade edilecek bir yönü var mı?" diye sorsaydınız hiçbir cevap alamazdınız. O dönemin insanları, Dünya'nın her yanında oluşan meteorolojik olaylardan haberdar olmadıkları için yeryüzüne düşen yağmur miktarı hakkında bir şey söylemeleri mümkün değildi. Oysa Kuran, 1400 yıl önceden yağmurun ölçüye bağlandığını haber vermektedir. Son yüzyılda yapılan araştırmalarla yağmurun nasıl yağdığı, Dünya'daki suyun çevrim özellikleri iyice anlaşıldı. Keşfedilen gerçeklerden biri de Dünya'ya her sene aynı miktarda suyun yağmur olarak yağdığıdır. Bu değer saniyede 1617 milyon ton arasındadır. Böylelikle Dünya'da senede 500 milyar tonun üzerinde yağmur yağmakta ve bir o kadar su da göğe doğru buharlaşmaktadır. Bu değerler her yıl sabittir. Yeryüzündeki ekolojik dengenin sağlanmasında bu değerin sabitliğinin rolü büyüktür. Günümüzden bir kaç yüzyıl önceki bir bilim adamı bile kendi yaşadığı bölgeye düşen yağmur miktarı her yıl değiştiği için, yağmurun bir ölçüye bağlı olduğunu bilemezdi. Büyük bir olasılıkla herhangi bir sayıyla yağmurun yağışı arasında hiçbir bağlantı olamayacağını söylerdi.

SUYUN ÇEVRİMİNDEKİ HESAPLAR

Yağmurun yağışında ve suyun çevriminde birçok karışık hesap iç içedir. örneğin araştırmacılar hergün suyu ısıtan Güneş'e rağmen, tropik ozon tabakasının üst kısmındaki sıcaklığın neden hiçbir zaman 28 derecenin üstüne çıkmadığını merak ettiler. Sonunda şu ince ayarlama keşfedildi: Yalnızca su buharıyla soğuma olayı değil, bulutların gölgesi de özellikle sıcak bölgelerde ozon tabakasının iyice ısınmasını önlüyor... Bulut kümelerinin gölgesinde sıcaklık birden düşüyor. Bu yüzden yeryüzünün ısınmasını engelleyen doğal bir kalkan görevi görüyor. Su buharı aynı zamanda sera etkisi yapan bir gaz... Karbondioksit, metan ve diğer gazlarla birlikte Atmosfer'de gözle görülemeyen bir yalıtım katmanı oluşturuyor. Bu katman, normal şartlarda yerküreye düşen enerji ışınlarının tümünün, çok soğuk olan Uzay'da kaybolmasını önlüyor. Su buharı "doğal sera etkisinin" %60'ını, böylece yerkürenin göreceli olarak sıcak olan temel iklimini oluşturuyor. Tüm bu hesaplar yaşamın devamı için o kadar ince ayarlarla planlanmıştır ki komşu Venüs gezegeninin etrafında dönen sera bulutlarını incelersek bunu anlayabiliriz. Kalıcı yoğun bulutlar Venüs'ü öyle sarmıştır ki Güneş ışığının ancak yarısı gezegene ulaşabilir. %97'lik karbondioksit oranıyla burada süpersera etkisi olmakta ve sıcaklık 500 dereceyi bulmaktadır. Bu sıcaklık insanların yaşayabileceği sıcaklık aralığının çok üzerindedir. Dünya'mızda suyun çevrimi; sıvı, bulut, su buharı gibi oluşumlarıyla o kadar ince ölçümlerle gerçekleştirilmektedir ki gezegenimiz ancak bu sayede yaşanabilir bir alan olmaktadır.

Bulut, su buharı şeklinde doğan, fakat hemen çok küçük su zerrelerine dönüşen fiziki bir yapıdır. Bu yüzden suyun genel özelliklerinden farklı olarak bulutlar –30 derecede bile donup düşmezler. Kuran'da dikkat çekildiği gibi gökyüzünde dağlar gibi bulutlar vardır, ama şiddetli soğuklar bile bunların buzdağına dönüşüp insanların üzerine düşmelerine sebep olmamaktadır. Bulutların ve yağmurun oluşumundaki ince düzenleme olmasaydı, suyu Yaratan suyun kimyasal özelliklerindeki ölçüleri gereği gibi ayarlamasaydı, hiç şüphesiz bu sistemin işlemesi mümkün olmazdı.

Balkondan aşağı bir kaç kiloluk bir cismi bile attığımızda nasıl düştüğünü görmekteyiz. Su dolu bir leğeni alıp balkondan aşağı boşaltsak toplu bir halde ve hızlı bir şekilde suyun nasıl zemine çarptığını görürüz. Oysa Allah, dağlar gibi bulutlardan tonlarca suyun yeryüzüne yağışını o kadar mükemmel şekilde programlamıştır ki; tane tane yağan yağmur bela değil, rahmet olmaktadır. Kaldırma kuvvetinin dengelemesi ile yağmur yumuşak bir iniş yapmaktadır. Bu, Allah'ın fizik kurallarıyla yarattığı harika bir sanatıdır. Düşmenin ve hızın bu şekilde dengelenmesi fiziksel formüllerle de tarif edilebilir. Bu tarif edilebilirlik, bu hesaplanmışlık, hep Allah'ın yağmuru ölçülere bağlı yaratması ile olmuştur.

YAĞMURDAKİ ÖLÇÜ

YAĞMUR HAYATTIR

İncelediğimiz ayetin devamında Allah, yağmurun ölü bir bölgeyi canlandırmasından bahsetmektedir. Bilindiği gibi yağmurun yağışı sayesinde kuru topraklar ekin vermekte, bitkiler var olabilmektedir. Canlılığın temel maddesi DNA'dır. Canlılığın sürekliliğini sağlayan, DNA'daki glisant hidrojen denen hidrojen köprüsüdür ki sık sık değişerek yeni bağlar kurar ve canlılığı aktarır. İşte bu hidrojen, yalnız suyun iyonlara ayrılışı sırasında ortaya çıkan hidrojenle değiştirilmektedir. Susuz kalmış bir canlı, DNA'sını ve genetik şifresini kalıp halinde korusa bile, donmuş bir iskelet gibidir. Ne üreyebilir, ne de kımıldayabilir. Su gelip, ayrılan iyonlarından hidrojeni verdi mi canlı şifre harekete geçebilir. Bu özellikler mikrop gibi canlılarda görülür. Daha gelişmiş canlılar doku düzeyleri susuzluktan bozulduğunda, yeni su gelse de canlılıklarını bir daha kazanamazlar. Yağmur her şekilde bitkilerin ve bakterilerin canlanma kaynağı olmaktadır.

Tüm bunlardan sonra dikkatlerimizi ayetin üçüncü cümlesindeki "İşte siz de böyle çıkarılırsınız" ifadesine çevirelim. Tüm bu incelemelerimizle beraber ayetin bizim zihnimizde çağrıştırdıkları şöyledir: Allah çok ince hesaplarla, belirlenmiş bir ölçüyle yağmur yağdırmaktadır. Bu yağmur sayesinde ölmek üzere olan bitkiler, bakteriler canlanmakta, hayat bulmaktadır. Herşeyin ölçüsünü, hesabını bu kadar iyi bilen Allah için ölen insanın yeniden yaratılması çok kolaydır. ölçülerle belirlediği yağmurla, bitki ve bakterileri canlandıracak sistemi yaratan Allah, kendi katındaki ölçü ve bilgilere bağlı olarak insanı da yeniden yaratacaktır. Yağmurun yağışı sonucunda kuru, ölü topraktan bitkilerin fışkırması gözümüzün gördüğü bir süreçtir. Bu gördüklerimiz, Yaratıcımız için ölüyü diriltmenin, yarattığını bir daha yaratmanın, ölçüsünü, hesabını, formülünü bildiğini yeniden tekrar etmenin ne kadar kolay olduğunun delilleridir.
 
Üst Alt