Ya latif c.c ism-i şerif-i

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
LATÎF İSM-İ CELİLİNİN MÂNÂSI

Ya Latîf: Lütuf ve keremi bol olan.. Lütfeden. İnayet ve ihsanı sınırsız olan.. Kulun istek ve ihtiyaçlarını yumuşaklıkla ve kolayca ulaştıran. En ince ve nasıl yapıldığı bilinmeyen işleri bilen, derinliklere ve bilinmezlere nüfuz eden Bilinen veya bilinmeyen, görülen veya görülmeyen yerlerden, akla, hayale gelmeyen yollardan ve yerlerden kuluna nimetler, hayırlar ve faydalar çıkaran, sürekli lütfeden

Allah, kullarına çok lütufkâr, çok şefkatli bol in-lanlıdır. Dilediğini rızıklandırır. O çok kuvvetli ve kudretlidir, çok üstün ve çok güçlüdür. (Şûra, 41:19)

Allahın lütuf ve ihsanları sonsuz ve sınırsızdır. Kullarını, akla hayale gelmeyen, hadde hesaba sığmayan nimetlerle donatıp ikram ve ihsanlarda bulunmaktadır. Kuran-ı Kerimde şöyle buyurulmaktadır:

Andolsun ki Allah, müminlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler. (Al-i Imran, 3:164)

Latîf olan Allah (c.c), mümin kullarına her türlü zor durumda yardım ederek de lütfunu gösterir. Kuran-ı Kerimde, geçmiş kavimlerden bildirilen kıssalarda Allahın samimi kullarına destekçi olması, onlara lütufta bulunması ile ilgili çeşitli örnekler verilmiştir. Örneğin Allah Hz. Musanın kavmini Firavunun zulmünden kurtarmış ve onları yeryüzüne mirasçı kılmıştır. Bu gerçek ayetlerde şöyle bildirilir:

Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısırda) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı. Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz. (Kasas, 28:4- 5)

Allah iman edenlerin dünyada tek dostu ve velisi olduğu gibi ahirette de onlara yardın edecek, kötülüklerini iyiliklere çevirecek ve onlara lütufta bulunacaktır. Nitekim müminlerin cennetteki ifadeleri bu gerçeği şöyle bildirir:

Dediler ki: Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık. Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ehücrelere kadar işleyen kavurucu7 azaptan korudu. Şüphesiz, biz bundan önce Ona dua (kulluk) ederdik. Gerçekten O, iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta Kendisidir. (Tur Suresi, 26-28)

Gözler Onu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, Latîftir; Habîrdir. (Enam, 6:103)

Allah (c.c), en derin, en gizli bilinmez şeyleri, en ince sırları bilir, derinliklere nüfuz eder. Kişi ile kalbi arasına girer, insan kendi kalbinden geçenlerden haberdar olmadan Allah bilir. Çünkü kalbi yaratan, kapasitesini ayarlayan Odur:

Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki Yaratan yarattığını bilmez mi hiç? O Latîftir, Her şeyden hakkıyla haberdardır. (Mülk, 67:14)
 
Üst Alt