Vesvese ve Günahı

Leylaaaa

Yeni Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
1 Haziran 2021
Mesajlar
9
Tepkime puanı
1
Konum
İstanbul
Merhabalar sevgili kardeşlerim
Çok kötü bir çocukluk geçirdim. Annem babamın sağlıklı bir evlilikleri yoktu. Kavgalar evimizden eksik olmazdı bende hep kendimi suçlardım. Bu suçluluk duygusu ve sıkıntı bende maalesef okb hastalığına sebep oldu. Hep takıntılarım vardı. Çocukluğum gençliğim hep böyle geçti. Çok şükür başetmeyi başardım. Evlendim anne oldum çok şükür Rabbime pandemi sürecinde lohusalık döneminde çok yalnız kaldım. Bu süreçte yalnız kalmak bana iyi gelmedi çok büyük stres ve baskı altındaydım. Evden de çalışıyordum aynı zamanda. Hepsine bin şükür daha sonra Rabbimin bana verdiği nimetleri düşündüm ve beş vakit namaza başladım aksatmadan ve hergün bir tövbe namazı ve bir şükür namazı kılmaya başladım. Ama son beş aydır beynimde istemeden Haşa Tövbe Allah’a karşı küfür sözleri ve kötü düşünceler gelmeye başladı. Ne zaman kötü bir söz duysam başkasından sanki haşa Allah’a söylüyormuşum gibi hissettim. Kafama vuruyordum artık yaşamak bile istemiyordum. İbadetlerime ara vermek zorunda kaldım. Daha sonra namaza başladım beş vakit çok zor oluyor aklımda bu kötü düşünceler varken namaz kılmak ama bırakmıyorum zikir namaz sayesinde Allah’ın izniyle azaldı. Ama bunları nasıl düşünürüm Yüce Rabbim hakkında diye kendimi yiyip bitiriyorum. Ne zaman güzel bir yere çıksam eylensem içimden bir ses sen haketmiyorsun bunları sen Rabbine küfürettin diye sesler duyuyorum moralim bozuluyor kendimi çok kötü hissediyorum. Yüce Rabbime nasıl hesap verecek diye düşünüyorum. Benim bu durumum yüzünden aileme sevdiklerime zarar gelmesinden korkuyorum Yüce Rabbime nasıl hesap verecem diye düşünüyorum. Aklımdan çıkmıyor. İlaç kullanmak ta istemiyorum. Allah rızası için kardeşlerim bana yardımcı olun başına bu durum gelen kardeşlerim ne yaptınız nasıl başettiniz iyi oldunuz mu? Başınıza bişey geldimi? Ne yapmalıyım ben? Günaha girdim mi? Ne olur yardım edin çok kötü durumdayım. Allah rızası için . Günde beş vakit namaz kılan hergün bir tövbe bir şükür namazı kılıyorum. Her ay maaşımdan ihtiyaç sahibi olan kardeşlerimize yardım ediyorum. Lütfen günaha girdim mi Rabbim beni affeder mi ne yapmalıyım ne olur yardım edin . Sağlıcakla huzurla kalın .
 

Kayıtlıüye

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2019
Mesajlar
178
Tepkime puanı
71
Konum
Hatay
Peygamber efendimiz s.a.v.'in sahabesi:"Şeytandan öyle vesveseler duyuyoruzki, gökten yere düşüp parçalanmayı tercih ederdik." dedikleri rivayet edilir. Vesveseler bu derecede ciddidir. Ama vesveseye kulak asmamak gerekir. Vesveseleri asla gerçeğe dönüştürmemek ve küfür ve isyana gelmemek gerekir. En büyük tuzak küfür ve isyana düşmektir. Hemen tövbe etmek ve "La ilahe illallah" diyerek Allah'ı hemen zikir etmek gereklidir. Vesveseler gerçeğe dönüşmez.Musibetlerden korunma duası okumakta iyi gelir. Çünkü bazen vesveseden musibet gelebiliyor. Ne zaman bir vesvese sizi dürterse, hemen Allah zikir edilmelidir.
 

Leylaaaa

Yeni Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
1 Haziran 2021
Mesajlar
9
Tepkime puanı
1
Konum
İstanbul
Peygamber efendimiz s.a.v.'in sahabesi:"Şeytandan öyle vesveseler duyuyoruzki, gökten yere düşüp parçalanmayı tercih ederdik." dedikleri rivayet edilir. Vesveseler bu derecede ciddidir. Ama vesveseye kulak asmamak gerekir. Vesveseleri asla gerçeğe dönüştürmemek ve küfür ve isyana gelmemek gerekir. En büyük tuzak küfür ve isyana düşmektir. Hemen tövbe etmek ve "La ilahe illallah" diyerek Allah'ı hemen zikir etmek gereklidir. Vesveseler gerçeğe dönüşmez.Musibetlerden korunma duası okumakta iyi gelir. Çünkü bazen vesveseden musibet gelebiliyor. Ne zaman bir vesvese sizi dürterse, hemen Allah zikir edilmelidir.
Teşekkür ederim cevabınız için ne yaparsam müsibet gelir Allah korusun çok korkuyorum. Günaha mı girdim şimdi. İstemeden aklıma geliyor ne yapmam gerek. Vesveseden müsibet gelir demişsiniz. Çok korkuyorum daha çok korktum şimdi istemeden aklıma gelen durumlardan dolayı başıma kötü bişey mi gelir yani. Namazıma ibadetlerime devam ediyorum tövbe namazları kılıyorum hergün başka ne yapabilirim. Müsibet yaşayan insanlarımı gördünüz? Ben çok kötü oldum şuan. Araştırdığım okuduğum yazılarda bir günahı yok diyordu. :(((((( Ne olur yardımcı olun

Bana okuyabileceğim müsibetten korunma duası önerirmisiniz? Çok korkuyorum suan günah değildir İnşaAllah diye kendimi teselli ederken siz müsibet gelebilir demişsiniz çok üzgünüm ne olur yardım edin kardeşlerim :((((((
 

Ashab

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
7 Nisan 2021
Mesajlar
148
Tepkime puanı
43
Konum
İstanbul
Merhabalar sevgili kardeşlerim
Çok kötü bir çocukluk geçirdim. Annem babamın sağlıklı bir evlilikleri yoktu. Kavgalar evimizden eksik olmazdı bende hep kendimi suçlardım. Bu suçluluk duygusu ve sıkıntı bende maalesef okb hastalığına sebep oldu. Hep takıntılarım vardı. Çocukluğum gençliğim hep böyle geçti. Çok şükür başetmeyi başardım. Evlendim anne oldum çok şükür Rabbime pandemi sürecinde lohusalık döneminde çok yalnız kaldım. Bu süreçte yalnız kalmak bana iyi gelmedi çok büyük stres ve baskı altındaydım. Evden de çalışıyordum aynı zamanda. Hepsine bin şükür daha sonra Rabbimin bana verdiği nimetleri düşündüm ve beş vakit namaza başladım aksatmadan ve hergün bir tövbe namazı ve bir şükür namazı kılmaya başladım. Ama son beş aydır beynimde istemeden Haşa Tövbe Allah’a karşı küfür sözleri ve kötü düşünceler gelmeye başladı. Ne zaman kötü bir söz duysam başkasından sanki haşa Allah’a söylüyormuşum gibi hissettim. Kafama vuruyordum artık yaşamak bile istemiyordum. İbadetlerime ara vermek zorunda kaldım. Daha sonra namaza başladım beş vakit çok zor oluyor aklımda bu kötü düşünceler varken namaz kılmak ama bırakmıyorum zikir namaz sayesinde Allah’ın izniyle azaldı. Ama bunları nasıl düşünürüm Yüce Rabbim hakkında diye kendimi yiyip bitiriyorum. Ne zaman güzel bir yere çıksam eylensem içimden bir ses sen haketmiyorsun bunları sen Rabbine küfürettin diye sesler duyuyorum moralim bozuluyor kendimi çok kötü hissediyorum. Yüce Rabbime nasıl hesap verecek diye düşünüyorum. Benim bu durumum yüzünden aileme sevdiklerime zarar gelmesinden korkuyorum Yüce Rabbime nasıl hesap verecem diye düşünüyorum. Aklımdan çıkmıyor. İlaç kullanmak ta istemiyorum. Allah rızası için kardeşlerim bana yardımcı olun başına bu durum gelen kardeşlerim ne yaptınız nasıl başettiniz iyi oldunuz mu? Başınıza bişey geldimi? Ne yapmalıyım ben? Günaha girdim mi? Ne olur yardım edin çok kötü durumdayım. Allah rızası için . Günde beş vakit namaz kılan hergün bir tövbe bir şükür namazı kılıyorum. Her ay maaşımdan ihtiyaç sahibi olan kardeşlerimize yardım ediyorum. Lütfen günaha girdim mi Rabbim beni affeder mi ne yapmalıyım ne olur yardım edin . Sağlıcakla huzurla kalın .
es Selamün aleyküm gerçekten başınıza gelen şey hem üzücü hep tefekküre ve imana yönlendirecek birşey sizinle paylaşmak istiyorum uzun zamandır aradığınızı sanki cevabını alamiyorsunuz birde burdan bakalım olaya inşallah buyrun
Piskolojik rahatsızlık sabırla okuyun

İnsan yalnızca et, kan ve kemik değildir. Biyolojik yapısından öte onun ruhi bir boyutu vardır. Bizim "insanın ruh yapısı" dediğimiz boyuta, onlar insan psikolojisi diyorlar. Sorunuzu şöyle de çevirebiliriz: Bir Müslim'in ruh sağlığı bozulabilir mi?

Evet, bozulabilir. Beden sağlığına dikkat etmeyen birinin beden sağlığı nasıl bozuluyorsa, ruh sağlığına dikkat etmeyenin de ruh sağlığı bozulur.

Ruh sağlığının bozulması ne demektir? Kişinin duygu ve düşüncelerinde itidalin dışına çıkmasıdır. İnsanı insan yapan hâlleri, ifrat ve tefrit hâlinde yaşamasıdır. Örnek verecek olursak insan, sevgisi ve öfkesiyle, hüznü ve neşesiyle, hayalciliği ve gerçekçiliğiyle, güzel düşünce ve kötü düşüncesiyle… insandır. Bu hâlleri normal sınırlarda yaşıyorsa o insan normaldir. Bunlardan biri karaktere renk veren bir yoğunlukta da olabilir. Çok neşeli bir insan, içe dönük bir insan gibi. Ancak bunlardan biri hayatın her alanına sirayet etmişse orada bir dengesizlik vardır. Düğünde mahzun, cenazede neşeli; savaş esnasında hayalci, gece yatağa girerken dahi gerçekçi; iyilik karşısında kötü düşünen, kötülük karşısında dahi iyi düşünen insan gibi.

Bir insan düşünün; hiçbir şeyden lezzet almıyor. Şartlar ne kadar değişirse değişsin, ruh hâli sabit. Oysa Allah her şey için bir tat, bir güzellik kılmıştır. Bu durumda ne düşünmeliyiz? Nasıl ki maddi tatları alamayan bir ağız hastaysa, manevi tatları alamayan bir ruh da hastadır.

Ruh Sağlığını Korumak İçin Ne Yapmalı?

a. Ruhu ihtiyacı olan gıdalarla beslemeli.

"Ruh, beden gibidir." dedik. Bedenin sağlık için gıdaya ihtiyacı olduğu gibi, ruhun da gıdasına ihtiyacı vardır. Nedir bu gıda? Allah tarafından meşru kılınan her ibadet ruhun gıdasıdır. İlk sırada farzlar gelir. Farzlar temel besin maddelerini içerir. Onlarsız bir ruh sağlığı düşünülemez. İkinci sırada Allah Resûlü'nün sünnetleri gelir. Sünnetler, bağışıklık sistemini koruyup güçlendiren takviye besinler gibidir.

Farzlar ihmal edilirse ruha nasıl etki eder?

"Sizden biri uyuduğunda, şeytan ense köküne üç düğüm atar. Her bir düğüme 'Önünde uzun bir gece var, uyu!' diye fısıldar. Şayet o uyanır ve Allah'ı zikrederse bir düğüm çözülür. Abdest alırsa bir düğüm çözülür. Namaz kılarsa bir düğüm çözülür. Böylece o, canlı/neşeli ve temiz bir nefis (tayyibun nefs) sahibi olarak sabahlar/güne uyanır. Aksi hâlde kötü nefisli (habisun nefs) ve tembel olarak sabahlar/güne uyanır."

Farzlar ihmal edildiğinde sadece amel defterimiz değil, ruhumuz da karalanıyor, canlılığını yitiriyor. Kendimizi kötü hissediyoruz ve isteksizlik/tembellik oluşuyor.

Şu ayeti de düşünebiliriz:

"Onlar ki iman edip, kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain/huzur ve güven içinde olanlardır. Dikkat edin! Kalpler ancak Allah'ın zikriyle mutmain olur."

Kalpleri mutmain kılan zikir nedir? En başta tedebbür ederek Kur'ân okumaktır. Sonra Allah'ı çokça anmak/zikretmektir. İnsanları Allah'a davet; emr-i bi'l ma'ruftur… Yani dilin ve kalbin Allah'la (cc) birlikte olmasıdır.

Mutmainlik nedir? Kalp huzurudur. Kalbin gereksiz korku, kaygı ve hüzünden arınmasıdır. O gereksiz duygular ki; insanın enerjisini emer, onu tembelleştirir ve ağırlaştırır. Zikir kalbe, Allah'a güveni, O'na dayanmayı, O'nun azametini, O'nun rahmetiyle mutlu olmayı aşılar. Kalbi rahatlatıp mutmain kılan, gereksiz yüklerinden arındıran budur. Kalp, Allah'ı unutur ve O'nu anmayı bırakırsa ne olur? Kalp şeytanın karargâhı hâline gelir. Onlar unuttukça şeytan kalbe kurulur; şeytan kuruldukça kula Rabbini unutturur. Şerli bir kısır döngü!

"Şeytan, onları hâkimiyeti altına almış ve onlara Allah'ı zikretmeyi unutturmuştur. Bunlar, şeytanın taraftarlarıdırlar. Dikkat edin! Hiç şüphesiz şeytanın taraftarları, hüsrana uğrayanların ta kendileridirler."

Zikirden uzak bir kalp; korkmaması gereken şeylerden korkar, Allah'ın güvencesi altında olan şeylerden endişe eder, dünyası ve ahireti için faydasız şeylere rağbet eder… Huzur bulamaz… Durduğu an kendi ruhi boşluğu içine düşer… Boşluktan çıkmak için aynı yanlışları tekrar eder… Yanlışlar ruh boşluğunu derinleştirir. Derinleştikçe faydasız şeyleri çoğaltır… Akıllı insan aynı hataları tekrar edip farklı bir sonuç alamayacağını bilir. Bazı şeyleri değiştirir ki Allah da değiştirsin. Ruh mutmainliğini kaybetmiş birinin, zikri çoğaltarak bir değişiklik yapması, iyi bir adım/başlangıç olabilir.

b. Ruhu zararlı şeylerden korumalı.

Ruh doğru gıdalarla beslendiği gibi zararlı gıdalardan da korunmalıdır. Ruhun zararlı gıdası Allah'ın (cc) yasakladığı her şeydir. Yasaklar/haramlar ruhu zehirleyen ve onun dengesini bozan birer illettir.

Faiz yiyen bir insanı örnek alalım: Faiz, haram olmasının yanında, çalışmadan para kazanma duygusunu güçlendirir. Ruhta var olan kolaycılık ve hırsı kamçılar. Hırs, ruhun doyum eşiğini yükseltir. İnsan zamanla hiçbir şeyle tatmin olmaz. Elindekiyle yetinmez. Başkalarının elinde olana tamah eder (kıskançlık ve haset). Haset ve kıskançlık ruha düşen bir ateş gibidir. Değdiği yeri yakar, yıkar.

Yalan söyleyen bir dili örnek alabiliriz: Haram olması yanında yalan, ruhu zehirleyen ve kişinin ruh yapısını ters yüz eden bir illettir. Yalan söyleyen, önce kendine sonrada insanlara karşı güven duygusunu yitirir. Her şeyin yalan olduğuna, herkesin yalan söylediğine inanmaya başlar. Güven ve huzur duygusunu kaybeden bir ruh, uçurumdan sarkmış beden gibidir. Her an korku/kaygı içindedir.

Yüce Allah'a hamd olsun ki O, günahlarla ruhsal yapısını bozanlara, tevbe ve ıslah kapısını açık tutmuştur.

"Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde de ki: 'Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. (Şöyle ki:) Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra onun ardından tevbe eder ve (hatasını) düzeltirse hiç şüphesiz O (Allah), (ona karşı günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr ve (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm'dir.' "

Çokça tevbe/istiğfar ve bozduğumuzu ıslah iradesi, bizi ilahi rahmete yani ruhsal dinginliğe ulaştırır.

• Ruhsal dengeyi bozan kişilerden/topluluklardan sakınmalı.

İnsan, El-Hâlık, El-Musavvir, El-Bedî, El-Bâri ve El-Fâtır isimlerinin bir tecellisidir. Her şeyi bir ölçüyle yaratan Allah, biyolojik ve ruhsal boyutuyla insanı da bir ölçüyle yaratmıştır. İnsan, bu ölçüye uygun davranır ve ölçüye uygun muamele görürse dengede kalır. Aksi bir durumda insanın ruhsal yapısı bozulur.

Örneğin insan; ebeveyninden, eşinden veya yakın arkadaşından sevgi bekler. Ebeveynden şefkat, eşten aşk, yakın arkadaştan ilgi ağırlıklı bir sevgidir beklediği. Bu insan sevgi değil de ilgisizlik, dahası şiddet görürse ne olur? Ruh dengesi bozulur. Korku, hüzün, kaygı, değersizlik… gibi ruhsal yapıda ağır hasarlar oluşturan bir fırtınaya tutulur, savrulur. Böyle bir insanın söz, düşünce ve davranışlarında denge olmaz. Zira bunlara yön veren merkezde (ruhi/kalbî yapı) problem vardır.

Ölçüsüzlükten sakınmalı, ölçüsüz insanları da ıslah etmeye çalışmalı. Şayet olmuyorsa ölçüsüz insanlardan uzaklaşmalı, ölçülü insanlarla ilişki kurmalı. Çünkü sevgisizlik sevgiyle, ilgisizlik ilgiyle, şiddetin oluşturduğu hasar şefkatle telafi edilebilir. Böyle bir hasara maruz kalmış insan, sevginin (El-Vedûd), merhametin (Er-Rahman/Er-Rahîm), yakınlığın (El-Karîb), dostluğun (El-Veliy) kaynağına, Rabbine yönelmeli. Beşerin yıllarca tahrip ettiğini O (cc), bir tecelliyle onarabilir. Beşerin yıllarca boş bıraktığını O, bir tecelliyle doldurabilir. Yeter ki kul ihtiyacını bilsin ve içtenlikle doğru kaynağa yönelsin.

Psikolojik/Ruhsal Yardım Alabilir miyiz?

Evet, alabiliriz. Nasıl ki bir hastalıkta doktora gidiyor ve şifayı Allah'tan bekliyorsak; ruhsal bir hastalıkta da ilgili doktora gidip şifayı Allah'tan bekleriz.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da ölçümüz, İslami hassasiyeti olan uzmanlar seçmektir. Şayet psikolojik değerlerle İslami değerler çatışırsa –ki bu mümkündür- İslami çözüm önerileriyle tedaviye devam etmektir.

Psikoloji ilmi; binlerce insanı inceleyen, sayısız deney ve saha araştırması yapan, elde ettiği neticeleri insanlar için kullanan bir ilim dalıdır. İnsanlığın bu engin tecrübesinden faydalanmalıyız. Allah Resûlü de (sav) kendi döneminin tecrübelerinden faydalanır, başka milletlerin (tıbbi/sosyal) tecrübeleriyle karşılaştırır ve İslam toplumu için en faydalı olanı seçmeye çalışırdı.

"Ben 'ğileyi' (hamilelikte ve süt emzirme süresinde cinsel ilişki) yasaklamaya niyet ettim. Rumlara ve Farslara baktım. Onların bunu yaptığını ve çocuğa zarar vermediğini gördüm…"

Şu bir gerçektir ki psikoloji ilmi kapitalist zihniyet elinde araçsallaştı. Daha fazla ilaç satabilmek ve seans soygunları tertip etmek isteyen kapitalist/paraperest uzmanlar var. Maalesef bu, tüm tıp bölümleri için geçerli. Şeker ve tansiyon hastalığı değerlerini aşağı çekip, toplumun yarısını ilaç bağımlısı yapan (hainlikte) uzmanlar olduğu gibi, benzer operasyonlar psikoloji alanında da gerçekleşiyor.

Bu sebeple yardım aldığımız/alacağımız uzmanları dikkatlice seçmeli, Müslimlerin tecrübesinden yararlanmalıyız.

Benim şahsi tavsiyem şudur: Psikolojik sorun yaşayanlar öncelikle dua ve istiğfara yönelmeli, çokça dua ve istiğfarla ilahi yardıma talip olmalıdır. Şayet sonuç alamazlarsa bir bilene danışmalı, insana dair tecrübesi olan bir büyükle konuşmalıdırlar. Yine sonuç alamıyorlarsa Allah'tan korkan ve İslami hassasiyetleri olan bir uzmana danışmalıdırlar. Allah (cc) en doğrusunu bilir.

Selam ve dua ile..
 
Üst Alt