Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Sahabe,Tabiin ve Evliyalar
Erkek sahabeler
üseyd bın hudayr.
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 14061" data-attributes="member: 3"><p style="margin-left: 20px"><p style="text-align: center"><img src="https://www.enfal.de/bismi6.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: #800000"><strong>Eshâb-i kirâmin sancaktarlarindan: </strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: #800000"><strong> ÜSEYD BIN HUDAYR</strong></span></span></span></p></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px">Medîne'ye Islâmiyeti ögretmek için gelen Mus'ab bin Umeyr Medîne'de fevkalâde bir gayretle çok kimsenin Müslüman olmasini sagladi. Faaliyetlerini yürütmek üzere Sa'd bin Mu'âz'in teyzesinin oglu olan Es'ad bin Zürâre'nin evine yerlesmisti. Bu sebeple Sa'd bin Mu'âz, o zaman Araplar arasinda akrabaya karsi hakâretten kaçinmak âdet oldugu için, bu ise mâni olma tesebbüsünde de bulunamadi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Sen isini bilen adamsin</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Ancak bir kabîle reisi olarak bu ise de el koymak istiyordu. Bu maksatla kabîlesinin ileri gelenlerinden Üseyd bin Hudayr'a dedi ki:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Sen, isini iyi bilen, kimsenin yardimina muhtaç olmayan bir adamsin! Zayiflarimizin inançlarini bozmak için mahallemize gelmis olan bu adami, yanimiza gelmekten men et! Es'ad bin Zürâre akrabam olmasaydi, bu isi kendim hallederdim.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Bunun üzerine Üseyd bin Hudayr, Mus'ab bin Umeyr'in bulundugu eve giderek dedi ki:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Sizi, bize getiren sebep nedir? Zayiflarimizin inançlarini mi bozacaksiniz? Eger, hayatindan olmak istemiyorsan yanimizdan ayrilip gidersin.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Mus'ab bin Umeyr, ona yumusak bir sesle cevap verdi:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Hele biraz otur, sözümüzü dinle! Begenirsen kabûl edersin, begenmezsen dinlemekten yüz çevirirsin.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Mus'ab bin Umeyr ona, Kur'ân-i kerîm okudu. Islâmiyeti anlatti. Onun tatli konusmasi, insanin kalbine isleyen sözleri ve hos sesiyle okudugu Kur'ân-i kerîm âyetleriyle, kendinden geçen Üseyd bin Hudayr dedi ki:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Bu, ne kadar güzel, ne kadar yüce söz. Bu dîne girmek için ne yapmak lâzimdir?</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Ne yapmasi lâzim geldigini anlattilar ve Üseyd bin Hudayr, Kelime-i sehâdet söyliyerek Müslüman oldu. Büyük bir huzur içerisinde oldugu hâlde Mus'ab bin Umeyr'e söyle dedi:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Arkamda bir adam var. Ben hemen gidip onu size göndereyim. Eger o Müslüman olursa, Medîne'de onun kavminden îmân etmedik hiç kimse kalmaz.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Sonra kalkip sür'atle gitti. Dogruca Sa'd bin Mu'âz'in yanina varinca, Müslüman oldugunu söyledi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Bunu gören Sa'd sasirarak hiddetlendi ve Mus'ab bin Umeyr'in yanina kostu. Yanina varinca sert ve kizgin bir tavirla konusmaya basladi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Mus'ab bir Umeyr, ona da gâyet yumusak konustu ve oturup biraz dinlemesini söyledi. Sa'd, bu nâzik konusma karsisinda yumusayip oturdu ve konusulanlari dinlemeye basladi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Hepiniz îmân etmedikçe</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Mus'ab bin Umeyr, ona da Islâmiyeti anlatti ve Kur'ân-i kerîmden bir miktar okudu. Kur'ân-i kerîm okunurken Sa'd'in yüzü birdenbire degisiverdi. O da orada Müslüman oldu. Kendinde duydugu üstün bir hâlin ve rahatligin sevkiyle derhal kavminin yanina gidip, onlara Müslüman oldugunu söyledikten sonra sözlerini söyle tamamladi:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Hepiniz îmân etmedikçe sizin erkek ve kadinlarinizla konusmak bana harâm olsun!</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Bunun üzerine kavmi hep birden Islâmiyeti kabûl etti. O gün kabîlesinden îmân etmedik kimse kalmadi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Üseyd bin Hudayr bütün güç ve kuvvetini, maddî ma'nevî imkânlarini Islâm ugrunda kullandi. Medîneli Müslümanlardan 75 kisi ile ikinci Akabe bî'atina katildi. Peygamberimizin bu Müslümanlar içerisinden seçtigi on iki temsilciden birisi de Üseyd bin Hudayr'dir.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Hz. Üseyd, Resûlullah efendimizin bütün savaslarinda yer aldi. Canini ve varligini bu yola adadi. Uhud savasinda Evs kabîlesinin sancagi Hz. Üseyd'de idi. Bu savasta cesâret ve secaat örnekleri gösterdi. Yedi yerinden agir bir sekilde yaralandi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Mücâhidler Medîne'ye döndükten hemen sonra, Peygamber efendimiz, müsriklerin geri dönüp Medîne'ye baskin yapma ihtimalini göz önünde tutarak, Hz. Bilâl'e, "Resûlullah düsmaninizi takip etmenizi emrediyor!" diye seslenerek Müslümanlara duyurmasini emretti.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Dertlerini unutturdu</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Bu sirada Üseyd yaralarini tedâvi ettirmek istiyordu. Resûlullahin da'vetini isitince dedi ki:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Isittim, Allahin Resulünün emrine boyun egiyorum!</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Sonra Üseyd bin Hudayr, silâhini eline aldi. Yaralarinin tedâvisine ehemmiyet vermeyerek Peygamberimizin yanina geldi. Hazir oldugunu söyledi. Cihâd da'veti ve Resûlullahin emri, ona, bütün dert ve yaralarini unutturmustu.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Uhud savasindan sonra bir gün Mekkeliler Peygamber efendimizi öldürmesi için bir bedevîyi kirâlik kâtil tuttular. Bedevî Medîne'ye gelerek Peygamber efendimizin bulundugu yeri ögrendi. Peygamber efendimiz bu sirada Abdüleshelogullarinin yaninda idi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Eshâb-i kirâm Peygamberimizin mübârek sohbetini tatli tatli dinlerken, bedevî girdi. Peygamberimiz adamin durumundan süphelenmisti. Buyurdu ki:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Su adamin niyeti kötü. Suikastte bulunmak istiyor.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Az sonra bedevî yaklasarak sordu:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Abdülmuttalib'in torunu hanginizdir? Peygamberimiz;</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Abdülmuttalib'in oglu benim, diye karsilik verdiler.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Sana dogruluk fayda verir</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Bedevî, kötü maksadini gerçeklestirmek üzere Resûlullaha dogru ilerlerken, Üseyd bin Hudayr eteginden tutarak hizla çekti. Bir anda bedevînin, elbisesi içerisinde gizledigi hançeri ortaya çikti. Hz. Üseyd, adamin yanina vararak onublmosque.jpg (10184 Byte) te'sîrsiz hâle getirdi. Bedevî, "Canimi bagisla, yâ Muhammed!" diye bagiriyordu.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"><img src="https://i.imgur.com/4njnk.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Peygamber efendimiz bedevîye buyurdu ki:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Bana dogrusunu söyle, buraya niçin geldin? Eger dogrusunu söylersen dogruluk sana fayda verir. Yalan söylersen bu senin için iyi olmaz. Yapmaya kalkistigin isten zâten haberim var.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Bunun üzerine bedevî, kendisinin müsrikler tarafindan kiralandigini itiraf etti. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber efendimiz, kendisini öldürmeye gelen bedevîye;</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Ben seni serbest birakiyorum. Nereye gitmek istersen git, yahut senin için bundan daha hayirli olani tercih et! buyurarak onu Islâma da'vet etti.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Bedevî Peygamberimizin bu âlicenapligi karsisinda, hiç tereddüt etmeden:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Allahtan baska ilâh yoktur. Sen de muhakkak Allahin Resûlüsün, diyerek Müslüman oldu.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Hendek savasinin uzamasi üzerine Resûlullah efendimiz, çesitli kabîlelerden meydana gelmis olan müsrik ordusunu zayif düsürerek morallerini bozmayi plânladi. Bunun için, Gatafanlarin kumandani Uyeyne bin Hisn ile Hâris bin Avf'a söyle bir haber gönderdi:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Müslümanlari muhâsaradan vazgeçip yurtlarina döner giderlerse, kendilerine, Medîne'nin yillik meyve mahsûlünün üçte birini veririm.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Fakat onlar üçte bire râzi olmadilar ve mahsûlün yarisini istediler. Peygamberimiz daha fazla vermeyince, sonunda buna râzi oldular. On kisilik bir heyetle Peygamberimizin huzuruna geldiler.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Ne hakla ayaklarini uzatiyorsun</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Onlar Resûlullahla görüsürlerken Üseyd bin Hudayr bir vesîleyle Peygamberimizin yanina girdi. Uyeyne bin Hisn'in Resûlullahin karsisinda ayagini uzatarak saygisiz bir sekilde oturdugunu gördü. Bu saygisizca davranisa tahammül edemedi ve sert bir sekilde çikisti:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Topla ayaklarini! Resûlullahin önünde ayaklarini ne hakla uzatiyorsun? Eger Resûlullahin huzurunda olmasaydin, vallahi su mizragimi sana saplardim.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Gatafan kumandanin ne maksatla geldigini ögrenince de Peygamberimize hitâben son derece saygili bir sekilde dedi ki:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Yâ Resûlallah! Bu, Cenâb-i Haktan gelen bir emir ise onu yerine getiriniz. Eger bu isin altinda ulvî bir gâyeniz varsa, dilediginizi yapin. Ona da bir diyecegim yoktur. Sayet bunlardan baska, bize zarar gelmemesi için buna basvuruyorsaniz, vallahi bizim onlara kiliçtan baska verecek bir seyimiz yoktur. Onlar ne zaman bizden birsey koparmayi umdular ki, simdi umabilsinler.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Üseyd bu sözleriyle, Allah Resûlünün yapilmasini arzû ettigi bir isi, nefsi istemese de teslimiyetle kabûl edecegini ortaya koyarak, Resûlullaha olan bagliligini açik bir sekilde göstermis oldu. Diger taraftan, bu sözler, onun, Allah ve Resûlünün yolunda her türlü tehlikeyi göze alacaginin ve müsriklere hiçbir sekilde tâviz vermeye yanasmayacaginin da bir ifâdesiydi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Üseyd bin Hudayr'in bu konusmasi Resûlullahi sevindirdigi gibi, orada bulunan Sahâbîleri de gayrete getirdi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz, Gatafanlilarla anlasmaktan vazgeçti.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Mes'eleyi halledemedik</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Uyeyne bin Hisn ile Hâris bin Avf, son derece ümitsiz ve üzüntülü olarak oradan ayrildilar. Eshâbin ihlâs, sabir ve metânetlerini, Peygamberimizin emirlerine göre hareket etmekten vazgeçmeyeceklerini görünce, Medîne'yi hiçbir sekilde ele geçiremeyeceklerini anladilar. Karargâhlarina gittiler.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Kabîlelerinden neticeyi soranlara da söyle itirafta bulundular:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Mes'eleyi halledemedik. Biz, son derece basiretli, ileri görüslü ve Peygamberleri ugrunda canlarini seve seve fedâ edebilecek bir kavim gördük. Biz de mahvolduk, Kureysliler de mahvoldular. Kureysliler Muhammed'e birsey yapamadan dönüp gidecekler. Muhammed de Benî Kurayza Yahûdîlerinin üzerine düsecek. Gebersinler, Cehenneme gitsinler. Muhammed bize Yahûdîler gibi zararli degildir.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Böylece Peygamberimizin düsündügü gerçeklesmis oldu. Gatafanlilar muhâsaradan vazgeçerek yurtlarina döndüler.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Üseyd bin Hudayr, Mekke'nin fethine de katildi. Hz. Ebû Bekir ile birlikte Peygamberimizin hemen yanibasinda yer aldi. Huneyn ve Tebük savaslarinda Evs kabîlesinin sancaktarligini yapti.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Peygamber efendimizin, "Ne iyi kimsedir!" seklinde methine mazhar olan Üseyd bin Hudayr'in sesi çok güzeldi. Bu sesini Kur'ân-i kerîm okumakla süslerdi. Okumaya basladigi zaman bambaska bir âleme giderdi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Bir gece hurma sergisinde Bekara sûresini okuyordu. Yaninda bagli bulunan ati birden sahlandi. Hz. Üseyd okumayi kesti, at sakinlesti. Tekrar okumaya basladi, at yine sahlandi. Üseyd sustu, at da sakinlesti. Üseyd tekrar okumaya basladiginda at yine sahlandi. Ondan sonra da artik okumaktan vazgeçti.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Bilir misin onlar nedir?</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Atinin yanina gitti, basini kaldirdi, semâya bakti. Birden sasirdi. Çünkü, basinin üzerinde gölgeye benzer bir sis içinde kandiller gibi birçok pariltilar gördü. Daha sonra bu gölge tabakasi, içinde isik manzûmesiyle birlikte semâya çekilip gitti ve görünmez oldu.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Hz. Üseyd, sabah olur olmaz hemen Peygamberimize kostu ve durumu anlatti. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Ey Hudayr'in oglu! Bilir misin, onlar nedir?</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Hayir, yâ Resûlallah!</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Ey Üseyd, onlar meleklerdi. Senin Kur'ân-i kerîm okuyan sesine gelmislerdi. Sesini dinliyorlardi. Eger okumaya devam etseydin, sabaha kadar seni dinlerler, insanlar da kendilerini seyrederlerdi. Onlar insanlardan gizlenmezlerdi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Üseyd bin Hudayr, ilimden bir hakikat ögrenebilmek için, ba'zan geç saatlere kadar Resûlullahla sohbet ederdi. O mes'eleyi ögrenmeden rahat edemezdi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Hz. Üseyd, Kur'ân-i kerîm okumak ve dinlemekten, Resûlullahin sohbetinde bulunmaktan o derece huzur duyuyordu ki, âdetâ bunlar ondan bir parça olmustu. Bir sözünde, bu durumunu söyle ifâde eder:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> - Bütün arzûm, ömrümü üç hâl üzere geçirmek ve bu hâllerden hiçbir zaman ayrilmamaktir. Bunlar: Kur'ân-i kerîm okudugum veya dinledigim zamanki hâlim. Resûlullahin hutbesini, konusmasini dinledigim zamanki hâlim ve bir cenâzeyi gördügüm zamanki hâlim.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Isik salan baston</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Bir gün, yine bir arkadasiyla birlikte Resûlullahin sohbetinde bulunmuslardi. Huzurdan ayrildiklarinda ortalik iyice kararmisti. Ellerindeki baston isik vermeye, yollarini aydinlatmaya basladi. Birbirlerinden ayrildiktan sonra isik ikiye ayrildi. Her biri kendi bastonunun aydinliginda yürüyerek evlerine gittiler.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Hz. Âise-i Siddîka buyurur ki:</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Ensârdan üç zât var ki, fazîlet yönünden hiç kimse, onlarin üstünde sayilmazdi. Bunlarin üçü de Abdüleshel ogullarindan olup, Sa'd bin Mu'âz, Üseyd bin Hudayr ve Abbâd bin Bisr idi.</span></span></span></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px"> Hz. Üseyd, Hicretin 20. yilinda, Hz. Ömer'in hilâfeti zamaninda vefât etti. Cenâze namazini Hz. Ömer kildirdi.</span></span></span></strong></p><p style="margin-left: 20px"></p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 14061, member: 3"] [INDENT][CENTER][IMG]https://www.enfal.de/bismi6.jpg[/IMG] [FONT=Tahoma][SIZE=5][COLOR=#800000][B]Eshâb-i kirâmin sancaktarlarindan: ÜSEYD BIN HUDAYR[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4]Medîne'ye Islâmiyeti ögretmek için gelen Mus'ab bin Umeyr Medîne'de fevkalâde bir gayretle çok kimsenin Müslüman olmasini sagladi. Faaliyetlerini yürütmek üzere Sa'd bin Mu'âz'in teyzesinin oglu olan Es'ad bin Zürâre'nin evine yerlesmisti. Bu sebeple Sa'd bin Mu'âz, o zaman Araplar arasinda akrabaya karsi hakâretten kaçinmak âdet oldugu için, bu ise mâni olma tesebbüsünde de bulunamadi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Sen isini bilen adamsin[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Ancak bir kabîle reisi olarak bu ise de el koymak istiyordu. Bu maksatla kabîlesinin ileri gelenlerinden Üseyd bin Hudayr'a dedi ki:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Sen, isini iyi bilen, kimsenin yardimina muhtaç olmayan bir adamsin! Zayiflarimizin inançlarini bozmak için mahallemize gelmis olan bu adami, yanimiza gelmekten men et! Es'ad bin Zürâre akrabam olmasaydi, bu isi kendim hallederdim.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Bunun üzerine Üseyd bin Hudayr, Mus'ab bin Umeyr'in bulundugu eve giderek dedi ki:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Sizi, bize getiren sebep nedir? Zayiflarimizin inançlarini mi bozacaksiniz? Eger, hayatindan olmak istemiyorsan yanimizdan ayrilip gidersin.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Mus'ab bin Umeyr, ona yumusak bir sesle cevap verdi:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Hele biraz otur, sözümüzü dinle! Begenirsen kabûl edersin, begenmezsen dinlemekten yüz çevirirsin.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Mus'ab bin Umeyr ona, Kur'ân-i kerîm okudu. Islâmiyeti anlatti. Onun tatli konusmasi, insanin kalbine isleyen sözleri ve hos sesiyle okudugu Kur'ân-i kerîm âyetleriyle, kendinden geçen Üseyd bin Hudayr dedi ki:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Bu, ne kadar güzel, ne kadar yüce söz. Bu dîne girmek için ne yapmak lâzimdir?[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Ne yapmasi lâzim geldigini anlattilar ve Üseyd bin Hudayr, Kelime-i sehâdet söyliyerek Müslüman oldu. Büyük bir huzur içerisinde oldugu hâlde Mus'ab bin Umeyr'e söyle dedi:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Arkamda bir adam var. Ben hemen gidip onu size göndereyim. Eger o Müslüman olursa, Medîne'de onun kavminden îmân etmedik hiç kimse kalmaz.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Sonra kalkip sür'atle gitti. Dogruca Sa'd bin Mu'âz'in yanina varinca, Müslüman oldugunu söyledi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Bunu gören Sa'd sasirarak hiddetlendi ve Mus'ab bin Umeyr'in yanina kostu. Yanina varinca sert ve kizgin bir tavirla konusmaya basladi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Mus'ab bir Umeyr, ona da gâyet yumusak konustu ve oturup biraz dinlemesini söyledi. Sa'd, bu nâzik konusma karsisinda yumusayip oturdu ve konusulanlari dinlemeye basladi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Hepiniz îmân etmedikçe[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Mus'ab bin Umeyr, ona da Islâmiyeti anlatti ve Kur'ân-i kerîmden bir miktar okudu. Kur'ân-i kerîm okunurken Sa'd'in yüzü birdenbire degisiverdi. O da orada Müslüman oldu. Kendinde duydugu üstün bir hâlin ve rahatligin sevkiyle derhal kavminin yanina gidip, onlara Müslüman oldugunu söyledikten sonra sözlerini söyle tamamladi:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Hepiniz îmân etmedikçe sizin erkek ve kadinlarinizla konusmak bana harâm olsun![/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Bunun üzerine kavmi hep birden Islâmiyeti kabûl etti. O gün kabîlesinden îmân etmedik kimse kalmadi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Üseyd bin Hudayr bütün güç ve kuvvetini, maddî ma'nevî imkânlarini Islâm ugrunda kullandi. Medîneli Müslümanlardan 75 kisi ile ikinci Akabe bî'atina katildi. Peygamberimizin bu Müslümanlar içerisinden seçtigi on iki temsilciden birisi de Üseyd bin Hudayr'dir.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Hz. Üseyd, Resûlullah efendimizin bütün savaslarinda yer aldi. Canini ve varligini bu yola adadi. Uhud savasinda Evs kabîlesinin sancagi Hz. Üseyd'de idi. Bu savasta cesâret ve secaat örnekleri gösterdi. Yedi yerinden agir bir sekilde yaralandi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Mücâhidler Medîne'ye döndükten hemen sonra, Peygamber efendimiz, müsriklerin geri dönüp Medîne'ye baskin yapma ihtimalini göz önünde tutarak, Hz. Bilâl'e, "Resûlullah düsmaninizi takip etmenizi emrediyor!" diye seslenerek Müslümanlara duyurmasini emretti.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Dertlerini unutturdu[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Bu sirada Üseyd yaralarini tedâvi ettirmek istiyordu. Resûlullahin da'vetini isitince dedi ki:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Isittim, Allahin Resulünün emrine boyun egiyorum![/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Sonra Üseyd bin Hudayr, silâhini eline aldi. Yaralarinin tedâvisine ehemmiyet vermeyerek Peygamberimizin yanina geldi. Hazir oldugunu söyledi. Cihâd da'veti ve Resûlullahin emri, ona, bütün dert ve yaralarini unutturmustu.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Uhud savasindan sonra bir gün Mekkeliler Peygamber efendimizi öldürmesi için bir bedevîyi kirâlik kâtil tuttular. Bedevî Medîne'ye gelerek Peygamber efendimizin bulundugu yeri ögrendi. Peygamber efendimiz bu sirada Abdüleshelogullarinin yaninda idi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Eshâb-i kirâm Peygamberimizin mübârek sohbetini tatli tatli dinlerken, bedevî girdi. Peygamberimiz adamin durumundan süphelenmisti. Buyurdu ki:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Su adamin niyeti kötü. Suikastte bulunmak istiyor.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Az sonra bedevî yaklasarak sordu:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Abdülmuttalib'in torunu hanginizdir? Peygamberimiz;[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Abdülmuttalib'in oglu benim, diye karsilik verdiler.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Sana dogruluk fayda verir[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Bedevî, kötü maksadini gerçeklestirmek üzere Resûlullaha dogru ilerlerken, Üseyd bin Hudayr eteginden tutarak hizla çekti. Bir anda bedevînin, elbisesi içerisinde gizledigi hançeri ortaya çikti. Hz. Üseyd, adamin yanina vararak onublmosque.jpg (10184 Byte) te'sîrsiz hâle getirdi. Bedevî, "Canimi bagisla, yâ Muhammed!" diye bagiriyordu.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [IMG]https://i.imgur.com/4njnk.jpg[/IMG] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Peygamber efendimiz bedevîye buyurdu ki:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Bana dogrusunu söyle, buraya niçin geldin? Eger dogrusunu söylersen dogruluk sana fayda verir. Yalan söylersen bu senin için iyi olmaz. Yapmaya kalkistigin isten zâten haberim var.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Bunun üzerine bedevî, kendisinin müsrikler tarafindan kiralandigini itiraf etti. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber efendimiz, kendisini öldürmeye gelen bedevîye;[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Ben seni serbest birakiyorum. Nereye gitmek istersen git, yahut senin için bundan daha hayirli olani tercih et! buyurarak onu Islâma da'vet etti.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Bedevî Peygamberimizin bu âlicenapligi karsisinda, hiç tereddüt etmeden:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Allahtan baska ilâh yoktur. Sen de muhakkak Allahin Resûlüsün, diyerek Müslüman oldu.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Hendek savasinin uzamasi üzerine Resûlullah efendimiz, çesitli kabîlelerden meydana gelmis olan müsrik ordusunu zayif düsürerek morallerini bozmayi plânladi. Bunun için, Gatafanlarin kumandani Uyeyne bin Hisn ile Hâris bin Avf'a söyle bir haber gönderdi:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Müslümanlari muhâsaradan vazgeçip yurtlarina döner giderlerse, kendilerine, Medîne'nin yillik meyve mahsûlünün üçte birini veririm.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Fakat onlar üçte bire râzi olmadilar ve mahsûlün yarisini istediler. Peygamberimiz daha fazla vermeyince, sonunda buna râzi oldular. On kisilik bir heyetle Peygamberimizin huzuruna geldiler.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Ne hakla ayaklarini uzatiyorsun[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Onlar Resûlullahla görüsürlerken Üseyd bin Hudayr bir vesîleyle Peygamberimizin yanina girdi. Uyeyne bin Hisn'in Resûlullahin karsisinda ayagini uzatarak saygisiz bir sekilde oturdugunu gördü. Bu saygisizca davranisa tahammül edemedi ve sert bir sekilde çikisti:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Topla ayaklarini! Resûlullahin önünde ayaklarini ne hakla uzatiyorsun? Eger Resûlullahin huzurunda olmasaydin, vallahi su mizragimi sana saplardim.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Gatafan kumandanin ne maksatla geldigini ögrenince de Peygamberimize hitâben son derece saygili bir sekilde dedi ki:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Yâ Resûlallah! Bu, Cenâb-i Haktan gelen bir emir ise onu yerine getiriniz. Eger bu isin altinda ulvî bir gâyeniz varsa, dilediginizi yapin. Ona da bir diyecegim yoktur. Sayet bunlardan baska, bize zarar gelmemesi için buna basvuruyorsaniz, vallahi bizim onlara kiliçtan baska verecek bir seyimiz yoktur. Onlar ne zaman bizden birsey koparmayi umdular ki, simdi umabilsinler.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Üseyd bu sözleriyle, Allah Resûlünün yapilmasini arzû ettigi bir isi, nefsi istemese de teslimiyetle kabûl edecegini ortaya koyarak, Resûlullaha olan bagliligini açik bir sekilde göstermis oldu. Diger taraftan, bu sözler, onun, Allah ve Resûlünün yolunda her türlü tehlikeyi göze alacaginin ve müsriklere hiçbir sekilde tâviz vermeye yanasmayacaginin da bir ifâdesiydi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Üseyd bin Hudayr'in bu konusmasi Resûlullahi sevindirdigi gibi, orada bulunan Sahâbîleri de gayrete getirdi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz, Gatafanlilarla anlasmaktan vazgeçti.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Mes'eleyi halledemedik[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Uyeyne bin Hisn ile Hâris bin Avf, son derece ümitsiz ve üzüntülü olarak oradan ayrildilar. Eshâbin ihlâs, sabir ve metânetlerini, Peygamberimizin emirlerine göre hareket etmekten vazgeçmeyeceklerini görünce, Medîne'yi hiçbir sekilde ele geçiremeyeceklerini anladilar. Karargâhlarina gittiler.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Kabîlelerinden neticeyi soranlara da söyle itirafta bulundular:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Mes'eleyi halledemedik. Biz, son derece basiretli, ileri görüslü ve Peygamberleri ugrunda canlarini seve seve fedâ edebilecek bir kavim gördük. Biz de mahvolduk, Kureysliler de mahvoldular. Kureysliler Muhammed'e birsey yapamadan dönüp gidecekler. Muhammed de Benî Kurayza Yahûdîlerinin üzerine düsecek. Gebersinler, Cehenneme gitsinler. Muhammed bize Yahûdîler gibi zararli degildir.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Böylece Peygamberimizin düsündügü gerçeklesmis oldu. Gatafanlilar muhâsaradan vazgeçerek yurtlarina döndüler.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Üseyd bin Hudayr, Mekke'nin fethine de katildi. Hz. Ebû Bekir ile birlikte Peygamberimizin hemen yanibasinda yer aldi. Huneyn ve Tebük savaslarinda Evs kabîlesinin sancaktarligini yapti.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Peygamber efendimizin, "Ne iyi kimsedir!" seklinde methine mazhar olan Üseyd bin Hudayr'in sesi çok güzeldi. Bu sesini Kur'ân-i kerîm okumakla süslerdi. Okumaya basladigi zaman bambaska bir âleme giderdi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Bir gece hurma sergisinde Bekara sûresini okuyordu. Yaninda bagli bulunan ati birden sahlandi. Hz. Üseyd okumayi kesti, at sakinlesti. Tekrar okumaya basladi, at yine sahlandi. Üseyd sustu, at da sakinlesti. Üseyd tekrar okumaya basladiginda at yine sahlandi. Ondan sonra da artik okumaktan vazgeçti.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Bilir misin onlar nedir?[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Atinin yanina gitti, basini kaldirdi, semâya bakti. Birden sasirdi. Çünkü, basinin üzerinde gölgeye benzer bir sis içinde kandiller gibi birçok pariltilar gördü. Daha sonra bu gölge tabakasi, içinde isik manzûmesiyle birlikte semâya çekilip gitti ve görünmez oldu.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Hz. Üseyd, sabah olur olmaz hemen Peygamberimize kostu ve durumu anlatti. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Ey Hudayr'in oglu! Bilir misin, onlar nedir?[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Hayir, yâ Resûlallah![/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Ey Üseyd, onlar meleklerdi. Senin Kur'ân-i kerîm okuyan sesine gelmislerdi. Sesini dinliyorlardi. Eger okumaya devam etseydin, sabaha kadar seni dinlerler, insanlar da kendilerini seyrederlerdi. Onlar insanlardan gizlenmezlerdi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Üseyd bin Hudayr, ilimden bir hakikat ögrenebilmek için, ba'zan geç saatlere kadar Resûlullahla sohbet ederdi. O mes'eleyi ögrenmeden rahat edemezdi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Hz. Üseyd, Kur'ân-i kerîm okumak ve dinlemekten, Resûlullahin sohbetinde bulunmaktan o derece huzur duyuyordu ki, âdetâ bunlar ondan bir parça olmustu. Bir sözünde, bu durumunu söyle ifâde eder:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] - Bütün arzûm, ömrümü üç hâl üzere geçirmek ve bu hâllerden hiçbir zaman ayrilmamaktir. Bunlar: Kur'ân-i kerîm okudugum veya dinledigim zamanki hâlim. Resûlullahin hutbesini, konusmasini dinledigim zamanki hâlim ve bir cenâzeyi gördügüm zamanki hâlim.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Isik salan baston[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Bir gün, yine bir arkadasiyla birlikte Resûlullahin sohbetinde bulunmuslardi. Huzurdan ayrildiklarinda ortalik iyice kararmisti. Ellerindeki baston isik vermeye, yollarini aydinlatmaya basladi. Birbirlerinden ayrildiktan sonra isik ikiye ayrildi. Her biri kendi bastonunun aydinliginda yürüyerek evlerine gittiler.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Hz. Âise-i Siddîka buyurur ki:[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Ensârdan üç zât var ki, fazîlet yönünden hiç kimse, onlarin üstünde sayilmazdi. Bunlarin üçü de Abdüleshel ogullarindan olup, Sa'd bin Mu'âz, Üseyd bin Hudayr ve Abbâd bin Bisr idi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Times New Roman][SIZE=3][SIZE=4] Hz. Üseyd, Hicretin 20. yilinda, Hz. Ömer'in hilâfeti zamaninda vefât etti. Cenâze namazini Hz. Ömer kildirdi.[/SIZE][/SIZE][/FONT][/B] [INDENT] [/INDENT][/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Sahabe,Tabiin ve Evliyalar
Erkek sahabeler
üseyd bın hudayr.
Üst
Alt