Ülke Adlarının Kökeni

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
Türkiye ile Yunanistan arasında ikiye bölünmüş olan Kıbrıs Adası’nın Yunanca ismi "Kipros"tur ve "bakır" demektir. Ada üzerinde 5 bin yıldır bakır madeni çıkartılıp işletiliyor.

"Suriye" adının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte, ismini Asur İmparatorluğu’ndan aldığı ve "Asuriye" adından geldiği düşünülmektedir.

"Lübnan", İbranîce bir isimdir ve "beyaz dağlar" demektir. Lübnan Dağları eteklerindeki karlar 12 ay boyunca erimediği için bu coğrafyaya "Lübnan" denmiştir.

"İsrâil", Hz. Yakub ( as ) Peygamber’in adıdır. Kûr’ân-ı Kerîm’de, İbranî ( yahudî ) kavminden bahsedilirken, "Yakuboğulları" deyimi yerine, çoğu yerde "İsrâiloğulları" deyimi kullanılır ( Bakara, 40, 83 – 102, 122, 211, 246; Âl-i İmrân, 93; Mâide, 12, 32, 70 – 72, 110; İsrâ, 4, 101 – 104; Şuârâ, 197; Neml, 76; Secde, 23; Câsiye, 16 – 17; Ahkâf, 10; ... )

"Ürdün", ismini bu ülkedeki Ürdün Nehri’nden alır.

"Suudî Arabistan", ismini 18. yy’dan itibaren ülkede egemenlik kurmaya başlayan ve halihazırda krallık âîlesini oluşturan "Suud" âîlesinden alır. Ülkenin ismi, bir âîlenin ismidir.

"Yemen" isminin kökeni, Arapça’daki "yemin" kelimesidir. Bu sözcük, "yemin", Arapça’da iki ayrı anlamda kullanılır; "mutlu" ve "hukuk". Böylece, ülkenin adını şu şekilde anlayabiliriz : "Allâh’ın hukukunun egemen olduğu mutlu ülke."

"Katar" isminin kökeni, Arapça’da "çıkartmak, uzaklaştırmak, değerlendirmek" gibi anlamlara gelen "kat" sözcüğüdür. Burada petrol ve gaz rezervleri kastedilmiş olabilir.

Arapça’da "behr" kelimesi "deniz" demektir ve "Bahreyn" dediğiniz zaman, bu "iki deniz" anlamına gelir.

"Kuweyt", Arapça’da "küçük liman" demektir, "kut" ( liman ) sözcüğünden gelmedir.

"Irak" kelimesinin ise Arapça’da "kıyı" ve "alçak ülke" olmak üzere iki ayrı anlamı vardır. Bu ülkeye bu ismin, ikinci anlamından dolayı verildiği ihtimali daha kuvvetlidir.

"İran", isim olarak "Aryan" isminden gelmedir. "Aryan" ( Arîyan ), yani "Arî ırktan olan","Hind – Avrupa dil âîlesinden gelen milletler" anlamındadır. Benden duymuş olmayın ama, "İran", Kürtçe bir isimdir.

İran, Irak, Kuweyt, Suudî Arabistan, Bahreyn, katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman’ı kapsayan ve Arap Denizi’ne bağlı olan körfeze Türkler ve Batılılar "Fars Körfezi", Araplar "Basra Körfezi", İranlılar "İran Körfezi" derler. Ben mi? Ben birşey demiyorum.

"Pakistan" adının doğuşunun çok ilginç bir öyküsü vardır. Bu ismin bu ülkeye nasıl ve niçin verildiğini bilmekte fayda var. Türkiye'de ve dünya kamuoyunda bilinen tek şey, bu ismin "pak insanlar ülkesi" ( temiz insanlar ülkesi ) anlamına geldiğidir. Doğru olmakla beraber, eksik bir bilgidir bu. Çünkü bu isim, öyle gelişigüzel verilmiş bir isim değildir. "Pakistan" adının anlamı, sanılandan çok daha derin boyutludur.

Bilindiği üzere, eskiden Pakistan diye bir yer yoktu. Sadece Hindistan vardı. "Bağımsız bir devlet" fikrini ilk ortaya atan, 1930 yılında, büyük şâîr Mûhâmmed İkbal'dir. Şiirlerini Urduca ve Farsça kaleme alan Mûhâmmed İkbal ( 1877 – 1938 )'a göre Hindistan'da iki ayrı millet ( Hindular ve müslümanlar ) vardı ve her biri kendi yoluna gitmeliydi. Bu fikir, ülkede yaşayan müslümanlarca kabul görür. Daha ülke kurulmadan, kurulacak olan ülkeye "isim" aranır. Müslümanlar, müslümanların yaşadığı eyâletleri kapsayacak olan topraklarda kurmayı amaçladıkları ülkeye isim bulmak için "yarışma" düzenlerler. Sonuçta, Büyük Britanya'daki Cambridge Üniversitesi'nde okuyan Xudri Rahmet Ali adındaki genç bir üniversite öğrencisinin bulduğu "Pakistan" ismi yarışmayı kazanır ( 1933 ).

Genç bir talebenin keşfettiği bu isim, gerçekten mükemmel bir isimdi. "Pakistan" kelime olarak "temiz insanlar ülkesi" anlamına geliyordu. Aynı zamanda "Pakistan" ismindeki her harf, bir şifreydi. Çünkü her harf, ülkenin bir eyâletini simgeliyordu. Şöyle ki: "PAKİSTAN" ismindeki "P" harfi Pencab eyâletini, "A" harfi Afgan Bölgesi'ni, "K" harfi Keşmir eyâletini, "İ" harfi halkın dini olan âzîz İslâm dinini ( aynı zamanda ülkenin can damarı olan İndus Nehri’ni ), "S" harfi Sind eyâletini, "-tan" eki ise Belucistan eyâletini simgeliyor. Yani "PAKİSTAN", bütün bu isimlerin kısaltılmışı oluyordu: "Pencab + Afganî + Keşmir + İslâm + Sind + belucisTAN = PAKİSTAN". (Bu konuda ayrıntılı bilgi için, daha önce bu sitede yayınlanan "Pakistan Modeli" adlı yazımıza bakılabilinir )


"Hindistanlılar ülkelerine "Bharat" derler. Ancak tüm dünya onlara "Hindistan ( India, Inde ) diyor. Bu isim, İndus Nehri’nden geliyor.

Sri Lanka’nın eski adı olan "Seylon" ( Ceylon ), Çince bir isimdir ve "dertsiz ülke" demektir. "Sri Lanka" ise "güzel ülke" demektir.

Nepalliler, "Nepal" derken, aslında başkent Katmandu’nun yüksek kesimlerini kastederler. Bu isim sonra tüm ülkenin ismi oldu.

"Bhutan", eski Hind Sanskrit dilindeki "Bhotia" ( Tibet ) ve "anta" ( son ) sözcüklerinden oluşma bir isimdir ve "Tibet’in sonu" ( Tibet ülkesinin bittiği yer ) anlamına gelmektedir. Bhutanlılar, 9. yy’da Tibet’ten buraya gelmişlerdir. "Bod", Tibet İmparatorluğu’nun çok eski bir adıdır. Bhutan’ın bugünkü orijinal adı olan "Druk - Yul" ise kendi dillerinde "canavarlar ülkesi" demektir. Nitekim kırmızı – turuncu’lu Bhutan ( Druk – Yul ) bayrağının üzerinde de canavar resmi vardır.

"Bangladeş", Bangal dilinde "Bangal ülkesi" demektir. Bu ülkedeki evlerin mimarî yapısına benzediği için, bugün tüm dünyada kullanılan "bungalov" kelimesi de buradan gelmedir.

"Laos", adını, kazıklar üzerinde tahtadan ve hintkamışından evler yapıp bu evlerde oturan "Lao" halkından alır.

"Brunei" adı, Hind Sanskrit dilindeki "bhumi" ( ülke, bölge ) sözcüğünden gelmedir.

Bugünkü "Vietnem" ülkesine Çinliler M. Ö. 111 yılında "güneydeki ülke" anlamında "Nam Viêt" adını verdiler. Bu iki kelime yer değiştirip birleşti.

"Malaysia" ( Malezya ) adı, "Malaya" ve "Singapur" isimlerinin karışımından oluşturulmuş bir addır. Singapur, 1963 – 65 yıllarında Malezya Federasyonu’na aitti.

"Singapur" ise Malayca’daki "Singa Pura" ismidir ve "aslanlar şehri" demektir.

"İndonesia" ( Endonezya ), Yunanca bir isimdir ve "Hindistan Adaları" demektir.

"Maldiv" ismi ise Hintçe’deki "mahal" ( saray ) ve "diva" ( ada ) kelimelerinden oluşturulmuştur. Bahsedilen "saray adası", bugünkü başkenti Malé’dir. Eskiden sultanlar burada sarayda otururdu
 
Üst Alt