Tıkandı babayı bizede anlatırmısınız gönül sızım ?

Hümeyra

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
9 Mayıs 2014
Mesajlar
1,176
Tepkime puanı
4
Sevgili gönül sızım yazınızın birinde geçen ''tıkandı babayı'' müsait olduğunuzda bizde tanımak isterdik sanırım bir hikaye yada menkıbenin baş kahramanısaskn..selametle kalın gönül dostum.
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Sevgili gönül Dostum ''tıkandı babayı'' ve Vermeyince mabud neylesin Mahmut sözünü idrak edebilmem için kırk sene mi aldı,
burada nasıl bir vakit için anlatabilirim ki..tamam ben anlatayim ama yine de her kes ancak nasip ve kısmeti kadarini idrak edip anliyabilir...

Hayatta herşey nasip kısmet meselesi...Nasibin yolu da farkı fark etmekten geçer...
Farkındalık veya farkı fark etmek, güzelliklere açılan bir kapıdır. Nasip kapısını çalabilmek için önce neyi istediğimizi bilmeliyiz.
Fark etme,akıl veya şuur ,idrak kullanılırsa ortaya çıkar.
Bir şeyin fark edilebilmesinde de Kişi, hangi alanda eğitilmişse ve enerjisini nereye yoğunlaştırıyorsa, o alanla ilgili şeyleri görüp fark edebilir...

Farkındalık derecemiz ile nasibimizi fark etme seviyemiz doğru orantılıdır. Her an, her saniye insanın karşısına yüzlerce fırsat çıkar, talih kapısı açılır,
ama biz sadece bunlardan farkına varabildiklerimizden faydalanırız. Çünkü insan farkına varamadığı ve idrak edemediği şeyden faydalanamaz.
Bir şeyi kimler fark ediyorsa, o şey, onlar için vardır. Belli şeylere karşı farkındalık duygusunu geliştiremeyenler için o şeyler, sadece onlar için yoktur.
Farkına vardığımız şeyleri çoğaltarak, var olan nasibimizi elde etme ihtimalimiz de artar.

İlâhi ihsanlar ve yardımlar hariç, yerinde oturup, gözleri kapalı vaziyette nimetlerin ayağımıza gelmesi beklenmemelidir.
Rızk ile istihkakın aynı şeyler olmadığını fark ettiren bir atasözünde şöyle denilmektedir. “Allah fındığı verir ama kırmaz.”
Farkı fark etme gibi bir nimetten nasibi olmayan insanlar da vardır. Bu noktadan kişinin belli şeylere karşı, farkındalık geliştirip geliştiremeyeceği de bir nasip ve kısmet meselesidir.

Nasip, çoğu zaman şuurlu farkındalıktan sonra gelir.mesela bazi insanlarin çok hayırlı bir eşi vardır,ama O farkında olmaz ve elindeki nimetti kaybederse,yada''tıkandı baba'' gibi,
baklavanin altindaki altinlari fark edemedi ise Ne eylesin Mabud...

pek çok nasibin insana ulaşması veya ulaşmaması, ön şart olarak insanın şuurlu farkındalık kapısından geçiş yapıp yapmamasına bağlanmıştır.
İnsanın başarılı olması için önüne biri farkındalık, diğeri de nasip (kısmet) olmak üzere iç içe geçmiş iki kapı konulmuştur.
Farkındalık kapısı, kısmet kapısının önündedir. Nasip kapısını çalarak, nasibimizin olup olmadığını anlayabilmek için, öncelikle farkındalık kapısından içeri girmek gerekmektedir.

Ancak Allah o kadar merhamet sahibidir ki, kuluna pek çok defalar, nimetler tecelli eder ve ona imkân ve fırsat kapılarını açar.
Şayet kul bu fırsatları ve imkânları kullanmaya hazır değilse, bu talih veya kısmet, ziyaret ettiği kişinin evinin penceresinden çıkar gider.
Meselâ bu dünyanın bir misafirhane, imtihan ve tecrübe yeri olduğunu fark eden ve bu mevzudaki şuur uyanıklılığını sürdürebilen kimse, dünyaya dünya kadar,
ahirete de ahiret kadar değer verir, zaman ve sosyal, ruhsal enerjisini yatırımlarını ona göre plânlar.

İnsanın kendisinin ne olduğunun farkına varması, sahip olduğu nimetlerin farkına varması, duygularının ve ihtiyaçlarının farkına varması, geçtiği yollardaki şeylerin farkına varması gibi; farkına varmanın değişik boyutlarını ne kadar yakalayabilirse, bu boyutlarla alâkalı nimetlerin kapısını da o ölçüde açabilme imkânına kavuşur.

İnsan, farkındalık kapısından geçip nasip kapısını çalsa da, muhakkak o nimetleri elde edecek şeklinde bir mecburiyet de yoktur.
Ancak istatistikî açıdan hadiseye bakıldığında, farkındalık kapısından geçip nasip kapısının şifrelerini çözmeye çalışan insanlarla, farkındalık kapısından içeri girmeyen ama ne yapalım nasibimiz değilmiş diyen insanları, sahip oldukları nimetler açısından karşılaştırdığımızda, birinci grubun bu dünyada daha çok nimete sahip olduğunu görürüz.

"Vermeyince mabud neylesin Mahmut"
Her şey Yüce Allah`ın takdiri iledir. Kimine zenginlik, kimine darlık, kimine de ilim verir. Eğer Yüce Allah, bir kimseye geniş bir imkân, belirli bir yetenek ve zenginlik nasip etmemişse,
kulun yapacağı hiçbir şey yoktur. Ne kadar çırpınırsa çırpınsın boşunadır, eline nasibinden fazlası geçmez...

acilangul1
https://www.youtube.com/watch?v=T2n_64uJRhM
 

Hümeyra

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
9 Mayıs 2014
Mesajlar
1,176
Tepkime puanı
4
Allah razı olsun güzeller güzeli gönül dostum anlattıkların için seninle tevafuklarım devam ediyor,farkındalık Allah cc bana verdiği en güzel hediyelerden oluyor cahiliğime ahmaklığıma körlüğüme rağmen Rabbimin merhametiyle vuku bulunca ...Tıkandı babaya padişahın gönderdiği baklava tepsisi ve içi altın dolu hindiden bile daha değerli bir hediye oluyor hemde...sizin gibi farketmek anlamak uzun zamanlarımı aldı elhamdülillah sonsuz şükür Rabbime ki kabımın aldığı kadarını biliyor ve yeri zamanı gelince veriyor ama şimdilik halim''vermeyince mabud neylesin hümeyra ''durumundayım:)tabi bu işin latifesi her nimeti için gördüğüm göremediğm duyduğum duyamadığım bildiğim bilemediğim ama onun üzerimize sağanak sağanak yağdırdığı nimetlere sonsuz şükürler olsun tekrar teşekkürler gönül dostum Allaha emanet olun selametle.
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,107
Tepkime puanı
81
''vermeyince mabud neylesin hümeyra ''mı neylesin? ya,ben neyleyem hı ben neyleyemcddvb..
çok önemli ve ailece rahatlayacağımız bir işim var dı mahkeme biteli 4 yıl oldu elim halen boş.
Yaklaşık 25 yıl nakliyecilik(kamyonculuk) yaptımmsum..yaşıtlarım yıllar önce emekli oldu benimse yapabildiğim tek katlı bir ev. şimdi elde ne kamyon var ne emeklilik evin altında eldiven kesecemde harçlık yapacam :imkansiz:.
Amaaa bütün bu sıkıntılara rağmen canım sağ ve evimde huzur var,neşe var elhamdulillah...
 
Üst Alt