- Katılım
- 25 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 7,319
- Tepkime puanı
- 118
Arapça`dan dilimize geçmiş olan tevekkül kelimesinin sözlük anlamı: "Vekil kılmak, başkasına havâle etmek."2 şeklindedir. Tevekkül kelimesi ile aynı kökten gelen "vekîl" kelimesi; kişinin kendi işini gördürmek üzere yetki verdiği insan anlamına gelir.
Avukat da bir vekildir. "Müvekkil" vekil edinen, "tevkîl" ise vekil kılma, vekil edinme demektir.
Aynı kökten olan "ittikâl" biraz da tembellik içeren ve boşa gidebilecek bir güvenme ve dayanmayı anlatır.
Tevekkülde, kelimenin Arap dilindeki kalıbı gereği bir zorlama vardır. Bu da herhangi bir konuda aklî ve bedenî gücü, yani metod ve eylem fonksiyonunu kullanmayı, dayanılıp îtimat edilecek yere bunun sonucunda dayanmayı ifade eder
Tevekkülün ıstılâhî anlamı ise: "Kişinin, şartlarını yerine getirerek, işlerini ALLAH-ü Teâlâ`ya bırakması bir işe başlarken sebeplere yapıştıktan sonra O`na güvenmesi; kalbin, her işte ALLAH`a îtimat etmesi, güvenmesidir
Tevekkül, dine veya dünyaya ait herhangi bir hususta, insan olarak bizim alabileceğimiz bütün tedbirler alındıktan, konu ile ilgili tüm girişimler yapıldıktan sonra, o işin neticesinin ALLAH`a bırakılmasıdır
Tevekkül, insanın kendine yüklenen bütün görevleri yaptıktan sonra işin sonucunu ALLAH`a bırakması, O`nun yaratacağı neticeyi güven ve rızâ ile karşılayıp, insanlardan bir beklenti içerisinde olmaması; kısaca ALLAH`a güvenip, âkibetinden endişe etmemesidir
Tevekkül, kalbin ALLAH`a tam îtimat ve güveni, hatta başka güç kaynakları düşünmekten rahatsızlık duyması mânâsına gelir.
Bu ölçüde bir güven ve îtimat olmazsa, tevekkülden söz edilemez; kalp kapıları ALLAH`tan başkasına açık kaldığı sürece de hakîkî tevekküle ulaşılmaz
Kur`an-ı Kerîm ve hadislerden öğrendiğimiz ALLAH-ü Teâlâ`nın mübârek isimleri (Esmâ'ul Hüsna) bizim O`nu daha iyi tanımamıza yardımcı olurlar.
Bu sebeple burada, konumuzla alâkalı bulduğum bazı ism-i şeriflerin mânâlarını vermeyi uygun buldum.
Aslında çoğu ismi şerîf hakkında biraz düşündüğümüzde tevekkül kavramıyla alâkasını kurabiliriz ama, ben dikkatleri biraz bu tarafa yöneltebilmek için en açık şekilde ilgili görebildiklerimi buraya aldım.
El-Vekîl ism-i şerîfi, Arapçadaki kelime yapısı bakımından tevekkül kelimesi ile aynı kökten gelmektedir. Kur`ân`da ondan fazla yerde geçmekte olup 8 mânâsı: "işlerini gerektiği şekilde kendisine bırakanların işini düzeltip, onların yapabileceğinden daha iyisini temîn eden."9 şeklindedir.
Âyette şu şekilde geçmektedir: "...ALLAH`a tevekkül et; vekîl olarak ALLAH yeter
Kendisine iş ısmarlanan kişiye vekil denir. Bilindiği gibi vekil yapılacak kişinin, vekil olacağı iş hakkında yeterli derecede bilgi sahibi olması, o işi yapmaya gücü yetmesi, kendisini vekil edenin her bakımdan güvenine layık olması gerekir.
Şu halde tevekkül, emin ve kuvvetli bir vekile güvenerek, işlerini ona bırakmaktır
ALLAH-ü Teâlâ, kendisine yoluyla tevekkül edenlerin işlerini en iyi bir neticeye ulaştırır. Gerçi O`na hiçbir şey vâcip değildir, hiçbir şeyi yapmaya veya yapmamaya mecbur değildir, irâdesi çerçevelenemez, isterse yapar; istemezse O`na bir işi zorla yaptıracak yoktur.
Fakat O`nun râzı olacağı şekilde işler kendisine bırakılırsa, hayırlı ve kârlı olanı yapar; âdeti ve hikmeti budur.
Gerçek vekil ancak ALLAH-ü Teâlâ`dır.
Çünkü her işi bütün sırlarıyla bilen ve her zorluğu açan yalnız O`dur
iyi kullarının, inananların dost ve yardımcısı anlamındadır.
Kur`an`da bu anlamda, veliyy ve mevlâ şeklinde geçmektedir.
11 Bir âyette şöyle buyurulmaktadır
Namazı kılın, zekâtı verin ve ALLAH`a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır.
Ne güzel mevlâdır ne güzel yardımcıdır
Bu isim iki mânâya gelmektedir: 1- Kullarına yeten; 2- Kullarını hesaba çeken. Konumuzla ilgili olan ilk mânâdır.
Bu ismi şu âyette görebiliriz:12 "Bir kısım insanlar mü`minlere: ``Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!'' dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve: ``ALLAH bize yeter. O ne güzel vekildir!'' dediler
ALLAH kendisine inanan, kendisine bağlanan ve kendisine güvenip dayananlara kâfî gelir, onlara yeter.
Usûl ve kâidelerine uyularak kendisine bırakılan işleri, hayırlı ve kul için en güzel ve faydalı sonuca ulaştırır.
insan için ALLAH`tan daha güzel ve sağlam bir dayanak ve vekil olamaz
Bir âyette şu şekilde geçmektedir: "ALLAH kuluna kâfî değil mi?
Kâfî, yeten, sözünün eri; va`dini mutlak yerine getiren anlamına gelir
Yardım eden, teyid ve takviye eden anlamındadır. Bir âyette şu şekilde geçer: "...Bilin ki ALLAH sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır
Yardım edenlerin en hayırlısı anlamına gelmektedir. Âyette şöyle geçmektedir: "...Sizin yardımcınız ALLAH`tır ve O yardım edenlerin en hayırlısıdır
Yardım kendisinden istenen anlamındadır. Âyette: "...Bizim Rabbimiz Rahmân`dır. Sizin anlattıklarınıza karşı yardımı umulandır." şeklinde geçer.
Alıntı.
Avukat da bir vekildir. "Müvekkil" vekil edinen, "tevkîl" ise vekil kılma, vekil edinme demektir.
Aynı kökten olan "ittikâl" biraz da tembellik içeren ve boşa gidebilecek bir güvenme ve dayanmayı anlatır.
Tevekkülde, kelimenin Arap dilindeki kalıbı gereği bir zorlama vardır. Bu da herhangi bir konuda aklî ve bedenî gücü, yani metod ve eylem fonksiyonunu kullanmayı, dayanılıp îtimat edilecek yere bunun sonucunda dayanmayı ifade eder
Tevekkülün ıstılâhî anlamı ise: "Kişinin, şartlarını yerine getirerek, işlerini ALLAH-ü Teâlâ`ya bırakması bir işe başlarken sebeplere yapıştıktan sonra O`na güvenmesi; kalbin, her işte ALLAH`a îtimat etmesi, güvenmesidir
Tevekkül, dine veya dünyaya ait herhangi bir hususta, insan olarak bizim alabileceğimiz bütün tedbirler alındıktan, konu ile ilgili tüm girişimler yapıldıktan sonra, o işin neticesinin ALLAH`a bırakılmasıdır
Tevekkül, insanın kendine yüklenen bütün görevleri yaptıktan sonra işin sonucunu ALLAH`a bırakması, O`nun yaratacağı neticeyi güven ve rızâ ile karşılayıp, insanlardan bir beklenti içerisinde olmaması; kısaca ALLAH`a güvenip, âkibetinden endişe etmemesidir
Tevekkül, kalbin ALLAH`a tam îtimat ve güveni, hatta başka güç kaynakları düşünmekten rahatsızlık duyması mânâsına gelir.
Bu ölçüde bir güven ve îtimat olmazsa, tevekkülden söz edilemez; kalp kapıları ALLAH`tan başkasına açık kaldığı sürece de hakîkî tevekküle ulaşılmaz
Kur`an-ı Kerîm ve hadislerden öğrendiğimiz ALLAH-ü Teâlâ`nın mübârek isimleri (Esmâ'ul Hüsna) bizim O`nu daha iyi tanımamıza yardımcı olurlar.
Bu sebeple burada, konumuzla alâkalı bulduğum bazı ism-i şeriflerin mânâlarını vermeyi uygun buldum.
Aslında çoğu ismi şerîf hakkında biraz düşündüğümüzde tevekkül kavramıyla alâkasını kurabiliriz ama, ben dikkatleri biraz bu tarafa yöneltebilmek için en açık şekilde ilgili görebildiklerimi buraya aldım.
El-Vekîl ism-i şerîfi, Arapçadaki kelime yapısı bakımından tevekkül kelimesi ile aynı kökten gelmektedir. Kur`ân`da ondan fazla yerde geçmekte olup 8 mânâsı: "işlerini gerektiği şekilde kendisine bırakanların işini düzeltip, onların yapabileceğinden daha iyisini temîn eden."9 şeklindedir.
Âyette şu şekilde geçmektedir: "...ALLAH`a tevekkül et; vekîl olarak ALLAH yeter
Kendisine iş ısmarlanan kişiye vekil denir. Bilindiği gibi vekil yapılacak kişinin, vekil olacağı iş hakkında yeterli derecede bilgi sahibi olması, o işi yapmaya gücü yetmesi, kendisini vekil edenin her bakımdan güvenine layık olması gerekir.
Şu halde tevekkül, emin ve kuvvetli bir vekile güvenerek, işlerini ona bırakmaktır
ALLAH-ü Teâlâ, kendisine yoluyla tevekkül edenlerin işlerini en iyi bir neticeye ulaştırır. Gerçi O`na hiçbir şey vâcip değildir, hiçbir şeyi yapmaya veya yapmamaya mecbur değildir, irâdesi çerçevelenemez, isterse yapar; istemezse O`na bir işi zorla yaptıracak yoktur.
Fakat O`nun râzı olacağı şekilde işler kendisine bırakılırsa, hayırlı ve kârlı olanı yapar; âdeti ve hikmeti budur.
Gerçek vekil ancak ALLAH-ü Teâlâ`dır.
Çünkü her işi bütün sırlarıyla bilen ve her zorluğu açan yalnız O`dur
iyi kullarının, inananların dost ve yardımcısı anlamındadır.
Kur`an`da bu anlamda, veliyy ve mevlâ şeklinde geçmektedir.
11 Bir âyette şöyle buyurulmaktadır
Namazı kılın, zekâtı verin ve ALLAH`a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır.
Ne güzel mevlâdır ne güzel yardımcıdır
Bu isim iki mânâya gelmektedir: 1- Kullarına yeten; 2- Kullarını hesaba çeken. Konumuzla ilgili olan ilk mânâdır.
Bu ismi şu âyette görebiliriz:12 "Bir kısım insanlar mü`minlere: ``Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!'' dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve: ``ALLAH bize yeter. O ne güzel vekildir!'' dediler
ALLAH kendisine inanan, kendisine bağlanan ve kendisine güvenip dayananlara kâfî gelir, onlara yeter.
Usûl ve kâidelerine uyularak kendisine bırakılan işleri, hayırlı ve kul için en güzel ve faydalı sonuca ulaştırır.
insan için ALLAH`tan daha güzel ve sağlam bir dayanak ve vekil olamaz
Bir âyette şu şekilde geçmektedir: "ALLAH kuluna kâfî değil mi?
Kâfî, yeten, sözünün eri; va`dini mutlak yerine getiren anlamına gelir
Yardım eden, teyid ve takviye eden anlamındadır. Bir âyette şu şekilde geçer: "...Bilin ki ALLAH sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır
Yardım edenlerin en hayırlısı anlamına gelmektedir. Âyette şöyle geçmektedir: "...Sizin yardımcınız ALLAH`tır ve O yardım edenlerin en hayırlısıdır
Yardım kendisinden istenen anlamındadır. Âyette: "...Bizim Rabbimiz Rahmân`dır. Sizin anlattıklarınıza karşı yardımı umulandır." şeklinde geçer.
Alıntı.