Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Edebi, fikri, duygusal yazılarımız
Tevazu ve Hüsn-ü Zan
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Deruni" data-source="post: 67325" data-attributes="member: 3097"><p><img src="https://www.islamiforumlar.net/rsmlrx/resim1/tevazuvehusnuzan.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p><p></p><p><strong>"Tevazu ve Hüsn-ü zan”</strong> Birbirimize karşı ihmal ettiğimiz en büyük vazife</p><p></p><p>Günümüzde birçok tarihi hasletlerimiz perdelendi. Bazen müslümanlar arasında birbirine karşı kibirli ve suizanlı yaklaşımlara şahit olabiliyoruz. Sanki kendimiz, kusursuzluğun, mükemmelliğin mihengiymişiz gibi; bir çırpıda kardeşlerimiz hakkında hükümler veriyor, hayalimizdeki darağacında asıveriyoruz. Halbuki, müslüman müslümana karşı hüsnü zanna memurken.. ve halbuki mayasını karan din büyüklerinde bu tavır esas iken.. </p><p></p><p>İşte iki din büyüğümüzden örnek bir yaklaşım; bir topluluğun yaptığı davranış hakkında art niyet arayışına girmeye temayülü olanlara ve de hepimize ibretli bir hadise:</p><p></p><p>Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri’nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. (O zamanlar dergâhlar aynı zamanda “aşevi” fonksiyonu da görüyordu.)</p><p></p><p>Durumu Hacı Bektaş-ı Veli’ye anlatır, ama o büyük zât: <em>“helal değildir”</em> diye bu kurbanı geri çevirir.</p><p></p><p>Bunun üzerine adam Mevlevî dergâhına gider ve aynı durumu Hazreti Mevlana’ya anlatır. Hz.Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder. Bunun üzerine o adam; <em> “aynı şeyi Hacı Bektaş-ı Veli’ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu” </em>söyler ve Hazreti Mevlana’ya bunun sebebini sorar.</p><p></p><p>Bunun üzerine Hazreti Mevlana şöyle der:</p><p>- Biz bir karga isek, Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama O kabul etmeyebilir.</p><p></p><p>Bu tavır ve duruş karşısında adam üşenmez, kalkar, Hacı Bektaş Dergâhı’na gider ve Hacı Bektaş Veli’ye; <em>“Hazreti Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini”</em> söyleyip, bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli’ye sorar.</p><p></p><p>Hacı Bektaş Hazretleri de şöyle der:</p><p>- Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Hazreti Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir… Bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı; O, senin hediyeni kabul etmiştir.</p><p></p><p></p><p>Şimdi bu hadiseyi günümüz ortamında değerlendirecek olursak;</p><p></p><p>Bir müslüman şahıs ya da bir topluluk, buna benzer bir hadise ile muhatap olsa… Kim bilir belki de, birbirini tekfirle suçlamalara kadar bile gidilebilirdi mesele..! Günümüzün bazı üzücü misallerini gördükten sonra..!</p><p></p><p>Neydi o zaman eskilerin farkı? Bir kere onlar birer tevazu âbidesiydi. Herkesi, husussan da Hak yolunda hizmet eden herkesi kendisinden yüksek görüyor ve de onlara karşı tam bir tevazu ve hacalet içinde bulunuyorlardı.. Dolayısıyla da, başkalarının yaptıklarına ve sözlerine hep hüsnü zan ediyor, yapılanlarda bir hikmet arıyorlardı…</p><p></p><p>Temennimiz; hepimizin de –bir inanan olarak- böyle “olmamız gerektiği gibi” olabilmemiz.. </p><p></p><p>Alıntı...<img src="data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7" class="smilie smilie--sprite smilie--sprite32" alt="kgüll..," title="gul kgüll..," loading="lazy" data-shortname="kgüll..," /></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Deruni, post: 67325, member: 3097"] [IMG]https://www.islamiforumlar.net/rsmlrx/resim1/tevazuvehusnuzan.jpg[/IMG] [B]"Tevazu ve Hüsn-ü zan”[/B] Birbirimize karşı ihmal ettiğimiz en büyük vazife Günümüzde birçok tarihi hasletlerimiz perdelendi. Bazen müslümanlar arasında birbirine karşı kibirli ve suizanlı yaklaşımlara şahit olabiliyoruz. Sanki kendimiz, kusursuzluğun, mükemmelliğin mihengiymişiz gibi; bir çırpıda kardeşlerimiz hakkında hükümler veriyor, hayalimizdeki darağacında asıveriyoruz. Halbuki, müslüman müslümana karşı hüsnü zanna memurken.. ve halbuki mayasını karan din büyüklerinde bu tavır esas iken.. İşte iki din büyüğümüzden örnek bir yaklaşım; bir topluluğun yaptığı davranış hakkında art niyet arayışına girmeye temayülü olanlara ve de hepimize ibretli bir hadise: Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri’nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. (O zamanlar dergâhlar aynı zamanda “aşevi” fonksiyonu da görüyordu.) Durumu Hacı Bektaş-ı Veli’ye anlatır, ama o büyük zât: [I]“helal değildir”[/I] diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevî dergâhına gider ve aynı durumu Hazreti Mevlana’ya anlatır. Hz.Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder. Bunun üzerine o adam; [I] “aynı şeyi Hacı Bektaş-ı Veli’ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu” [/I]söyler ve Hazreti Mevlana’ya bunun sebebini sorar. Bunun üzerine Hazreti Mevlana şöyle der: - Biz bir karga isek, Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama O kabul etmeyebilir. Bu tavır ve duruş karşısında adam üşenmez, kalkar, Hacı Bektaş Dergâhı’na gider ve Hacı Bektaş Veli’ye; [I]“Hazreti Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini”[/I] söyleyip, bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli’ye sorar. Hacı Bektaş Hazretleri de şöyle der: - Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Hazreti Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir… Bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı; O, senin hediyeni kabul etmiştir. Şimdi bu hadiseyi günümüz ortamında değerlendirecek olursak; Bir müslüman şahıs ya da bir topluluk, buna benzer bir hadise ile muhatap olsa… Kim bilir belki de, birbirini tekfirle suçlamalara kadar bile gidilebilirdi mesele..! Günümüzün bazı üzücü misallerini gördükten sonra..! Neydi o zaman eskilerin farkı? Bir kere onlar birer tevazu âbidesiydi. Herkesi, husussan da Hak yolunda hizmet eden herkesi kendisinden yüksek görüyor ve de onlara karşı tam bir tevazu ve hacalet içinde bulunuyorlardı.. Dolayısıyla da, başkalarının yaptıklarına ve sözlerine hep hüsnü zan ediyor, yapılanlarda bir hikmet arıyorlardı… Temennimiz; hepimizin de –bir inanan olarak- böyle “olmamız gerektiği gibi” olabilmemiz.. Alıntı...kgüll.., [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Edebi, fikri, duygusal yazılarımız
Tevazu ve Hüsn-ü Zan
Üst
Alt