Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
tefekkür ufkunda insan......
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="elifgibi" data-source="post: 5423" data-attributes="member: 149"><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">Rabbimiz varlık müzesini tefekkür adımlarıyla gezmemizi istiyor. Çünkü bu âlemde ne varsa, zerreden kürreye her şey ilâhî bir sanat hârikası. Her yer ilâhî bir müze. Her şey bir îcat bedîası. Her tarafta bin bir ilâhî sergi. Rabbimiz, kalbimizin bu ilâhî sergide derin derin düşünerek, tefekküre dalarak dolaşmasını istiyor. Âyet-i kerîmede takdir edilen mü’minleri anlatırken:</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">“Onlar yerin ve göğün yaratılışını (inceden inceye, derinden derine) düşünürler.” (Âl-i İmrân, 191) buyuruyor.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">Çünkü Cenâb-ı Hak, kalbimizin, ilâhî sanat hârikaları arasında tefekkürle dolaşmasını arzu ediyor.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">Yeryüzünü düşüneceğiz. İncecik bir toprak tabakası, trilyonlarca varlığı besliyor. Hayvanatı besliyor, milyarlarca insanı besliyor. Her varlık kendine faydalı olanı yiyor, zararlı olanı yemiyor. Kimi otla, kimi etle, kimi leşle gıdalanıyor. Birine zehir olan diğerine şifa oluyor. Her varlığa ilâhî bir sofra hazırlanıyor. Rabbimiz ne güzel buyuruyor:</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">“Biz senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel netice, takvâ iledir.” (Tâhâ, 132)</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">“Biz rızkını temin edemeyenlerin de rızkını temin ettik.” (bkz: el-Ankebut, 60)</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">Sağlam bir kuş bile hasta bir kuşun rızkını taşıyor...</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">Ne müthiş bir intizam!</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">Ne müthiş bir ilâhî program!</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">Kusursuz bir ekolojik denge…</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">Her şey bu denge içerisinde. Şayet Âdem -aleyhisselâm-’dan âhirete kadar gelecek bütün filler, bir anda gelseydi, bütün dünyayı filler doldururdu. Bütün balinalar bir anda gelseydi, denizleri, okyanusları sadece balinalar kaplardı. Bütün yılanlar-çıyanlar bir anda gelse, ayak basacak yer bulamazdık. Dünya yaşanmaz olurdu.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">Aynı şekilde Âdem -aleyhisselâm-’dan son insana kadar bütün insanlar da bir anda gelseydi, yine dünyada ayak basacak yer kalmazdı. Fakat Cenâb-ı Hak mükemmel bir denge içerisinde bütün varlıkları sırasıyla öyle devir-daim ettiriyor ki, hiçbir şey tıkanmıyor. Her şey birbirini tamamlıyor. Bir ormana bakalım;</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">En mûnis hayvandan, en vahşîsine kadar hepsi bir arada, beraber yaşıyor. Hiç birinin nesli tükenmiyor. Bir balina meselâ, günde bir ton balık yiyor. Yine de o yediği balıkların soyu tükenmiyor. Ekvatorda yaşayan hayvanlar var, tutup onları kutuplara götürsen ölür. Kutuplarda yaşayanlar var, onları da alıp ekvatora götürsen, onlar da orada yaşayamaz.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">Diğer taraftan düşünmeliyiz ki; bastığımız toprak Âdem -aleyhisselâm-’dan bugüne kadar toprağa dönmüş milyonlarca cesetlerin terkibi içinde. Sanki milyonlarca gölgenin üst üste çakışması gibi. O hâlde toprak üstünün nefsânî saltanatına aldanmayalım ki toprak altının horluğuna düşmeyelim…</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">Hasılı bütün her şey, Cenâb-ı Hakk’ın kudret ve azametinin sonsuzluğunu sergiliyor. Allâh, bize bu sayısız hikmet tecellîleri ile mârifetullâhı anlatıyor. Bunun içindir ki tefekkür, pek büyük bir ibadettir. Âyette buyurulur:</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: maroon">“Siz takvâ sahibi olun ki, Allâh size (bilmediklerinizi) öğretiyor… (Mârifetullahtan nasipler ihsan ediyor, yani kâinattaki hikmet, ibret ve sırlara âşina kılıyor.)” (el-Bakara, 282)</span>[/color]</strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="elifgibi, post: 5423, member: 149"] [SIZE=5][B][COLOR=maroon]Rabbimiz varlık müzesini tefekkür adımlarıyla gezmemizi istiyor. Çünkü bu âlemde ne varsa, zerreden kürreye her şey ilâhî bir sanat hârikası. Her yer ilâhî bir müze. Her şey bir îcat bedîası. Her tarafta bin bir ilâhî sergi. Rabbimiz, kalbimizin bu ilâhî sergide derin derin düşünerek, tefekküre dalarak dolaşmasını istiyor. Âyet-i kerîmede takdir edilen mü’minleri anlatırken: “Onlar yerin ve göğün yaratılışını (inceden inceye, derinden derine) düşünürler.” (Âl-i İmrân, 191) buyuruyor. Çünkü Cenâb-ı Hak, kalbimizin, ilâhî sanat hârikaları arasında tefekkürle dolaşmasını arzu ediyor. Yeryüzünü düşüneceğiz. İncecik bir toprak tabakası, trilyonlarca varlığı besliyor. Hayvanatı besliyor, milyarlarca insanı besliyor. Her varlık kendine faydalı olanı yiyor, zararlı olanı yemiyor. Kimi otla, kimi etle, kimi leşle gıdalanıyor. Birine zehir olan diğerine şifa oluyor. Her varlığa ilâhî bir sofra hazırlanıyor. Rabbimiz ne güzel buyuruyor: “Biz senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel netice, takvâ iledir.” (Tâhâ, 132) “Biz rızkını temin edemeyenlerin de rızkını temin ettik.” (bkz: el-Ankebut, 60) Sağlam bir kuş bile hasta bir kuşun rızkını taşıyor... Ne müthiş bir intizam! Ne müthiş bir ilâhî program! Kusursuz bir ekolojik denge… Her şey bu denge içerisinde. Şayet Âdem -aleyhisselâm-’dan âhirete kadar gelecek bütün filler, bir anda gelseydi, bütün dünyayı filler doldururdu. Bütün balinalar bir anda gelseydi, denizleri, okyanusları sadece balinalar kaplardı. Bütün yılanlar-çıyanlar bir anda gelse, ayak basacak yer bulamazdık. Dünya yaşanmaz olurdu. Aynı şekilde Âdem -aleyhisselâm-’dan son insana kadar bütün insanlar da bir anda gelseydi, yine dünyada ayak basacak yer kalmazdı. Fakat Cenâb-ı Hak mükemmel bir denge içerisinde bütün varlıkları sırasıyla öyle devir-daim ettiriyor ki, hiçbir şey tıkanmıyor. Her şey birbirini tamamlıyor. Bir ormana bakalım; En mûnis hayvandan, en vahşîsine kadar hepsi bir arada, beraber yaşıyor. Hiç birinin nesli tükenmiyor. Bir balina meselâ, günde bir ton balık yiyor. Yine de o yediği balıkların soyu tükenmiyor. Ekvatorda yaşayan hayvanlar var, tutup onları kutuplara götürsen ölür. Kutuplarda yaşayanlar var, onları da alıp ekvatora götürsen, onlar da orada yaşayamaz. Diğer taraftan düşünmeliyiz ki; bastığımız toprak Âdem -aleyhisselâm-’dan bugüne kadar toprağa dönmüş milyonlarca cesetlerin terkibi içinde. Sanki milyonlarca gölgenin üst üste çakışması gibi. O hâlde toprak üstünün nefsânî saltanatına aldanmayalım ki toprak altının horluğuna düşmeyelim… Hasılı bütün her şey, Cenâb-ı Hakk’ın kudret ve azametinin sonsuzluğunu sergiliyor. Allâh, bize bu sayısız hikmet tecellîleri ile mârifetullâhı anlatıyor. Bunun içindir ki tefekkür, pek büyük bir ibadettir. Âyette buyurulur: “Siz takvâ sahibi olun ki, Allâh size (bilmediklerinizi) öğretiyor… (Mârifetullahtan nasipler ihsan ediyor, yani kâinattaki hikmet, ibret ve sırlara âşina kılıyor.)” (el-Bakara, 282)[/COLOR][/color][/B][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
tefekkür ufkunda insan......
Üst
Alt