Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
tefekkür ufkunda insan......
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="elifgibi" data-source="post: 5422" data-attributes="member: 149"><p><span style="font-size: 18px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">“Öküzün biri, ansızın Bağdat’a geldi ve şehri bir baştan öbür başına kadar dolaştı. Fakat gözü, yalnız kavun ve karpuz kabuklarını gördü! (Bir medeniyet merkezi olan Bağdat’ın muhteşemliğini ve Dicle’nin ihtişamını görmedi. Zaten öküzlerin ve merkeplerin bu dünyada gördükleri, yemek ve şehvetten başka nedir ki!)</span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy"></span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">Öküzler ve merkepler; ya yola dökülüp saçılan samanlara, ya ayak altındaki çayır ve çimenlere ya da bir kenara atılmış karpuz ve kavun kabuklarına düşkündür! (Baştan aşağı göz kesilseler de kâinattaki ilâhî sanatın ihtişamını göremezler…)”</span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy"></span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">Demek ki bakıp da görebilmek, büyük mârifet. Allâh bunun için bize göz vermiş...</span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy"></span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">-Gözümüz… Rabbimiz gözlerimize her saniye fotoğraf çektiriyor. Gözümüz her gün bin bir fotoğraf çekiyor ve onları hâfızada saklıyor. Dün gördüğümüz bir şeyi bugün lâzım olunca hâfızamızın raflarından alıyor, hatırlıyoruz. «Dün ben Topkapı Sarayı’na gittim, dün Süleymaniye’de bir namaz kıldım.» diyoruz. Beynimiz gözün her gördüğünü arşive atıyor. Bir vesileyle hatırladığımızda hemen o arşivden çıkarıp göz önüne getiriyor. Hâsılı yaşadığımız müddetçe, göz trilyonlarca fotoğraf çekiyor. Damla kadar bir göz, nice engin ufukları içine sığdırıyor. Yumruk kadar beyin, trilyonlarca kareyi depoluyor.</span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy"></span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">-Ya dil nedir? Bir et parçası… Haydi, sıradan bir et parçasını ele alalım da dile gelsin! Ne mümkün! Fakat bir et parçası olan dil, Allâh dileyince istediğimiz şeyi ifade ediyor.</span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy"></span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">-Vücudumuza bakalım. Hücrelerimiz… Hepsi bir âlem, yan yana gelse, bir nokta bile değil. Nasıl teşekkül etti onlar?</span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy"></span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">-Böbreğimiz de küçük bir et parçası. Fakat zehirli ile zehirsizi birbirinden ayırt ediyor. Zehirli ise dışarıya gönderiyor. Zehirsiz ise tekrar vücuda iade ediyor. Böbrekte akıl mı var? Bilgisayarlar mı var? Tahlil lâboratuvarları mı var?</span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy"></span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">-Karaciğerimize bakalım; o da apayrı bir âlem. Yıllardır yediğimiz gıdalar vücudumuzu zehirler idi. Ama karaciğer ilâhî kudretle bundan muhafaza ediyor.</span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy"></span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">-Kalbimize bir bakalım: Elimizi yüz defa sıkıp bıraksak yoruluruz, elimizi bir süre dinlendirmemiz gerekir. Fakat Cenâb-ı Hak, kalbe öyle bir doku veriyor ki, o, ne kadar uzun yaşansa da bir ömür boyu hiç durmadan çalışıyor, yorulmuyor.</span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy"></span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">İşte bütün bunlar etrafında Cenâb-ı Hak; “Düşünmez misiniz, akıl erdirmez misiniz? Tefekkür etmez misiniz?” buyuruyor.</span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy"></span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">İçimizde her şeyiyle tastamam küçük bir kâinat mevcut. Dışımızda da onun büyütülmüş hâli, yani büyük bir kâinat var. O kâinat baştan sona;</span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy"></span></strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><strong><span style="color: navy">İLÂHÎ SANAT MÜZESİ</span></strong></strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="elifgibi, post: 5422, member: 149"] [SIZE=5][B] [B][COLOR=navy]“Öküzün biri, ansızın Bağdat’a geldi ve şehri bir baştan öbür başına kadar dolaştı. Fakat gözü, yalnız kavun ve karpuz kabuklarını gördü! (Bir medeniyet merkezi olan Bağdat’ın muhteşemliğini ve Dicle’nin ihtişamını görmedi. Zaten öküzlerin ve merkeplerin bu dünyada gördükleri, yemek ve şehvetten başka nedir ki!) Öküzler ve merkepler; ya yola dökülüp saçılan samanlara, ya ayak altındaki çayır ve çimenlere ya da bir kenara atılmış karpuz ve kavun kabuklarına düşkündür! (Baştan aşağı göz kesilseler de kâinattaki ilâhî sanatın ihtişamını göremezler…)” Demek ki bakıp da görebilmek, büyük mârifet. Allâh bunun için bize göz vermiş... -Gözümüz… Rabbimiz gözlerimize her saniye fotoğraf çektiriyor. Gözümüz her gün bin bir fotoğraf çekiyor ve onları hâfızada saklıyor. Dün gördüğümüz bir şeyi bugün lâzım olunca hâfızamızın raflarından alıyor, hatırlıyoruz. «Dün ben Topkapı Sarayı’na gittim, dün Süleymaniye’de bir namaz kıldım.» diyoruz. Beynimiz gözün her gördüğünü arşive atıyor. Bir vesileyle hatırladığımızda hemen o arşivden çıkarıp göz önüne getiriyor. Hâsılı yaşadığımız müddetçe, göz trilyonlarca fotoğraf çekiyor. Damla kadar bir göz, nice engin ufukları içine sığdırıyor. Yumruk kadar beyin, trilyonlarca kareyi depoluyor. -Ya dil nedir? Bir et parçası… Haydi, sıradan bir et parçasını ele alalım da dile gelsin! Ne mümkün! Fakat bir et parçası olan dil, Allâh dileyince istediğimiz şeyi ifade ediyor. -Vücudumuza bakalım. Hücrelerimiz… Hepsi bir âlem, yan yana gelse, bir nokta bile değil. Nasıl teşekkül etti onlar? -Böbreğimiz de küçük bir et parçası. Fakat zehirli ile zehirsizi birbirinden ayırt ediyor. Zehirli ise dışarıya gönderiyor. Zehirsiz ise tekrar vücuda iade ediyor. Böbrekte akıl mı var? Bilgisayarlar mı var? Tahlil lâboratuvarları mı var? -Karaciğerimize bakalım; o da apayrı bir âlem. Yıllardır yediğimiz gıdalar vücudumuzu zehirler idi. Ama karaciğer ilâhî kudretle bundan muhafaza ediyor. -Kalbimize bir bakalım: Elimizi yüz defa sıkıp bıraksak yoruluruz, elimizi bir süre dinlendirmemiz gerekir. Fakat Cenâb-ı Hak, kalbe öyle bir doku veriyor ki, o, ne kadar uzun yaşansa da bir ömür boyu hiç durmadan çalışıyor, yorulmuyor. İşte bütün bunlar etrafında Cenâb-ı Hak; “Düşünmez misiniz, akıl erdirmez misiniz? Tefekkür etmez misiniz?” buyuruyor. İçimizde her şeyiyle tastamam küçük bir kâinat mevcut. Dışımızda da onun büyütülmüş hâli, yani büyük bir kâinat var. O kâinat baştan sona; İLÂHÎ SANAT MÜZESİ[/COLOR][/B][/B][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
tefekkür ufkunda insan......
Üst
Alt