Tasavvuf İnsanlığa Ne Vaat Ediyor?

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
<!-- haber --><!-- google_ad_section_start -->
resimrm.png



Semerkand dergisi, 2012 yılının ilk sayısında modern hayatta tasavvufa duyulan ihtiyacı ele alan bir dosya ile okurun karşısına çıkıyor...
Halil Akgün'ün hazırladığı dosyanın başlığı "Tasavvuf İnsanlığa Ne Vaat Ediyor?"
Dün olduğu gibi bugün de tasavvuf İslâm'ın yayılmasında en önemli rolü oynamaktadır. Peki, tasavvufa olan bu ilgi nereden geliyor?
İnsanlar bu maneviyat yoluna neden koşuyorlar? Tasavvuf insanların hayatında nasıl bir rol oynuyor?
Bugün hayatımıza ne katmaktadır?
Daha yalın bir şekilde soracak olursak: Tasavvufun, her tür refah ve maddi imkana sahip olan modern insana sunabileceği bir şey var mı?.
Halil Akgün konuya böyle giriş yaptıktan sonra şunları söylüyor:
"Tasavvuf bugün İslâm toplumları için de bir irşad ve ıslah yoludur. Kabul edelim ki İslâm dünyasının siyasî, ekonomik, sosyal pek çok sorunları var...
Yüzyıl öncesine kıyasla İslâm ümmeti yavaş yavaş ayağa kalkmakta ve yeni bir uyanışın işaretlerini vermektedir.
Fakat daha almamız gereken çok mesafe, çözmemiz gereken çok mesele var. İslâm'ın izzet ve şerefini korumak ve yüceltmek için atmamız gereken adımlar var.."
Derginin başyazısında ise Mübarek Erol "Ecel Gelmeden" diyerek yaşadıkça hatırlamamız gereken ölümü, mutlak sonumuzu hatırlatıyor.
Dergideki bazı yazılar ise şöyle...
Hüseyin Okur "Mekke'nin Fethi" adlı yazısında bu kutlu fethi hatırlatarak, İslâm'ın fetih anlayışını anlatıyor...
Ahmet Nafiz Yaşar "Bir İsâr Kahramanı: Ebu Talha el-Ensârî r.a." adlı yazısında cömertliğiyle ünlü bu sahabi üzerinden bizlere yol gösteriyor...
Ali Uysal "Menkıbeler Ne Söyler?" adlı yazıyla menkıbe ve menakıpnameleri dair güzel bir yazıyla anlatıyor.
Kürşad Salih Yaman "Medyatik Bilgi ve Müslüman Duyarlılığı" adlı yazısında haber ve bilgi kirliliğine değiniyor. Siraceddin Önlüer "Müminin Mihengi Dürüstlük" adlı yazısıyla güzel ahlâk serisine devam ediyor...
Abdullah Gökmen "Silsilemizden Bir Halka: Hindistan" adlı yazısında Semerkand Vakfı'nın Çin ve Hindistan seyahati vesilesiyle İslâm coğrafyasına, kardeşliğimize, tarihimize değiniyor.
SEMERKAND YAYIN<!-- google_ad_section_end --> <!-- haber bitiş -->

 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Tasavvuftan önce insan olma gayrettinde bu muhacir..
Gonullerin dergahinda olabilmek iste butun mesele burda...
Bir Buyugumuzun dedigi gibi Tasavvuf Misir carsisina gidip biraz ibni Muhiddin
biraz Mevlana Biraz Sirazi, biraz naksibendi alarak karistirmak degildir!!
Esasi Tabani, zemini,duvari Muhammed Mustafa sav ahlaki ile kusatilip
her sahsin kendince kendi takvasi derecesinde aldigi Lezzetir diyordu...

 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
1438637377_5dd2ed8b82.jpg


Ey bana şahdamarımdan daha yakın olan Allah-ım!
Şüphesiz Sen beni benden daha iyi bilensin.
Koca bir okyanusum, her damlası günah kokan bir suyum.
Yûnus diyor ya: Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı
Tak etti bu gönül darlığı, dilimin tokmaklarına dayandı.
İnşirâh! Yâ Allah
Hata ettim ve nihâyet Sen-in kapına geldim.
Değil mi ki Sen; ?Sen-in göğsünü açıp genişletmedik mi? diyensin.
Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı??,
Sen-in şânını yükseltmedik mi??
kelâmını işitip de bir alev gibi titrememek,
bir zelzele gibi kalbi titretmemek elde mi?
Sevgili...
Kelâmının her bir kelimesini kendine yâr edinen bu fakîr,
kendini yalnız hissedebilir mi, ey Sevgili?
Yakub?un Yusuf-a olan özlemi gibi,
Suyun toprağı, ırmağın denizi,
Tohumun toprağı, bebeğin annesini,
Aradığı gibi senin aşkını arıyoruz,
Işık ver gönlümüze, kurtuluş bekliyoruz...
<!-- google_ad_section_end --><!-- haber bitiş -->
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Kemdürür yoksulluktan nicelerin varlığı
Bunca varlık iken, gitmez gönül darlığı
Batmış dünya malına, bakmaz ölüm haline
Ermiş Karun malına, zehi iş düşvarlığı
Bu dünya kime kaldı, kimi berduhar kıldı
Süleyman''a olmadı, anın berhurdarlığı
Süleyman zembil ördü, kendi emeğin yerdi
Anınla buldular anlar Peygamberliği
Gel imdi Miskin Yunus,nen var Hakk''ka harc eyle
Gördün elinden gider, bu dünyanın varlığı... <!-- google_ad_section_end --><!-- haber bitiş -->

 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Ben ilk once Tasavvuf ogrenilsin demiyorum.. bu cook noksan olurdu..
günümüzdeki insanların birinci derdi takvâ noksanlığı değil, iman eksikliğidir...
İmansız din başlamaz ki, takvâ tahsil edilsin...
imani olmiyandan Takva beklenebilir mi ki?
Onun için kâmil mürşidler, bugün işe iman noktasından başlamaktadırlar ..
ve imandan sonra, namazı muhafaza ettirmeye, büyük günahlardan el çektirmeye,
adım adım diğer farzları yerine getirt-meye ve özellikle Allah u Teâlâ'yı zikrettirmeye çalışmaktadırlar...
Ben dunyadan el ayak cekilsin demiyorum sadece Dunya AMAC degil,
Dunya ve ahirettimizi guzelestirmek icin arac, kopru olmalidir diyorum
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Gönlümüzdeki perdeleri kimin nasıl aşıcağı belli olmaz.
Mecnun Leyla'ya olan aşkından bir deli bir pervane olmuştur. Lakin en sonunda leylasıyla karşılaştığında onu tanıyamamıştır. Bakmıştır leylaya sen leylaysan bendeki leyla kim diye sormuştur? “Leyla benim içimdedir, sen kimsin?” demek istemiştir.<!-- google_ad_section_end --> <!-- haber bitiş -->
Alinti.
 
Üst Alt