Tarif (Cüneyd Suavi)

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
Adamın biri, ilk defa geldiği yerde bir adres arıyordu. Bulmakta zorlanınca, bir marketin önündeki arabaya yanaştı ve arka koltukta oturan çocuğa dönüp:
— Buraların yabancısıyım evlat, dedi. Parkın hemen yanındaki fırını arıyorum. Dediklerine göre, buraya çok yakınmış.
Küçük çocuk, arabada tek başınaydı.
Pencereyi en sonuna kadar açtıktan sonra:
— Ben de sizden farklı değilim, dedi. Buralara ilk defa geliyorum. Ailemle birlikte seyahat ederken, alışveriş yapmak için bir mola verdik.
Adam, arabanın yanından ayrılırken, küçük çocuk onun arkasından seslenip:
— Size yardım edemedim, diye özür diledi. Ama bana kalırsa, parkı bulmak için sağa dönmelisiniz.
Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nerden anladığını sordu.
Küçük çocuk, biraz mahcup bir ifadeyle:
— Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye sordu. Zaten kuş sesleri de oradan geliyor.
— İyi ama! diye atıldı adam. Bunlar parktan değil de, belki tek bir ağaçtan geliyordur.
— Tek bir ağacın kokusu bu kadar kuvvetli değildir, dedi çocuk. Birkaç kuşun sesi de bu kadar yükselmez. Parka sık sık gittiğim için biliyorum. Hem derince bir nefes alırsanız, fırından yeni çıkan mis gibi ekmeklerin kokusunu duyarsınız.
Adam, denileni yapmak için derin nefes alırken, çocuğun kör olduğunu fark etti. Ve biraz şaşırdığından, konuşurken sözlerini yarıda kesti.
Küçük çocuk, bu durumlara alışıktı.
Kısık bir sesle:
— Üç yıl önce kaza geçirdim, dedi. Gözlerimi bu yüzden kaybetmiştim. Sizinkiler sağlam, öyle değil mi?
Adam, sağ yola dönerken:
— Bundan artık emin değilim, dedi. Emin olduğum tek şey, benden çok daha iyi gördüğündür. 
imgsize.php
 
Üst Alt