- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
TALÂK:
Nikâh bağını çözmek; nikâh akdini (sözleşmesini), belli sözlerle derhal veya geleceğe bağlı olarak sona erdirmek Şer'î (dînî) nikâhta, boşama hakkı olanın, nikâhlı olduğu kişiyi boşaması
Allah ü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Ey Peygamber (ve O'na ümmet olanlar)! Kadınlara talâk vermek istediğinizde, onlara (âdet hâllerinden) temizlendiklerinde talâk verin ve iddeti (üç hayzdan temizlenme müddetini) sayın Rabbiniz olan Allah'tan korkun (Talâk sûresi: 1)
Eğer size itâat ediyorlarsa, artık talâk için yol aramayın (Nisâ sûresi: 34)
Allah ü teâlânın izin verip de yapılmasından hoşnûd olmadığı, beğenmediği şey talâktır (Hadîs-i şerîf-Ebû Dâvûd)
Evleniniz, dînî bir özür bulunmadıkça, talâk vermeyiniz (Hadîs-i şerîf-Taberânî)
Allah ü teâlâ talâk kelimesini söylemeğe izin verdiği hâlde söylenmesini hiç beğenmez Sonu pişmanlık olan bu sözü şaka ile söylemek, keskin kılıç ile oynamaya benzer Evlilik seâdetini yıkan bu zararlı sözü insanların dillerine almamaları için Allah ü teâlâ bâzı cezâlar koymuştur (Saideddîn-i Fergânî)
Talâk olması için önce, dînen geçerli olan nikâhın bulunması lâzımdır İslâm nikâhı bulunmayan iki eş arasında talâk olmaz Talâk veren erkeğin akıllı, bâliğ (ergenlik çağına, evlenme yaşına ulaşmış) ve uyanık olması lâzımdır Delinin, çocuğun, bunağ ın, baygının, uyuyanın ve medhûşun yâni hastalık veya kızgınlık sebebi ile aklı yerinde bulunmayanın söylemesi ile talâk vâki olmaz (Alâüddîn Haskefî)
Erkeğin zevcesine (hanımına) karşı vazîfelerinden biri de zevcesini boşamamaktır Allahü teâlâ, mubahlar yâni izin verdiği şeyler içinde yalnız talâk vermeği sevmez Zarûret olmadıkça, birini incitmek câiz değildir (İmâm-ı Gazâlî)
Talâk-ı Bâin:
Boşanmada kullanılan sözleri söyler söylemez evliliği sona erdiren boşama Zevceye yaklaşmadan önce veya yaklaştıktan sonra beynûneti yâni ayrılığı ifâde eden kinâyî yâni açık olmayan bir söz ile yapılan veya sarîh yâni açık bir söz ile yapılıp da aç ıkça veyâ işâretle üç adedine bağlı bulunan veya zevcenin (hanımın) ödeyeceği bir bedel karşılığında (kadının isteğiyle bir bedel üzerinde anlaşarak) veya üç talâk ile veya "benden bâinsin" gibi çokluk ve şiddet bildiren kelime ile veyâ ric'î talâk ile boşadığı zevcesine iddet (üç âdet müddeti) içinde yeniden dönmediği takdirde meydana gelen boşama
Vaty etmediği (cinsî münâsebette bulunmadığı) zevcesine "Seni boşadım" derse veya vatydan sonra "Sen bâin olarak boşsun" veya "Sen elbette boşsun" veya "Şiddetli talâk" gibi çokluk bildiren kelime ile boşarsa, bir talâk-ı bâin ile boşamış olur Bunla rı söylerken iki veya üç kere "üç kere boşsun" deyince, üç kere bâin boşamış olur Nikâh derhâl bozulur (Ahmed Zühdü)
Talâk-ı bâinde verilen talâk bir veya iki ise, ayrılışa, beynûnet-i suğrâ denir Derhâl veya ileride iki tarafın rızâsı ile iki şâhid ile tecdîd-i nikâh (nikâhın yenilenmesi) câiz olur Bunda evlilik son bulmakla birlikte iki tarafın rızâsı ile iki ş âhid ile nikâh akdi yenilenir) Bâin talâk, üç talâk hakkının kullanılmasıyla olmuş ise, buna beynûnet-i kübrâ (büyük ayrılık) denir Bunda tarafların rızâsı olsa da nikâh yenilenemez (M Zihni Efendi)
Talâk-ı Ric'î:
Geri dönülebilen talâk Zevceye yaklaştıktan sonra, sarîh (açık) veya işâretle, üç adedine veya bir ivaza (bedele, karşılığa) bağlı olmaksızın ve beynûnete yâni ayrılığa delâlet eden (gösteren) bir sıfatla sıfatlanmamış ve bir şeye teşbîh edilmemiş ( benzetilmemiş), gerek sarîh (açık), gerekse talâk-ı ric'îyi gerektiren kinâyî (açıkça boşamaya delâlet etmeyen) lafızlarla verilen talâk
Talâk-ı ric'îde zevc (koca), kadının iddet (üç âdet müddeti) zamânı içinde, söz ile veya fiilen eski nikâhına rücû edebilir (dönebilir) Evliliği devâm eder Şâhid lâzım olmaz ise de, iki âdil şâhide haber vermesi müstehâb (iyi) olur (İbn-i Âbidîn)
Ric'î talâkta, eğer erkek hanımına dönmezse, nikâh; iddet (üç hayz yâni âdet) müddeti bitince bozulur (Ahmed Zühdü)
Talâk-ı Selâse:
Bir sözü üç kere veya daha fazla sayı söyleyerek, erkeğin zevcesini (hanımını) boşaması Bu durum bir anda olduğu gibi, ayrı ayrı zamanda da olabilir
Talâk-ı selâse ile boşanan kadın, bir başkası ile evlenip boşanmadıkça, eski kocası bununla evlenemez (İbn-i Âbidîn)
Talâk Sûresi:
Kur'ân-ı kerîmin altmış beşinci sûresi
Talâk sûresi on iki âyet-i kerîme olup, Medîne-i münevverede nâzil oldu (indi) Boşanma konularından bahsettiği için bu adı aldı Sûrenin başında İslâm âile hukûkunun boşanma konusundaki hükümleri, sonunda da, Allahü teâlânın bildirdiği hak yoldan ay rılan eski kavimlerin uğradıkları cezâlar ve Muhammed aleyhisselâma inanıp hayırlı işler yapanlara verilecek âhiret nîmetleri bildirilmektedir (Fahreddîn-i Râzî, Kurtubî, İbn-i Abbâs)
Talâk sûresinde Allahü teâlâ meâlen buyurdu ki:
(Boşanan) o kadınları, gücünüzün yettiği kadar ikâmet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun Onları sıkıştırıp gitmelerini sağlamak için zarar vermeye kalkışmayın Eğer hâmile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin Sizin için çocuğu emzirirlerse, onlara ücretlerini verin, bu hususta aranızda uygun bir şekilde müşâvere edin (anlaşın) Eğer güçlüğe uğrarsanız (ya baba ücretten korunmak, yâhut ana emzirmemek gibi sûretlerle) o hâlde (çocuğu) onun (babasının) hesâbına bir başka kadın emzirecektir (Âyet: 6)
Nikâh bağını çözmek; nikâh akdini (sözleşmesini), belli sözlerle derhal veya geleceğe bağlı olarak sona erdirmek Şer'î (dînî) nikâhta, boşama hakkı olanın, nikâhlı olduğu kişiyi boşaması
Allah ü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Ey Peygamber (ve O'na ümmet olanlar)! Kadınlara talâk vermek istediğinizde, onlara (âdet hâllerinden) temizlendiklerinde talâk verin ve iddeti (üç hayzdan temizlenme müddetini) sayın Rabbiniz olan Allah'tan korkun (Talâk sûresi: 1)
Eğer size itâat ediyorlarsa, artık talâk için yol aramayın (Nisâ sûresi: 34)
Allah ü teâlânın izin verip de yapılmasından hoşnûd olmadığı, beğenmediği şey talâktır (Hadîs-i şerîf-Ebû Dâvûd)
Evleniniz, dînî bir özür bulunmadıkça, talâk vermeyiniz (Hadîs-i şerîf-Taberânî)
Allah ü teâlâ talâk kelimesini söylemeğe izin verdiği hâlde söylenmesini hiç beğenmez Sonu pişmanlık olan bu sözü şaka ile söylemek, keskin kılıç ile oynamaya benzer Evlilik seâdetini yıkan bu zararlı sözü insanların dillerine almamaları için Allah ü teâlâ bâzı cezâlar koymuştur (Saideddîn-i Fergânî)
Talâk olması için önce, dînen geçerli olan nikâhın bulunması lâzımdır İslâm nikâhı bulunmayan iki eş arasında talâk olmaz Talâk veren erkeğin akıllı, bâliğ (ergenlik çağına, evlenme yaşına ulaşmış) ve uyanık olması lâzımdır Delinin, çocuğun, bunağ ın, baygının, uyuyanın ve medhûşun yâni hastalık veya kızgınlık sebebi ile aklı yerinde bulunmayanın söylemesi ile talâk vâki olmaz (Alâüddîn Haskefî)
Erkeğin zevcesine (hanımına) karşı vazîfelerinden biri de zevcesini boşamamaktır Allahü teâlâ, mubahlar yâni izin verdiği şeyler içinde yalnız talâk vermeği sevmez Zarûret olmadıkça, birini incitmek câiz değildir (İmâm-ı Gazâlî)
Talâk-ı Bâin:
Boşanmada kullanılan sözleri söyler söylemez evliliği sona erdiren boşama Zevceye yaklaşmadan önce veya yaklaştıktan sonra beynûneti yâni ayrılığı ifâde eden kinâyî yâni açık olmayan bir söz ile yapılan veya sarîh yâni açık bir söz ile yapılıp da aç ıkça veyâ işâretle üç adedine bağlı bulunan veya zevcenin (hanımın) ödeyeceği bir bedel karşılığında (kadının isteğiyle bir bedel üzerinde anlaşarak) veya üç talâk ile veya "benden bâinsin" gibi çokluk ve şiddet bildiren kelime ile veyâ ric'î talâk ile boşadığı zevcesine iddet (üç âdet müddeti) içinde yeniden dönmediği takdirde meydana gelen boşama
Vaty etmediği (cinsî münâsebette bulunmadığı) zevcesine "Seni boşadım" derse veya vatydan sonra "Sen bâin olarak boşsun" veya "Sen elbette boşsun" veya "Şiddetli talâk" gibi çokluk bildiren kelime ile boşarsa, bir talâk-ı bâin ile boşamış olur Bunla rı söylerken iki veya üç kere "üç kere boşsun" deyince, üç kere bâin boşamış olur Nikâh derhâl bozulur (Ahmed Zühdü)
Talâk-ı bâinde verilen talâk bir veya iki ise, ayrılışa, beynûnet-i suğrâ denir Derhâl veya ileride iki tarafın rızâsı ile iki şâhid ile tecdîd-i nikâh (nikâhın yenilenmesi) câiz olur Bunda evlilik son bulmakla birlikte iki tarafın rızâsı ile iki ş âhid ile nikâh akdi yenilenir) Bâin talâk, üç talâk hakkının kullanılmasıyla olmuş ise, buna beynûnet-i kübrâ (büyük ayrılık) denir Bunda tarafların rızâsı olsa da nikâh yenilenemez (M Zihni Efendi)
Talâk-ı Ric'î:
Geri dönülebilen talâk Zevceye yaklaştıktan sonra, sarîh (açık) veya işâretle, üç adedine veya bir ivaza (bedele, karşılığa) bağlı olmaksızın ve beynûnete yâni ayrılığa delâlet eden (gösteren) bir sıfatla sıfatlanmamış ve bir şeye teşbîh edilmemiş ( benzetilmemiş), gerek sarîh (açık), gerekse talâk-ı ric'îyi gerektiren kinâyî (açıkça boşamaya delâlet etmeyen) lafızlarla verilen talâk
Talâk-ı ric'îde zevc (koca), kadının iddet (üç âdet müddeti) zamânı içinde, söz ile veya fiilen eski nikâhına rücû edebilir (dönebilir) Evliliği devâm eder Şâhid lâzım olmaz ise de, iki âdil şâhide haber vermesi müstehâb (iyi) olur (İbn-i Âbidîn)
Ric'î talâkta, eğer erkek hanımına dönmezse, nikâh; iddet (üç hayz yâni âdet) müddeti bitince bozulur (Ahmed Zühdü)
Talâk-ı Selâse:
Bir sözü üç kere veya daha fazla sayı söyleyerek, erkeğin zevcesini (hanımını) boşaması Bu durum bir anda olduğu gibi, ayrı ayrı zamanda da olabilir
Talâk-ı selâse ile boşanan kadın, bir başkası ile evlenip boşanmadıkça, eski kocası bununla evlenemez (İbn-i Âbidîn)
Talâk Sûresi:
Kur'ân-ı kerîmin altmış beşinci sûresi
Talâk sûresi on iki âyet-i kerîme olup, Medîne-i münevverede nâzil oldu (indi) Boşanma konularından bahsettiği için bu adı aldı Sûrenin başında İslâm âile hukûkunun boşanma konusundaki hükümleri, sonunda da, Allahü teâlânın bildirdiği hak yoldan ay rılan eski kavimlerin uğradıkları cezâlar ve Muhammed aleyhisselâma inanıp hayırlı işler yapanlara verilecek âhiret nîmetleri bildirilmektedir (Fahreddîn-i Râzî, Kurtubî, İbn-i Abbâs)
Talâk sûresinde Allahü teâlâ meâlen buyurdu ki:
(Boşanan) o kadınları, gücünüzün yettiği kadar ikâmet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun Onları sıkıştırıp gitmelerini sağlamak için zarar vermeye kalkışmayın Eğer hâmile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin Sizin için çocuğu emzirirlerse, onlara ücretlerini verin, bu hususta aranızda uygun bir şekilde müşâvere edin (anlaşın) Eğer güçlüğe uğrarsanız (ya baba ücretten korunmak, yâhut ana emzirmemek gibi sûretlerle) o hâlde (çocuğu) onun (babasının) hesâbına bir başka kadın emzirecektir (Âyet: 6)