- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185

Takıntı insanın zihninden atamadığı düşünce ve hayallerdir. Psikiyatride takıntı deyince akla daha çok 'obsesyon' gelir.
Kişinin aklına takılan tek bir konu vardır ve hayatını o konu yönetir."
- En sık görülen takıntı türleri..
"Temizlik takıntılarıdır. Hayatlarındaki temel düşünce temizlik olan bu insanlar, herşeyi temizlik - pislik çerçevesinde görürler, sürekli pislikten kaçarlar, ellerini - evlerini - eşyalarını - bedenlerini-yiyip içtiklerini yıkayıp dururlar.
Kiminde 'kontrol' takıntıları vardır: Kapıyı kilitledim mi, muslukları kapattım mı, ışığı söndürdüm mü, ütüyü prizden çektim mi? Dönüp dönüp yaptıkları işi kontrol ederler.
Kimi de abdestinin bozulduğu endişesiyle tekrar tekrar abdest alıyor.Camide, Kur’an okurken, dua ederken ve namaz kılarken aklına sık sık abdestinin bozulduğu şüphesi takılıyor.
Anlayacağınız, ekonomik ve sosyal sorunlara kafayı takmanın yanında ‘takıntı’ hastalığımız da var.
Psikiyatrik hastalıklar arasında yer alan ve bazı uzmanlara göre, ‘en acı veren psikiyatrik rahatsızlık’ olarak ifade edilen takıntı hastalığı, yaşamın her döneminde kişilerin karşısına çıkabiliyor.
Kişi tarafından tanımlanmadıkça hastalığın, muayenelerde tanınması hemen hemen imkansız görülüyor.
İşte bu noktada, hastalarla yaşayan kişilere çok iş düşüyor.hasta yakınlarını, belirtilerin saçma-anlamsız olduğunu ifade ederek ikna yoluna gitmek cok sakıncalidir..
Hastalar, zaten bu düşünce ve davranışın saçma olduğunu biliyor ...ama bir turlu icinden cikamiyorlar...
tedavide amaç takıntılı düşünceleri ortadan kaldırmak değil, hastanın bu düşüncelerine barışık yaşamasını sağlamak gerekir..
bu bir hastalıktir.. kişiye acı veren inatçı, zor bir rahatsızlik! Tedavisi için uzun ve sürekli bir mücadele gerekir
Yalnızca ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılırsa çok da olumlu sonuç vermeyebilir.
İlaçlarla birlikte hastanın psikoterapi görmesi gerekiyor.
İlacı bıraktıktan sonra hastalık yineleyebilir; o yüzden psikoterapi bu hastalık için oldukça önem taşıyor...
tedavide iyi gelen şeylerden biri de “meşgul olmak” çünkü bu tür takıntılar boş zamanlarında daha çok geliyor.
Kişi, meşgul olduğunda bu takıntılar daha da azalıyor...
İnce eleyip sık dokuyan, kılı kırk yaranlar dikkat!
Saplantı-zorlantı bozukluğu daha çok küçük yaşlarda başlıyor; ancak 18-25 yaşlarında yoğunlaşıyor.
hastalığının bilinen tek bir nedeni yok. Kesin bilinmemekle birlikte hem biyolojik hem de psikolojik nedenleri olabileceği söyleniyor.
OKB’ye yol açan bir gen bulunamamış ama hastalığın;
Beyinde kimyasal haberci görevi üstlenen serotonin seviyesinde düşmenin bu hastalığa neden olduğu belirtiliyor.
Sorumluluk duygusu yüksek olan, çabuk endişeye kapılan, gergin, içe dönük, karamsar, aşırı titiz, mükemmeliyetçi, kontrollü, kuralcı, ayrıntıcı ve kusursuzluk arayan kişilik yapısındakilerde daha fazla görülebiliyor.
takıntı bir tur girdaptir!! kendinizi o girdapa ne kadar kaptırırsanız o kadar batarsınız ilk belirtilerde ondan kurtulmaya ve kafaya takmamaya çalışın kendinizi bir kere bıraktınızmı ne yazık ki kurtuluş çok zor olur...
Genclere hep bu sozu soylerim; Sevgi ile Takıntıyi karistirmayin!!
bütün psikoljik hastalıkların ileri boyuttaki hali intihara gebedir.. neticede psikolojik hastalıklar ölüme her an yakın durur..
Takıntıya Takılmıyanlardan olmamiz dilegi ile...