Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Serbest kürsü
Sus Gönlüm!seni senden daha iyi bilen Rabbinin hükmü vuku buluncaya kadar SuS!...
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Kardelen" data-source="post: 4805" data-attributes="member: 5"><p><strong>Sus Gönlüm!seni senden daha iyi bilen Rabbinin hükmü vuku buluncaya kadar SuS!...</strong></p><p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://www.islamiforumlar.net/images/originalphotos/63/11/1012dc8e55c6672fbb3f2be4.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 15px"><u><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: darkred"><em>Hüzünlerin ve sevinçlerin hangi dala asılı?... </em></span></span></span></u></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">Milyonlarca müminin, duamızı kabul edecek makamın öğrettiği o muhteşem duayı, Fatiha'yı, çağlayanlar gibi akan nefesleriyle "amiiiin" diye zarflayışının heyecanında yeniden tanıştım Mülk Sûresi'yle..</span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">Sabahların hepsinde mahzun kalplerimize ebedî güneşler doğuran, mahcup gönüllerimizi sonsuz güzelliğe açan Haberci'nin (asm) huzurunda, sonsuzluğu nefeslenerek kılıyoruz sabahı. Sanki gafletlerden uyanmış yedi uyurlar gibiyiz. Sanki zulümleri susturmuş, zalimleri boğmuş zaman ırmağının öbür ucunda kurtuluşa uyanır gibiyiz. Sonsuz bir 'şimdi' kucaklıyor bizi. </span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">Ne telaş var ne koşturma. Bitimsiz an'ın pınarından yudumluyoruz kevseri. Secdeler sahici. Secdeler hiçe indiriyor bizi. </span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">Sabah namazının iki rekâtına yayıyor 'Tebareke'yi imamımız. "Tebârekellezi biyedihi'l mülk." "Ne yücedir O mülkü elinde tutan..." "Hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmakta..." Mülkün Sahibi, sahip olmak/ol(a)mamak ekseninde kıvranıp duran insanlığa varlık manifestosunu en başında ilan ediyor. "Ölmeyi de yaşamayı da ciddiye alma..." "Ölmekle her şeyi yitiriyor değilsin. Yaşamakla da her şeye sahip oluyor değilsin." "Mülk O'nundur; senin değil..." Sana her şeyi terk ettiren ölüm, bildiğin ölümlerden bir ölüm değil... Seni her şeye sahip eyleyen hayat da, o bildiğin hayatlardan değil. Ölüm de ödünç, hayat da. Ölmek de şimdilik. Yaşamak; zaten şimdilik. </span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">Hem sonra, yaşaması kendinden olmayanın sahipliği ne kadar sahicidir ki? Sahip olduğunu sandıklarıyla sadece beraberdir. Sadece yakınında durmaktadır sahiplendikleri. Ve sadece şimdilik durmaktadır. "Bu benimdir" dedikleri elinden çıkacak bir gün. Eli de elinden gidecek bir gün. Ayette "ölüm"ün önce zikredilmesi belki bu yüzden. Kendini pürüzsüzce akıp giden hayatın ortasında bulan insana o beklenmedik kesintiyi en başından hatırlatmak için. "Varlığının kesintiye uğrayacağı o an her daim yanı başında bekliyor seni." Varlığın ödünç. Sahiplenmen emanet. Ve sadece şimdilik. Varlık sende kalacak değil, sen de varlıkta kalacak değilsin. </span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">Hemen ardından teselli ediyor ölüme doğru yürüyen, eskiyen/eksilen çaresiz insanı. Ölüm de sahipsiz değil. Üstelik senin Sahibin olan, sana varlığı sahiplendiren O'nun elinde. Ölümü o yarattı; O'na rağmen ölüyor değilsin. Ölümü O takdir etti; O'ndan habersiz gidiyor değilsin. Ölsen bile O'nun mülkündesin. Ölümün sınanmak için. Yaşaman sınanman için. Yani ölüm de hayat da bir oyun. Bir başka gerçekliğin yüzünü aralamak için bu oyun. Kazanman yaşamaya bağlı değil, kaybetmen ölüme endeksli değil. Bir başka gerçeğin eşiğinde vasıta sadece ölüm-kalım derdi. "Senin derdin ölüm-kalım derdinden büyük olmalı." </span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">Varlık manifestosu, bizi alışık olduğumuz eksenden çıkarıp, olmamız gereken eksene yerleştiriyor. Ölüm-kalım ekseninden iyi-kötü eksenine konuşlanıyoruz birden. Soruyorum şimdi kendime. Korkularım nerede konaklıyor? Sevinçlerim hangi vadide büyüyor? Hüzünlerimin müsebbibi neler? Kayıp ve kazanç terazimin kefelerine neler koymuşum? Örneğin, yanlışa savrulmaktan şarampole yuvarlanmaktan korkar gibi korkuyor muyum? Uçuruma düşmek gibi korkunç geliyor mu bana dilimin ve nefeslerimin boş söz ve yalanların kirli kuyusuna çekilmesi? Ateşe değiyormuşum gibi yakıyor mu damağımı dudağımı gıybetler, arkadan çekiştirmeler? Her an kırılabilir buzdan zemin üzerinde yürür gibi mi yürüyorum sözlerimin üzerine basarken? Çekinmelerim kimlerden, nelerden? Çamurdan pislikten sakındığım kadar sakınıyor muyum nankörlüğün, şükürsüzlüğün kokuşmuşluğundan? Allah'ı bir bilip de, O işitmiyormuş gibi konuşmak, O bilmiyormuş gibi eylemek, O görmüyormuş gibi davranmak, sağırlaştığım, körleştiğim, cahilleştiğim zifiri karanlıkta yürüyormuşum gibi ürkütüyor mu beni? </span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">Sorumu tekrar ediyorum: Ölüm-kalım kaygımızı neye göre ayar etmişiz? Gafilce bir sözün kulaklarımıza aniden değmesi, kulağımızdan geçen bir kurşun vınlaması kadar betimizi benzimizi attırıyor mu? Tiksinir miyiz meselâ, bir kardeşimizin bize de gıybetini dinlettirip bir başka kardeşinin ölü etini didikleyerek yemesi karşısında... Namazı terk ettiği için ebediyen felç olmak üzere olan bir kardeşimizin, birden namaz için ayağa kalkmasını gördüğümüzde, bir felçlinin yürümeye başlamasını gördüğümüz kadar sevinç ve şaşkınlık yaşadık mı hiç? Namazsızları niyazsızları her gördüğümüzde, ebedî hayatının engelli ve özürlü olmasına aldırış etmemelerine bakıp da bir engelli görmüş gibi üzülüyor muyuz? Kur'ân'a uzak kalarak gözünü de gönlünü de köreltmiş kardeşlerimizin ara sıra elinden tutup ezilmesin diye "yol"un karşısına geçirmeye heveslendiğimiz oldu mu hiç? </span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">Mülk O'nun olduğu halde, biz mülk kaygısındayız. Ölümü o var ettiği halde, biz yok yere yok etmeye çalışıyoruz ölümü. Hayatı o var ettiği halde, biz boş yere kendimize yüklüyoruz yaşamayı. Rızkı garanti ettiği halde rızık peşinde koşturuyoruz. Akıbetimizi garanti etmediği halde,</span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">akıbetimiz garantiymiş gibi endişesiz ve telaşsızız. </span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">Sadece gözler değilmiş meğer körleşen, gönüller de kör olurmuş... Gözün gördüğü ölümden korkanlar, gözün gördüğü hayata tutunanlar, gönüllerinin korktuğu ölümlü amellere korkmadan yürüyorlar, gönüllerinin özlediği diri amelleri gözünü kırpmadan terk ediyorlar. </span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">Mülk O'nun... Ama kör gönlüm hâlâ daha "ölüm-kalım" derdinde.. </span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">"İyi-kötü" derdi sanki başkalarının derdi... </span></span></span></em></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: darkred"><em>Senai DEMİRCİ</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://www.islamiforumlar.net/images/originalphotos/63/11/a9345cddd63a1dce29203139.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: #ac6a39"><em>Erdem, işte bu asaleti gösterebilmek, </em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #ac6a39"><em><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px">kazaya rıza ile cevap verebilmektir.</span> </span></em></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: #ac6a39"><em> Hele bir düşünün, buraya ağlamaya mı gelmiştik, gülmeye mi; </em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: #ac6a39"><em>ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu?!..</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #ac6a39"><span style="font-family: 'Garamond'"><span style="font-size: 18px"><em>(İskender Pala)</em></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Kardelen, post: 4805, member: 5"] [B]Sus Gönlüm!seni senden daha iyi bilen Rabbinin hükmü vuku buluncaya kadar SuS!...[/B] [CENTER] [IMG]https://www.islamiforumlar.net/images/originalphotos/63/11/1012dc8e55c6672fbb3f2be4.jpg[/IMG] [SIZE=4][U][FONT=Garamond][SIZE=5][COLOR=darkred][I]Hüzünlerin ve sevinçlerin hangi dala asılı?... [/I][/COLOR][/SIZE][/FONT][/U][/SIZE] [I][FONT=Garamond][SIZE=5][COLOR=black]Milyonlarca müminin, duamızı kabul edecek makamın öğrettiği o muhteşem duayı, Fatiha'yı, çağlayanlar gibi akan nefesleriyle "amiiiin" diye zarflayışının heyecanında yeniden tanıştım Mülk Sûresi'yle.. Sabahların hepsinde mahzun kalplerimize ebedî güneşler doğuran, mahcup gönüllerimizi sonsuz güzelliğe açan Haberci'nin (asm) huzurunda, sonsuzluğu nefeslenerek kılıyoruz sabahı. Sanki gafletlerden uyanmış yedi uyurlar gibiyiz. Sanki zulümleri susturmuş, zalimleri boğmuş zaman ırmağının öbür ucunda kurtuluşa uyanır gibiyiz. Sonsuz bir 'şimdi' kucaklıyor bizi. Ne telaş var ne koşturma. Bitimsiz an'ın pınarından yudumluyoruz kevseri. Secdeler sahici. Secdeler hiçe indiriyor bizi. Sabah namazının iki rekâtına yayıyor 'Tebareke'yi imamımız. "Tebârekellezi biyedihi'l mülk." "Ne yücedir O mülkü elinde tutan..." "Hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmakta..." Mülkün Sahibi, sahip olmak/ol(a)mamak ekseninde kıvranıp duran insanlığa varlık manifestosunu en başında ilan ediyor. "Ölmeyi de yaşamayı da ciddiye alma..." "Ölmekle her şeyi yitiriyor değilsin. Yaşamakla da her şeye sahip oluyor değilsin." "Mülk O'nundur; senin değil..." Sana her şeyi terk ettiren ölüm, bildiğin ölümlerden bir ölüm değil... Seni her şeye sahip eyleyen hayat da, o bildiğin hayatlardan değil. Ölüm de ödünç, hayat da. Ölmek de şimdilik. Yaşamak; zaten şimdilik. Hem sonra, yaşaması kendinden olmayanın sahipliği ne kadar sahicidir ki? Sahip olduğunu sandıklarıyla sadece beraberdir. Sadece yakınında durmaktadır sahiplendikleri. Ve sadece şimdilik durmaktadır. "Bu benimdir" dedikleri elinden çıkacak bir gün. Eli de elinden gidecek bir gün. Ayette "ölüm"ün önce zikredilmesi belki bu yüzden. Kendini pürüzsüzce akıp giden hayatın ortasında bulan insana o beklenmedik kesintiyi en başından hatırlatmak için. "Varlığının kesintiye uğrayacağı o an her daim yanı başında bekliyor seni." Varlığın ödünç. Sahiplenmen emanet. Ve sadece şimdilik. Varlık sende kalacak değil, sen de varlıkta kalacak değilsin. Hemen ardından teselli ediyor ölüme doğru yürüyen, eskiyen/eksilen çaresiz insanı. Ölüm de sahipsiz değil. Üstelik senin Sahibin olan, sana varlığı sahiplendiren O'nun elinde. Ölümü o yarattı; O'na rağmen ölüyor değilsin. Ölümü O takdir etti; O'ndan habersiz gidiyor değilsin. Ölsen bile O'nun mülkündesin. Ölümün sınanmak için. Yaşaman sınanman için. Yani ölüm de hayat da bir oyun. Bir başka gerçekliğin yüzünü aralamak için bu oyun. Kazanman yaşamaya bağlı değil, kaybetmen ölüme endeksli değil. Bir başka gerçeğin eşiğinde vasıta sadece ölüm-kalım derdi. "Senin derdin ölüm-kalım derdinden büyük olmalı." Varlık manifestosu, bizi alışık olduğumuz eksenden çıkarıp, olmamız gereken eksene yerleştiriyor. Ölüm-kalım ekseninden iyi-kötü eksenine konuşlanıyoruz birden. Soruyorum şimdi kendime. Korkularım nerede konaklıyor? Sevinçlerim hangi vadide büyüyor? Hüzünlerimin müsebbibi neler? Kayıp ve kazanç terazimin kefelerine neler koymuşum? Örneğin, yanlışa savrulmaktan şarampole yuvarlanmaktan korkar gibi korkuyor muyum? Uçuruma düşmek gibi korkunç geliyor mu bana dilimin ve nefeslerimin boş söz ve yalanların kirli kuyusuna çekilmesi? Ateşe değiyormuşum gibi yakıyor mu damağımı dudağımı gıybetler, arkadan çekiştirmeler? Her an kırılabilir buzdan zemin üzerinde yürür gibi mi yürüyorum sözlerimin üzerine basarken? Çekinmelerim kimlerden, nelerden? Çamurdan pislikten sakındığım kadar sakınıyor muyum nankörlüğün, şükürsüzlüğün kokuşmuşluğundan? Allah'ı bir bilip de, O işitmiyormuş gibi konuşmak, O bilmiyormuş gibi eylemek, O görmüyormuş gibi davranmak, sağırlaştığım, körleştiğim, cahilleştiğim zifiri karanlıkta yürüyormuşum gibi ürkütüyor mu beni? Sorumu tekrar ediyorum: Ölüm-kalım kaygımızı neye göre ayar etmişiz? Gafilce bir sözün kulaklarımıza aniden değmesi, kulağımızdan geçen bir kurşun vınlaması kadar betimizi benzimizi attırıyor mu? Tiksinir miyiz meselâ, bir kardeşimizin bize de gıybetini dinlettirip bir başka kardeşinin ölü etini didikleyerek yemesi karşısında... Namazı terk ettiği için ebediyen felç olmak üzere olan bir kardeşimizin, birden namaz için ayağa kalkmasını gördüğümüzde, bir felçlinin yürümeye başlamasını gördüğümüz kadar sevinç ve şaşkınlık yaşadık mı hiç? Namazsızları niyazsızları her gördüğümüzde, ebedî hayatının engelli ve özürlü olmasına aldırış etmemelerine bakıp da bir engelli görmüş gibi üzülüyor muyuz? Kur'ân'a uzak kalarak gözünü de gönlünü de köreltmiş kardeşlerimizin ara sıra elinden tutup ezilmesin diye "yol"un karşısına geçirmeye heveslendiğimiz oldu mu hiç? Mülk O'nun olduğu halde, biz mülk kaygısındayız. Ölümü o var ettiği halde, biz yok yere yok etmeye çalışıyoruz ölümü. Hayatı o var ettiği halde, biz boş yere kendimize yüklüyoruz yaşamayı. Rızkı garanti ettiği halde rızık peşinde koşturuyoruz. Akıbetimizi garanti etmediği halde, akıbetimiz garantiymiş gibi endişesiz ve telaşsızız. Sadece gözler değilmiş meğer körleşen, gönüller de kör olurmuş... Gözün gördüğü ölümden korkanlar, gözün gördüğü hayata tutunanlar, gönüllerinin korktuğu ölümlü amellere korkmadan yürüyorlar, gönüllerinin özlediği diri amelleri gözünü kırpmadan terk ediyorlar. Mülk O'nun... Ama kör gönlüm hâlâ daha "ölüm-kalım" derdinde.. "İyi-kötü" derdi sanki başkalarının derdi... [/COLOR][/SIZE][/FONT][/I] [FONT=Garamond][SIZE=5][COLOR=darkred][I]Senai DEMİRCİ[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [IMG]https://www.islamiforumlar.net/images/originalphotos/63/11/a9345cddd63a1dce29203139.jpg[/IMG] [FONT=Garamond][SIZE=5][COLOR=#ac6a39][I]Erdem, işte bu asaleti gösterebilmek, [/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [COLOR=#ac6a39][I][FONT=Garamond][SIZE=5]kazaya rıza ile cevap verebilmektir.[/SIZE] [/FONT][/I][/COLOR] [FONT=Garamond][SIZE=5][COLOR=#ac6a39][I] Hele bir düşünün, buraya ağlamaya mı gelmiştik, gülmeye mi; ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu?!..[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [COLOR=#ac6a39][FONT=Garamond][SIZE=5][I](İskender Pala)[/I][/SIZE][/FONT][/COLOR][/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Serbest kürsü
Sus Gönlüm!seni senden daha iyi bilen Rabbinin hükmü vuku buluncaya kadar SuS!...
Üst
Alt