Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Sünneti kaldırırsanız Kur'an'ı anlayamazsınız
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 59399" data-attributes="member: 3"><p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><em>Hocam bu bahsettiğiniz hususlarda televizyonlarda olsun, İlahiyat Fakültelerinde olsun, ilmî çevrelerde olsun konuşulan bazı meseleler var. </em></strong></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><em>Mesela Peygamber Efendimiz için “O da bir peygamberdir.” söyledikten sonra İslam’a girmeyen birinin cennete girmesi mümkün müdür?</em></strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">İşte maalesef bunu, Hıristiyanları cennete sokan adamlar söylüyor. Peygamberimiz güya onları davet etmemiş kendisine inanmaya. Etme hoca yahu! “(Habibim, söyle!) Ben hepinize gönderilmiş Allah’ın peygamberiyim.”[5]Bu ayet ne demek? Onları davet değil mi bu? “Biz seni (Habibim!) bütün insanlara rahmetimizin müjdecisi, azâbımızın habercisi gönderdik olarak gönderdik.”[6]Bu ne demek, bütün insanlara gönderdik? “Muhammed Rasulullah ve son peygamberdir.”[7]Bütün peygamberlerin sonuncusudur. </p> <p style="margin-left: 20px">Şimdi ehl-i sünnet inancını yaşatanlara göre Kur’an’dan bir ayeti inkâr eden kâfir olur. İman parçalara bölünmez, bir bütündür, tecezzî kabul etmez. İman esasları böyledir. Bu ayetlerden hadislerden çıkıyor: “Muhakkak o kimseler ki, Allah Teâlâ’yı ve O’nun peygamberlerini inkar ederler ve Allah Teâlâ ile peygamberlerinin arasını ayırmak isterler ve ‘Bazısına imân eder ve bazısını inkâr eyleriz.’ derler.”[8]Ayet söylüyor bunu. </p> <p style="margin-left: 20px">Yani bu İmam-ı Azam’ın veya İmam Maturîdî’nin veya bir başka hocanın kanaati değil, ayet-i kerime böyle. İman bölünme kabul etmez buradan çıkıyor. Bin tane inanılacak madde olsa, inanılması gereken bin maddenin farz-ı ma hal 999’unu kabul etse adam ve birisine, aklım ermiyor, dese hepsini reddetmiş olur, kâfir olur. Ve bunu maalesef bir zaman, devletin başındaki adam söyledi. Ahkâm ayetlerini atarız dedi, şunları alırız. </p> <p style="margin-left: 20px">Yahu sen bir kere devlet adamısın din adamı değilsin ne halt ediyorsun. Niye konuşuyorsun böyle. Sen kimsin ki ahkâm ayetlerini atacaksın! Dinin sahibi sen misin! Dinin sahibi Allah Teâlâ’dır. İnanırsın inanmazsın o sana kalmış bir iş. Allah’ın dininden bir şeyleri atmaya senin yetkin yok ki. Böyle saçma şey söylenir mi yani. Devletin başındaki adam böyle laf etti resmen, böyle söyledi. Bu tamamen onlara yaranmak için, Siyonizme yaranmak için, Avrupalılara yaranmak için söylenmiş bir söz. Akıllı adam bunu söyler mi kardeşim! İnanmayacaksan inanma; ama Allah’ın koyduğu dini sen değiştiremezsin. Kendine göre yorum yapamazsın ki. Sen devlet adamısın, bir müctehid değilsin ki, bir din âlimi değilsin ki, böyle halt ediyorsun, konuşuyorsun. Yani bizde bu, yetki karmaşası var. Şimdi bir ayakkabıcı kalkıyor: “Kanaatime göre…” veya bir doktor: “Kanaatime göre…” olmaz ki arkadaş. </p> <p style="margin-left: 20px">Ben şimdi hocalık mesleğindeyim. Kanserin ilacını buldum diye reçete yazsam, inanır mısın? Benim saham değil ki bu, ben kanserle ilgili çalışmıyorum ki; bu konuda ahkâm kessem, hakikaten beni dinlemez, kâle almazsınız, gayet normaldir. Sen de niye karıştırıyorsun o zaman? Sen devlet adamısın, dinî tahsilin yoksa ne işin var anlamadığın din sahasında. İnanamayacaksan inanma… Böyle şey olur mu? Fakat bunu birçokları yapıyor: “Kanaatime göre falan…”, maalesef bizi bu şekilde bozmaya yıpratmaya çalışıyorlar. Tanzimat’tan beri gelen bir şeydir bu.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Halkımız çok temiz, çok samimi. Pratiği yok, namaz yok, beynamaz; ama gelenek olarak inancında ve saygılı. Maalesef ki; şimdilerde hocalarımız çok tehlikeli. Dine şuradan asılıyorlar, buradan asılıyorlar; işte efendim, “Peygamber, herkesin Peygamber’i değilmiş; onlar da müslümanmış, mü’minmiş…” Yapma hoca yahu! Bin senedir, hiç senin gibi âlim, akıllı adam çıkmamış mı? “Sünnetler şüpheliymiş, onun için Kur’an bize yeter…” Kur’an bir anayasadır (lâ teşbîh ve lâ temsîl). Anayasa da hükümler detaylı anlaşılmaz ki, bu hukuk tekniği böyle. Türkiye Cumhuriyeti anayasası bir formadan ibaret, küçük bir kitap. Kaç tane kanun var, genel prensipleri açıklama sadedinde. Kanunlar yetmiyor, tüzükler var, yönetmelikler var. Yönetmelikler de yetmiyor, genelgeler var. Aynı sistem işliyor, aklın yolu birdir. İslâm’da da var. Kur’an genel prensipleri açıklıyor. Bu genel prensipleri çözmek için, açıklamak için Peygamber’in sünneti var. O kanun, onda da her şeyi bulamayabilirsin. İcma var. Sahabenin icması, müctehiderin icması var. Onda da bulamayabilirisin. Müctehid dediğimiz, bu konuda yetkili kişilerin kanaati, bunlar var. İşte olay böyle. Mahkemelerde verilen kararlar nereye gidiyor? Yargıtay’a gidiyor. Yargıtay daireleri var, onayladı mı, kesinleşiyor. Bazen iki daire zıtlaşıyor, bütün genel kurul toplanıyor. İçtihadı birleştirme gibi. İslâm’da da var bu. Maalesef bizim hocalarımız milletimizin kafasını karıştırıyorlar.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong><em>Sünneti kaldırırsanız Kur’an’ı anlayamazsınız.</em></strong> Kur’an’ı kendi keyfinize göre yorumlamaya kalkarsanız, namaz kalmaz. Onların derdi zaten o ya, “Namaz duadır.” diyorlar. Böyle, bizim rükulu, secdeli namazı pratik olarak tarif eden hadis-i şeriftir. Hadisi reddettiniz mi din kalmaz. Peygamber (s.a.v) “namazı kıl(ın).” denilince, sabah namazını kılmış; ‘Allahuekber’ demiş ayakta durmuş, Fatiha okumuş, kıraat yapmış, arkasına ruküya gitmiş, ‘semiallahu limen hamideh’ demiş, secdeye gitmiş… pratik olarak bunu açıklamış. Allah Teâlâ da böyle buyuruyor peygamberine, bakın bu da Allah’ın emri. Evet, bu da fiilen bütün dünyada aynı, mezhepler farklı olsa bile, herkes beş vakit namaz kılıyor. Sabah namazı, öğle namazı, ikindi namazı, akşam namazı, yatsı namazı. Fiilen her yerde aynı olunca, buna “tevatür” derler. Tevatüren sabit olan kesin olmuştur. İnkâr eden dinden çıkar. </p> <p style="margin-left: 20px">Şimdi adam diyor ki: “Hadisler şüpheli, daha sonradan yazılmış.” Gâvurlar söylemiyor bunu ha! Maalesef ki bizimkiler. Peygamberimizin hadislerine dair tomarlar bulundu, oryantalistler buldular. Mesela Abdullah ibn-i Amr bin el-Âs (r.a) hadisler yazmış, Efendimizden bizzat. Evet, Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir ara yasaklamış, Kur’an’la karışır diye; o zaman o da: “Müsaade buyur ya Rasûlallah!” demiş. Efendimiz de “Yaz!” deyince, o da: “Ya Rasûlallah, bazen neşeli oluyorsunuz, inciler saçıyorsunuz, yazıyorum; bazen de üzülüyorsunuz, yine yazıyorum; bazen de öfkeleniyorsunuz, hangisini yazayım?” Rasûlullah (s.a.v): “Yaz, vallahi, bu iki dudak arasından haktan başkası çıkmaz. Üzülsem de, sevinsem de, öfkelensem de neşeliyken de olsa haktan başkası çıkmaz.” Kendisi bin hadis-i şerif yazmış bizzat peygamberin huzurun da. Sonra ölüm döşeğinde yastığının altında imiş bu tomarlar. “Bize ver.” demişler. “Yok, vermem, onlardan ayrılmam.” demiş. O kadar kıymetli, sonra buldular bu hadis tomarını, bakıyorlar ki İmam Buhârî’nin iki yüz sene sonra topladığı hadislerle hiç bir farkı yok. Son derece sağlam toplamış Buharî. </p> <p style="margin-left: 20px">Bu demektir bu. İşte onun için artık batılılar bir şey demiyorlar. “Çürük yok, bir şey bulamadık.” diyorlar; ama bizim adamlarımız: “Hadisler şüphelidir, sonradan yazılmıştır, işte Kur’an var, ona bakalım.” diyorlar. Kur’an’ı hemen anlayamıyorsun ki, Kuran’ın bazı yerlerini anlamak için hadise bakmak zorundasın. Namaz işte, hadislerde sabit, yapılış şekli sabit. Sünneti inkâr ettin mi, namaz kalmaz. Hıristiyanların böyle yaptığı gibi iş bitecek. Dini bölmeye çalışıyor şimdi.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “el-Haccü arafe (Hac, Arafat’tan ibrettir).” Arafat’ta durmayan, vakfe yapmayan hacı olamaz. Bu hadisi dinden at, bunu attın mı sonra, üç aya yayacaklar, sonra on iki aya yayacaklar din kuşa dönecek… Maalesef bunlarla uğraşıyor arkadaşlarımız. Bir ilahiyat profesörü hanım, bir kaç kez telefon açtılar bana, “ Sizi uyutmuşlar, bin senedir uyutmuşlar.” diyormuş. Böyle beyanat vermiş. Diyanete demişler ki: Bu profesöre ne diyorsunuz?” “Aman, onla biz uğraşamayız…” böyle çirkef bir kadın, ötekine soruyorlar: “Yok, onla ben dalaşmam…” İşte bana söylediler. “Açın telefon.” dedim. Şimdi, bu kadın ilmî konuşsa, böyle saçmalamaz. Bunla nasıl mücadele etmek lazım? Anlayacağı dille. Ben de avukatlık yapmışım zaten bir müddet. Neyse “Bağlayın.” dedim, sonra: “Hanımefendi, bin senedir bu aziz millet ayakta uyuyacak kadar aptal mıdır?” dedim. Şimdi “Evet.” dese herkes duyuyor, millete “aptal” demiş olacak, sokağa çıkamaz daha. Sustu tabi. O yolla onu yendim, çünkü ilmî yolda kimse bu lafları etmez. Kesinlikle buna inanmıyorum, bizim aziz milletimiz ayakta uyuyacak kadar aptal değildir. Demek ki, bu sünnet yolunu öğreten âlimler gerçekleri anlatıyorlar ki, bu aziz millet bunlara inanmış, kabul etmiş, hiçbir şey diyememiş. Maalesef böyle çok şeyler var ilmîlikten çok öte…</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Dedim ya, bir hâkim karar verirken, kanunun tamamını, ilgili maddelerini gözden geçirir öyle karar verir. Fakat bunlar alıyorlar bir ayeti, aynı mevzudaki diğer ayetleri göz ardı ederek Yahudi ve Hıristiyanlar da cennetliktir, diyorlar. Fakat burada bahsolunan onların anladıkları değil ‘Peygamberimizin peygamberlik haberi ulaşmayan kimselerdir’. Efendimizin peygamber olduğuna dair, Kur’an geldiğine dair haber ulaşmayan dağ başındaki muvahhid kimselerle alakalı ayet-i celile. Hiç haberi yok, gerçek mü’mindir cennetliktir. Musa (a.s)’a inanan, İsâ (a.s)’a inanan o mü’minler, gerçek mü’mindir. Biz onlara da dua ediyoruz, Allah (c.c) öyle öğretiyor. ‘Bizden evvel mü’min olanların hepsini affet Ya Rabbi, kalbimizde şu anda yaşayan mü’minlere karşı kin, nefret, haset, fesat bırakma ya Rabbi’ diye. Allah Teâlâ bize böyle öğretiyor. ‘Geçmiş müminleri de halen yaşayanları da affet ya Rabbi’. Böyle demezsek biz, doğru dürüst mümin bile olamayız. Hz. Hüseyin’e gelmişler Kerbelâ’da, Iraklılar kalleşlik ettiler, çağırdılar, çağırdılar; sonra da yalnız bıraktılar. Şimdi de zincirlerle dövünüyorlar. Sahtekâr hepsi. Adamı yalnız bırakacaktınız niye çağırdınız! Gelmek istemedi, Kâbe’ye kaçtı, oraya da gittiler, “Canımız sana feda, ya Hüseyin gel!” Gitti ama biliyor, bilmez olur mu evliya insan. Çoluk çocuğunu almış, harbe giden adam bebesini alır mı? Öleceğini biliyor yani, bu o demek. Çocuklarını almış taze bebelerini almış kızını almış, karısını almış, hepsini götürmüş. Biliyor yani başına geleceği kaderden kaçılamaz, o kadar ısrar edip sonra yalnız bırakmışlar. Gelmişler işte: Ebubekir öyle şöyle zalim, Ömer şöyle müfteri…” diyorlar. Hz Ömer’e müfteri diyorlar. İşte “Osman şöyle idi, zalim falan…” Hz. Hüseyin’e canımız feda olsun, diye halife yapmaya gelenler bunlar. O da demiş ki: “Siz sahabe misiniz?” “Yok.” demişler. “Peki, siz tabiînden misiniz, sahabeyi görenlerden misiniz?” “Yok.” demişler. Bunun üzerine “Vallahi üçüncü gruptan olmadığınıza da ben şahitlik ederim.” diyerek bu ayeti okumuş: “Onlar, bizden evvel ki müminleri affet Allah’ım, derler; halen sağ olanlara da kin beslemezler, onları da affet, derler.”[9]“Sizler böyle dediğinize göre, siz üçüncüler de değilsiniz, defolun şuradan.” deyip kovmuş onları. Ama şimdi hala küfrediyorlar. Ben o mahallede Necef’te bulundum. O kadar küfrediyorlar, lanet ediyorlar Ebubekir, Osman ve Muaviye hazretlerine -Allah onlardan razı olsun- onlara küfrediyorlar utanmadan. Rasûlullah (s.a.v) da buyuruyor ki: “Dünya bir tarafa, Ebubekir bir tarafa.” “Benden sonra peygamberlik olsaydı, Ömer peygamber olurdu.” “Bir kızım değil, bin kızım olsa yine veririm Osman’a.” Peygamber Efendimiz böyle söylerken, onlar arsızca küfür ediyorlar lanet ediyorlar. Muaviye Hazretlerine sövüyorlar yine. İnsan hatasız olmaz, biz oraya karışmıyoruz. Hâkim ben değilim ki hâkim Allah’tır. Zaten Rasûlullah (s.a.v) buyuruyor: “İlk hesap, Ali ile Muaviye’ye arasında olacak.” diye. Muaviye (r.a) vahiy kâtibidir, âlim bir kişidir, deha sahibi bir kişidir. Peygamberimiz onu vahiy kâtibi yapmış, Kur’an’ı yazdırmış, ayrıca Efendimizin kayınbiraderidir. Şimdi bu adama nasıl sebbedilir!? Hata etti ise -ki ben hata etti demiyorum- orda susarım. Hz. Ali (r.a)’ye karşı çıktı diye ben ona kızamam. Tabi ki ben Hz. Ali (r.a) taraftarıyım; severim de ama bu, onu sevmek, diğerine kötü söz söylemek anlamına gelmez ki.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Zaten bu sünnî-şiî çatışmasını çıkaran da Abdullah ibn-i Sebe adında bir Yahudi dönmesidir. Müslümanların zayıf noktasından girdi, Mısır’ı ayaklandırdı, oradan ordular geldi. Sonra bunu felsefik kılıflara soktular, böyle basit şeyleri. Hâlâ kanayan bir yara. İşte biz, millet olarak her zaman sünnet demişiz. Falancaya küfretmeyiz, falancayı putlaştırmayız. Kur’an’da ne varsa, Rasûlullah (s.a.v) ne demişse, sahabeler ne demişse biz onun yolunda gideriz. Ne yaptı İmam-ı Azam; Ali, Osman (r.anhümâ) işini Allah’a bıraktı, sen orada mıydın, ya, değildin. Şuraya bakıyorsun Ali (r.a), karşı tarafta kim var, Muaviye (r.a). Nasıl bir şey diyeceksin?! “Sahabem hakkında ileri-geri bir şey konuşmayın.” buyuruyor Peygamberimiz. Bunları bahane ederek onlara küfretmenin, bunlara lanet etmenin ne anlamı var! Müslümanları bölmenin, tabii o Yahudi yapıyor, her türlü kılıfa sokuyor.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">İşte diğer konularda aynen böyle. Şimdiki batılıların da yaptığı böyle: “Siz fundamantelist Müslümansınız bırakın bunu.” diyorlar. Yani “Müslümanım de; ama haram yok, helal yok, Allah’ın emirlerini bilme yok, inanç konusunda hiç bir şey yok. Sadece laftan ibaret Müslümanlık” olsun. Onu istiyorlar, bizi yıkmak istiyorlar tabi. Amerikalı da böyle. Yoksa bizim kürt meselesi, alevi meselesi diye bir meselemiz yok. Bizim kürt vatandaşlarımız Çanakkale’de omuz omuza çarpıştılar, şehit oldular. İstiklal Harbini beraber yaptık. Ne oldu ya şimdi? Adam ille de “Devlet kuracak.” diyor. Sen onun piyonusun diyor. Avrupa’nın, Amerika’nın maşasısın. Bizim vatandaşımızın bizimle bir derdi yoktur. Onlar yaptılar bunu. İtikâden bozuyorlar, fiilen bozuyorlar. Bizden korktukları için tabi. Aman bunlar eski hüviyetlerine sahip olurlarsa, bunlar bizi yutar diye. Ben siyasetçi değilim, bütün İslam âlemini kurcaladılar her taraf alev alev yanıyor şimdi. Amerika’nın, batının oyunu bu yine. Tarihteki şeyler hiç değişmiyor yani bizim arkadaşlarımız da bunların oyunlarına geliyorlar. Allah Teâlâ ıslah eylesin. </p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Muhterem Hocam, vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">[1] Bkz. Enâm, 6/108. </p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">[2] Bkz. Mülk, 67/2. </p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">[3] Mâide, 5/73. </p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">[4] Mâide, 5/73. </p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">[5] Arâf, 7/158. </p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">[6] Sebe, 34/28. </p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">[7] Bkz. Ahzâb, 33/40. </p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">[8] Nisâ, 4/150. </p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">[9] Bkz. Haşr, 59/10.</p> <p style="margin-left: 20px"></p><p style="text-align: right"><u>Alıntı</u></p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 59399, member: 3"] [INDENT] [B][I]Hocam bu bahsettiğiniz hususlarda televizyonlarda olsun, İlahiyat Fakültelerinde olsun, ilmî çevrelerde olsun konuşulan bazı meseleler var. Mesela Peygamber Efendimiz için “O da bir peygamberdir.” söyledikten sonra İslam’a girmeyen birinin cennete girmesi mümkün müdür?[/I][/B] İşte maalesef bunu, Hıristiyanları cennete sokan adamlar söylüyor. Peygamberimiz güya onları davet etmemiş kendisine inanmaya. Etme hoca yahu! “(Habibim, söyle!) Ben hepinize gönderilmiş Allah’ın peygamberiyim.”[5]Bu ayet ne demek? Onları davet değil mi bu? “Biz seni (Habibim!) bütün insanlara rahmetimizin müjdecisi, azâbımızın habercisi gönderdik olarak gönderdik.”[6]Bu ne demek, bütün insanlara gönderdik? “Muhammed Rasulullah ve son peygamberdir.”[7]Bütün peygamberlerin sonuncusudur. Şimdi ehl-i sünnet inancını yaşatanlara göre Kur’an’dan bir ayeti inkâr eden kâfir olur. İman parçalara bölünmez, bir bütündür, tecezzî kabul etmez. İman esasları böyledir. Bu ayetlerden hadislerden çıkıyor: “Muhakkak o kimseler ki, Allah Teâlâ’yı ve O’nun peygamberlerini inkar ederler ve Allah Teâlâ ile peygamberlerinin arasını ayırmak isterler ve ‘Bazısına imân eder ve bazısını inkâr eyleriz.’ derler.”[8]Ayet söylüyor bunu. Yani bu İmam-ı Azam’ın veya İmam Maturîdî’nin veya bir başka hocanın kanaati değil, ayet-i kerime böyle. İman bölünme kabul etmez buradan çıkıyor. Bin tane inanılacak madde olsa, inanılması gereken bin maddenin farz-ı ma hal 999’unu kabul etse adam ve birisine, aklım ermiyor, dese hepsini reddetmiş olur, kâfir olur. Ve bunu maalesef bir zaman, devletin başındaki adam söyledi. Ahkâm ayetlerini atarız dedi, şunları alırız. Yahu sen bir kere devlet adamısın din adamı değilsin ne halt ediyorsun. Niye konuşuyorsun böyle. Sen kimsin ki ahkâm ayetlerini atacaksın! Dinin sahibi sen misin! Dinin sahibi Allah Teâlâ’dır. İnanırsın inanmazsın o sana kalmış bir iş. Allah’ın dininden bir şeyleri atmaya senin yetkin yok ki. Böyle saçma şey söylenir mi yani. Devletin başındaki adam böyle laf etti resmen, böyle söyledi. Bu tamamen onlara yaranmak için, Siyonizme yaranmak için, Avrupalılara yaranmak için söylenmiş bir söz. Akıllı adam bunu söyler mi kardeşim! İnanmayacaksan inanma; ama Allah’ın koyduğu dini sen değiştiremezsin. Kendine göre yorum yapamazsın ki. Sen devlet adamısın, bir müctehid değilsin ki, bir din âlimi değilsin ki, böyle halt ediyorsun, konuşuyorsun. Yani bizde bu, yetki karmaşası var. Şimdi bir ayakkabıcı kalkıyor: “Kanaatime göre…” veya bir doktor: “Kanaatime göre…” olmaz ki arkadaş. Ben şimdi hocalık mesleğindeyim. Kanserin ilacını buldum diye reçete yazsam, inanır mısın? Benim saham değil ki bu, ben kanserle ilgili çalışmıyorum ki; bu konuda ahkâm kessem, hakikaten beni dinlemez, kâle almazsınız, gayet normaldir. Sen de niye karıştırıyorsun o zaman? Sen devlet adamısın, dinî tahsilin yoksa ne işin var anlamadığın din sahasında. İnanamayacaksan inanma… Böyle şey olur mu? Fakat bunu birçokları yapıyor: “Kanaatime göre falan…”, maalesef bizi bu şekilde bozmaya yıpratmaya çalışıyorlar. Tanzimat’tan beri gelen bir şeydir bu. Halkımız çok temiz, çok samimi. Pratiği yok, namaz yok, beynamaz; ama gelenek olarak inancında ve saygılı. Maalesef ki; şimdilerde hocalarımız çok tehlikeli. Dine şuradan asılıyorlar, buradan asılıyorlar; işte efendim, “Peygamber, herkesin Peygamber’i değilmiş; onlar da müslümanmış, mü’minmiş…” Yapma hoca yahu! Bin senedir, hiç senin gibi âlim, akıllı adam çıkmamış mı? “Sünnetler şüpheliymiş, onun için Kur’an bize yeter…” Kur’an bir anayasadır (lâ teşbîh ve lâ temsîl). Anayasa da hükümler detaylı anlaşılmaz ki, bu hukuk tekniği böyle. Türkiye Cumhuriyeti anayasası bir formadan ibaret, küçük bir kitap. Kaç tane kanun var, genel prensipleri açıklama sadedinde. Kanunlar yetmiyor, tüzükler var, yönetmelikler var. Yönetmelikler de yetmiyor, genelgeler var. Aynı sistem işliyor, aklın yolu birdir. İslâm’da da var. Kur’an genel prensipleri açıklıyor. Bu genel prensipleri çözmek için, açıklamak için Peygamber’in sünneti var. O kanun, onda da her şeyi bulamayabilirsin. İcma var. Sahabenin icması, müctehiderin icması var. Onda da bulamayabilirisin. Müctehid dediğimiz, bu konuda yetkili kişilerin kanaati, bunlar var. İşte olay böyle. Mahkemelerde verilen kararlar nereye gidiyor? Yargıtay’a gidiyor. Yargıtay daireleri var, onayladı mı, kesinleşiyor. Bazen iki daire zıtlaşıyor, bütün genel kurul toplanıyor. İçtihadı birleştirme gibi. İslâm’da da var bu. Maalesef bizim hocalarımız milletimizin kafasını karıştırıyorlar. [B][I]Sünneti kaldırırsanız Kur’an’ı anlayamazsınız.[/I][/B] Kur’an’ı kendi keyfinize göre yorumlamaya kalkarsanız, namaz kalmaz. Onların derdi zaten o ya, “Namaz duadır.” diyorlar. Böyle, bizim rükulu, secdeli namazı pratik olarak tarif eden hadis-i şeriftir. Hadisi reddettiniz mi din kalmaz. Peygamber (s.a.v) “namazı kıl(ın).” denilince, sabah namazını kılmış; ‘Allahuekber’ demiş ayakta durmuş, Fatiha okumuş, kıraat yapmış, arkasına ruküya gitmiş, ‘semiallahu limen hamideh’ demiş, secdeye gitmiş… pratik olarak bunu açıklamış. Allah Teâlâ da böyle buyuruyor peygamberine, bakın bu da Allah’ın emri. Evet, bu da fiilen bütün dünyada aynı, mezhepler farklı olsa bile, herkes beş vakit namaz kılıyor. Sabah namazı, öğle namazı, ikindi namazı, akşam namazı, yatsı namazı. Fiilen her yerde aynı olunca, buna “tevatür” derler. Tevatüren sabit olan kesin olmuştur. İnkâr eden dinden çıkar. Şimdi adam diyor ki: “Hadisler şüpheli, daha sonradan yazılmış.” Gâvurlar söylemiyor bunu ha! Maalesef ki bizimkiler. Peygamberimizin hadislerine dair tomarlar bulundu, oryantalistler buldular. Mesela Abdullah ibn-i Amr bin el-Âs (r.a) hadisler yazmış, Efendimizden bizzat. Evet, Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir ara yasaklamış, Kur’an’la karışır diye; o zaman o da: “Müsaade buyur ya Rasûlallah!” demiş. Efendimiz de “Yaz!” deyince, o da: “Ya Rasûlallah, bazen neşeli oluyorsunuz, inciler saçıyorsunuz, yazıyorum; bazen de üzülüyorsunuz, yine yazıyorum; bazen de öfkeleniyorsunuz, hangisini yazayım?” Rasûlullah (s.a.v): “Yaz, vallahi, bu iki dudak arasından haktan başkası çıkmaz. Üzülsem de, sevinsem de, öfkelensem de neşeliyken de olsa haktan başkası çıkmaz.” Kendisi bin hadis-i şerif yazmış bizzat peygamberin huzurun da. Sonra ölüm döşeğinde yastığının altında imiş bu tomarlar. “Bize ver.” demişler. “Yok, vermem, onlardan ayrılmam.” demiş. O kadar kıymetli, sonra buldular bu hadis tomarını, bakıyorlar ki İmam Buhârî’nin iki yüz sene sonra topladığı hadislerle hiç bir farkı yok. Son derece sağlam toplamış Buharî. Bu demektir bu. İşte onun için artık batılılar bir şey demiyorlar. “Çürük yok, bir şey bulamadık.” diyorlar; ama bizim adamlarımız: “Hadisler şüphelidir, sonradan yazılmıştır, işte Kur’an var, ona bakalım.” diyorlar. Kur’an’ı hemen anlayamıyorsun ki, Kuran’ın bazı yerlerini anlamak için hadise bakmak zorundasın. Namaz işte, hadislerde sabit, yapılış şekli sabit. Sünneti inkâr ettin mi, namaz kalmaz. Hıristiyanların böyle yaptığı gibi iş bitecek. Dini bölmeye çalışıyor şimdi. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “el-Haccü arafe (Hac, Arafat’tan ibrettir).” Arafat’ta durmayan, vakfe yapmayan hacı olamaz. Bu hadisi dinden at, bunu attın mı sonra, üç aya yayacaklar, sonra on iki aya yayacaklar din kuşa dönecek… Maalesef bunlarla uğraşıyor arkadaşlarımız. Bir ilahiyat profesörü hanım, bir kaç kez telefon açtılar bana, “ Sizi uyutmuşlar, bin senedir uyutmuşlar.” diyormuş. Böyle beyanat vermiş. Diyanete demişler ki: Bu profesöre ne diyorsunuz?” “Aman, onla biz uğraşamayız…” böyle çirkef bir kadın, ötekine soruyorlar: “Yok, onla ben dalaşmam…” İşte bana söylediler. “Açın telefon.” dedim. Şimdi, bu kadın ilmî konuşsa, böyle saçmalamaz. Bunla nasıl mücadele etmek lazım? Anlayacağı dille. Ben de avukatlık yapmışım zaten bir müddet. Neyse “Bağlayın.” dedim, sonra: “Hanımefendi, bin senedir bu aziz millet ayakta uyuyacak kadar aptal mıdır?” dedim. Şimdi “Evet.” dese herkes duyuyor, millete “aptal” demiş olacak, sokağa çıkamaz daha. Sustu tabi. O yolla onu yendim, çünkü ilmî yolda kimse bu lafları etmez. Kesinlikle buna inanmıyorum, bizim aziz milletimiz ayakta uyuyacak kadar aptal değildir. Demek ki, bu sünnet yolunu öğreten âlimler gerçekleri anlatıyorlar ki, bu aziz millet bunlara inanmış, kabul etmiş, hiçbir şey diyememiş. Maalesef böyle çok şeyler var ilmîlikten çok öte… Dedim ya, bir hâkim karar verirken, kanunun tamamını, ilgili maddelerini gözden geçirir öyle karar verir. Fakat bunlar alıyorlar bir ayeti, aynı mevzudaki diğer ayetleri göz ardı ederek Yahudi ve Hıristiyanlar da cennetliktir, diyorlar. Fakat burada bahsolunan onların anladıkları değil ‘Peygamberimizin peygamberlik haberi ulaşmayan kimselerdir’. Efendimizin peygamber olduğuna dair, Kur’an geldiğine dair haber ulaşmayan dağ başındaki muvahhid kimselerle alakalı ayet-i celile. Hiç haberi yok, gerçek mü’mindir cennetliktir. Musa (a.s)’a inanan, İsâ (a.s)’a inanan o mü’minler, gerçek mü’mindir. Biz onlara da dua ediyoruz, Allah (c.c) öyle öğretiyor. ‘Bizden evvel mü’min olanların hepsini affet Ya Rabbi, kalbimizde şu anda yaşayan mü’minlere karşı kin, nefret, haset, fesat bırakma ya Rabbi’ diye. Allah Teâlâ bize böyle öğretiyor. ‘Geçmiş müminleri de halen yaşayanları da affet ya Rabbi’. Böyle demezsek biz, doğru dürüst mümin bile olamayız. Hz. Hüseyin’e gelmişler Kerbelâ’da, Iraklılar kalleşlik ettiler, çağırdılar, çağırdılar; sonra da yalnız bıraktılar. Şimdi de zincirlerle dövünüyorlar. Sahtekâr hepsi. Adamı yalnız bırakacaktınız niye çağırdınız! Gelmek istemedi, Kâbe’ye kaçtı, oraya da gittiler, “Canımız sana feda, ya Hüseyin gel!” Gitti ama biliyor, bilmez olur mu evliya insan. Çoluk çocuğunu almış, harbe giden adam bebesini alır mı? Öleceğini biliyor yani, bu o demek. Çocuklarını almış taze bebelerini almış kızını almış, karısını almış, hepsini götürmüş. Biliyor yani başına geleceği kaderden kaçılamaz, o kadar ısrar edip sonra yalnız bırakmışlar. Gelmişler işte: Ebubekir öyle şöyle zalim, Ömer şöyle müfteri…” diyorlar. Hz Ömer’e müfteri diyorlar. İşte “Osman şöyle idi, zalim falan…” Hz. Hüseyin’e canımız feda olsun, diye halife yapmaya gelenler bunlar. O da demiş ki: “Siz sahabe misiniz?” “Yok.” demişler. “Peki, siz tabiînden misiniz, sahabeyi görenlerden misiniz?” “Yok.” demişler. Bunun üzerine “Vallahi üçüncü gruptan olmadığınıza da ben şahitlik ederim.” diyerek bu ayeti okumuş: “Onlar, bizden evvel ki müminleri affet Allah’ım, derler; halen sağ olanlara da kin beslemezler, onları da affet, derler.”[9]“Sizler böyle dediğinize göre, siz üçüncüler de değilsiniz, defolun şuradan.” deyip kovmuş onları. Ama şimdi hala küfrediyorlar. Ben o mahallede Necef’te bulundum. O kadar küfrediyorlar, lanet ediyorlar Ebubekir, Osman ve Muaviye hazretlerine -Allah onlardan razı olsun- onlara küfrediyorlar utanmadan. Rasûlullah (s.a.v) da buyuruyor ki: “Dünya bir tarafa, Ebubekir bir tarafa.” “Benden sonra peygamberlik olsaydı, Ömer peygamber olurdu.” “Bir kızım değil, bin kızım olsa yine veririm Osman’a.” Peygamber Efendimiz böyle söylerken, onlar arsızca küfür ediyorlar lanet ediyorlar. Muaviye Hazretlerine sövüyorlar yine. İnsan hatasız olmaz, biz oraya karışmıyoruz. Hâkim ben değilim ki hâkim Allah’tır. Zaten Rasûlullah (s.a.v) buyuruyor: “İlk hesap, Ali ile Muaviye’ye arasında olacak.” diye. Muaviye (r.a) vahiy kâtibidir, âlim bir kişidir, deha sahibi bir kişidir. Peygamberimiz onu vahiy kâtibi yapmış, Kur’an’ı yazdırmış, ayrıca Efendimizin kayınbiraderidir. Şimdi bu adama nasıl sebbedilir!? Hata etti ise -ki ben hata etti demiyorum- orda susarım. Hz. Ali (r.a)’ye karşı çıktı diye ben ona kızamam. Tabi ki ben Hz. Ali (r.a) taraftarıyım; severim de ama bu, onu sevmek, diğerine kötü söz söylemek anlamına gelmez ki. Zaten bu sünnî-şiî çatışmasını çıkaran da Abdullah ibn-i Sebe adında bir Yahudi dönmesidir. Müslümanların zayıf noktasından girdi, Mısır’ı ayaklandırdı, oradan ordular geldi. Sonra bunu felsefik kılıflara soktular, böyle basit şeyleri. Hâlâ kanayan bir yara. İşte biz, millet olarak her zaman sünnet demişiz. Falancaya küfretmeyiz, falancayı putlaştırmayız. Kur’an’da ne varsa, Rasûlullah (s.a.v) ne demişse, sahabeler ne demişse biz onun yolunda gideriz. Ne yaptı İmam-ı Azam; Ali, Osman (r.anhümâ) işini Allah’a bıraktı, sen orada mıydın, ya, değildin. Şuraya bakıyorsun Ali (r.a), karşı tarafta kim var, Muaviye (r.a). Nasıl bir şey diyeceksin?! “Sahabem hakkında ileri-geri bir şey konuşmayın.” buyuruyor Peygamberimiz. Bunları bahane ederek onlara küfretmenin, bunlara lanet etmenin ne anlamı var! Müslümanları bölmenin, tabii o Yahudi yapıyor, her türlü kılıfa sokuyor. İşte diğer konularda aynen böyle. Şimdiki batılıların da yaptığı böyle: “Siz fundamantelist Müslümansınız bırakın bunu.” diyorlar. Yani “Müslümanım de; ama haram yok, helal yok, Allah’ın emirlerini bilme yok, inanç konusunda hiç bir şey yok. Sadece laftan ibaret Müslümanlık” olsun. Onu istiyorlar, bizi yıkmak istiyorlar tabi. Amerikalı da böyle. Yoksa bizim kürt meselesi, alevi meselesi diye bir meselemiz yok. Bizim kürt vatandaşlarımız Çanakkale’de omuz omuza çarpıştılar, şehit oldular. İstiklal Harbini beraber yaptık. Ne oldu ya şimdi? Adam ille de “Devlet kuracak.” diyor. Sen onun piyonusun diyor. Avrupa’nın, Amerika’nın maşasısın. Bizim vatandaşımızın bizimle bir derdi yoktur. Onlar yaptılar bunu. İtikâden bozuyorlar, fiilen bozuyorlar. Bizden korktukları için tabi. Aman bunlar eski hüviyetlerine sahip olurlarsa, bunlar bizi yutar diye. Ben siyasetçi değilim, bütün İslam âlemini kurcaladılar her taraf alev alev yanıyor şimdi. Amerika’nın, batının oyunu bu yine. Tarihteki şeyler hiç değişmiyor yani bizim arkadaşlarımız da bunların oyunlarına geliyorlar. Allah Teâlâ ıslah eylesin. Muhterem Hocam, vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. [1] Bkz. Enâm, 6/108. [2] Bkz. Mülk, 67/2. [3] Mâide, 5/73. [4] Mâide, 5/73. [5] Arâf, 7/158. [6] Sebe, 34/28. [7] Bkz. Ahzâb, 33/40. [8] Nisâ, 4/150. [9] Bkz. Haşr, 59/10. [RIGHT][U]Alıntı[/U][/RIGHT][/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Sünneti kaldırırsanız Kur'an'ı anlayamazsınız
Üst
Alt