Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İslami Soru ve Cevaplar
Sünnet Nedir?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ömr-ü diyar" data-source="post: 6671" data-attributes="member: 376"><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>Sünnet</strong>in sözlük anlamı,<strong> “yol, gidiş, tabiat, prensip, kanun”</strong> demektir. Terim anlamı ise, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) söz ve fiillerinin ve takrirlerinin tümü mânâsına gelir.<strong> Takrir</strong>, bir konuda sükût etmekle, o işi reddetmemek demektir. Hadis-i Şerifler, âyetleri açıklarlar. Âyetlerde kısa ve öz olarak beyan edilen İlâhî maksatları izah ederler. Kuranda yer almayan bir konuda ise hüküm ortaya koyarlar. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>“Namaz kılın!”</strong> emri öz hâlindedir; ayrıntısı ise hadislere bırakılmıştır. Namazların rekat sayıları, kılınma biçimleri âyette ayrıntıları ile verilmiş değildir. O halde, sünnet olmasaydı, “Namaz kılın!” emri nasıl yerine getirilecekti?<strong>“Ben namazı nasıl kılıyorsam siz de öyle kılın.”</strong>(Hadis-i Şerif). </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Aynı şekilde, <strong>“Zekât verin!” </strong>emrinin de tafsilatı ve teferruatı hadis-i şeriflerle sabit olmuştur. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Nur Müellifi Bediüzzaman, hadis-i şerifler için <strong>“Kur'an'ın birinci tefsiri”</strong> ifadesini kullanır. Allah Resulünün (a.s.m.), Kur'an âyetleri hakkında yaptığı açıklamalar <strong>“ilk tefsir” </strong>olduğu gibi, sorulan fıkhî sorulara verdiği cevaplar da ilk fetvalardır. Keza, yaptığı içtihatlar da ilk içtihatlardır. Allah Resulü (a.s.m.) ümmetine her hususta rehber olduğu gibi bu noktada da öncülük etmiştir. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>“İşittikleri haberi, Peygambere veya yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından hüküm çıkarmaya gücü yetenler, onun ne olduğunu bilirlerdi.”</strong> (Nisa Sûresi, 4/83) </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Her maksada farklı yoldan gidilir. Zengin olmanın yoluyla, alim olmanın yolu birbirinden ayrıdır. Birincisinde, ekonominin kendine has kurallarına harfiyen uyulacak ve bu sahada muvaffak olmuş kimseler taklit edilecektir. İkincisinde ise, ilim sahasında söz sahibi zatlara talebe olunacaktır. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">İlâhî hakikatlere ermek de, ancak, bu sahanın yetkili ve vazifelisi olan zatların izinden gitmekle mümkün olabilir. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>“Hak ve hakikat, nübüvvet içindedir ve nebîler elindedir. Dalâlet, şer ve hasâret, onun muhalifindedir.”</strong>(Lem'alar, On yedinci Lem'a)</span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Sünnete tâbi olmayı Allah sevgisinin şartı olarak takdim eden bir âyet-i kerime:</span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>“De ki, Allahı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayan ve esirgeyendir.”</strong> (Al-i İmran Sûresi, 3/31)</span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Resulûllah Efendimiz (a.s.m.), Allah'ın sevdiği ve razı olduğu örnek insandır. Ona uymayan kimsenin Allah sevgisi, sözde kalmaya mahkûmdur. Hakikat bu iken, sadece âyetle amel etme vehmine kapılarak sünnetten yüz çevirmek, Allah'ın sevdiği zata benzemeyi terk etmek demektir. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Bir insan, Kur'an-ı Kerim'i hadislerin ışığında değil de kendi fikriyle yorumlamaya kalkışırsa, ortaya çıkacak yol Allah Resulünün (a.s.m.) değil, o adamın şahsî yolu olacaktır. Bu yolun ise nereye çıkacağı bellidir. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Kur'an'ı anlamaktan maksat onu yaşamak ve yaşatmaktır. Bu noktada, en büyük rehber Allah'ın Resulüdür (a.s.m.). Bu gerçeği bizzat Kur'an âyetlerinden okuyalım: </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>“Peygamber size neyi verdiyse onu alın, Ve size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun, çünkü Allah'ın azabı çetindir.”</strong> (Haşir Sûresi , 59/7) </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>“O, kendiliğinden konuşmaz. Onun konuşması ancak indirilen bir vahiy iledir.”</strong> (Necm Sûresi, 53/3-4) </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>“Kim Resule itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur.”</strong> (Nisa Sûresi, 4/80 ) </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">İttiba-ı sünnet denilince, Allah Resulünün (a.s.m.) izinden gitmeyi ve böylece her konuda istikamet üzere olmayı anlıyoruz. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Şimdi, kendi nefsimize şu soruyu soralım: Bir mümin, asr-ı saadete kavuşsaydı ne yapacaktı? Elbette ki, Allah Resulünü (asm.) her hususta adım adım takip edecekti. Öyle değil mi? </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">İşte bugün, Onun (asm.) sünnetlerine harfiyen uymak da aynı mânâyı taşır. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Nur Külliyatı'nda, sünnetler üç ana guruba ayrılır:</span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Sünnet-i Seniyesinin menbaı üçtür: Akvali, efali, ahvalidir.”</strong>(Lem'alar, On Birinci Lem'a) </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Demek oluyor ki, Resulullah Efendimizin (a.s.m.) o mukaddes sünnetleri,<strong> “mübarek lisanından dökülen nurlu cümleler” “icra ettiği işler”</strong> ve <strong>“hâliyle insanlık âlemine sergilediği örnek ahlâk”</strong>tan oluşuyor. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Bir Müslüman, O Nebiler Nebisini (a.s.m.) taklit etmeğe, farzlardan başlar. Allah'ın emirleri farz olmakla birlikte, Allah Resulünün (a.s.m.) onları işlemesi cihetiyle, aynı zamanda sünnettirler. Yani, Allah'ın emirlerine harfiyen uyan ve yasaklarından hassasiyetle kaçınan bir mümin, sünnetin farz kısmını yerine getirmiş olur. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>Farzları</strong> yerine getiren bir mümin, manevî terakkisini nafile ibadetlerle sürdürür.<strong> Nafile</strong> denilince, farz ve vacip dışında kalan ibadetler anlaşılır. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Namazların sünnetleri nafile ibadet gurubuna girdiği gibi, kuşluk namazı, tahiyye-i mescit namazı, gece namazı gibi nice nafile ibadetler de vardır. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>“Âdât-ı hasene”</strong> ise, Allah Resulünün (a.s.m.) yeme, içme, oturma gibi beşerî fiilleridir. Bunların her biri, insanlar için güzel birer örnektir. Bir mümin, adet olarak her gün icra ettiği bu gibi işleri, Allah Resülünün (a.s.m.) yaptığı şekilde yapmaya çalışırsa, ayrı bir feyiz kaynağı daha bulmuş ve dünya işlerinde bile huzuru yakalama imkânına kavuşmuş olur. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>“Sünnet-i Seniyyeye ittibaı kendine adet eden, âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevapdar yapabilir.”</strong>(Lem'alar, On Birinci Lem'a) </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>Ahval</strong> grubuna giren sünnetlere gelince, bunlar “takvadan, muhabbetten, güzel ahlâkın bütün şubelerinden, insanî seciyelerin en üstünlerinden ve beşerî karakterlerin en sağlamlarından” örülmüş ve dokunmuş muhteşem bir tablo teşkil ederler. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">Kalbin Allah sevgisi ve Allah korkusuyla dolu olması da <strong>hâl</strong> grubuna giren sünnetlerdendir. </span></span></p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong></strong></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><strong>“İçinizde Allahı en çok seven benim. Ve Ondan en fazla da ben korkarım.”</strong> (Hadis- Şerif)</span></span></p><p> </p><p> <span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'">sorularla islamiyet</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ömr-ü diyar, post: 6671, member: 376"] [COLOR=#000000][FONT=Arial][B]Sünnet[/B]in sözlük anlamı,[B] “yol, gidiş, tabiat, prensip, kanun”[/B] demektir. Terim anlamı ise, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) söz ve fiillerinin ve takrirlerinin tümü mânâsına gelir.[B] Takrir[/B], bir konuda sükût etmekle, o işi reddetmemek demektir. Hadis-i Şerifler, âyetleri açıklarlar. Âyetlerde kısa ve öz olarak beyan edilen İlâhî maksatları izah ederler. Kuranda yer almayan bir konuda ise hüküm ortaya koyarlar. [B]“Namaz kılın!”[/B] emri öz hâlindedir; ayrıntısı ise hadislere bırakılmıştır. Namazların rekat sayıları, kılınma biçimleri âyette ayrıntıları ile verilmiş değildir. O halde, sünnet olmasaydı, “Namaz kılın!” emri nasıl yerine getirilecekti?[B]“Ben namazı nasıl kılıyorsam siz de öyle kılın.”[/B](Hadis-i Şerif). Aynı şekilde, [B]“Zekât verin!” [/B]emrinin de tafsilatı ve teferruatı hadis-i şeriflerle sabit olmuştur. Nur Müellifi Bediüzzaman, hadis-i şerifler için [B]“Kur'an'ın birinci tefsiri”[/B] ifadesini kullanır. Allah Resulünün (a.s.m.), Kur'an âyetleri hakkında yaptığı açıklamalar [B]“ilk tefsir” [/B]olduğu gibi, sorulan fıkhî sorulara verdiği cevaplar da ilk fetvalardır. Keza, yaptığı içtihatlar da ilk içtihatlardır. Allah Resulü (a.s.m.) ümmetine her hususta rehber olduğu gibi bu noktada da öncülük etmiştir. [B]“İşittikleri haberi, Peygambere veya yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından hüküm çıkarmaya gücü yetenler, onun ne olduğunu bilirlerdi.”[/B] (Nisa Sûresi, 4/83) Her maksada farklı yoldan gidilir. Zengin olmanın yoluyla, alim olmanın yolu birbirinden ayrıdır. Birincisinde, ekonominin kendine has kurallarına harfiyen uyulacak ve bu sahada muvaffak olmuş kimseler taklit edilecektir. İkincisinde ise, ilim sahasında söz sahibi zatlara talebe olunacaktır. İlâhî hakikatlere ermek de, ancak, bu sahanın yetkili ve vazifelisi olan zatların izinden gitmekle mümkün olabilir. [B]“Hak ve hakikat, nübüvvet içindedir ve nebîler elindedir. Dalâlet, şer ve hasâret, onun muhalifindedir.”[/B](Lem'alar, On yedinci Lem'a) Sünnete tâbi olmayı Allah sevgisinin şartı olarak takdim eden bir âyet-i kerime: [B]“De ki, Allahı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayan ve esirgeyendir.”[/B] (Al-i İmran Sûresi, 3/31) Resulûllah Efendimiz (a.s.m.), Allah'ın sevdiği ve razı olduğu örnek insandır. Ona uymayan kimsenin Allah sevgisi, sözde kalmaya mahkûmdur. Hakikat bu iken, sadece âyetle amel etme vehmine kapılarak sünnetten yüz çevirmek, Allah'ın sevdiği zata benzemeyi terk etmek demektir. Bir insan, Kur'an-ı Kerim'i hadislerin ışığında değil de kendi fikriyle yorumlamaya kalkışırsa, ortaya çıkacak yol Allah Resulünün (a.s.m.) değil, o adamın şahsî yolu olacaktır. Bu yolun ise nereye çıkacağı bellidir. Kur'an'ı anlamaktan maksat onu yaşamak ve yaşatmaktır. Bu noktada, en büyük rehber Allah'ın Resulüdür (a.s.m.). Bu gerçeği bizzat Kur'an âyetlerinden okuyalım: [B]“Peygamber size neyi verdiyse onu alın, Ve size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun, çünkü Allah'ın azabı çetindir.”[/B] (Haşir Sûresi , 59/7) [B]“O, kendiliğinden konuşmaz. Onun konuşması ancak indirilen bir vahiy iledir.”[/B] (Necm Sûresi, 53/3-4) [B]“Kim Resule itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur.”[/B] (Nisa Sûresi, 4/80 ) İttiba-ı sünnet denilince, Allah Resulünün (a.s.m.) izinden gitmeyi ve böylece her konuda istikamet üzere olmayı anlıyoruz. Şimdi, kendi nefsimize şu soruyu soralım: Bir mümin, asr-ı saadete kavuşsaydı ne yapacaktı? Elbette ki, Allah Resulünü (asm.) her hususta adım adım takip edecekti. Öyle değil mi? İşte bugün, Onun (asm.) sünnetlerine harfiyen uymak da aynı mânâyı taşır. Nur Külliyatı'nda, sünnetler üç ana guruba ayrılır: [B]“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Sünnet-i Seniyesinin menbaı üçtür: Akvali, efali, ahvalidir.”[/B](Lem'alar, On Birinci Lem'a) Demek oluyor ki, Resulullah Efendimizin (a.s.m.) o mukaddes sünnetleri,[B] “mübarek lisanından dökülen nurlu cümleler” “icra ettiği işler”[/B] ve [B]“hâliyle insanlık âlemine sergilediği örnek ahlâk”[/B]tan oluşuyor. Bir Müslüman, O Nebiler Nebisini (a.s.m.) taklit etmeğe, farzlardan başlar. Allah'ın emirleri farz olmakla birlikte, Allah Resulünün (a.s.m.) onları işlemesi cihetiyle, aynı zamanda sünnettirler. Yani, Allah'ın emirlerine harfiyen uyan ve yasaklarından hassasiyetle kaçınan bir mümin, sünnetin farz kısmını yerine getirmiş olur. [B]Farzları[/B] yerine getiren bir mümin, manevî terakkisini nafile ibadetlerle sürdürür.[B] Nafile[/B] denilince, farz ve vacip dışında kalan ibadetler anlaşılır. Namazların sünnetleri nafile ibadet gurubuna girdiği gibi, kuşluk namazı, tahiyye-i mescit namazı, gece namazı gibi nice nafile ibadetler de vardır. [B]“Âdât-ı hasene”[/B] ise, Allah Resulünün (a.s.m.) yeme, içme, oturma gibi beşerî fiilleridir. Bunların her biri, insanlar için güzel birer örnektir. Bir mümin, adet olarak her gün icra ettiği bu gibi işleri, Allah Resülünün (a.s.m.) yaptığı şekilde yapmaya çalışırsa, ayrı bir feyiz kaynağı daha bulmuş ve dünya işlerinde bile huzuru yakalama imkânına kavuşmuş olur. [B]“Sünnet-i Seniyyeye ittibaı kendine adet eden, âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevapdar yapabilir.”[/B](Lem'alar, On Birinci Lem'a) [B]Ahval[/B] grubuna giren sünnetlere gelince, bunlar “takvadan, muhabbetten, güzel ahlâkın bütün şubelerinden, insanî seciyelerin en üstünlerinden ve beşerî karakterlerin en sağlamlarından” örülmüş ve dokunmuş muhteşem bir tablo teşkil ederler. Kalbin Allah sevgisi ve Allah korkusuyla dolu olması da [B]hâl[/B] grubuna giren sünnetlerdendir. [B] “İçinizde Allahı en çok seven benim. Ve Ondan en fazla da ben korkarım.”[/B] (Hadis- Şerif)[/FONT][/COLOR] [COLOR=#000000][FONT=Arial]sorularla islamiyet[/FONT][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İslami Soru ve Cevaplar
Sünnet Nedir?
Üst
Alt