MUSTAFA ÇELEBI'NIN ISYANI
Yildirim Bâyezid'in ogullarindan biri olan ve saltanat iddiasinda bulundugu için tarihlerde Düzme Mustafa denilen Mustafa Çelebi, Seyh Bedreddin'den sonra devletin ikinci kez sarsilmasina sebep olmustu. Onun, bu sarsintida oynadigi rol, Çelebi Sultan Mehmed'in vefatindan sonra oglu II. Murad'i da mesgul edecektir.
Babasi ile birlikte Ankara savasina katilan Mustafa Çelebi (öl. 1422), Hamideli ve Teke sancagi askerlerinin basinda bulunuyordu. Ankara savasindan sonra Musa Çelebi ile birlikte kayb oldugu söylenmis, Yildirim Bayezid'in ricasi üzerine arattirilarak bulunmustu. Kaynaklarin verdigi bilgiye göre Timur onu Semerkand'a götürmüstü. Timur'un ölümü üzerine sehzade Mustafa da diger hükümdarlarin ogullari gibi serbest birakilmisti. Yorucu ve zahmetli bir yolculuktan sonra Anadolu'ya gelebilen Sehzade Mustafa, Karamanoglu Ali Bey'e ait Nigde'de bir müddet kaldiktan sonra kardesi Musa Çelebi gibi Isfendiyar Bey'in yanina gider. Onun tesviki üzerine Eflâk Bey'i Mirçe ile baglanti kurup o tarafa geçer. Fakat, küçük yasta vefat ettigine dair çikarilan sayia ve Çelebi Sultan Mehmed'in siyasî tesebbüsü üzerine orada barinamayarak Bizans Imparatoru Manuel'e iltica edip ve ondan yardim ister. Kendi menfaatini gözönünde bulunduran Imparator, görünüste Çelebi Mehmed'in dostu idi. Hatta ona bir evlad gözü ile baktigini bile söyleyerek ona bu yönde teminat vermisti. Fakat bütün bunlar, menfaat karsiligi idi. Gerçekten Manuel, Musa Çelebi'ye karsi, Çelebi Sultan Mehmed'e yardim etmisti. Çünkü o siralarda Musa Çelebi Istanbul'u kusatma altina almisti.
Bu defa onun karsisina Yildirim Bâyezid'in yasça kendisinden daha büyük olan (bazi kaynaklarda küçük) ve saltanat iddiasinda bulunan Mustafa Çelebi'yi çikarmisti. Mustafa, Manuel'e Osmanli ülkesinden daha çok menfaat temin edecegi garantisini veriyordu. Bu sebeple Imparator Manuel bu defa Mustafa'mn tarafini tutmaya baslamisti. Ulahlar'dan ve iki defa isyan edip iki defa da af edilen Nigbolu Sancak beyi Izmiroglu Cüneyd Bey'den yardim gören Mustafa Çelebi, Teselya ve Selanik taraflarinda faaliyete geçer. Burada faaliyette bulunmalarinin sebebi de herhangi bir muvaffakiyetsizlik halinde derhal Selanik kalesine siginabilmeleri içindi.
Çelebi Sultan Mehmed, Mustafa ve Cüneyd Bey'in giristikleri hareketleri haber alir almaz derhal harekete geçer. Selanik mintikasinda iki ordu karsi karsiya gelir. Yapilan muharebede Çelebi Sultan Mehmed galip geldiyse de Mustafa ve Cüneyd'i yakalayip ortadan kaldiramaz. Çünkü magluplar Selanik kalesine siginmislardi. Selanik valisi Dimitrios Laskaris Leondarios, bunlara izaz ve ikramlarda bulunarak onlari teselli eder. Talihlerinin degismis olmalarindan müteessir olmamalarini, cesaretlerini kayb etmemelerini ve Selanik'in Türklere teslimi tehlikesi olsa bile, kendilerini Mehmed'e teslim etmeyecegini bu bakimdan müsterih olmalari gerektigini söyler. Onlar da Dimitrios'un teselli veren bu sözlerinden cesaret alarak rahat bir nefes aldilar.
Selanik valisi Dimitrios'un, kaçaklari, korumasi altina almasi üzerine Çelebi Sultan Mehmed, maiyeti erkanindan birisini Selanik valisi Dimitrios Laskaris'e göndererek:
"Bizans imparatoru ile aramizda mevcut olan bozulmaz dostluk ve sevgiyi pek iyi bilirsin. Bu dostlugu bozmaya ve Bizanslilara büyük zararlar yapilmasina sebep olma. Bizimle Bizanslilar arasinda nifak ve düsmanlik sokmaya çalisma. Bunun için avlamakta oldugum avi bana teslim et. Bunu yapmayacak olursan, dostlugu birakarak düsmanligi ele alacagim. Kisa bir zaman içinde sehri zapt edip halkini esir edecegim, senin hayatina da son verip düsmanlarimi avucumun içine alacagim." dedi. Bu açik tehdide karsilik Selanik valisi Dimitnos Leondarios su yumusak cevabi verir:
"Ey padisah, pekâla bilirsin ki, ben despot degil bir kulum. Yalniz Bizans Imparatorunun kulu degil, ayni zamanda senin de kulunum. Zira sen, onun evladi makamindasin. Tarafinizdan sadir olan bu emrin icrasi ve neticeye erdirilmesi size ait bir keyfiyettir. Halbuki benim de vazifem cereyan eden hali imparatoruma haber vermektir. Sunu da biliniz ki, imparatorun himayesine siginan ve bir atmacanin takip ettigi keklik gibi, hayatini kurtarmak isteyen zât, alelâde Türklerden biri degildir. Haber aldigima göre o senin kardesindir. Zaten alelâde biri olsa dahi yine imparatorun izni olmadikça onu size veremezdim. Bu sebeplerden dolayi âbidane istirham ediyorum, biraz sabr ediniz. Ben, su dakikada cereyan eden vak'alari imparatora yaziyorum. Bu hususta emir vermek ona aittir. Ben ise verilecek emri ifa edecegim." diyerek padisahtan özür diler.
Validen bu sekilde bir cevap alan Çelebi Sultan Mehmed, imparatora müracaat ile Mustafa Çelebi'nin kendisine teslim edilmesini ister. Bu istek karsisinda Bizans Imparatoru Manuel, Çelebi Mehmed'e gönderdigi mektubunda:
"Sen benim evladim, ben de baban makaminda olmayi kabul ederek ahd ettik. Eger ettigin yemini tutmak istemiyorsan haksiz olani Allah'in adaleti cezalandirir. Bana iltica edenleri teslim hakkindaki teklifini yapmak degil, dinlemek bile istemem. Bununla beraber, biz Hiristiyanlarin itikad ettigimiz ekanim-i selâse (Hiristiyanlik'taki üçlü ilâh sistemi)'ye yemin ederim ki, hükümdarligin devam ettikçe ve sen hayatta bulundukça mülteci Mustafa ile arkadasi Cüneyd hapishaneden çikmayacaklardir. Sen bu dünyadan göç ettikten sonra talihleri ne ise o olsun. Eger isin böylece halline razi degilsen istedigin gibi hareket et." sözleri ile Mustafa ve Cüneyd'in teslim edilmesi teklifini red eder. Bu arada, Selanik valisinden de Mustafa ile Cüneyd'in kendisine gönderilmesini ister.
Mektuptaki ifadelerden anlasildigina göre Imparator, gerek Sultan Mehmed, gerekse ondan sonra gelecek olan Osmanli hükümdarlarina karsi bunlari, hem bir koz, hem de bir emniyet subabi olarak kullanmak arzusunu tasimaktadir. O, bu arzusunu açikça dile getirmese bile "hükümdarligin devam ettikçe..." demek suretiyle zimnen buna isaret etmektedir.
Sultan Mehmed, daha ileri gitmeyerek imparatorun teklifini kabul eder görünür. Selanik kusatmasini da kaldirarak Edirne'ye döner. Imparator, Istanbul'a getirilen Mustafa ile Cüneyd'i ve maiyetlerindeki otuz üç kisiyi Limni adasina gönderir.
Bu mültecilerin masraflari için Osmanli Devleti, her sene üç yüz bin akça vermeyi, buna karsilik imparator da Çelebi Mehmed hayatta kaldigi müddetçe Mustafa'yi serbest birakmamayi ve Mehmed'in haleflerinin Bizans'a karsi takinacaklari tavra göre hareket etmeyi taahhüd ediyorlardi.
Bu hadiselerden sonra Çelebi Mehmed, Mustafa Çelebi'ye yardim edip asker veren Eflâk topraklarina akinlar yaptirmak suretiyle intikamini almis oluyordu.
Çelebi Sultan Mehmed, 1420 yilinda Istanbul yolu ile Anadolu'ya geçmek üzere gelir. Bu arada Bizans casuslari, padisahin Anadolu'daki islerini bitirdikten sonra Istanbul'u almak üzere kusatacagi haberini getirmislerdi. Bu haber üzerine Bizans'in bazi ileri gelenleri, padisah Istanbul yolu ile Anadolu'ya geçerken yolda yakalanip tevkif edilmesini imparatora teklif ettiler. Fakat Imparator Manuel, bu teklifi kabul etmez. Bununla beraber bu haber yüzünden ihtiyatî bir tedbir olmak üzere Çelebi Sultan Mehmed'i karsilamak için çocuklarini da göndermez. Ama Bizans ileri gelenlerinden birçogunu padisahi karsilamak ve hediyeler takdim etmek üzere gönderir. Elçiler, Çelebi Mehmed'i sehir disinda karsilayarak Bogaz kenarinda Çifte sutun (Besiktas) denilen yere kadar kendisine refakat ederler. Dolmabahçe ve Tophane sahillerine gelen padisahi, burada üç sira kürekli kadirgada bulunan imparator bizzat kendisi karsiladi. Padisaha tahsis edilen gemi ile imparatorun gemisi yanyana olmak üzere Üsküdar'a geçtiler. Çelebi Sultan Mehmed, burada karaya çikarak çadira iner. Aksam olunca maiyyeti ile birlikte Izmit tarafina hareket ederek Bursa'ya gelir.
MEHMED ÇELEBI'NIN VEFATI
Mehmed Çelebi, kisi Bursa'da geçirdikten sonra 1421 yili ilkbaharinda Gelibolu yolu ile Edirne'ye döner. Bir ara Edirne civarinda tertipledigi bir av sonunda ormandan çikan bir domuzu takip ederken ani bir felç geçirerek baygin bir sekilde attan düser. Derhal Edirne sarayina tasinan Mehmed Çelebi'nin durumundan süphelenen asker, büyük bir heyecana kapilmis ise de bu heyecani yatistirmaya muvaffak olan devletin ileri gelenleri onu hayatta ve saglikli imis gibi gösterebilmislerdi. Hükümdarlarinin hayatta ve saglikli oldugunu gören asker ise sevinmisti.
Padisahin hastalandigi Bizans Imparatoru Manuel tarafindan haber alininca, güya hatir sormak için bir elçi göndermisti. Çelebi Sultan Mehmed, gelen Bizans elçisini kabul etmemis ve birkaç günden beri hasta oldugunu, bu bakimdan iyilestikten sonra görüsebileceklerini söylemisti. Fakat bu hastalikta" kurtulamayacagini anlayinca vezirleri olan Bayezid, Ibrahim ve Haci Ivaz Pasalari davet ederek kendileri ile gizlice görüsmüstü. Bu görüsmede, Amasya valisi olan büyük oglu Murad'in hemen davet edilip hükümdar ilan edilmesini vasiyet etmisti. Bu vasiyetinde ayrica, hükümdar olacak olan oglu Murad'in, küçük kardeslerini öldürmemesi için de bunlarin imparatorun yanina gönderilmesini bildirmisti. Bu görüsmeden sonra Murad'a haber verip onu davet etmek üzere Elvan Bey süratle yola çikarilmisti. Kararin ertesi günü hastaligi son haddine vararak aksam üzeri vefat etti. Cemaziyelevvel 824 (Haziran 1421) tarihinde meydana gelen vefatin günü hakkinda farkli görüsler bulunmaktadir. Behcetu't-Tevârih'te bu tarih 23 Cemaziyelevvel 824 (26 Mayis 1421) olarak gösterilmektedir.
Çelebi Mehmed'in, Murad'in derhal getirilmesini istemesi, ölümü halinde kardesi Mustafa Çelebi'nin imparator tarafindan saliverilmesi endisesi idi. Çünkü imparator ile yapilan antlasmada kendisi hayatta bulundugu sürece kardesinin saliverilmemesi seklinde idi. Halbuki kendisinin ölümü ile bu sart ortadan kalkmis oluyordu. Bu yüzden de onun ölümü gizli tutulmustu. Âsikpasazâde'nin ifadesine göre asker padisahi görmek istemis, devlet erkani ise bir hekimin tedbiri sayesinde onu sagmis gibi askere göstermeye muvaffak olmustu. Bu arada imparator tarafindan padisaha gönderilen Leondari Dimitrios, aradan uzun bir süre geçtigi halde huzura kabul edilmedigi için süphelenmis ve sonunda bir vasita ile padisahin öldügünü ögrenmis. Bu haberi derhal Istanbul'a bildirmek için yola çikardigi birkaç ulak, yollarin tamamen tutulmus olmasindan dolayi gidememislerdi. Fakat Leondari, deniz yolu ile padisahin ölüm haberini imparatora iletmeye muvaffak olmustu.
Çelebi Sultan Mehmed'in cesedi tahnit edilerek sarayda muhafaza edildi. Böylece hem asker hem de halk kendisini hayatta biliyordu. Bu arada Murad'in Bursa'ya dogru yola çikmasi bekleniyordu. Murad'in Bursa'ya geldigi haberi üzerine padisahin Anadolu'ya bir seferinin olacagi, fakat rahatsiz bulundugu için yalniz basina gidecegi söylenerek cenaze Anadolu sahiline geçirildi. Onun ölümünü bildirmemek için pek çok tedbir alindi. Böylece vefati yaklasik 40 gün kadar saklanabildi. Padisahin cesedi, Bursa'da daha önce insa ettirdigi Yesil Türbe'ye defn edildi. Çelebi Sultan Mehmed'in bu tarihte 43 veya 47 yaslarinda bulundugu kabul edilmektedir.
Kaynaklarin verdigi bilgiye göre Çelebi Sultan Mehmed, beyaz yüzlü, kara gözlü, kara ve çatik kasli, sik sakalli, açik alinli, genis omuzlu, orta boylu, uzun kollu ve güler yüzlü bir hükümdardi. Osmanli Devleti'ni tek bir idare altinda topladiktan sonraki hükümdarligi hicrî tarihle 7 sene 11 ay ve birkaç gün, miladî takvim ile de 7 sene 8 ay ve birkaç gün olmaktadir.
Çelebi Mehmed'in özelliklerini kaynak eserlere istinaden veren Uzunçarsili, onun hakkindaki kanaatlerini su ifadelerle aktarmaktadir:
"Çelebi Mehmed, ne babasi Bâyezid ve kardesi Musa Çelebi gibi sert, ne de diger kardesi Süleyman Çelebi gibi yumusak ve kayitsiz idi. O, makul hareket eden, sabirli, azim ve irade sahibi, sözüne ve vaadine sadik, nazik, vakur ve ciddi bir hükümdardi. Yalniz dostuna degil, düsmanlarina da kendisini sevdirerek itimat telkin etmis ve kendisini saydirmistir. Çelebi Mehmed hakkinda Osmanli tarihlerinden baska yabanci kaynaklar da iyi sehadette bulunmaktadir. Zamaninin olaylari gözden geçirilince bu kanaatte isabet oldugu anlasilir. Iyi görüsü, vaziyeti kavrayarak istedigini ve vaziyeti ona göre ayarlamasi, duruma göre uysal davranarak ileri gitmeyisi, seri hareket etmesi de kendisini en tehlikeli gailelerden basari ile çikarmistir. Küçük-büyük 24 muharebede bulunarak kirka yakin yara aldigi rivayet edilmektedir. (Netâyicu'l-Vukuat, I, 36)."
Annesi, Germiyanoglu Süleyman Sah'in kizi Devlet Hatun olan Mehmed Çelebi, Osmanli Devleti'ni, karsilastigi büyük bunalimlardan basari ile kurtaran bir sahsiyettir. O, sehzadeler mücadelesinden galip çikarak devletin birligini saglamisti. Onun en büyük emeli, babasi zamanindaki topraklari tekrar ele geçirmekti. Bu gaye için çaba sarf etmis ve büyük ölçüde de muvaffak olmustu. Daha önce sözü edilen Venediklilerle yapilan deniz muharebesi bir tarafa birakilacak olursa Bizans ve diger devletlerle dostane faaliyetlerde bulunmustur. O, Memlûklular ile de dostça geçinmisti. Karamanoglu Mehmed Bey'in 822 (1419) yilinda Memlûk ordusu tarafindan esir edilerek Kahire'ye götürülmesi üzerine, Karamanlilar'in, Kayseri'nin zapti konusundaki tesviklerine aldirmayan Mehmed Çelebi, dostlugu bozmamis ve sonucu belli olmayan bir maceraya atilmamistir. Yerli ve yabanci hemen bütün kaynaklar, Çelebi Mehmed'in dirayetinden, sebatkârligindan ve iyi ahlâkindan bahs ederler. Hammer, onun hakkinda sunlari yazar:
"Hayir ve din isleri ile ilgili müesseseler meydana getirmekte söhretli Selçuk sultani Birinci Alaeddin ile boy ölçüsebilecek olan Birinci Mehmed; din âlimleri ve genellikle Kur'ân'a gönül vermis olanlar hakkindaki cömertligi bakimindan da Misir sultanlari ile rekabet edebilir. Osmanli hükümdarlari arasinda ilk defa olmak üzere Anadolu ve Suriye yolu ile Mekke ve Medine'ye giden hacilar kervani ile bu iki kutsal sehrin fakirlerine dagitilmak üzere "Sürre" adi ile altin olarak bir miktar akça gönderen odur."
Günümüz yabanci tarihçilerinden biri olan Norman Itzkowitz, Çelebi Sultan Mehmed'den bahs ederken sunlari söylemekten kendini alamaz:
"Tek yönetici oldugu zaman I. Mehmed'in (1413-1421) hükümranliginin basarisini belirgin kilan ihtiyatlikti. Timur'un oglu Sahruh'un gücü geri plânda agirligim hissettirdigi sürece Mehmed, topraklarini geri almis bulunan Anadolu beylerine karsi askerî harekata girisemezdi. Osmanli tahtinda gözü olanlarin, Bizans destegine tabi olmalari sebebiyle de Kostantiniye ile iliskilerini yumusak tuttu. Iç isyanlar, taht kavgalari ve idarî meselelerle sürekli taciz edilen Mehmed, basariya götürmeyi düsündügü yeniden yapilanma tesebbüslerini engelleyecek herhangi bir genel Avrupa tepkisini canlandirmama dikkatini gösterdi. Böylelikle onun kisa, ama hayatî önemdeki hükümdarligi, Osmanli topraklarinin tamamen çözülmesini önleyen bir koruyuculuk faaliyeti olma basarisina erdi."
Bazi tarihçiler tarafindan devletin ikinci kurucusu olarak kabul edilen Çelebi Sultan Mehmed, çocuk denecek yastan beri üzerine almak zorunda kaldigi büyük mesuliyetlerden dolayi son derece yipranmisti. Vücudunda kirk kadar muharebe yarasi tasiyordu. Bitmek tükenmek bilmeyen gailelerle karsilasmis ama bütün bu gailelerin hakkindan gelmesini bilmistir. Bununla beraber babasi Yildirim Bâyezid'in son yillarda eristigi güce erememisti.
Çelebi Sultan Mehmed'in en büyügü Murad olmak üzere Mustafa, Kasim, Ahmed, Yusuf ve Mahmud adlarinda alti oglu ile yedi kizi olmustur. Ogullarindan Kasim ve Ahmed, hükümdarin kendisi hayatta iken vefat etmislerdi. Çelebi Sultan Mehmed vefat ettigi zaman Murad Amasya'da, Mustafa da Hamideli (Isparta)'nde sancak beyi olarak bulunuyorlardi. Yusuf ile Mahmud ise henüz küçük yaslarda idiler. Isparta sancak beyi Mustafa, Ikinci Murad'in hükümdarligi zamaninda saltanat iddiasina kalktigi için Iznik'te yakalanarak bogdurulmustu. Yusuf ile Mahmud ise ileride taht kavgalarina sebebiyet vermemeleri için gözlerine mil çekilerek kör edilmislerdi. Fakat daha sonralari Bursa'da çikan bir veba hastaliginda ikisi de vefat etmislerdi.
Çelebi Mehmed'in yedi kizindan Selçuk, Hafsa, Sultan, Ayse ve Hatice hatunlarin ad ve durumlari bilinmekte ise de diger iki kizinin adi henüz bilinememektedir. Bunlardan Selçuk Hatun, Candarogullari'ndan Isfendiyar Bey'in oglu Ibrahim Bey ile evlenmisti. Ibrahim Bey'den çocuklari olan Selçuk Hatun, kocasinin ölümü üzerine Bursa'ya dönmüstü. 890 (1485) yilinda epey yaslanmis olarak vefat etmistir. Hafsa Hatun, Çandarzâde veziriâzam Ibrahim Pasa'nin oglu Mahmud ile evlenmis ve 847 (1443)'ten sonra Hacca giderek Mekke'de vefat etmistir. Sultan Hatun, Isfendiyar Bey'in diger oglu Kasim Bey ile evlenmistir. 848 (1444) de vefat etmistir. Çelebi Mehmed'in diger kizlarina gelince bunlar, Ikinci Murad'in hükümdarligi zamaninda Karamanogullari'ndan Ibrahim, Isa ve Ali Beyler ile evlenmislerdi. Kizlardan biri de Varna muharebesinde sehid olan Karaca Bey ile evlenmistir.