Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Hz. Muhammed (s.a.v)
Efendimiz (s.a.v)'i Tanıyalım
Sizin hiç açlıktan uyuyamadığınız oldu mu ?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="süreyya58" data-source="post: 16969" data-attributes="member: 1065"><p><span style="font-size: 12px">Allâh Resûlü zaman zaman yokluk sebebiyle uzun süre açlık çekmiş, varlık zamanlarında da irâdî olarak azla yetinerek, elindekileri dâima ihtiyaç sâhiplerine infâk etmiştir. Efendimiz'in bu vasfı, onun zühd hayâtının esâsını teşkil eder. Ebû Talha -radıyallâhu anh- anlatıyor; <strong>"Resûl-i Müctebâ Efendimiz'e açlıktan şikâyet ettik ve karınlarımızı açıp gösterdik. Herkes karnına bir taş bağlamıştı. <span style="color: #C00000">Resûlullâh da karnını açtı. Baktık ki onda iki taş vardı.</span>"</strong> (Tirmizî, Zühd, 39)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ebû Hureyre -radiyâllâhu anh-'den nakledildiğine göre, Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e bir gün sıcak bir yemek getirilmişti. Yedikten sonra; "<strong><span style="color: #002060">Elhamdulillâh, epey zamandır mideme sıcak bir yemek girmemişti.</span></strong>" d edi. (İbn-i Mâce, Zühd, 10)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Yine birgün, Hz. Fâtıma pişirdiği çöreğin bir parçasını Resûl-i Muhterem'e getirmişti. Efendimiz:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">" - <em>Bu nedir?</em> " diye sorduğunda, kızı Fatıma,</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- <em>Pişirdiğim çörektir, size getirmeden canım çekmedi</em>, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"- <strong><em>Üç günden beri babanın ağzına giren ilk lokma bu olacak</em>.</strong>" buyurdu. (İbn Sa'd, I, 400; Heysemî, X, 312)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Allâh Resûlü'nün çektiği bu sıkıntılara, onun uğruna canlarını ve mallarını her zaman fedaya hazır olan ashâbı da katlanıyordu. <strong>Ebû Hureyre -radıyallâhu anh- geçmişteki fakirlik günlerini ve çektiği sıkıntıları anlatırken bazen açlıktan karnını yere dayadığını, bazen de karnına taş bağladığını söylerdi</strong>. (Buhârî, Rikâk, 17)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Görüldüğü gibi İslâm'a dâvet ve tebliğ, maddî imkânsızlıklar içerisinde başlamış ve oldukça uzun bir süre böyle devam etmiştir. Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- söz konusu darlıktan zerre kadar şikâyetçi olmamış, ashâbına, çekilen sıkıntıların Allâh katındaki ecrini hatırlatarak sabır ve metânet tavsiyesinde bulunmuştur. Meselâ Allâh Resûlü, namaz esnâsında açlığın verdiği tâkatsızlık sebebiyle ayakta duramayarak düşüp bayılan Suffe ashâbını; "<strong>Allâh Teâlâ'nın, katında sizin için neler hazırlandığını bilseydiniz, daha fazla yoksul ve muhtaç olmayı isterdiniz."</strong> ( Tirmizî, Zühd, 39) sözleriyle teselli etmiştir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: #C00000">Aşağıda nakledeceğimiz haber ise, Sevgili Peygamberimiz ve iki güzîde sahabîsinin çektikleri açlığın boyutlarını göstermesi bakımından oldukça mânidardır. </span></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Sevgili Peygamberimiz <strong>bir gece açlıktan uyuyamadığı için evinden dışarı çıkmıştı</strong>. Bir de baktı ki Ebûbekir ve Ömer de dışarıdalar. Onlara:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"- <em>Bu saatte sizi evinizden dışarı çıkaran sebep nedir</em>?" diye sordu. Onlar:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- <em>Açlık, yâ Resûlallâh! dediler</em>. Peygamberimiz:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"- <em><strong>Gücü ve kudretiyle canımı elinde tutan Allâh'a yemin ederim ki sizi evinizden çıkaran sebep, beni de evimden çıkardı</strong>, haydi kalkınız</em>!" buyurdu.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p> <span style="font-size: 12px">İkisi de kalkıp Resûl-i Ekrem'le birlikte Ensâr'dan birinin evine geldiler. Fakat o zât evinde değildi. Hanımı Resûlullâh'ı görünce:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- Hoş geldiniz, buyurunuz, dedi. Efendimiz:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"- Falan nerede?" diye sordu. Kadın:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- Bize tatlı su getirmek için gitti, dedi. Tam o sırada ev sâhibi geldi, onlara şöyle bir baktıktan sonra:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- Allâh'a hamdolsun! Bugün, hiç kimse misafir yönünden benden daha bahtiyar değildir, dedi. Hemen gidip içinde koruğu, olgunu ve yaşı bulunan bir hurma salkımı getirdi:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">- Buyurunuz, yiyiniz, dedi ve eline bir bıçak aldı. Resûlullâh Efendimiz:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"- Sağılan hayvanlara sakın dokunma!" dedi. Ev sâhibi onlar için bir koyun kesti. Onlar da koyunun etinden ve hurmadan yediler; tatlı sudan içtiler. Hepsi yemeğe doyup suya kanınca Fahr-i Cihân Efendimiz, Hz. Ebûbekir ve Ömer'e şöyle dedi:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"- Kudretiyle rûhumu elinde tutan <strong>Allâh'a yemin ederim ki kıyamet gününde bu nimetlerden sorguya çekileceksiniz</strong>. Açlık sizi evinizden çıkardı, sonra evinize dönmeden şu nimetlere kavuştunuz." (Müslim, Eşribe, 140)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: #C00000"><em>Onlar Allah'ın en sevgili kullarıydı ve bu dini yüceltmek için nelere sabrettiler..</em></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: #C00000"><em>Lütfen bunları aklımızdan çıkarmayalım da şuanki halimize hakkıyla şükredelim...</em></span></strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="süreyya58, post: 16969, member: 1065"] [SIZE="3"]Allâh Resûlü zaman zaman yokluk sebebiyle uzun süre açlık çekmiş, varlık zamanlarında da irâdî olarak azla yetinerek, elindekileri dâima ihtiyaç sâhiplerine infâk etmiştir. Efendimiz'in bu vasfı, onun zühd hayâtının esâsını teşkil eder. Ebû Talha -radıyallâhu anh- anlatıyor; [B]"Resûl-i Müctebâ Efendimiz'e açlıktan şikâyet ettik ve karınlarımızı açıp gösterdik. Herkes karnına bir taş bağlamıştı. [COLOR=#C00000]Resûlullâh da karnını açtı. Baktık ki onda iki taş vardı.[/COLOR]"[/B] (Tirmizî, Zühd, 39) Ebû Hureyre -radiyâllâhu anh-'den nakledildiğine göre, Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e bir gün sıcak bir yemek getirilmişti. Yedikten sonra; "[B][COLOR=#002060]Elhamdulillâh, epey zamandır mideme sıcak bir yemek girmemişti.[/COLOR][/B]" d edi. (İbn-i Mâce, Zühd, 10) Yine birgün, Hz. Fâtıma pişirdiği çöreğin bir parçasını Resûl-i Muhterem'e getirmişti. Efendimiz: " - [I]Bu nedir?[/I] " diye sorduğunda, kızı Fatıma, - [I]Pişirdiğim çörektir, size getirmeden canım çekmedi[/I], dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: "- [B][I]Üç günden beri babanın ağzına giren ilk lokma bu olacak[/I].[/B]" buyurdu. (İbn Sa'd, I, 400; Heysemî, X, 312) Allâh Resûlü'nün çektiği bu sıkıntılara, onun uğruna canlarını ve mallarını her zaman fedaya hazır olan ashâbı da katlanıyordu. [B]Ebû Hureyre -radıyallâhu anh- geçmişteki fakirlik günlerini ve çektiği sıkıntıları anlatırken bazen açlıktan karnını yere dayadığını, bazen de karnına taş bağladığını söylerdi[/B]. (Buhârî, Rikâk, 17) Görüldüğü gibi İslâm'a dâvet ve tebliğ, maddî imkânsızlıklar içerisinde başlamış ve oldukça uzun bir süre böyle devam etmiştir. Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- söz konusu darlıktan zerre kadar şikâyetçi olmamış, ashâbına, çekilen sıkıntıların Allâh katındaki ecrini hatırlatarak sabır ve metânet tavsiyesinde bulunmuştur. Meselâ Allâh Resûlü, namaz esnâsında açlığın verdiği tâkatsızlık sebebiyle ayakta duramayarak düşüp bayılan Suffe ashâbını; "[B]Allâh Teâlâ'nın, katında sizin için neler hazırlandığını bilseydiniz, daha fazla yoksul ve muhtaç olmayı isterdiniz."[/B] ( Tirmizî, Zühd, 39) sözleriyle teselli etmiştir. [B][COLOR=#C00000]Aşağıda nakledeceğimiz haber ise, Sevgili Peygamberimiz ve iki güzîde sahabîsinin çektikleri açlığın boyutlarını göstermesi bakımından oldukça mânidardır. [/COLOR][/B] Sevgili Peygamberimiz [B]bir gece açlıktan uyuyamadığı için evinden dışarı çıkmıştı[/B]. Bir de baktı ki Ebûbekir ve Ömer de dışarıdalar. Onlara: "- [I]Bu saatte sizi evinizden dışarı çıkaran sebep nedir[/I]?" diye sordu. Onlar: - [I]Açlık, yâ Resûlallâh! dediler[/I]. Peygamberimiz: "- [I][B]Gücü ve kudretiyle canımı elinde tutan Allâh'a yemin ederim ki sizi evinizden çıkaran sebep, beni de evimden çıkardı[/B], haydi kalkınız[/I]!" buyurdu. İkisi de kalkıp Resûl-i Ekrem'le birlikte Ensâr'dan birinin evine geldiler. Fakat o zât evinde değildi. Hanımı Resûlullâh'ı görünce: - Hoş geldiniz, buyurunuz, dedi. Efendimiz: "- Falan nerede?" diye sordu. Kadın: - Bize tatlı su getirmek için gitti, dedi. Tam o sırada ev sâhibi geldi, onlara şöyle bir baktıktan sonra: - Allâh'a hamdolsun! Bugün, hiç kimse misafir yönünden benden daha bahtiyar değildir, dedi. Hemen gidip içinde koruğu, olgunu ve yaşı bulunan bir hurma salkımı getirdi: - Buyurunuz, yiyiniz, dedi ve eline bir bıçak aldı. Resûlullâh Efendimiz: "- Sağılan hayvanlara sakın dokunma!" dedi. Ev sâhibi onlar için bir koyun kesti. Onlar da koyunun etinden ve hurmadan yediler; tatlı sudan içtiler. Hepsi yemeğe doyup suya kanınca Fahr-i Cihân Efendimiz, Hz. Ebûbekir ve Ömer'e şöyle dedi: "- Kudretiyle rûhumu elinde tutan [B]Allâh'a yemin ederim ki kıyamet gününde bu nimetlerden sorguya çekileceksiniz[/B]. Açlık sizi evinizden çıkardı, sonra evinize dönmeden şu nimetlere kavuştunuz." (Müslim, Eşribe, 140) [B][COLOR=#C00000][I]Onlar Allah'ın en sevgili kullarıydı ve bu dini yüceltmek için nelere sabrettiler.. Lütfen bunları aklımızdan çıkarmayalım da şuanki halimize hakkıyla şükredelim...[/I][/COLOR][/B][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Hz. Muhammed (s.a.v)
Efendimiz (s.a.v)'i Tanıyalım
Sizin hiç açlıktan uyuyamadığınız oldu mu ?
Üst
Alt