Sinirliot genellikle
solunum organları hastalıklarında kullanımaktadır . Özellikle ,
balgamlanma ,
öksürük ,
bogmaca ,
akciger astımı ve
akciger tüberkülozunda etkilidir .
Sinirliot cinslerinin tümü , kök , sap , yapraklar , çiçekler ve tohumlar olmak üzere kullanılır . Baska hiçbir esdeger bitkinin yapamayacagı bir biçimde ,
kanı , akcigeri ve mideyi temizler . Bu yüzden
az veya kötü nitelikli kana ,
zayıf akcigerlere ve böbreklere sahip kisiler ,
temriye ve egzema üretenler ,
sık sık öksüren ,
sesi kısılan ve
sürekli zayıf kalanlar onu kullanmalıdırlar .
Akciger astımında ve
bronsiyal astımda ,
sinirliot ve
kekikotu esit karısımı ile bazılarına yardımcı olabildim . Böyle bir çay harmanı ,
karaciger ve
mesane rahatsızlıklarında da çok yararlıdır . Çay harmanı söyle hazırlanır : Içine 1 dilim limon atılmıs 1 bardak soguk su , 1 çay kasıgı dolusu nöbet sekeri ile birlikte kaynatılır , 4-5 kere tasırıldıktan sonra altı söndürülür ve yarım tatlı kasıgı bitki karısımı (ince kıyılmıs) bu kaynak suda haslanır (kaynatılmaz) ve demlenmesi için 1 dakika beklenir . Agır hastalıklarda günde 4-5 kere taze çay demlenmesi gerekir . Mümkün oldugunca sıcak ve yudumlanarak içilmelidir .
Eski bir sifalı bitki kitabına göre ,
sinirliot tohumları günde 8 gr alındıgında , bedende
tas olusmasına karsı çok olumlu sonuçlar elde edilebiliyormus . Bu tedavi biçiminde , ayrıca sinirliot çayı da içmek gerekiyor . Sinirliot pekmezi , kanı tüm zararlı maddelerden arındırır . Her gün yemeklerden önce 1 yemek kasıgı alarak , bu pekmezle gerçek bir kür uygulanabilir.
Kırsal bölgelerde yasayanlar , bitkinin
çok degerli bir yara otu oldugunu bilirler . Tarlada çalısan bir çiftçi agırca bir biçimde yaralandıgında , sinirliot yapraklarını ezerek yarasının üstüne koydugunda çok sasırmıstım . Yapraklar yıkanmamıs oldugu halde , yara iltihaplanmadı . Taze yapraklar ezildiginde , çatlaklara , kesiklere , arı sokmasına karsı kullanılabilir . Eski bir bitki kitabında söyle deniliyor : "Örümcegin ısırdıgı köpek hemen sinirliota kosar .
Sinirliot onu iyilestirir ." Taze yapraklar iki el arasında ovalanıp , biraz tuzla karıstırılarak bogaza sarıldıgında ,
guatr küçülür .
Sinirliot ayakkabının içine yatırıldıgında , çok yürümekten olusan
kabarcıkları iyilestirir . Her çesit ve hatta en kötü karakterli
çıban bile , taze ezilmis bitki lapasıyla iyilestirilebilir . Bu yapraklar , hastalıga yakalanan bölgeye uygulandıgında , kötü karakterli beze hastalıklarında yardımcı olur . Ama bu tür olaylarda ,
mercankösk yagı veya
kantaron yagı önceden o bölgeye sürülür , iyice ezilmis bitki yaprakları üstüne yatırılır ve bir bezle baglanır . Kısa süre içinde iyilesme baslayacaktır .
Linz'deki bir konferansta , ezilerek lapa haline getirilmis
sinirliot yapraklarının her tür yarayı , on yıldır kapanmamıs olsa bile iyilestirebilecegini belirttim . Bes ay kadar sonra yine Linz'de bir konferansa katıldıgımda , bir kadın dinleyici söz istedi : "Sinirliot yapraklarının eski yaraları da kapatabilecegine inanmamıstım . Bir komsumun bacagındaki yara 17 yıldır kapanmamıstı ve kadın artık sokaga çıkamaz olmustu . Ona sinirliot yapraklarını götürdüm ve tarif etmis oldugunuz gibi , bacagına uyguladım . Size inanmamıs oldugum için özür diliyorum . Yara çok kısa sürede kapandı ve su ana kadar da bir daha açılmadı ."
Bir baska örnek daha : Savasta yitirmis oldugu bacagının yerine protez kullanan eski bir askerin , uzun süren yaz sıcakları yüzünden , bacagının kesilmis oldugu yerde açık yaralar olusmustu . Bu yaralar ne merhemle , ne ısın tedavisiyle ne de ignelerle iyilestirilemiyordu . Sonunda yaralarına sinirliot yapragı koydugunda , yaralar ertesi güne kadar kapandı ve adam yine calısmaya basladı .
Bir keresinde ben de (Maria Treben) sinirliot kullanarak basarı elde ettim . Yıllar önce , kucagıma aldıgım torunum , sırf yaramazlık olsun diye agzımın kenarını ısırmıstı . Bu ısırık yüzünden bir kaç gün bayagı agrı çektim . Sonra , orayı arada sırada sinirliot özsuyu ile nemlendirmeye basladım . Günün birinde orada kötü karakterli bir serlik olusabileceginden korkuyordum . Bir süre sonra , gerçekten de orada bezelye tanesi iriliginde sert bir dügüm farkettim . Hemen çayırdan bir avuç sinirliot toplayarak parmaklarımın arasında ezdim ve gün boyunca o sertligin üzerine sürdüm . Aksama dogru azalmaya baslayan sertlik , ertesi sabah tümüyle yok olmustu . Hakikaten , her hastalık için bir bitkinin yetistigine inanmak gerek .
Her yıl pek çok kisi , kendilerini kurtarabilecek sifalı bitkiler bulundugu halde , çesitli hastalıklardan acı çekerek ölüp gidiyor . Eger sifalı bitkilerimize karsı daha anlayıslı olabilseydik , ne kadar saglıklı ve yasama sevinciyle dolu olabilirdik . Onlar ne yazık ki , bilmeyenlerin gözünde yalnızca anlamsız otlar olmaktan ileri gidemiyorlar . Bitkilerle ilgilenmeye baslayın , yavas yavas tüm sikayetlerinizin sona erdigini göreceksiniz .
Yazdıgım bu satırlar , yıllar boyunca bacaklarındaki açık yaralara katlanmak zorunda kalmıs olan yaslı kisilere de cesaret ve teselli vermelidir . Sizin yaralarınız da sinirliot sayesinde kısa sürede kapanacak ve iyilesecektir . Bu konuda yasın hiç bir önemi yoktur . Yara ile birlikte sislik de varsa , ebegümeci ayak banyosu yapılmalıdır . Banyodan sonra , yaranın kenarlarına aynısafa merhemi sürülmelidir . Trombozda da sinirliot yaprakları siddetle önerilir .
Tüm bu örnekler sunu gösteriyor : Doktorların hastaya yapabilecekleri hiçbir yardım kalmadıgında bile , Tanrı'nın eczanesine güvenilmelidir .