Şiddet dendiğinde sadece dayak akla geliyor.

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,125
Tepkime puanı
26
kedi_ve_irin_ocuk.jpg



Son yıllarda araştırmalar aile içi şiddette çocukların daha çok mağdur olmasının başka bir yönünü gösteriyor. Anne babasından şiddet gören çocukların şiddete meyletme oranının yanında, anne babasının kendi aralarındaki kavga ve dayağa şahit olanların da bu tabloyu kopyalayıp hayatlarına yapıştırdıklarına işaret ediliyor. Anne baba arasındaki şiddete şahit olan çocuk böyle bir davranışın normalliğine inanıyor içten içe. Aileyi taklit-özdeşleşme duygusuyla örnek alıyor. Böylelikle şiddeti içselleştiriyor ve başı sıkıştığında müracaat ediyor. Kâh çocukları hedef oluyor, kâh eşi.
Dayağa bir kez başlayınca gerisi geliyor
Şiddetin ya da saldırgan davranışın hayata uygulanabilirliği bir kez de olsa denemekle çok yakından alakalı. Dayak attığında olayın görünürde de olsa çarçabuk halledildiğini gören ebeveyn, zorda kaldığında oturup dakikalarca karşısındaki kişiye laf anlatmak yerine bildiği, denediği ve kendisine kolay gelen dayak yöntemini tercih ediyor. Bazı psikiyatrlar şiddet uygulamayı dil öğrenen kişinin yabancı bir ülkede o dile müracaat etme biçimine benzetiyor. “Diyelim İngilizce öğrendiniz ve bu dilin konuşulduğu bir yerdesiniz. Zorda kaldığınızda ana dilinizle mi konuşursunuz, sorunu çözecek dil ile mi?!..” diyerek şiddetin kolay çözüm olarak görüldüğüne değiniyorlar.
Dayak yiyen her çocuk dayak atan ebeveyn olur mu?
Araştırmalara bakılırsa dayak atan ebeveynler genelde anne baba sevgisinden yoksun büyümüş ya da çocukluğunda çok dayak yemişler; yahut da bazı ruhsal hastalıklara sahipler. Çocukluğunda ailesinden çok dayak yemiş fakat aynı acıyı kendi çocuklarına yaşatmamış ebeveynler söz konusu değil mi? Elbette ki evet. Fakat bu şekilde doğru tutum gösterebilmesi için o ebeveynin ruh sağlığını muhafaza etmeyi başarmış olması gerekiyor.
Öte yandan ailede çocuğa en çok babanın şiddet gösterdiği belirtiliyor. Uluslararası Politik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Beykent Üniversitesi’nin ortaklaşa hazırladıkları ankette, babanın şiddette ilk sırayı almasının yanı sıra gençlerin % 74’ünün ailesinde şiddete maruz kaldığından bahsediliyor. Şiddet sıralamasında anne ikinci, öğretmen ise üçüncü yerde duruyor. İşin garibi bu gençlerin % 65’i kendilerinin de kardeşleri ya da arkadaşlarına şiddet uyguladıklarını ifade etmeleri.
Yaşama sevinci yara alıyor
Evde sık sık şiddete maruz kalan çocuğun duygu dünyasında, düşünce şeklinde, davranışlarında ve arkadaş çevresiyle ilişkilerinde kötüye giden davranışlar görülüyor. Baş ağrısı, karın ağrısı, sinirlilik gibi fiziksel bir takım rahatsızlıkları ortaya çıkıyor. En sık görülen davranış bozuklukları ise şöyle: Kimi sevgi ve üzüntüsünü belirtirken aşırı abartıya kaçıyor. Kimi okulda başarısız olurken diğeri başarı göstermeye çalışıyor. Bir başka çocuk okula gitmeyi reddediyor. Bazısı içine kapanıp pasifleşiyor ve okulda kendisini ezdiren bir öğrenci konumuna düşüyor. Kimisi de aşırı sosyal davranıyor veya arkadaşlarına zorbalık yapıp terör estiriyor. Yalan söyleme, uyku bozuklukları, altını ıslatma, öfkesini kontrol edememe gibi davranışlar şiddete uğrayan çocuklarda en sık görülenleri.
Hiç değilse pencereyi açıp bağırın
Özellikle şehir yaşantısının kaosundan alevlenen stres faktörünün şiddete sebep olduğunu ifade eden görüşler de var. Çocuk psikiyatrisi Mücahit Öztürk, ebeveynin mutlaka üzerindeki gerginliği atması gerektiğini ileri sürüyor. Eve gelmeden önce kişinin o günkü stresinden bir şekilde kurtulmaya çalışmasının türlü yolları biliniyor. Kişilerin her hangi bir sosyal faaliyete katılması, bir yerde hayır amaçlı hizmet etmesi, sohbete katılması gibi pek çok alternatif düşünülebilir. Bazı psikiyatrların tavsiyesi ise ilginçliğiyle konunun ne kadar önemli olduğuna işaret ediyor: “Hiçbir şey yapamıyorsanız eve geldiğinizde pencereyi açın ve avazınız çıktığı kadar bağırın.”
İçinden dayak geçmeyen çözümler üretin
Çocuğun saldırganlık, kavga gibi uyumsuz davranışlarına karşı çözümün dayak olmadığı, tedavi gerekebileceği düşünülmeli. Tedavide mahalli yönetimlerin ilgili birimlerinden rehberlik ve danışmanlık hizmeti alınabilir ya da bir psikiyatra müracaat edilebilir. Ayrıca eşlere yönelik aile içi iletişim seminerleri takip edilebilir. Aile içi şiddeti ele alan yazı ve kitaplarla çıkış yolları aranabilir.
Şiddet sadece fiziksel değil
Şiddet dendiğinde sadece dayak akla geliyor. Oysaki dayak sadece fiziksel şiddet kapsamına giriyor. Dayaktan çok daha derin izler bırakan şiddet türleri de var ve kimi aileler bunu çok sık tekrar ediyor. Çocuğu azarlama, aşağılama, önemsiz ya da yokmuş gibi davranma, parasız bırakma, dışarıda zorla çalıştırma gibi davranışlar en hakiki şiddet türleri arasında yer alıyor.Hanzade YÜCEL
 
Üst Alt