Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Şeytan
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="sofi1" data-source="post: 95447" data-attributes="member: 9001"><p>Selamün aleyküm yazdıklarım reklam olmaması açısından videolarla anlatılan bir sitenin vesvese kurtuluş çarelerini konu aldığı Said Bediüzzaman Hazretlerinin külliyatından sadeleşmiş bir biçilmiş kaftandır.</p><p>Evet vesvese musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet vermezsen söner.</p><p></p><p>Ona büyük nazarıyla baksan büyür, küçük görsen küçülür.</p><p>Korksan ağırlaşır, hasta eder. Korkmazsan hafif olur, gizli kalır.</p><p>Mahiyetini bilmezsen devam eder,yerleşir. Mahiyetini bilsen, onu tanısan gider.</p><p>Zira şu vesvese öyle bir şeydir ki; cehalet onu davet eder, ilim onu yok eder.</p><p>Tanımazsan gelir, tanırsan gider</p><p>.</p><p><strong>Şeytanın insana vesvese vermesinin sebebi</strong> İnsanoğluna olan düşmanlığıdır. Bu düşmanlık Kur'an'da birçok ayetlerde anlatılır. Bu ayetlerden bazıları şunlardır:</p><p>Andolsun ki, sizi biz yarattık, sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, "Adem'e secde edin." diye emrettik.</p><p></p><p>İblis'ten başka hepsi secde ettiler. Fakat o secde edenlerden olmadı.</p><p></p><p>Allah şeytana dedi ki: "Sana emrettiğim vakit seni secde etmekten ne alıkoydu?"</p><p></p><p>İblis, "Ben ondan daha hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan." dedi.</p><p></p><p>Allah; "Öyle ise oradan, cennetten ve meleklerin içinden in. Orada büyüklenmek senin haddin değildir, çünkü sen aşağılıklardansın." dedi.</p><p></p><p>İblis, "Bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar mühlet ver." dedi.</p><p></p><p>Allah, "Haydi sen mühlet verilenlerdensin." buyurdu.</p><p></p><p>İblis, "Öyle ise beni azdırmana karşılık ant içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstünde tuzak kuracağım. Sonra elbette onların önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onlardan çoklarını şükredenlerden bulamayacaksın." dedi. (A'raf suresi 11-17. ayetler)</p><p></p><p>Allah şeytanı lanetledi. O da "Yemin ederim ki, kullarından bir pay edineceğim, onları mutlaka saptıracağım. Muhakkak onları boş kuruntularda boğacağım.</p><p></p><p>Andolsun onlara emredeceğim de hayvanlarının kulaklarını yaracaklar ve yine onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler." dedi. (Nisa suresi 118-119)</p><p></p><p>İblis şöyle dedi: "İzzet ve kudretine yemin olsun ki, onlardan ihlaslı kullar müstesna onların tamamını azdıracağım." (Sad suresi 82-83)</p><p></p><p>İblis dedi ki: "Ey Rabb'im! Andolsun ki, beni azdırmandan dolayı ben de yeryüzünü onlara süsleyeceğim ve onların hepsini muhakkak azdıracağım. Ancak onlardan ihlasa erdirilmiş kulların müstesna..." (Hicr suresi 39-40)</p><p></p><p>İşte bu ve bunlar gibi ayetler beyan etmektedir ki, şeytanın insanoğluna olan düşmanlığı Hz. Adem'in yaratılmasına dayanmaktadır. İblis secde etmediği ve huzurdan kovulduğu o gün Allah'a yemin etmiş ve bütün ademoğullarını aldatmaya ve vesveseyle onları kuruntularda boğmaya dair söz vermiştir. Şimdi ise ettiği yemini ve verdiği sözü yerine getirmeye çalışmaktadır.</p><p></p><p>Bilmemiz gerekir ki, kalp bir kale, şeytan o kaleye girmek isteyen bir düşman gibidir. O kaleyi fethedip ona sahip olmak ister. Kaleyi düşmandan korumak, kapıları ve gedikleri kapatmak ve sağlamlaştırmak ile mümkündür. Kapı ve gedik yerleri bilmeyen kimse elbette kaleyi muhafaza edemez. Şeytanın kalbe giriş yol ve kapıları ise o kişinin vasıflarıdır ve zaaflarıdır. Onlar ne kadar çok ise şeytanın kapıları da o kadar çoktur.</p><p>Amacımız; şeytanın kalp kalesine giriş kapılarını kapatmak, vesvese ve hilelerini beyan etmek, bunlardan kurtulma yollarını göstermek ve bu hilelerle yaralanan ve daralan gönüllere bir ab-ı hayat sunmaktır.</p><p><strong>Haram ve çirkin manzaraları hayal ettirme suretinde gelen vesvese</strong></p><p></p><p>Manalar kalpten çıktıkları zaman, suretlerden ve şekillerden çıplak olarak hayale girer ve oradan suretleri giyerler. Demek insana gelen manaların suret giydiği yer kalp değil, hayaldir. Hayal ise, her vakit bir sebep altında suretleri dokur. Ve manalara bir elbise diker. Bununla birlikte önem ve ehemmiyet verdiği şeylerin suretlerini yol üzerinde bırakır. Hangi mana kalpten çıplak olarak çıkıp, hayale gidecek olsa, yol üzerinde bırakılan o suretleri giyer yada hayal ona ya giydirir, ya takar, ya bulaştırır, yada perde eder.</p><p></p><p>Eğer manalar temiz ve münezzeh, yol üzerindeki suretler pis ve rezil ise, giymek yoktur, sadece temas vardır. Ancak vesveseli adam bu teması, giymek ile karıştırır. “Eyvah kalbim ne kadar bozulmuş, bu sefillik, bu alçaklık beni Allahın huzurundan kovdurur” der….Şeytan onun bu damarından çok istifade eder.</p><p></p><p>Bu vesveseden kurtulma çaresi</p><p></p><p>Bu yaranın merhemi şudur: Nasıl ki senin namazının bir şartı olan zahiri temizliğine, karnındaki necaset zarar vermez. Öylede mukaddes manaların, çirkin suretlere yakınlığı da zarar etmez. Mesela siz, Kur’an’ın ayetlerini tefekkür ediyorsunuz, birden bir hastalık, yada bir iştah, yada şehvet gibi heyecan veren bir şey şiddetle sizin hissine dokunuyor.</p><p></p><p>Elbette sizin hayaliniz, hastalığın devasını, iştah duyduğu şeyi yada şehvet ile ilgili görüntüleri dokuyacak ve onları görecek. O hallere uygun basit ve çirkin suretleri dokuyacaktır. Kalpten gelen, temiz ve ulvi manalar ise onların ortalarından geçecek. Geçeceklere ne zarar vardır, ne pis suretlerle temas vardır, ne de tehlike vardır. Ancak tehlike; zarar olduğunu zan etmek ve bu çirkin görüntülerden kurtulmaya çalışmaktır.</p><p></p><p>Evet insan kalben ve fikren ilahi hakikatlere bakıp düşündüğü zaman, bilhassa namaz ve ibadet esnasında gerek şeytan tarafından, gerek nefsi tarafından pek fena, pis ve çirkin vesveseler, hatıralar sinekler gibi kalbe ve akla hücum ederler. Bu gibi çirkin şeylerin defiyle uğraşan adam, o vesveselere mağlup olur. Ancak onları mağlup edip, kaçırmak çaresi; müdafayı terk edip onlar ile uğraşmamaktır.</p><p></p><p>Evet arılar ile uğraşıldıkça, onlar hücumlarını artırırlar. Onlara karışılmadığı taktirde, insanı terk eder, giderler. Yada pis bir odanın deliklerinden, semanın güneş ve yıldızlarına, cennetin gül ve çiçeklerine bakılırsa, o deliklerdeki pislik, ne bakana, ve nede bakılana bulaşmaz. Aynen bunun gibi, ilahi hakikatlere, hayal odasının deliklerinden bakıldığında, hayal deliklerinde ki kirlilik ve pislik, ne bakana, nede bakılana bulaşmaz ve zarar vermez.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="sofi1, post: 95447, member: 9001"] Selamün aleyküm yazdıklarım reklam olmaması açısından videolarla anlatılan bir sitenin vesvese kurtuluş çarelerini konu aldığı Said Bediüzzaman Hazretlerinin külliyatından sadeleşmiş bir biçilmiş kaftandır. Evet vesvese musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarıyla baksan büyür, küçük görsen küçülür. Korksan ağırlaşır, hasta eder. Korkmazsan hafif olur, gizli kalır. Mahiyetini bilmezsen devam eder,yerleşir. Mahiyetini bilsen, onu tanısan gider. Zira şu vesvese öyle bir şeydir ki; cehalet onu davet eder, ilim onu yok eder. Tanımazsan gelir, tanırsan gider . [B]Şeytanın insana vesvese vermesinin sebebi[/B] İnsanoğluna olan düşmanlığıdır. Bu düşmanlık Kur'an'da birçok ayetlerde anlatılır. Bu ayetlerden bazıları şunlardır: Andolsun ki, sizi biz yarattık, sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, "Adem'e secde edin." diye emrettik. İblis'ten başka hepsi secde ettiler. Fakat o secde edenlerden olmadı. Allah şeytana dedi ki: "Sana emrettiğim vakit seni secde etmekten ne alıkoydu?" İblis, "Ben ondan daha hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan." dedi. Allah; "Öyle ise oradan, cennetten ve meleklerin içinden in. Orada büyüklenmek senin haddin değildir, çünkü sen aşağılıklardansın." dedi. İblis, "Bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar mühlet ver." dedi. Allah, "Haydi sen mühlet verilenlerdensin." buyurdu. İblis, "Öyle ise beni azdırmana karşılık ant içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstünde tuzak kuracağım. Sonra elbette onların önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onlardan çoklarını şükredenlerden bulamayacaksın." dedi. (A'raf suresi 11-17. ayetler) Allah şeytanı lanetledi. O da "Yemin ederim ki, kullarından bir pay edineceğim, onları mutlaka saptıracağım. Muhakkak onları boş kuruntularda boğacağım. Andolsun onlara emredeceğim de hayvanlarının kulaklarını yaracaklar ve yine onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler." dedi. (Nisa suresi 118-119) İblis şöyle dedi: "İzzet ve kudretine yemin olsun ki, onlardan ihlaslı kullar müstesna onların tamamını azdıracağım." (Sad suresi 82-83) İblis dedi ki: "Ey Rabb'im! Andolsun ki, beni azdırmandan dolayı ben de yeryüzünü onlara süsleyeceğim ve onların hepsini muhakkak azdıracağım. Ancak onlardan ihlasa erdirilmiş kulların müstesna..." (Hicr suresi 39-40) İşte bu ve bunlar gibi ayetler beyan etmektedir ki, şeytanın insanoğluna olan düşmanlığı Hz. Adem'in yaratılmasına dayanmaktadır. İblis secde etmediği ve huzurdan kovulduğu o gün Allah'a yemin etmiş ve bütün ademoğullarını aldatmaya ve vesveseyle onları kuruntularda boğmaya dair söz vermiştir. Şimdi ise ettiği yemini ve verdiği sözü yerine getirmeye çalışmaktadır. Bilmemiz gerekir ki, kalp bir kale, şeytan o kaleye girmek isteyen bir düşman gibidir. O kaleyi fethedip ona sahip olmak ister. Kaleyi düşmandan korumak, kapıları ve gedikleri kapatmak ve sağlamlaştırmak ile mümkündür. Kapı ve gedik yerleri bilmeyen kimse elbette kaleyi muhafaza edemez. Şeytanın kalbe giriş yol ve kapıları ise o kişinin vasıflarıdır ve zaaflarıdır. Onlar ne kadar çok ise şeytanın kapıları da o kadar çoktur. Amacımız; şeytanın kalp kalesine giriş kapılarını kapatmak, vesvese ve hilelerini beyan etmek, bunlardan kurtulma yollarını göstermek ve bu hilelerle yaralanan ve daralan gönüllere bir ab-ı hayat sunmaktır. [B]Haram ve çirkin manzaraları hayal ettirme suretinde gelen vesvese[/B] Manalar kalpten çıktıkları zaman, suretlerden ve şekillerden çıplak olarak hayale girer ve oradan suretleri giyerler. Demek insana gelen manaların suret giydiği yer kalp değil, hayaldir. Hayal ise, her vakit bir sebep altında suretleri dokur. Ve manalara bir elbise diker. Bununla birlikte önem ve ehemmiyet verdiği şeylerin suretlerini yol üzerinde bırakır. Hangi mana kalpten çıplak olarak çıkıp, hayale gidecek olsa, yol üzerinde bırakılan o suretleri giyer yada hayal ona ya giydirir, ya takar, ya bulaştırır, yada perde eder. Eğer manalar temiz ve münezzeh, yol üzerindeki suretler pis ve rezil ise, giymek yoktur, sadece temas vardır. Ancak vesveseli adam bu teması, giymek ile karıştırır. “Eyvah kalbim ne kadar bozulmuş, bu sefillik, bu alçaklık beni Allahın huzurundan kovdurur” der….Şeytan onun bu damarından çok istifade eder. Bu vesveseden kurtulma çaresi Bu yaranın merhemi şudur: Nasıl ki senin namazının bir şartı olan zahiri temizliğine, karnındaki necaset zarar vermez. Öylede mukaddes manaların, çirkin suretlere yakınlığı da zarar etmez. Mesela siz, Kur’an’ın ayetlerini tefekkür ediyorsunuz, birden bir hastalık, yada bir iştah, yada şehvet gibi heyecan veren bir şey şiddetle sizin hissine dokunuyor. Elbette sizin hayaliniz, hastalığın devasını, iştah duyduğu şeyi yada şehvet ile ilgili görüntüleri dokuyacak ve onları görecek. O hallere uygun basit ve çirkin suretleri dokuyacaktır. Kalpten gelen, temiz ve ulvi manalar ise onların ortalarından geçecek. Geçeceklere ne zarar vardır, ne pis suretlerle temas vardır, ne de tehlike vardır. Ancak tehlike; zarar olduğunu zan etmek ve bu çirkin görüntülerden kurtulmaya çalışmaktır. Evet insan kalben ve fikren ilahi hakikatlere bakıp düşündüğü zaman, bilhassa namaz ve ibadet esnasında gerek şeytan tarafından, gerek nefsi tarafından pek fena, pis ve çirkin vesveseler, hatıralar sinekler gibi kalbe ve akla hücum ederler. Bu gibi çirkin şeylerin defiyle uğraşan adam, o vesveselere mağlup olur. Ancak onları mağlup edip, kaçırmak çaresi; müdafayı terk edip onlar ile uğraşmamaktır. Evet arılar ile uğraşıldıkça, onlar hücumlarını artırırlar. Onlara karışılmadığı taktirde, insanı terk eder, giderler. Yada pis bir odanın deliklerinden, semanın güneş ve yıldızlarına, cennetin gül ve çiçeklerine bakılırsa, o deliklerdeki pislik, ne bakana, ve nede bakılana bulaşmaz. Aynen bunun gibi, ilahi hakikatlere, hayal odasının deliklerinden bakıldığında, hayal deliklerinde ki kirlilik ve pislik, ne bakana, nede bakılana bulaşmaz ve zarar vermez. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Şeytan
Üst
Alt