- Katılım
- 23 Nisan 2011
- Mesajlar
- 3,344
- Tepkime puanı
- 25
1921 yılında (Hicri1339, Rumi1337) Palu’ya bağlı yeni adıyla Gemtepe (Ğeydmem) köyünde doğdu. Babası köyün önde gelen simalarından İsmail Efendi’dir.
Ona adını babasının dostu, Şeyh Said hadisesinde çokça adı geçen, sonunda da idam edilen Şeyh Şerif koydu. Adı Bahri’dir deyince Bingöllü Hacı Süleyman Efendi (Şeyhin müridi)’’ Efendi biz buralarda Bahri adını hiç duymadık. Buralarda Bahri adı yok. Neden Bahri adını koyuyorsunuz.’’deyince, Şeyh’’ O ilim deryası olacak. Bunu göreceksiniz. Onun için adını Bahri koydum’’ diye cevap verir .
Daha küçük yaştayken babasından Kur’an dersi almaya başladı. Daha sonra köylerine imam olarak gelen Bingöl’e bağlı Çan köyünden Molla Hasan Efendi’den Kur’an derslerini almaya devam etti. Bir yıl sonra Molla Hasan Gökdere’ye bağlı Züver köyüne gitti. Oda dayılarının köyü olan Züver’e giderek Ondan Kur’an dersi almaya devam etti.
Kur’an-ı hatmettikten sonra büyük Ğeylan köyüne gitti. Burada da Molla Mustafa Efendi’den yedi yıl fıkıh derslerini okudu.
Molla Mustafa’nın vefatından sonra Karakoçan’a bağlı yığ (yeni adıyla Bulgurcuk) köyüne gitti. Sarıcan’lı Seyda Molla Muhammed burada imamlık yapıyor ve dersler veriyordu. İki yıl Bulgurcuk’ta Seyda Molla Muhammed’den okumaya devam etti.
1944 yılında askere gitti. Savaş yıllarıydı. İstanbul Beykoz’da 36 ay askerlik yaptı. Terhis olduktan sonra evde ancak bir hafta kaldı. Molla Muhammed Sarıcan köyünde dersler veriyordu. Oda Sarıcan’a gitti. Bir yıl burada hem okuyor, hem de dersler veriyordu. Hocası Gözerek köyüne gidince Oda hocasıyla beraber gitti.3 yılda burada okudu. Daha sonra hocası Okçular köyüne gidince bir yılda burada okudu. Bir yılın sonunda hocası Ğeylan-ı Kebir’de ders vermeye başladı. Yine hocasıyla beraber gitti. Bir yıldan sonra hocasıyla beraber Gözerek köyüne geri döndü. 1954 yılında Seyda Molla Muhammed vefat etti.
Tahsilini henüz tamamlayamamıştı. Bunun için Diyarbakır’a gitti. Bir yıl Diyarbakır’da aslen Siirt’li olan Molla Said Cimzırk’ın derslerine devam etti. 1955 yılında burada tahsilini tamamlayarak hocası Molla Said’den icazet aldı.
1955–1960 yılları arasında Ğeydmem köyünde dersler vermeye başladı. Her yıl 50 60 civarında talebesi olurdu.
1960–1986 yılları arasında da Karakoçan’a bağlı Bulgurcuk köyünde tedrise aralıksız devam etti. Her gün sabah evden çıkar gece yarılarına kadar medresede dersler vermeye devam ederdi.
1986 yılında Elazığ’a yerleşti. Son yıllara kadar burada da dersler vermeye devam etti. Halen kendi adını taşıyan camide zaman zaman vaaz ve nasihat etmeye devam etmektedir.
İlmi hayatının yanında tasavvufi hayatı da önemli bir yer tutar. Özellikle son yıllarda bu durum daha da artmıştır. İbadetlere karşı çok düşkündür. Denilebilir ki; günün fazlası ibadetle geçer. Sufi meşreplidir. Nafile ibadetlere çokça devam eder. Genç yaşından beri Palu’lu Şeyh Haydar Baba’nın müridi olmuş Kadiri tarikatında amel yapmaya devam etmiştir. Ziyaret edenlere farz ibadetlere devam etmelerinin yanında nafile ibadetlere de devam etmeleri için tembihlerde bulunur.
İlk görüşte insanda sevgi ve saygı uyandıran, sade bir hayat sürdüren, sohbetleri ve vaazları dinleyiciyi etkileyen bir kişiliğe sahiptir. Özel hayatında ev halkına karşı çok Müşfik davranır. Buyurgan değildir. Onun için doğal olan herkesin görevini yapmasıdır. Zaten aile içinde bir misafir gibidir. Misafirlerle beraber oturur. Kimsenin olmadığı zamanlarda misafirlerinin bütün hizmetlerini kendisi görür. Sabırlı ve mütevekkil bir yaradılışa sahiptir.
Çok mütevazı bi kişiliği vardır. Seçici değildir, halkla kolay iletişim kurar, onlarla anladıkları dilden konuşur. Kimseye tepeden bakmaz. Onun için en makbul insan kulluk görevlerini hakkıyla yerine getirmeye çalışan kimsedir. Talebeleri dahil herkese karşı saygılıdır. Sorulan sorulara dikkatli bir şekilde cevap verir. Eğer soru fıkıh ile ilgiliyse bildiği halde tekrar tekrar araştırır, sonra cevap verir. Kimi soruları günlerce sabırla kitaplardan araştırdığı vakidir. Bilmediği bir şey hakkında asla konuşmaz, bilmiyorum diyebilecek olgunluktadır.
Cömerttir. Denilebilir ki; şöhretinin bir kısmını ilim ve irfanından dolayı kazandıysa, bir kısmınıda cömertlikten ve misafirperverlikten kazanmıştır. Evinden misafir eksik olmaz. Misafire ikram etmekten büyük bir haz alır. Hiçbir zaman dünyalıkta gözü olmadı. Zaten dünyalık olarak oturduğu evin dışında hiçbir şeyi de yoktur.
Dostlarına ve arkadaşlarına karşı çok vefalıdır. Dost, akraba ve hasta ziyaretlerini imkânı ölçüsünde ihmal etmez. Hayırseverdir. Akraba ve yoksullara karşı çok merhametlidr. Sahip olduğu imkânları hiç kimseden esirgemez. Herkesin derdiyle dertlenmek gibi bir yaradılışa sahiptir.
Yaşadığı çevrede aşiret kavgaları, köy kavgaları, arazi ve sınır ihtilafları, ölüm ve yaralamalar gibi çokça olaylar yaşanırdı. Seyda’nın özelliklerinden biride bu ihtilafları ve düşmanlıkları bitirmek için aracılık yapmaktı. Nerede böyle bir ihtilaf veya düşmanlık varsa aracı olur, tarafları bir şekilde uzlaştırmanın ve barıştırmanın bir yolunu bulurdu. Bölgemizde birçok ihtilaf ve kan davaları bu şekilde son bulmuştur. Allah’a şükür önceleri çokça yaşanan bu tür anlaşmazlık ve düşmanlıklar şimdilerde yok denecek kadar azalmıştır.
87 yaşında olan Seyda’nın beşi kız üçü erkek sekiz çocuğu vardır
Ona adını babasının dostu, Şeyh Said hadisesinde çokça adı geçen, sonunda da idam edilen Şeyh Şerif koydu. Adı Bahri’dir deyince Bingöllü Hacı Süleyman Efendi (Şeyhin müridi)’’ Efendi biz buralarda Bahri adını hiç duymadık. Buralarda Bahri adı yok. Neden Bahri adını koyuyorsunuz.’’deyince, Şeyh’’ O ilim deryası olacak. Bunu göreceksiniz. Onun için adını Bahri koydum’’ diye cevap verir .
Daha küçük yaştayken babasından Kur’an dersi almaya başladı. Daha sonra köylerine imam olarak gelen Bingöl’e bağlı Çan köyünden Molla Hasan Efendi’den Kur’an derslerini almaya devam etti. Bir yıl sonra Molla Hasan Gökdere’ye bağlı Züver köyüne gitti. Oda dayılarının köyü olan Züver’e giderek Ondan Kur’an dersi almaya devam etti.
Kur’an-ı hatmettikten sonra büyük Ğeylan köyüne gitti. Burada da Molla Mustafa Efendi’den yedi yıl fıkıh derslerini okudu.
Molla Mustafa’nın vefatından sonra Karakoçan’a bağlı yığ (yeni adıyla Bulgurcuk) köyüne gitti. Sarıcan’lı Seyda Molla Muhammed burada imamlık yapıyor ve dersler veriyordu. İki yıl Bulgurcuk’ta Seyda Molla Muhammed’den okumaya devam etti.
1944 yılında askere gitti. Savaş yıllarıydı. İstanbul Beykoz’da 36 ay askerlik yaptı. Terhis olduktan sonra evde ancak bir hafta kaldı. Molla Muhammed Sarıcan köyünde dersler veriyordu. Oda Sarıcan’a gitti. Bir yıl burada hem okuyor, hem de dersler veriyordu. Hocası Gözerek köyüne gidince Oda hocasıyla beraber gitti.3 yılda burada okudu. Daha sonra hocası Okçular köyüne gidince bir yılda burada okudu. Bir yılın sonunda hocası Ğeylan-ı Kebir’de ders vermeye başladı. Yine hocasıyla beraber gitti. Bir yıldan sonra hocasıyla beraber Gözerek köyüne geri döndü. 1954 yılında Seyda Molla Muhammed vefat etti.
Tahsilini henüz tamamlayamamıştı. Bunun için Diyarbakır’a gitti. Bir yıl Diyarbakır’da aslen Siirt’li olan Molla Said Cimzırk’ın derslerine devam etti. 1955 yılında burada tahsilini tamamlayarak hocası Molla Said’den icazet aldı.
1955–1960 yılları arasında Ğeydmem köyünde dersler vermeye başladı. Her yıl 50 60 civarında talebesi olurdu.
1960–1986 yılları arasında da Karakoçan’a bağlı Bulgurcuk köyünde tedrise aralıksız devam etti. Her gün sabah evden çıkar gece yarılarına kadar medresede dersler vermeye devam ederdi.
1986 yılında Elazığ’a yerleşti. Son yıllara kadar burada da dersler vermeye devam etti. Halen kendi adını taşıyan camide zaman zaman vaaz ve nasihat etmeye devam etmektedir.
İlmi hayatının yanında tasavvufi hayatı da önemli bir yer tutar. Özellikle son yıllarda bu durum daha da artmıştır. İbadetlere karşı çok düşkündür. Denilebilir ki; günün fazlası ibadetle geçer. Sufi meşreplidir. Nafile ibadetlere çokça devam eder. Genç yaşından beri Palu’lu Şeyh Haydar Baba’nın müridi olmuş Kadiri tarikatında amel yapmaya devam etmiştir. Ziyaret edenlere farz ibadetlere devam etmelerinin yanında nafile ibadetlere de devam etmeleri için tembihlerde bulunur.
İlk görüşte insanda sevgi ve saygı uyandıran, sade bir hayat sürdüren, sohbetleri ve vaazları dinleyiciyi etkileyen bir kişiliğe sahiptir. Özel hayatında ev halkına karşı çok Müşfik davranır. Buyurgan değildir. Onun için doğal olan herkesin görevini yapmasıdır. Zaten aile içinde bir misafir gibidir. Misafirlerle beraber oturur. Kimsenin olmadığı zamanlarda misafirlerinin bütün hizmetlerini kendisi görür. Sabırlı ve mütevekkil bir yaradılışa sahiptir.
Çok mütevazı bi kişiliği vardır. Seçici değildir, halkla kolay iletişim kurar, onlarla anladıkları dilden konuşur. Kimseye tepeden bakmaz. Onun için en makbul insan kulluk görevlerini hakkıyla yerine getirmeye çalışan kimsedir. Talebeleri dahil herkese karşı saygılıdır. Sorulan sorulara dikkatli bir şekilde cevap verir. Eğer soru fıkıh ile ilgiliyse bildiği halde tekrar tekrar araştırır, sonra cevap verir. Kimi soruları günlerce sabırla kitaplardan araştırdığı vakidir. Bilmediği bir şey hakkında asla konuşmaz, bilmiyorum diyebilecek olgunluktadır.
Cömerttir. Denilebilir ki; şöhretinin bir kısmını ilim ve irfanından dolayı kazandıysa, bir kısmınıda cömertlikten ve misafirperverlikten kazanmıştır. Evinden misafir eksik olmaz. Misafire ikram etmekten büyük bir haz alır. Hiçbir zaman dünyalıkta gözü olmadı. Zaten dünyalık olarak oturduğu evin dışında hiçbir şeyi de yoktur.
Dostlarına ve arkadaşlarına karşı çok vefalıdır. Dost, akraba ve hasta ziyaretlerini imkânı ölçüsünde ihmal etmez. Hayırseverdir. Akraba ve yoksullara karşı çok merhametlidr. Sahip olduğu imkânları hiç kimseden esirgemez. Herkesin derdiyle dertlenmek gibi bir yaradılışa sahiptir.
Yaşadığı çevrede aşiret kavgaları, köy kavgaları, arazi ve sınır ihtilafları, ölüm ve yaralamalar gibi çokça olaylar yaşanırdı. Seyda’nın özelliklerinden biride bu ihtilafları ve düşmanlıkları bitirmek için aracılık yapmaktı. Nerede böyle bir ihtilaf veya düşmanlık varsa aracı olur, tarafları bir şekilde uzlaştırmanın ve barıştırmanın bir yolunu bulurdu. Bölgemizde birçok ihtilaf ve kan davaları bu şekilde son bulmuştur. Allah’a şükür önceleri çokça yaşanan bu tür anlaşmazlık ve düşmanlıklar şimdilerde yok denecek kadar azalmıştır.
87 yaşında olan Seyda’nın beşi kız üçü erkek sekiz çocuğu vardır