- Katılım
- 10 Nisan 2011
- Mesajlar
- 162
- Tepkime puanı
- 5
- Yaş
- 36

Seven, sevdiğine tabi olur ve insan, sevdiğini hiç unutmaz. Allahü teâlâyı ve Onun sevdiklerini seven, sevdiklerini unutmaz, hep hatırlar, itaat ve zikreder. Mert olan bir kimse, herkesin arasında bulunur, alışveriş yapar, evlenir fakat, bir an Rabbini unutmaz. Müminin hayırlısı; ibadetlerini yapan, kendine lazım olan ilmi öğrenen, hiç kimseye kötülük yapmayan, haramlardan sakınan, kimsenin malına göz dikmeyen ve öleceğini de hiç unutmayandır. Böyle bir kimse, dünya işleri ile meşgul olurken, kalbi, Allahü teâlâyı bir an unutmaz.
Bütün hareketleri, işleri, sözleri, okumaları, dinlemeleri, hep Allah rızası için olur. Böyle olunca, insanın her uzvu ve kalbi Allahü teâlâya yönelmiş olur, hep Onu zikreder yani hatırlar. Allahü teâlâ, emirlerini ve yasaklarını unutmayan, itaat edenlere her zaman yardım eder. Nitekim Kur’an-ı kerimde mealen; (Allah size yardım ederse, kimse size galib gelemez. Size yardım etmezse, kimse yardım edemez) buyurulmaktadır.
Vaktiyle bir genç, bir köye gidiyormuş. O köyün yolu da bir vadiden geçiyormuş. O vadiden geçmek için de, sadece bir asma köprü varmış. Asma köprünün bağları da çok zayıf olduğu için, geçmek çok zor imiş. Genç, köprünün başına gelince, hiç tereddüt etmeden etrafını seyrede seyrede rahat bir şekilde köprüden geçip gitmiş. O sırada köprünün başına bir başka kimse daha gelmiş. Bakmış ki asma köprü ha düştü ha düşecek durumda. Oturmuş, uzun uzun dualar etmiş, yalvarmış ve ondan sonra asma köprüden geçmek istemiş. Fakat asma köprünün üzerine çıkar çıkmaz köprünün bağları kopmuş, köprü ile beraber adam da vadinin derinliklerine yuvarlanmış ve ölmüş.
Bu hali, vadinin yamacında bulunan evliyadan bir zat, seyrediyormuş. Gördüklerine hayret etmiş. Çünkü genç, hiçbir şey okumadan, dua etmeden, köprüden geçip gitmiş. Ama diğeri okuduğu, dua ettiği halde, asma köprünün bağları koparak köprü ile beraber düşmüş ve ölmüş. Kalbinden Allahü teâlâya yalvararak bunun hikmetini öğrenmek istemiş ve yatmış. Gece rüyasında kendisine şöyle denmiş:
“O genç, her zaman, gece gündüz hep Allahü teâlâyı hatırlar, zikreder, itaat ederdi. Köprünün başına gelinceye kadar da hep Allahü teâlâ ile idi, yani Onu zikrediyordu. Genç, cenâb-ı Hakkı hiç unutmadığı, her zaman itaat ettiği için Allahü teâlâ da, onu köprüde unutmadı. Bu sebeple genç, köprüden karşıya rahat bir şekilde geçti. Köprüden geçemeyen kimse ise, ölümü görünce Allahü teâlâyı zikretmeye, dua etmeye başladı. Köprüdeki tehlikeyi görünce değil, çok önceden Allahü teâlâ ile beraber olsaydı yani ibadetlerini yapsa, itaat etseydi, cenâb-ı Hak da, köprüde onunla beraber olur yani ona da yardım ederdi...”
Ebu Bekr es-Sekkaf hazretlerinin bir talebesi, hanımı ile beraber yolculuk ederken bir vadide yollarını kaybederler. Yanlarındaki suları da biter, susuz kalırlar. Talebe, hocası Ebu Bekr es-Sekkaf hazretlerini vesile ederek dua eder ve yardım ister. O esnada uyur ve rüyasında, atına binmiş bir halde hocasını görür. Hocası; “Seni unutacağımızı mı zannedersin? Biz, bizi sevenleri unutmayız” der ve o esnada uyanır. Bakar ki karşısında, elinde su kırbası olan birisi duruyor. Getirdiği suyu içip, kaplarını doldururlar ve sonra da o kişinin tarifi üzerine gidecekleri yolu bulup, yolculuklarına devam ederler...
Netice olarak Allahü teâlâ, kendisine itaat eden, her zaman zikreden ve emrettiği sebeplere yapışarak çalışan kullarına yardım eder, imdatlarına yetişir. İtaat etmeyen, emir ve yasaklarını hatırlamayan, yapmayan, emrettiği sebeplere yapışmayan, boş oturan tembel kullarını ise sevmez ve onlara yardım etmez. Allahü teâlâ, her şeyi görür, bilir, işitir, her var olan şeyi, her an varlıkta durdurur ve hepsinin idaresinden, hallerinden bir an gafil olmaz. Mülkünü kimseye çaldırmaz ve emirlerine uymayanların cezasını vermekten de aciz kalmaz. Allahü teâlâyı unutmayan, itaat eden, dünyada da, ahirette de rahat eder, huzurlu olur.