- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
Seni de Vururlar Bir Gün Ey Acı
Seni de vururlar bir gün ey aci
Uçusup durdugun kanatlarindan
Sazın sözün türkülerin tükenir
Ellerin koynunda kalakalirsin
Şakaklarina kar yağıyor bilesin ey aci
Gül açan yüzlerimizde
Gögeriyor rengin senin de
Biz seni
Tâ eskilerden taniriz
Hani göğüslerimize tag olur inerdin
Avuçlarimizda hira dagiydin
Al atlarin tan yerine ayarlanmiş yelelerinde
Akdeniz rüzgarlarina karışan sendin
Biliyorum
Hiçbir tarih yazmayacak
Ve bir sir gibi kalacak yakilan kitaplarda
Göbek basi anasindan henüz çözülmemis bebelerimize
Mitralyözlerin washingtondan ayarlandiğini
Seni de yakarlar bir gün ey aci
Bir taptuk kul gözlerinden vurursa
Parmakların eğrir ağaç tutamaz
Çiğliklarin çaglar asar duymazsin
Ve ben biliyorum
Örümceği, mağarayi, güvercini, asâyı
Ve Ibrahimin baltasini
Ben biliyorum
Nereden başladi bu kesik dans
Ve bu dansa karşi afyonlanmiş hecin yüzlü insanlar kim?
Kim kimin yaninda
Kim kimin karşisinda
Meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim
Üsküdar kiz lisesinde okuyan genç kiz
Çantasında kimin fotoğrafini taşiyor
Kadiköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar
Neden gülüyorlar ki
Seni de vururlar bir gün ey aci
Filistinde sapan taşlı çocuklar
Dalın, kolun, fidelerin, budanir
Kuru bir kütükle kalakalirsin
Öyle bakmayin balkonlarinizdan
Fırat nehri ayrilik çıbanına tutuldu,
Damarlarimizi yirtiyor
Tuna nehri, onulmaz boşnak siziları
Pompalıyor yüregime
Pilevne türküleri ağıtlara dönüşürken,
Çeçenyada yiğitler
inancın, emeğin ve aşkın
Kılcal damarlarına ulaşıp sustular...
Ve ne Bağdattan
Ne şamdan
Ne Mekkeden
Ne Diyarbekirden
Ne istanbuldan
Ne Buharadan
Bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi
Duymuyor
Seni de vururlar bir gün ey acı
Halepçede soldurulmuş gül gibi
Bu sevdaya düşsen sen de yanarsın
Suskun, sıcak, uzun yaz geceleri
Ve siz
Ey analar,
Siz, gecelerinizi böler çocuklarınıza ninniler
Söylerdiniz
Hani siz, fatihler doğururdunuz...
Gelin-kızların giysileri kirletildi
Çocuklar hep yetim kalıyor
"Elem yecidke yetimen feava"
Ve ben biliyorum
Ben biliyorum
İstanbulun
Bağdatın
Diyarıbekirin
Mekkenin
Birbirine nasıl bağlandığı, nasıl çözüldüğünü sonra
Ey insan
Ey insanlık
Ayağa kalk
Kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
Boyunları gövdesinden ayrılmamış insanları
Gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu Çocukları
Gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin
Ve bir gün
Bu dünya
Gül bahçesine dönecek
Bunu böylece bilin ve
Unutmayın
Seni de vururlar bir gün ey aci
Uçusup durdugun kanatlarindan
Sazın sözün türkülerin tükenir
Ellerin koynunda kalakalirsin
Şakaklarina kar yağıyor bilesin ey aci
Gül açan yüzlerimizde
Gögeriyor rengin senin de
Biz seni
Tâ eskilerden taniriz
Hani göğüslerimize tag olur inerdin
Avuçlarimizda hira dagiydin
Al atlarin tan yerine ayarlanmiş yelelerinde
Akdeniz rüzgarlarina karışan sendin
Biliyorum
Hiçbir tarih yazmayacak
Ve bir sir gibi kalacak yakilan kitaplarda
Göbek basi anasindan henüz çözülmemis bebelerimize
Mitralyözlerin washingtondan ayarlandiğini
Seni de yakarlar bir gün ey aci
Bir taptuk kul gözlerinden vurursa
Parmakların eğrir ağaç tutamaz
Çiğliklarin çaglar asar duymazsin
Ve ben biliyorum
Örümceği, mağarayi, güvercini, asâyı
Ve Ibrahimin baltasini
Ben biliyorum
Nereden başladi bu kesik dans
Ve bu dansa karşi afyonlanmiş hecin yüzlü insanlar kim?
Kim kimin yaninda
Kim kimin karşisinda
Meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim
Üsküdar kiz lisesinde okuyan genç kiz
Çantasında kimin fotoğrafini taşiyor
Kadiköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar
Neden gülüyorlar ki
Seni de vururlar bir gün ey aci
Filistinde sapan taşlı çocuklar
Dalın, kolun, fidelerin, budanir
Kuru bir kütükle kalakalirsin
Öyle bakmayin balkonlarinizdan
Fırat nehri ayrilik çıbanına tutuldu,
Damarlarimizi yirtiyor
Tuna nehri, onulmaz boşnak siziları
Pompalıyor yüregime
Pilevne türküleri ağıtlara dönüşürken,
Çeçenyada yiğitler
inancın, emeğin ve aşkın
Kılcal damarlarına ulaşıp sustular...
Ve ne Bağdattan
Ne şamdan
Ne Mekkeden
Ne Diyarbekirden
Ne istanbuldan
Ne Buharadan
Bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi
Duymuyor
Seni de vururlar bir gün ey acı
Halepçede soldurulmuş gül gibi
Bu sevdaya düşsen sen de yanarsın
Suskun, sıcak, uzun yaz geceleri
Ve siz
Ey analar,
Siz, gecelerinizi böler çocuklarınıza ninniler
Söylerdiniz
Hani siz, fatihler doğururdunuz...
Gelin-kızların giysileri kirletildi
Çocuklar hep yetim kalıyor
"Elem yecidke yetimen feava"
Ve ben biliyorum
Ben biliyorum
İstanbulun
Bağdatın
Diyarıbekirin
Mekkenin
Birbirine nasıl bağlandığı, nasıl çözüldüğünü sonra
Ey insan
Ey insanlık
Ayağa kalk
Kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
Boyunları gövdesinden ayrılmamış insanları
Gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu Çocukları
Gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin
Ve bir gün
Bu dünya
Gül bahçesine dönecek
Bunu böylece bilin ve
Unutmayın
GRUP GENC