Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
şefkat-merhamet-hoşgörü
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="beydeba" data-source="post: 11631" data-attributes="member: 7"><p><span style="font-size: 12px"><img src="https://img1.blogcu.com/images/s/a/l/salihamel1/image007.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Dinimizin önemli tavsiyelerinden biri olan; en önemli erdemlerin başında gelen ve müminlerin en önemli ahlaki özelliklerinden birisi de şefkatli olmak, merhamet ve hoşgörü sahibi olmaktır. Tüm diğer İslami ve ahlaki erdemlerde bizlere örnek olan, önder olan, Hz peygamberimiz bu konuda da yine bizlere en güzel örnektir. </span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Tüm evrene bir rahmet vesilesi olarak gönderilen sevgili peygamberimizin Hz Muhammed (s.a.v.) in şefkati ve merhameti de evrenseldi. Yaratılmışların içinde Allah’ı Teala’nın isimleriyle vasıflandırılmak sadece onun mazhar olduğu bir ayrıcalıktır. Çünkü onun özelliklerinden bahsederken bizlere tövbe suresindeki 128. ayette: “And olsun ki; size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O sizlere karşı çok düşkündür. Bütün müminlere de çok şefkatli ve merhametlidir.” buyurmaktadır. </span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Âlemlerin rabbi tarafından eğitilerek terbiye edilen bir şefkat ve merhametin yaşayan canlı örneği ve öğreticisi olan bu yüce Resul’ün insanlığa yönelik tavsiyelerinden birisi şöyledir: “ merhametli olana Allah da merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet gösterin ki, göktekiler de size merhamet etsinler. (Tirmizi, Birr 16) Şefkat ve merhametiyle tüm evreni kuşatacak şekilde engin bir görüş ve öğretiye sahip olan peygamberimizin hayatından sizlere örnekler sunmaya çalışayım. </span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Bir keresinde kendisine zulüm ve eziyet edenlere onlara lanet ve beddua etmesi telkin edildiğinde: “hayır, ben lanet okumak için değil, âlemlere rahmet olmak için gönderildim.” (Müslim, Birr 87) demiştir. Bu şekilde Cenab-ı Hak tarafından kendisine bahşedilen sevgi, şefkat, merhamet ve hoşgörü dolu yüreğiyle insanlık için bir hayat düsturu olduğunu göstermiştir. </span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> İnsanlığa kutlu tebliğini yapmak, kendisine inanacak müminlere ulaşmak ve Taif yakınlarından imanı destek almak düşüncesiyle gittiği Taif yolculuğunda manevi oğlu Zeyd Bin Haris’e ile birlikte; İslam dinini tebliği esnasında taşlanmıştı. Taşlardan bir bahçeye sığınmış ve bu esnada da dişi kırılmıştı. Yorgun bitkin bir halde bahçeye saklandıktan sonra rabbine şöyle yalvarıyordu. “ Allah’ım! Güçsüzlüğümü, çaresizliğimi, insanlar tarafından hor ve hakir görülüşümü sana arz ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi!... Herkesin zayıf görüp üzerine yüklendiği çaresizlerin rabbi sensin… Eğer bana karşı bir gazabın söz konusu değilse, belalara ve çektiğim sıkıntılara aldırmam. Ancak senin rahmetin bunları da göstermeyecek kadar geniştir…” (İbni Hişam cilt 2, sayfa 68) diye dua etmiştir. </span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Buradaki sığındığı bağda Addas tarafından kendilerine üzüm ikram edildi. Onun imanına vesile olduktan sonra, Taif’te karşılaştığı muameleden dolayı gönlü buruk ve üzgün bir şekilde Mekke’ye dönmek için yola çıktığında Cebrail (a.s) gelerek şöyle dedi: “Allah, insanların senin hakkında söylediklerini işitmiştir. Onların seni korumaya yanaşmadıklarını da biliyor. Sana dağların sevk ve idaresinden sorumlu şu meleği gönderdi. Ne istersen emrine amadedir.” dedi. </span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> O melek ise; peygamberimize selam vererek şöyle dedi: “Ey Muhammed! Evet, ben bunun için buradayım. Sen istersen eğer, şu iki yalçın dağı üzerlerine çöktürüp onları helak ederim. Sen emredersen eğer, bunu hemen yaparım…” deyince; şefkati ve merhameti eşsiz olan ve engin bir hoşgörüye sahip olan, sevgili peygamberimiz Hz Muhammed şöyle cevap verdi: “Hayır! Bunu kesinlikle istemem… Ben rabbimden onların neslinden gelecek insanlardan, sadece Allah’a ibadet eden ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayan bir nesil çıkarmasını diliyorum.” (Buhari, Bed’ül halk, 7) temennisinde bulunmuştur. </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Peygamberimizin örnek hayatından, onun merhamet ve engin hoşgörüsüyle ilgili pek çok örnek bulmak mümkündür. Bunları çoğaltıp sıralamak yerine, burada kısa ve öz tavsiyelerimizle merhamet duygusunu geliştirip yerleştirmek için şunları söyleyebiliriz. Gerek insanlara karşı, gerek hayvanlara karşı, gerek bitkilere karşı merhametli davranarak hem peygamberimizin örnek hayatına uygun olarak yaşayalım. Onun hayatını hayatımıza tatbik ederek rabbimizin rızasını kazanmayı öncelikli hedef edinerek, başkalarına da örnek olalım ve güzellikleri tavsiye edelim. Kötülük, kin, husumet, zulüm ve eziyet gibi dinimizce hoş görülmeyen davranışlardan uzak olmalıyız. İnsan, hayvan, bitki ve hatta cansız varlıklara karşı her türlü zarar vermekten kaçınarak, sevgi çerçevesinde merhametli ve hoşgörülü davranarak, başta yüce Allah’ın hoşnutlunun yanında, peygamberimizin ve yaratığı diğer tüm varlıklarının da hoşnutluğunu kazanmalıyız.</span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Bir yetimin başını okşamak, susuz kalmış bir kediye ya da köpeğe ayak kabınla su içirmek, av hayvanlarından avlanırken aşırı gitmeden, birle yetinmeyip üç, beş, yedi ve sekiz tavşan vs vurma gibi davranışlardan uzak durmak gerekir. Avlanma yaparken de merhametli ve kanaatli olmak, onlarında bir canı olduğunu bilmek gerekir. </span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Anne karnındaki ceninleri çeşitli bahanelerle öldürmemek, ahlaki çöküntü içinde bırakarak evlatların ana-baba, eş ve sevgili gibi yakınlarına varıncaya kadar eziyet ve katline yol açmamak gerekir. İslam fıtratıyla doğan bebeklerin, büyüdükçe rabbiyle arasına duvarlar örmeden, yaratıcısından uzaklaşmamasını sağlayacak bir eğitimle eğitmek gerekir. </span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Yani kısaca bu yazıya son verirken şunları da söylemekte yarar var. Merhamet ve hoşgörü gibi bahse konu güzelliklerin yanında İslam dinini ve Müslümanlığı eksiksiz ve en güzel bir şekilde yaşama gayretinde olmalıyız. Cenneti hak etmek, cehennem ateşinden uzak olmak hedefimiz olmalı… Ancak bundan daha güzeli, rabbimizin rızasını kazanmak olduğunu bilmeliyiz. Allah’ın rızasını kazandıktan sonra, zaten cennete girmek hak olacaktır. </span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Biliriz rabbim ölümü, bize ne uzak, ne yakın</span></p><p><span style="font-size: 12px"> Gelen her bir fani canlı, er geç göçüp gider bakın</span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Ölümsüzlüğü tatsak ki, cehennem yakarsa yaksın</span></p><p><span style="font-size: 12px"> Yüce rabbimiz razıysa, o ölüm bize ne yapsın</span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Son olarak Erdem Beyazıt ta şöyle diyor bir beytinde:</span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> “Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm,</span></p><p><span style="font-size: 12px"> Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm” Erdem Beyazıt </span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px"> Rabbim cümlemizi sevgi, merhamet, hoşgörü ve haklara saygıdan yoksun bırakmasın. Ve cümlemizden razı olsun. Amin!...</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="beydeba, post: 11631, member: 7"] [SIZE=3][IMG]https://img1.blogcu.com/images/s/a/l/salihamel1/image007.jpg[/IMG] Dinimizin önemli tavsiyelerinden biri olan; en önemli erdemlerin başında gelen ve müminlerin en önemli ahlaki özelliklerinden birisi de şefkatli olmak, merhamet ve hoşgörü sahibi olmaktır. Tüm diğer İslami ve ahlaki erdemlerde bizlere örnek olan, önder olan, Hz peygamberimiz bu konuda da yine bizlere en güzel örnektir. Tüm evrene bir rahmet vesilesi olarak gönderilen sevgili peygamberimizin Hz Muhammed (s.a.v.) in şefkati ve merhameti de evrenseldi. Yaratılmışların içinde Allah’ı Teala’nın isimleriyle vasıflandırılmak sadece onun mazhar olduğu bir ayrıcalıktır. Çünkü onun özelliklerinden bahsederken bizlere tövbe suresindeki 128. ayette: “And olsun ki; size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O sizlere karşı çok düşkündür. Bütün müminlere de çok şefkatli ve merhametlidir.” buyurmaktadır. Âlemlerin rabbi tarafından eğitilerek terbiye edilen bir şefkat ve merhametin yaşayan canlı örneği ve öğreticisi olan bu yüce Resul’ün insanlığa yönelik tavsiyelerinden birisi şöyledir: “ merhametli olana Allah da merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet gösterin ki, göktekiler de size merhamet etsinler. (Tirmizi, Birr 16) Şefkat ve merhametiyle tüm evreni kuşatacak şekilde engin bir görüş ve öğretiye sahip olan peygamberimizin hayatından sizlere örnekler sunmaya çalışayım. Bir keresinde kendisine zulüm ve eziyet edenlere onlara lanet ve beddua etmesi telkin edildiğinde: “hayır, ben lanet okumak için değil, âlemlere rahmet olmak için gönderildim.” (Müslim, Birr 87) demiştir. Bu şekilde Cenab-ı Hak tarafından kendisine bahşedilen sevgi, şefkat, merhamet ve hoşgörü dolu yüreğiyle insanlık için bir hayat düsturu olduğunu göstermiştir. İnsanlığa kutlu tebliğini yapmak, kendisine inanacak müminlere ulaşmak ve Taif yakınlarından imanı destek almak düşüncesiyle gittiği Taif yolculuğunda manevi oğlu Zeyd Bin Haris’e ile birlikte; İslam dinini tebliği esnasında taşlanmıştı. Taşlardan bir bahçeye sığınmış ve bu esnada da dişi kırılmıştı. Yorgun bitkin bir halde bahçeye saklandıktan sonra rabbine şöyle yalvarıyordu. “ Allah’ım! Güçsüzlüğümü, çaresizliğimi, insanlar tarafından hor ve hakir görülüşümü sana arz ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi!... Herkesin zayıf görüp üzerine yüklendiği çaresizlerin rabbi sensin… Eğer bana karşı bir gazabın söz konusu değilse, belalara ve çektiğim sıkıntılara aldırmam. Ancak senin rahmetin bunları da göstermeyecek kadar geniştir…” (İbni Hişam cilt 2, sayfa 68) diye dua etmiştir. Buradaki sığındığı bağda Addas tarafından kendilerine üzüm ikram edildi. Onun imanına vesile olduktan sonra, Taif’te karşılaştığı muameleden dolayı gönlü buruk ve üzgün bir şekilde Mekke’ye dönmek için yola çıktığında Cebrail (a.s) gelerek şöyle dedi: “Allah, insanların senin hakkında söylediklerini işitmiştir. Onların seni korumaya yanaşmadıklarını da biliyor. Sana dağların sevk ve idaresinden sorumlu şu meleği gönderdi. Ne istersen emrine amadedir.” dedi. O melek ise; peygamberimize selam vererek şöyle dedi: “Ey Muhammed! Evet, ben bunun için buradayım. Sen istersen eğer, şu iki yalçın dağı üzerlerine çöktürüp onları helak ederim. Sen emredersen eğer, bunu hemen yaparım…” deyince; şefkati ve merhameti eşsiz olan ve engin bir hoşgörüye sahip olan, sevgili peygamberimiz Hz Muhammed şöyle cevap verdi: “Hayır! Bunu kesinlikle istemem… Ben rabbimden onların neslinden gelecek insanlardan, sadece Allah’a ibadet eden ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayan bir nesil çıkarmasını diliyorum.” (Buhari, Bed’ül halk, 7) temennisinde bulunmuştur. Peygamberimizin örnek hayatından, onun merhamet ve engin hoşgörüsüyle ilgili pek çok örnek bulmak mümkündür. Bunları çoğaltıp sıralamak yerine, burada kısa ve öz tavsiyelerimizle merhamet duygusunu geliştirip yerleştirmek için şunları söyleyebiliriz. Gerek insanlara karşı, gerek hayvanlara karşı, gerek bitkilere karşı merhametli davranarak hem peygamberimizin örnek hayatına uygun olarak yaşayalım. Onun hayatını hayatımıza tatbik ederek rabbimizin rızasını kazanmayı öncelikli hedef edinerek, başkalarına da örnek olalım ve güzellikleri tavsiye edelim. Kötülük, kin, husumet, zulüm ve eziyet gibi dinimizce hoş görülmeyen davranışlardan uzak olmalıyız. İnsan, hayvan, bitki ve hatta cansız varlıklara karşı her türlü zarar vermekten kaçınarak, sevgi çerçevesinde merhametli ve hoşgörülü davranarak, başta yüce Allah’ın hoşnutlunun yanında, peygamberimizin ve yaratığı diğer tüm varlıklarının da hoşnutluğunu kazanmalıyız. Bir yetimin başını okşamak, susuz kalmış bir kediye ya da köpeğe ayak kabınla su içirmek, av hayvanlarından avlanırken aşırı gitmeden, birle yetinmeyip üç, beş, yedi ve sekiz tavşan vs vurma gibi davranışlardan uzak durmak gerekir. Avlanma yaparken de merhametli ve kanaatli olmak, onlarında bir canı olduğunu bilmek gerekir. Anne karnındaki ceninleri çeşitli bahanelerle öldürmemek, ahlaki çöküntü içinde bırakarak evlatların ana-baba, eş ve sevgili gibi yakınlarına varıncaya kadar eziyet ve katline yol açmamak gerekir. İslam fıtratıyla doğan bebeklerin, büyüdükçe rabbiyle arasına duvarlar örmeden, yaratıcısından uzaklaşmamasını sağlayacak bir eğitimle eğitmek gerekir. Yani kısaca bu yazıya son verirken şunları da söylemekte yarar var. Merhamet ve hoşgörü gibi bahse konu güzelliklerin yanında İslam dinini ve Müslümanlığı eksiksiz ve en güzel bir şekilde yaşama gayretinde olmalıyız. Cenneti hak etmek, cehennem ateşinden uzak olmak hedefimiz olmalı… Ancak bundan daha güzeli, rabbimizin rızasını kazanmak olduğunu bilmeliyiz. Allah’ın rızasını kazandıktan sonra, zaten cennete girmek hak olacaktır. Biliriz rabbim ölümü, bize ne uzak, ne yakın Gelen her bir fani canlı, er geç göçüp gider bakın Ölümsüzlüğü tatsak ki, cehennem yakarsa yaksın Yüce rabbimiz razıysa, o ölüm bize ne yapsın Son olarak Erdem Beyazıt ta şöyle diyor bir beytinde: “Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm, Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm” Erdem Beyazıt Rabbim cümlemizi sevgi, merhamet, hoşgörü ve haklara saygıdan yoksun bırakmasın. Ve cümlemizden razı olsun. Amin!...[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
şefkat-merhamet-hoşgörü
Üst
Alt