Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Serbest kürsü
Satanizm ve satanistlik nedir?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Gönül sızım" data-source="post: 74181" data-attributes="member: 1049"><p><span style="color: Black">Satanizm (şeytana tapıcılık) aslında, çocukların ailelerine ait her değerden kopuşun çok uç noktalarda bir ifadesi. </span></p><p><span style="color: Black">Aslında sorun, günümüzde çocukların içinde yaşadıkları toplumun inanç ve değerler sistemiyle çatışmaya itilmeleri. Yanlış eğitimle, iletişim araçlarından akıp duran yanlış mesajlarla, ailelerin yanlış tutumlarıyla kendi bünyemizden koparılmış olmaları.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Oysa bir taraftan zamane çocuklarının büyük sorun olduğundan şikayetçi olan birçok ebeveyn, kendi çocuğu söz konusu olduğunda, her zamanki umursamazlıklarıyla </span></p><p><span style="color: Black">“yok canım, benim çocuğum iyidir, akıllıdır, sapmaz.” diyerek olanları hafife alabiliyor. </span></p><p><span style="color: Black">Dindar ailelerden uzak gibi görünen sapık gruplara katılma problemi, maalesef özellikle büyük şehirlerde yaşayan çocuklarımız için ciddi bir tehdit. </span></p><p><span style="color: Black">Bu tehdidin, satanizm gibi hepimizi ürküten bir tablo ile gündeme girişi, sorunun nasıl çözüleceğine dair tartışmaların başlamasına da sebep oldu. </span></p><p><span style="color: Black">Yazılı ve görsel basında yer aldığı kadarıyla konuya ilişkin iki önemli tespit üzerinde duruluyor.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Bir grup uzman, bu kişilerin (şeytana tapanların) psiko-patolojik eğilimlerinden (ruhsal bozukluklarından) dolayı böyle bir akıma kapıldıklarını vurguluyorlar. </span></p><p><span style="color: Black">Diğer bir grup ise aile içi iletişim sorunları üzerinde duruyor.</span></p><p><span style="color: Black">Her iki yaklaşımın da doğruluk payı var. Ancak, burada üzerinde durulması gereken noktanın “sosyal çevre” olduğu kanısındayız. </span></p><p><span style="color: Black">Kişiliğin oluşum sürecinde eğitim ve çevrenin gücünü vurgulayan eğitimcilere ait şu sözler oldukça önemli: </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">“Her çocuk boş, beyaz bir sayfadır. Bu temiz sayfaya yazılanlar o çocuğun şahsiyetini belirler.” “Bana iki çocuk verin. Birini bir hırsız, bir cani olarak, diğerini de bir mühendis, bir doktor olarak yetiştireyim.”</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Çocuğun kişiliğini kalıtım mı, çevre mi belirler sorusu üzerine yıllardır yapılagelen tartışmalar, doğuştan getirilen bir takım potansiyel özelliklerin çevre tarafından şekillendirildiği noktasında uzlaşmakta. Bu açıdan bakıldığında şu soruları sormamız gerekir: Çocuğumuzun içinde yaşadığı çevreyi ne kadar tanıyoruz? </span></p><p><span style="color: Black">Çocuğumuza çevreden gelen etkileri denetleme imkanına sahip miyiz? Bu sorulara tam anlamıyla evet dememiz mümkün değil elbette.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Kötü arkadaşların, kötü fikirlerin çocuklarımıza ulaşmasını engelleme, çocuklarımızın ideal bir çevrede yaşamasını sağlama şansına sahip değilsek, öyleyse ne yapmalıyız? Burada hedefimiz “azgın dalgalar karşısında dimdik ayakta durabilen, aşınmayan kayalar gibi” çocuklar yetiştirmek. Ama bu eğitimi verebilmek hiç kolay değil.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Çocuklara bir takım toplumsal ve dinî kuralları öğreterek bu görevi yerine getirdiğimizi zannederiz. </span></p><p><span style="color: Black">Halbuki uygulama ve denetleme noktasında gösterdiğimiz istikrarsızlık, çocukta güvensizlik ve hayal kırıklığına sebep olmakta ve çocuğun anne-babasıyla </span></p><p><span style="color: Black">arasına mesafe koymasına yol açmakta. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Diğer yandan “aman baskıcı olmayın, hoş görün, zamanla doğruları kendisi anlar” gibi sözümona uzman öğütleri de anne-babaların bocalamasına neden olmakta. </span></p><p><span style="color: Black">Ya “özgürlük” kavramı üzerinde yapılan tartışmalara ne demeli? Gençler için “özgürlük” kavramı çok değerlidir. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Ancak, başkalarına bağımlı olmadan “doğru” karar verebilmek, kendi ayakları üzerinde durabilmek, kontrol dışı içgüdülerin hükmettiği gibi yaşamak anlayışıyla karıştırılmamalı. Çocuğun peşinde bir ahlak zabıtası gibi gezmek de doğru değil.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black"><strong>Bu noktada hem disiplinin, hem de hoşgörünün dozunu iyi ayarlamaktan başka çare gözükmüyor. </strong></span></p><p><span style="color: Black">Çocuğu eve kapatıp, dış dünyadan-sosyal çevreden tecrid edemeyiz. Ancak, dış çevresini şekillendirmede, arkadaşlarını seçmede, zamanını değerlendirme ve </span></p><p><span style="color: Black">planlamada ona yardımcı olabiliriz. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Ayrıca çocuğumuzun yanlışlarının başkaları tarafından hatırlatılmasından, hatta düzeltilmesinden rahatsız olmamalıyız. Çevremizde örnek alınacak dostların, komşuların, aile büyüklerinin olması, bunların çocuklarımızın hatalarına müdahale etmesi bizim için büyük bir şanstır. Yani çocuklarımızın terbiyesini en yakın çevremizden başlayarak, başkalarıyla paylaşmalıyız.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Zaman zaman, hangi yaşta olursa olsun çocuklarımızın dışarıda birlikte olduğu arkadaşlarının evimize gelmesine izin vermeliyiz. </span></p><p><span style="color: Black">Çocukları eve alın, ama onların başında beklemeyin, fakat kulak misafiri olun. Fedakarlık yapın, oyun oynama özgürlüğünü evde de yaşamalarını sağlayın. İkramda bulunun. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Hatta bazen onlarla oynayın, örnek hikayeler, kıssalar anlatın, onların dünyasına girin. Çocukların okuduklarını okuyun, izlediklerini izleyin. </span></p><p><span style="color: Black">Onların etkilendiği şeylerden haberdar olun. Çocuklarınızla olduğu kadar, arkadaşlarıyla da arkadaş olun. Ailelerini mutlaka tanımaya çalışın.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Çocuk ya da genç, ilk sigarayı, içkiyi vb. arkadaşının elinden içer. Çocuğun durup dururken gidip bakkaldan sigara alıp içmek aklına gelmez. </span></p><p><span style="color: Black">İlk cinsel sözleri, deneyimleri arkadaşlarından öğrenir. Arkadaşlarla, anne-babaların yaptığı iyilikler ve fedakarlıklar değil, koydukları kurallar, engeller, sınırlar, </span></p><p><span style="color: Black">azarlar, dayaklar konuşulur daha çok.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">masum kılıklara bürünüp çocuklarımızı tesir altına almaya çalışan sapık akımlar toplumumuzu kuşatmaya devam ediyor. </span></p><p><span style="color: Black">Moda adına, müzik adına, eğlence adına, film adına, sanat adına adım adım ilerlemekte.</span></p><p><span style="color: Black">Çocuklarımızın eğitiminde biraz daha titiz olmalıyız. Bugüne kadar hoşgörü adına olanlara boşverdik, çözüm üretici olmadık. Artık, önce kendimiz disiplinli ve gençlere </span></p><p><span style="color: Black">örnek olabilecek birer insan olalım, sonra çocuklarımıza-gençlerimize destek verelim.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black"><strong>Yüce Rabbimden, şeytanın şerrinden uzak, ruh sağlığı yerinde evlatlar yetiştirmenizde kolaylıklar dilerim</strong>.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Gönül sızım, post: 74181, member: 1049"] [COLOR="Black"]Satanizm (şeytana tapıcılık) aslında, çocukların ailelerine ait her değerden kopuşun çok uç noktalarda bir ifadesi. Aslında sorun, günümüzde çocukların içinde yaşadıkları toplumun inanç ve değerler sistemiyle çatışmaya itilmeleri. Yanlış eğitimle, iletişim araçlarından akıp duran yanlış mesajlarla, ailelerin yanlış tutumlarıyla kendi bünyemizden koparılmış olmaları. Oysa bir taraftan zamane çocuklarının büyük sorun olduğundan şikayetçi olan birçok ebeveyn, kendi çocuğu söz konusu olduğunda, her zamanki umursamazlıklarıyla “yok canım, benim çocuğum iyidir, akıllıdır, sapmaz.” diyerek olanları hafife alabiliyor. Dindar ailelerden uzak gibi görünen sapık gruplara katılma problemi, maalesef özellikle büyük şehirlerde yaşayan çocuklarımız için ciddi bir tehdit. Bu tehdidin, satanizm gibi hepimizi ürküten bir tablo ile gündeme girişi, sorunun nasıl çözüleceğine dair tartışmaların başlamasına da sebep oldu. Yazılı ve görsel basında yer aldığı kadarıyla konuya ilişkin iki önemli tespit üzerinde duruluyor. Bir grup uzman, bu kişilerin (şeytana tapanların) psiko-patolojik eğilimlerinden (ruhsal bozukluklarından) dolayı böyle bir akıma kapıldıklarını vurguluyorlar. Diğer bir grup ise aile içi iletişim sorunları üzerinde duruyor. Her iki yaklaşımın da doğruluk payı var. Ancak, burada üzerinde durulması gereken noktanın “sosyal çevre” olduğu kanısındayız. Kişiliğin oluşum sürecinde eğitim ve çevrenin gücünü vurgulayan eğitimcilere ait şu sözler oldukça önemli: “Her çocuk boş, beyaz bir sayfadır. Bu temiz sayfaya yazılanlar o çocuğun şahsiyetini belirler.” “Bana iki çocuk verin. Birini bir hırsız, bir cani olarak, diğerini de bir mühendis, bir doktor olarak yetiştireyim.” Çocuğun kişiliğini kalıtım mı, çevre mi belirler sorusu üzerine yıllardır yapılagelen tartışmalar, doğuştan getirilen bir takım potansiyel özelliklerin çevre tarafından şekillendirildiği noktasında uzlaşmakta. Bu açıdan bakıldığında şu soruları sormamız gerekir: Çocuğumuzun içinde yaşadığı çevreyi ne kadar tanıyoruz? Çocuğumuza çevreden gelen etkileri denetleme imkanına sahip miyiz? Bu sorulara tam anlamıyla evet dememiz mümkün değil elbette. Kötü arkadaşların, kötü fikirlerin çocuklarımıza ulaşmasını engelleme, çocuklarımızın ideal bir çevrede yaşamasını sağlama şansına sahip değilsek, öyleyse ne yapmalıyız? Burada hedefimiz “azgın dalgalar karşısında dimdik ayakta durabilen, aşınmayan kayalar gibi” çocuklar yetiştirmek. Ama bu eğitimi verebilmek hiç kolay değil. Çocuklara bir takım toplumsal ve dinî kuralları öğreterek bu görevi yerine getirdiğimizi zannederiz. Halbuki uygulama ve denetleme noktasında gösterdiğimiz istikrarsızlık, çocukta güvensizlik ve hayal kırıklığına sebep olmakta ve çocuğun anne-babasıyla arasına mesafe koymasına yol açmakta. Diğer yandan “aman baskıcı olmayın, hoş görün, zamanla doğruları kendisi anlar” gibi sözümona uzman öğütleri de anne-babaların bocalamasına neden olmakta. Ya “özgürlük” kavramı üzerinde yapılan tartışmalara ne demeli? Gençler için “özgürlük” kavramı çok değerlidir. Ancak, başkalarına bağımlı olmadan “doğru” karar verebilmek, kendi ayakları üzerinde durabilmek, kontrol dışı içgüdülerin hükmettiği gibi yaşamak anlayışıyla karıştırılmamalı. Çocuğun peşinde bir ahlak zabıtası gibi gezmek de doğru değil. [B]Bu noktada hem disiplinin, hem de hoşgörünün dozunu iyi ayarlamaktan başka çare gözükmüyor. [/B] Çocuğu eve kapatıp, dış dünyadan-sosyal çevreden tecrid edemeyiz. Ancak, dış çevresini şekillendirmede, arkadaşlarını seçmede, zamanını değerlendirme ve planlamada ona yardımcı olabiliriz. Ayrıca çocuğumuzun yanlışlarının başkaları tarafından hatırlatılmasından, hatta düzeltilmesinden rahatsız olmamalıyız. Çevremizde örnek alınacak dostların, komşuların, aile büyüklerinin olması, bunların çocuklarımızın hatalarına müdahale etmesi bizim için büyük bir şanstır. Yani çocuklarımızın terbiyesini en yakın çevremizden başlayarak, başkalarıyla paylaşmalıyız. Zaman zaman, hangi yaşta olursa olsun çocuklarımızın dışarıda birlikte olduğu arkadaşlarının evimize gelmesine izin vermeliyiz. Çocukları eve alın, ama onların başında beklemeyin, fakat kulak misafiri olun. Fedakarlık yapın, oyun oynama özgürlüğünü evde de yaşamalarını sağlayın. İkramda bulunun. Hatta bazen onlarla oynayın, örnek hikayeler, kıssalar anlatın, onların dünyasına girin. Çocukların okuduklarını okuyun, izlediklerini izleyin. Onların etkilendiği şeylerden haberdar olun. Çocuklarınızla olduğu kadar, arkadaşlarıyla da arkadaş olun. Ailelerini mutlaka tanımaya çalışın. Çocuk ya da genç, ilk sigarayı, içkiyi vb. arkadaşının elinden içer. Çocuğun durup dururken gidip bakkaldan sigara alıp içmek aklına gelmez. İlk cinsel sözleri, deneyimleri arkadaşlarından öğrenir. Arkadaşlarla, anne-babaların yaptığı iyilikler ve fedakarlıklar değil, koydukları kurallar, engeller, sınırlar, azarlar, dayaklar konuşulur daha çok. masum kılıklara bürünüp çocuklarımızı tesir altına almaya çalışan sapık akımlar toplumumuzu kuşatmaya devam ediyor. Moda adına, müzik adına, eğlence adına, film adına, sanat adına adım adım ilerlemekte. Çocuklarımızın eğitiminde biraz daha titiz olmalıyız. Bugüne kadar hoşgörü adına olanlara boşverdik, çözüm üretici olmadık. Artık, önce kendimiz disiplinli ve gençlere örnek olabilecek birer insan olalım, sonra çocuklarımıza-gençlerimize destek verelim. [B]Yüce Rabbimden, şeytanın şerrinden uzak, ruh sağlığı yerinde evlatlar yetiştirmenizde kolaylıklar dilerim[/B].[/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Serbest kürsü
Satanizm ve satanistlik nedir?
Üst
Alt