şanlıurfa unutulmayanlar

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
KAZANCI BEDİH

KAZANCI BEDİH Kimdir -KAZANCI BEDİH Biyografisi

Hayatı:

Kazancı Bedih lakabıyla tanınan Bedih Yoluk 1929 senesinde Urfa’nın Hekimdede Mahallesi’nde doğar. Culhacılık yapan babası Halil Usta’nın mesleğinden çocukluk yıllarında ilk sanat zevkini alır. Gençlik döneminde, o yıllarda çok değerli bir sanat olan bakırcılık mesleğine Hasan Diyar Usta’nın yanında başlar ve 15 yıl kadar bu mesleği sürdürür. 1960 lı yıllarda belediyede işe girer ve 26 yıl çalışıp emekli olur.

1960’tan evvelin Urfa’sında, Dergâh-Balıklıgöl ve Hasan Padişah Camisi’nin arasında yer alan Mecmue’l Bahr denilen yer, yazın ve bahar aylarında dinlenilen, sefa sürülen tarihi bir mekandır. Suların toplandığı yer anlamına gelen Mecmue’l Bahr; yeşillikler ve güller arasına konulmuş kerevitlerde çay, kahve, nargile içen insanların sohbet için buluşma yeriydi. Bazı geceler müzikli toplantılarla fasıllar geçilir; Urfa’nın müzik ustalarından Mukim Tahir, Kel Hamza, Tenekeci Mahmut gibi ustalar bülbül sesleri ve su sesleri arasında burada meşk ederlerdi. Genç yaştaki Bedih ise babasıyla gittiği Mecmue’l Bahr’da gramofondan Hafız Burhan, Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses, Müzeyyen Senar gibi ünlü sanatçıları ilgiyle ve hayranlıkla dinlerdi.

Kazancı Bedih 17 yaşında Necim Şıhe (Şıhmüslüm Görgün) ile gittiği bir sıra gecesinde öylesine etkileyici bir müzik icrasıyla karşılaşır ki, hayatını etkileyen bir gece yaşar. O geceden sonra müzik meşkleri ve sohbetlerine katılmaya devam eden Kazancı Bedih’in müzik merakı artarak devam eder. Bu yıllarda Necim Şıhe kendisine cümbüş ve tambur çalmasını öğretir. Esasen birer meslek sahibi olup özel zevkleri müzik olan ustalardan; Damburacı Derviş, Hacı Nuri Hafız, Hafız Ahmet Uzungöl, Çulha Hafız, Hafız Şükrü Çadırcı, Tenekeci Mahmut’u müzik meclislerinde ilgi ile dinler ve birlikte olur. Özellikle Tenekeci Mahmut Usta’dan aldığı bilgilerle, müzik meclislerinde kendi tavrıyla okudukça dinleyenlerin beğenisini kazanır.

Nice bir hasret-i dildâr ile giryân olayım
Yanayım âteş-i aşkın ile büryân olayım

Görmedim gül yüzünü ah ü figân etmedeyim
Akıtıp gözyaşımı dert ile nâlân olayım

Doğduğu ve yaşadığı yöre kültürünün Kazancı Bedih’in kişiliği üzerinde etkisi büyüktür. Oluşan müzik birikimi ise yorumunun şekillenmesinde etkili olmuştur. Mensup olduğu “soylu kültür kaynağı”ndan birikiminin beslenmiş olması da “arının çevresindeki çiçeklerden yararlanıp bal üretmesi” misalidir.

Şanlıurfa'da "Takım" adı verilen belirli gruplar kendi aralarında sıra gezerler ve gecelere katılıp müzik icra ederler. Her takım kendi ustasının veya kurucusunun adı ile söylenir. Mesela; Mukim Tahir'in, Kel Hamza'nın, Tenekeci Mahmut’un, Kazancı Bedih'in, Aziz Çekirge’nin, Fazlı Öztop’un, Mehmet Nacak’ın takımları gibi... Bir süre sonra, arkadaşları Mehmet Çelik, Ali Kanun, Hasan Diyar, Necim Şıh (Şıh Müslüm Görgün), Çırçır Mahe, Nacar Celal ve Mustafa Usta ile bir “takım” oluşturan Bedih Usta’nın sesi yankılanır Urfa semalarında...

Ağarmış saçların bir dağ başında kare dönmüştür
O dağın dâmendinde gözlerim enhâre dönmüştür

Toplumun birikiminden beslenen sanatçının, edindiği kültür ve birikim sonucu oluşturduğu eserler toplumu olumlu etkilemektedir. Zaten; “ait olduğu toplumun kültürü, zevki, ruh ahengi, düşünce ve hayat felsefesinden habersiz bir sanatçının veya aydının o insanlara vereceği bir şey yoktur” sözü de bu gerçeği çok güzel ifade etmektedir.

Kazancı Bedih’in “Pir” ve “Ustalık” mertebesi...

Şanlıurfa’da gazel okuyucularının makam ve edebiyat bilgisine sahip olmaları gerekmektedir. Divan edebiyatının gazel türü şiirleri, müzik meclislerinde çeşitli makamlarda, ustalık gerektiren bir biçimde okunmaktadır. Bu nedenle Urfa’da gazel ve hoyrat okumayı hakkıyla icra edemeyenlere sanatçı gözüyle bakılmaz.

Yıllar geçtikçe Kazancı Bedih sıra gecelerindeki kişiliği, güzel sesi ve icrasından dolayı, çıraklıktan kalfalığa; kalfalıktan, ustalığa giden bir yolda “Pir” ve “Bedih Usta” lakabıyla da anılmaya başlar... “Sıra geceleri bir konservatuardır. Hepimiz o okuldan mezun olduk ne güzel. Yüzlerce türküden, gazelden, mayadan, hoyrattan oluşan dağarcığımız oluştu...” diye özetler her şeyi.

Kazancı Bedih; Fuzûlî, Nâbî, Nezîhe, Nesîmî, Fehîm, Abdî, Lütfî gibi şairlere ait gazelleri okuyarak yeni kuşağın ilgisini Divan Edebiyatı’na çekmiştir. Seslendirdiği eserleriyle bizlere geleneksel müziğimizden esintiler sunan Pir’in mızrabında ve sesinde duygusal ve dokunaklı bir ifade İle kendine has tavır hakimdir. Urfa müzik hayatında, yörenin özelliklerini de yansıtan, “Kazancı Bedih Tavrı” olarak bir tavır oluşmuştur. Onun tavrını yaşatan oğlu, değerli arkadaşım Naci Yoluk da babası gibi ud çalmakta ve gazel tarzını başarıyla sürdürmektedir.

1990’dan sonra, kendisinden bir kuşak sonraki sanatçılardan bağlama üstadı Mehmet Nacak, Abdullah Uyanık, Kazım Çiriş, Abdülkadir Karakuş, Mehmet Öncel, Naci Yoluk, Tahir Gümüş, İmam Karakurt, Kadir Eğlence, Yasin Aslan ile birlikte oluşturdukları “takım”, Urfa gecelerinin ve nezih meclislerin sevilen, sayılan, vazgeçilmez topluluğu olur.

Urfa’da herkes tanırdı Kazancı Bedih Usta’yı. Türkiye’de tanınması ise televizyonlarda “mizansen sıra geceleri’nde gazel okudukça nasip oldu... Mahalli ve Ulusal televizyonlarda bir çok programa katıldı. Yüzlerce mahalli banttan sonra İstanbul’daki yapımcılar tarafından profesyonelce hazırlanan 15 kadar kaset ve cd’si yurt içi ve yurt dışında beğeni kazandı. Şanlıurfa’nın tanıtımına büyük katkıları oldu... 2003 yılında yapılan “Kazancı Bedih ve Oğlu” isimli kaset ve Vcd, Müzik geleneğinin babadan-oğula devamının güzel bir örneği olmuştur.

Mütevaziliği, içtenliği ve sorulara verdiği samimi cevaplarla, tam olarak izah edemese de, yerinin buralar olmadığını çok iyi biliyordu. 2003 Eylül ayında 76 yaşındayken, Bakırcılar Çarşısı’ndaki mesleğine dönme kararı vermesinin de bir anlamı vardı. Belki de Pir, Nezihe Yaşar’ın;

Gül ruhlarını gonca-i zibâya değişmem
Endâm-ı dilârânızı tubâyâ değişmem

Mısralarıyla bunu anlatmaya çalışıyordu. Bazı sanatçıların ekranlarda boy gösterip halk müziği diye saçmalamaları onda burukluk yaratmıştı. Son röportajında, yorulduğunu, kazancılık mesleğini özlediğini, gençlerin yetişmekte olduğunu vurgulayıp dinlenmek istediğini, şöhretin kendisi için önemli olmadığını belirtmişti... Çünkü O halkın gönlünde “Pir”di...

Pir, bir önceki kuşağın son temsilciliğini gururla ifa etmiştir. Bugün genç kuşaktan gazel okuyanlar, Kazancı Bedih’ten feyzalıp etkilenmişlerdir. Yeni kuşaktan ise Mehmet Özbek, Mercan Özkan, Halil Sezgin, Halil Altıngöz, Musa Kaldı, Bakır Karadağlı, Mehmet Güzelgöz ve Bekir Çiçek gazel tarzını başarıyla yaşatmaktadırlar.

Anadolu’da doğan, adını duymadığımız kimileri; türkülerini, ağıtlarını, gazellerini söyleyip “seslerini” bile bir kayıtla bırakamadan göçüp gittiler bu alemden...

Sesi bize yâdigâr kalan Kazancı Bedih’in 60 yıllık müzik hayatında sayısı bilinmeyen kayıtları yapıldı bantlara, cd’lere... Yaşarken çok değerli izler bıraktı arkasında.

Anadolu’nun zengin kültürünün yok edilmeye çalışıldığı yıllarda, Kazancı Bedih gönlü ve diliyle kutsal miras olarak taşıdığı ezgileri Türkiye’ye hediye edip göçtü sessizce...

20 Ocak 2004’te sanat dünyası acı bir haberle sarsıldı. Değerli bir sanatçının, yanına hayat yoldaşını da alarak çıktığı “kahırlı bir yitiklik öyküsü” kaldı geride... “Acaba yaşarken kıymetini bildik mi?” sorusunu sordurdu herkese... Doyumsuz eserlerini bizler de kutsal bir miras gibi geleceğe taşımalıyız... Ruhu şad olsun.

Türküler, gazeller, mayalar, uzun havalar bir kez daha öksüz kaldı sevgili dostlar. Çünkü gidenlerin yerini doldurmak öyle kolay değil. Sadece Şanlıurfa’nın değil bütün Türkiye’nin başı sağ olsun...
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
NECMETTİN CEVHERİ

NECMETTİN CEVHERİ Kimdir - NECMETTİN CEVHERİ Biyografisi

Politikacı. Şanlıurfa’da doğdu, İlköğrenimini Urfa’da, Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladı. Yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamladı.

Urfa’da avukatlık ve çiftçilik yaptı. Politik yaşamı, demokrat parti İl Örgütü’ndeki çalışmalarıyla başladı. Daha sonra Adalet partisi il ve merkez örgütlerinde çalıştı.

II, III, IV, V, XIX, XX. Dönem Şanlıurfa Milletvekili olarak TBMM’de bulundu.
Turizm ve Tanıtma, Adalet, Tarım ve Köy işleri, Devlet Eski Bakanı, Başbakan Yardımcılığı yaptı. Siyasetin en eski, tecrübeli, saygın, eskimeyen ağır toplarından.

Urfa’ya ve Türkiye siyasetine damgasını vurmuş, saygın, dürüst, sevilen bölgenin ve ülkenin tanınmış simalarından biridir.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Mustafa Dişli Kimdir - Mustafa Dişli Biyografisi

Hatip, Oyuncu. 1926’da Urfa’da doğdu. Turan İlkokulunu bitirdikten sonra Adana Öğretmen Okulu’na ve daha sonra Urfa Lisesi’ne devam etti.

Sanata ilgisi orta okul yıllarında başladı. Urfa’da öğretmen olarak görev yapan Şair-Yazar Halide Nusret Zorlutuna ve Edebiyatçı Mehmet Naci Ecer gibi hocaların rahle-i tedrisatından geçti.

İyi bir hatip ve sinema-tiyatro oyuncusudur. Urfa’nın sorunlarını Urfa ağzı ile yazdığı şiirleriyle dile getirmiştir. 30’dan fazla filmde de rol alan Dişli’nin yazdığı oyunlar sahnelendi.

Hatipliği ve hazır cevaplılığı ile ünlendi ve her platformda Urfa’yı savundu. Urfa’ya lise açılmasında, Fırat nehrinin Harran’a akıtılmasında yazdığı şiirler ve yaptığı konuşmalar her Urfalı’nın hafızasında yer almıştır.

Şiirlerini Dumanlı Dağlar adıyla kitaplaştırmıştır.

Urfa yöresine ait bir Mustafa Dişli türküsü.

Zamanında ağarmadın

Zamanında ağarmadın
Beni yalancı çıkardın
Her gün kalbime saplandın

Dert yüküm çok ağırlaştı
Saçlarım birden kırlaştı
Buna aynalar da şaştı

Artık sana kızacağım
Seni tek tek yolacağım
Bahtım kara saçım beyaz
Gamlı geçti gene bu yaz
Kadir Mevlam güldür biraz
Dost ömrüm dost


 
Üst Alt