- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185
Hikayede anlatılan efsaneye göre bir kadın bir gün kucağındaki çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar...
Bu ses ona : " içeri gir ve ne istersen al ama en önemli olanı sakın unutma."
Ayrıca; sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate almalısın...
Ancak bu fırsatı kaçırma ama yine de en önemli şeyi asla unutma" diyordu.
Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır. Masanın üzerindeki altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak hemen büyük bir hırsla masanın üzerindekileri toplamaya başlar.
Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur : " yalnız 8(sekiz) dakikan var" demektedir.
8(sekiz) dakika çabuk geçer kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır...
Bu sırada çocuğunu içerde unutmuş olduğunun farkına varır ama kapı bir daha açılmamak üzere kapanmış bulunmaktadır.zenginlik uzun sürmez ama ümitsizlik hep yaşar.
Aynı şey çoğu zaman bizim başımıza da gelir ...
Bu dünyada yaklaşık 80 yıllık ömrümüz varsa ve bir ses daima bize:
Sakın en önemli şeyi unutma!" der gibidir.
Önemli olanlar maneviyat, manevi değerler, inançlar, aile, dostlar hayat ve dikkatli olmaktır..
Ancak kazanç hırsı zenginlik maddi şeyler bizi öylesine büyüler ki çoğu zaman en önemli şeyleri bir köşede bırakırız. Böylece zamanımızı bu tür şeylerle tüketir ve en önemli olan şeyi
"Ruhun hazinesini" bir köşede unuturuz.
Asla aklımızdan çıkarmamamız gerekir ki bu dünya hayatı çok çabuk geçer ve ölüm, Azrail beklenmedik bir zamanda bizim kapımızı çalar...
Ve hayatın kapısı bizim için ebediyen kapanmış olacağından son pişmanlık bir fayda vermez.
Sorunlarla, acılarla, ahlaksızlık, Vandalizm, adaletsizliklerle dolu küçücük masum çocukların öldürüldüğü, ailelerin acı çektiği bir dünyada yaşıyoruz...
Bir bakıma bunları olması normal gibi gözüküyor...
Çünkü biz EN ÖNEMLİ ŞEYLERİ unutmuş durumdayız...
Bu ses ona : " içeri gir ve ne istersen al ama en önemli olanı sakın unutma."
Ayrıca; sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate almalısın...
Ancak bu fırsatı kaçırma ama yine de en önemli şeyi asla unutma" diyordu.
Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır. Masanın üzerindeki altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak hemen büyük bir hırsla masanın üzerindekileri toplamaya başlar.
Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur : " yalnız 8(sekiz) dakikan var" demektedir.
8(sekiz) dakika çabuk geçer kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır...
Bu sırada çocuğunu içerde unutmuş olduğunun farkına varır ama kapı bir daha açılmamak üzere kapanmış bulunmaktadır.zenginlik uzun sürmez ama ümitsizlik hep yaşar.
Aynı şey çoğu zaman bizim başımıza da gelir ...
Bu dünyada yaklaşık 80 yıllık ömrümüz varsa ve bir ses daima bize:
Sakın en önemli şeyi unutma!" der gibidir.
Önemli olanlar maneviyat, manevi değerler, inançlar, aile, dostlar hayat ve dikkatli olmaktır..
Ancak kazanç hırsı zenginlik maddi şeyler bizi öylesine büyüler ki çoğu zaman en önemli şeyleri bir köşede bırakırız. Böylece zamanımızı bu tür şeylerle tüketir ve en önemli olan şeyi
"Ruhun hazinesini" bir köşede unuturuz.
Asla aklımızdan çıkarmamamız gerekir ki bu dünya hayatı çok çabuk geçer ve ölüm, Azrail beklenmedik bir zamanda bizim kapımızı çalar...
Ve hayatın kapısı bizim için ebediyen kapanmış olacağından son pişmanlık bir fayda vermez.
Sorunlarla, acılarla, ahlaksızlık, Vandalizm, adaletsizliklerle dolu küçücük masum çocukların öldürüldüğü, ailelerin acı çektiği bir dünyada yaşıyoruz...
Bir bakıma bunları olması normal gibi gözüküyor...
Çünkü biz EN ÖNEMLİ ŞEYLERİ unutmuş durumdayız...