Safa Ve Merve: - Saffat suresi:

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
SAFÂ VE MERVE:
Kâbe-i muazzamanın yakınındaki iki tepenin adı Hac ve umre esnâsında sa'y denilen hac vazîfesini yaparken Safâ tepesinden sonra Merve tepesine gidilir
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Şüphe yok ki, Safâ ile Merve Allah'ın şeâirinden (Allahü teâlâya ibâdet etmeye vesîle olan nişâneler, alâmetlerden) dir İşte kim o Beyti (Kâbe'yi) hac veya umre niyetiyle ziyâret ederse, bunları (Safâ ile Merve'yi) güzelce tavâf etmesinde bir günâh yoktur (Bekara sûresi: 158)
İbrâhim aleyhisselâm, İsmâil aleyhisselâmla annesi Hâcer'i Mekke'ye bıraktığında erzakları ve suları bitti Çocuğuna su aramak için önce Kâbe yakınındaki Safâ tepesine çıktı Sonra vâdiye karşı durup, baktı Kimseyi göremeyince, Safâ tepesinden vâdiye indi Vâdiye varınca ayağını çelmesin diye entârisinin eteğini topladı Sonra çok müşkil bir işle karşılaşan bir insan azmiyle koştu Nihâyet vâdiyi geçip Merve tepesine geldi Orada da biraz durdu ve bir kimse görebilir miyim diye baktı fakat hiçbir kimseyi göremedi Hâcer, bu sûretle Safâ ile Merve arasında yedi defâ gidip geldi İşte bunun için hacılar Safâ ile Merve arasında sa'y ederler Hâcer son defâ Merve üzerine çıktığında bir ses işitti ve iyice dinledikten sonra şimdiki zemzem kuyusunun bulunduğu yerde bir melek (Cebrâil aleyhisselâmı) görüp oraya gitti (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)
Haccın vâciblerinden birisi, Safâ ile Merve tepesi arasında sa'y ederken Safâ'dan başlamaktır Safâ tepesine çıkınca, Kâbe'ye döner Tekbir, tehlîl ve salevât getirir Sonra iki kolunu omuz hizâsında ileri uzatıp ve avuçlarını semâya doğru açıp duâ e der Sonra Merve'ye doğru yürür Safâ'dan Merve'ye dört, Merve'den Safâ'ya üç kere gidilir (Molla Hüsrev)

--------------------------------------------------------------------------------

SÂFFÂT SÛRESİ:


Kur'ân-ı kerîmin otuz yedinci sûresi
Sâffât sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi) Yüz seksen iki âyet-i kerîmedir İlk âyet-i kerîmede geçen saf tutmuş melekler mânâsına gelen Sâffât kelimesi sûreye isim olmuştur Sûrede; Allahü teâlânın birliği, kâfirlerin âhirette uğrayacakları azablar, îmân edenlere âhirette verilecek mükâfâtlar, Nûh, İbrâhim, İshak, Mûsâ, Hârûn, İlyâs, Lût ve Yûnus aleyhimüsselâmdan, sâlih kullardan, Allah yolunda olanların mutlaka gâlib geleceği bildirilmektedir (İbn-i Abbâs, Râzî, Taberî, Kurtubî)
Allahü teâlâ Sâffât sûresinde meâlen buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, göklerin ve yerin ve bunlar arasında ne varsa hepsinin Rabbidir O, maşrıkların (doğuların) da Rabbidir Hakîkat biz (size) en yakın göğü bir zînetle, yıldızlarla (donatıp) süsledik (Onu itâatten çıkan) her mütemerrid şeytandan koruduk Böylece onlar, mele-i a'lâya kulak verip dinleyemezler, her yandan koğularak atılırlar Onlar için (âhirette de) ardı arası kesilmez bir azâb vardır (Âyet: 5-9)
Kim Yâsîn ve Sâffât sûresini Cumâ günü okur, sonra da Allahü teâlâdan dilekte bulunursa, Allahü teâlâ ona dilediğini verir (Hadîs-i şerîf-İbn-i Neccâr)
Kim kıyâmet günü tam ve kâmil anlamda sevâb almayı arzu ederse, oturmakta olduğu meclisten kalkacağı sırada, Sâffât sûresinin son üç âyet-i kerîmesini okusun (Hadîs-i şerîf-Tefsîr-i İbn-i Kesîr)
 
Üst Alt