FİRAVUNA YENİLMEMİŞ İMAN;MAŞİTE’NİN İMANI
Hz. Maşite,firavun döneminde yaşamış,firavunun hazinelerinden sorumlu Hızkıl’ın eşi.
Bu muhtereme hanım o günün hak peygamberi Hz. Musa’ya iman etmenin lezzetini yaşamış fakat henüz imanını açığa... vurmamıştı.
Firavunun kızlarının hizmetinde idi.Bir gün kızlardan birinin saçını tararken tarak yere düşer.Tarağı almak için Maşite Hatun eğilir:
-Bismillahirrahmanirrahim
Firavunun kızı:
-Ben buralarda böyle bir söz duymadım bilmez misin ki,yerlerin ve göklerin rabbi benim babamdır.Sen babamın ilahlığına inanmıyor musun?(Haşa)
Ve onu babasına şikâyet eder.
Firavun Hz. Musa’ya gönülden iman etmiş birine işkence yapmanın hıncıyla kadının ellerini kollarını bağlattırır ve onu sürükleyerek huzuruna getirtir.
Firavun:
-Hem benimle yaşayacaksınız hem benimle beraber olacaksınız hem de benim rabliğimi inkâr edeceksiniz öyle mi?
Önce kocasına Hz. Musa’ya iman edip etmediğini sorar.Onun iman etmiş olduğunu öğrenince onu öldürür.
İman etmiş olmak bazı acılara göğüs germeyi,dik durmayı gerektiriyor.
İşte, Hz. Maşite de iman etmiş olmanın gereğini yerine getirecek ve sabredecektir.
Bir anne için hayatta en değerli varlık onun çocuklarıdır.Maşite Hanım’ın büyük evladına, “Eğer dininden dönmezsen seni ateşe atacağız.” Derler.
Hz Maşite,“Yapmayın etmeyin bizim iman etmemizin size ne zararı var?” der.
Hz. Maşite’nin büyük oğlunu yanmakta olan ateşin içine atarlar ve çocuk birkaç dakika içinde şehit olur.
Oğlunu o şekilde Allah yolunda şehit vermenin acısı anneyi bitirmiştir.
Daha sonra ikinci çocuğunu getirirler ve onu da aynı şekilde öldürürler.
İki evladını ve eşini kaybetmenin verdiği kederle Hz. Maşite’nin, artık dayanacak gücü, ayakta duracak mecali kalmamıştır.
Elinde son olarak emzirdiği küçücük bir bebeği var Maşite’nin.Küçücük bebeği de zorla alırlar.“Yapmayın sizde hiç mi insanlık yok.
Hz. Musa’ya inanmam bu kadar mı kötü sizin için.
Şu küçücük çocuğa hiç mi acımıyorsunuz?” der.Firavun, “Eğer Musa’nın Rabbini inkâr edip benim ilahlığımı kabul etmezsen bu küçük yavrunu da öldüreceğim
kararını çabuk ver.” Der.
Annelik duygusudur…Eşini ve iki çocuğunu kaybeden Maşite can yongası küçücük yavrusunu kaybedip kaybetmeme arasında gidip gelir…
Bir an bunların yanında hiç değilse dinimden döndüğümü söyleyeyim,üçüncü yavrumu,hayatta tutunacağım tek evladımı kurtarayım diye düşünür.
Hz. İsa gibi anne kucağında konuşan birkaç bebekten biri olan o yavrucak, Allahın bir mucizesiyle askerlerin kucağından annesine konuşur:
“Anne, firavunun teklifine boyun eğme, imanından vazgeçme! Allaha yemin ederim ki, cennetle aramda şu ateşle bulunduğum yer kadar mesafe kaldı, bırak cennette buluşalım.”
Ve çocukla birlikte anneyi de o ateşin içine atarlar.
Aradan asırlar geçecek…Aradan yüzyıllar geçecek…Aradan geçen yıllar firavunları öldürecek fakat Maşiteleri öldüremeyecek.
Firavun, Mısır’a piramitleri yaptırmış, o günün teknolojisinin zirvesinde bir adam, ama Maşite’nin imanını yenecek bir gücü yok.Çünkü iman gücünü, gücü sonsuz Allahtan alır.
Hz. Maşite, o gün bugün bütün müminler için hayırlı bir örnek, güzel bir örnek olmaya devam ediyor.Bizlere bıraktığı miras yüreğimizi aynı heyecan ve aynı coşkuyla dolduruyor....