Rasulullah’ı sevmek ve korumak farzdır.

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,125
Tepkime puanı
26

2287.jpg
Bismillahirrahmanirrahim.
RASULULLAH’I SEVMEK VE KORUMAK HER MÜSLÜMANA FARZDIR.


Hamd, dinini tüm batıl dinlere üstün olması için gönderen ve beşeri dinleri ve anlayışları kaldırarak onların yerine kuran ve sünneti hakim kılmayı emreden, kullarına tevhid ve sünnetle iman ve amel etmeyi karar kılan, islamı hidayet dini- Muhammedi elçi-kuranı Kitab olarak indiren alemlerin Rabbine,
salat ve selam İnsanların en şereflisi ve en ahlaklısı, ümmetin önderi, müslümanların rehberi, canımız, şerefimiz, onurumuz, gururla adını ve dinini taşıdığımız, davetini sevdiğimiz, zatına ve dinine canımızı adadığımız, onurlu davetini ve cihadını rehber aldığımız, şanını ve şerefi yüce, tertemiz bir ahlakla alemlere rahmet olarak gönderilen, biricik peygamberimiz Rasulullah’a, Muhammed Mustafa’ya……..
Sonra Rasulullah’ın gittiği istikamet üzerinde iman, salih amelle giden ve güzel ahlakla davetçi ve Mücahid olarak yaşayan ashabına, sonra da onların menhecinde kıyamete kadar gidecek olan muvahhid ve sünnet ehli islam davetçilerinin ve Taifa mansura’nın üzerine olsun.
Allah’ım ! En güzel amelleri işlemeye ve en güzel ahlaka sen beni yönelt. Çünkü bunların en güzellerine ancak sen iletebilirsin. Kötü amellerden, kötü ahlaktan beni koru. Çünkü bunların kötülerinden ancak sen korursun.” (Nesai- sahihtir.)
Allah’ım ! ahlakın, amellerin, hevaların ve hastalıkların kötü olanlarından sana sığınırım.” (Tirmizi-Albani sahih demiştir.)
Allah’ım ! fayda vermeyen bir ilimden sana sığınırım. ( Müslim)
Allah’ım ! yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi ahlakımı da güzelleştir.” (Ahmed bin Hanbel Albani sahihtir )
Allah’ım kalplerimizi birbirine kaynaştır ve aramızdaki halleri ıslah et.” (Buhari)
Allah’ım ! beni müslümanlardan, ibadet edenlerden, senden hakkıyla korkanlardan, tevhidi ve sünneti seven kullarından, davetçi ve güzel ahlaklı müminlerden kıl.
Allah’ım ! İslam’a izzet, müslümanlara onur, mazlumlara kuvvet, mücahidlerin ayaklarına sebat ver.
Allah’ım ! Kafirlerin dinimize, kitabımıza, resulümüze karşı takındıkları tavırları ve tuzakları başlarına geçir.
Allah’ım müslümanlara hakkı hak görme, batılı batıl, sünneti sünnet, bidati de bidat görme feraseti ve ilmi ver.
Allah’ım affet bizi, affedersen kurtuluştayız, affetmezsen hüsrandayız, rahmeti umar azabından sana sığınırız.
Allah’ım bizleri resulümüzü seven, onu izleyen, onun zatına ve sünnetine sevgi duyan, emrettiklerine teslim olan ve itaat eden kullarından eyle…..

Bu sohbeti kafir batılıların ve islam düşmanlarının önünde adını, davetini, sünnetini, ahlakını, emrettiklerini yüceltmek için hazırladım.
Allah’tan bu amelimin, kendi rızasını kazanmak için hazırlanmış
bir salih amel olarak kabul etmesini dilerim.

Müslüman olarak zor zamanda konuşmakta gerekiyor.
Kafirlerin cesareti kadar Müslümanlarında izzetli ve vakarlı tavırları olmadıkça onurlu yaşamak çok zordur.
Kafirler ve evrensel emperyalist cephenin aç gözlü ve zalim kodamanları,
İslam’a, dine, resule hakaretler yağdırıp, sonra islam beldelerini işgal edip, ve müslümanların namuslarını mukaddes değerlerini çiğnemelerini gömemezlikten gelmek olsa olsa bir basiretsizlik ve korkaklıktır.
Batılı söylemekten dolayı utanmayanlar ve özür dilemeyenlerin özgürlük naraları attıkları kadar, Hakkı söyleme ve hakkı koruma, Rasulullah’ın şanını ve davetini koruma hakkı da elimizde olduğuna inanıyorum. Varsın dilimin uzadığına inanlar olsun, varsın gözlerini gözlerime dikerek korkutmak isteyenler olsun, varsın söylesinler,
varsın korkutsunlar,
varsın inansınlar şeytanlarına,
ne mutlu ki ben bugün sizlere yeryüzünün onurlu elçisini anlatacağım,
onun ahlakından ve güzel karakterinden konuşacağım, önemli olan budur, gerisi boştur.
Ey İbrahim’in duası,
Ey İsa’nın müjdesi,
Ey Amine’nin saliha rüyası,
Ey Şam’ın nuru,
Ey Mekke’nin gözbebeği,
Medine’nin gülü,
Sahabinin canını feda etmek istediği şerefli elçi,
Ey Uhud’un hüzünlü neferi,
Taif’in sürgün eri,
Bedir’in aslanı,
Ey Mekke’nin Fatihi,
alemlerin merhametlisi,
ümmetin şefkatlisi,
Ey Mekke’nin sabırlı müslümanı,
Ey Uhud da şahadete ulaştığı yayılan korkusuz cesur Mücahid,
ölüm döşeğinde yüce dost yüce dost diye sayıklayan elçi,
Ey Fatıma’ya acı çekerken bir daha baban acı çekmeyecek diyen acıların babası,
Sad bin Muaz’ın beraberce ölümüne denize dalmak istediği komutan,
Ey Ebu Bekir’in hicret dostu, Ömer’in öldürmeye gittiği mazlum elçi,
Ey hasırların izi bedine çıkan ve bundan şikayetçi olmayan şerefli insan,
Ey ölümünden sonra kapitalist ve emperyalist kodamanların yaptıkları gibi yapmayarak geride bir mal ve mülk bırakmadan ölen elçi,
Ey Açların, mazlumların, ezilenlerin, dışlananların sığınağı,
Ey Allah’ın hududu çiğnendiğinde arslan kesilen, müslümanın canı acıdımı da üzülen Rauf peygamber,
Ey Enes bin Nadir’in “ ne duruyorsunuz Muhammed öldü ise siz ne diye yolunda ölmüyorsunuz ” diye seslendiği insan
Ey Ölüm döşeğinde Ebu Bekir’in eğilip
“ Şerefli yaşadın ve şerefli öldün ” diye gül yanaklarını öptüğü elçi,
Ey Müslümanların elçisi ve önderi,
Ey Kalbimin çiçeği,
Ey dilimin muştusu,
Ey amellerimin rehberi,
Ey güllerin efendisi
Seni anlatmak bana Allah’ın bir lütfüdür.
Seni sevmek ve korumak ise her müslümana farzdır.
Ümmet seni hakkıyla seviyor, sevecek, adına ve davetine asla ihanet dikenleri dikmeyecektir.
Ey Müslümanlığın ve yüce onurun eşsiz timsali
Seni lekelemek isteyenlere Allah yeter.
Değerli kardeşlerim !
Yahudi medyasının hakim olduğu global küfür cephesi
Danimarka ve Norveç’in önderliğinde, Avrupa’nın göbeğinde,
Yeryüzünün en şereflisine ve alemlerin en merhametlisine hakaretler etmişlerdir.
Tarih boyu kafirler müslüman ümmetimizin düşmanı olmuşlar, güçleri oldukça saldırmışlar,
dilleri yettikçe de hakaretler etmekten çekinmemişlerdir.
Kafirler hiçbir zaman müslümanların dostu olmamış,
şeytanla beraber hareket ederek dinimizin mukaddes değerlerine acımadan düşmanlık etmişlerdir.

Değerli müslümanlar !
Allah Muhammed (s.a.v.) Allah elçisi olduğunu bize kitabında buyurmuştur, Allah bu hususta;
مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ
“ Muhammed Allah’ın Resulüdür.” (Fetih-29)
Allah, dinini ve Resulünü insanlığa rahmet olsun, hidayet yolunu göstersin ve itaat edilsinler diye göndermiştir. Allah bu hususta;
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللّهِ
“ Biz gönderdiğimiz her bir peygamberi Allah’ın izniyle kendisine itaat edilsin diye gönderdik.” (Nisa-64)
Allah, kullarına Rasulullah’ı en seçkin karakterle, en şerefli bir ahlakla, tertemiz bir imanla, en yüce bir salih amelle göndermiştir. Yine Allah, Resulünü tertemiz bir dinle, helal ve haramı beyan eden hidayet kapılarını açan, karanlıkları mahkum eden, aydınlıkları açan bir elçi olarak müjdelemiştir gelin kuranı dinleyelim.
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
وَدَاعِيًا إِلَى اللَّهِ بِإِذْنِهِ وَسِرَاجًا مُّنِيرًا
Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik (Ahzab-45)

لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ

Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. (Tevbe-128)

{ لَقَدْ مَنَّ اللَّهُ عَلَى الْمُؤمِنِينَ إِذْ بَعَثَ}
وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَإِن كَانُواْ مِن قَبْلُ لَفِي ضَلالٍفِيهِمْ رَسُولاً مِّنْ أَنفُسِهِمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ
مُّبِينٍ
Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkardan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmetiöğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler. (Ali-İmran-164)

{ عَلِيمًاوَلَكِن رَّسُولَ اللهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللهُ بِكُلِّ شَيْءٍمَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ }
Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. (Ahzab-40)


{ وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ }
“ Biz seni alemlere ancak rahmet olasın diye gönderdik.” (Enbiya-107)
Rasulullah (s.a.v.) ümmetin, insanlığın efendisidir. Bu hususta
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur :
“ Kıyamet gününde ademoğullarının efendisiyim.” (Müslim)
Aynı zamanda Rasulullah (s.a.v.) peygamberler arasında
en çok takip edilen, en çok tabi olunan, en çok doğrulanan, en çok sevilen bir elçidir.
Bu konuda İmam Müslim’in rivayet ettiği şu hadisi dinleyelim.
“ Kıyamet gününde kendisine peygamberler arasında uyanları en çok olacak kişi ben olacağım. Cennetin kapısını ilk çalan kişi de ben olacağım.” (Müslim)
Rasulullah kendisine Rauf ve rahim ismini Allah’ın verdiğini bize beyan eder. Allah’ın en merhametli ve en şefkatli olarak isim verdiğine kim kötü bir isim verebilir ?
Kim onun şanını küçültebilir.
Kim onun davetine ve dinine leke sürmeye cesaret eder.
İşte size bu konuda Buhari ve Müslim’in rivayet ettiği hadis,
Bir gün Rasulullah ashabına dönerek,
“ Benim beş ismim vardır. Ben Muhammed’im, ben Ahmed’im, ben Allah’ın benimle küfür silip süpürdüğü(el-mahi) ben insanların benim izlerim üzere haşr olunacağı (el-Haşirim) ben kendisinden sonra peygamber gelmeyecek olan(el-akibim) Yüce Allah da ona RAUF, (çokça şefkatli) ve Rahim (çokça merhametli) isimlerini vermiştir. (Buhari-Müslim)
Yine bu konuda İmam Müslim sahih hadis kitabında rivayet eder,
Rasulullah (s.a.v.) :
Bir gün Rasulullah ashabına dönerek,
“ kendi isimlerini zikrederek şöyle buyurdu. “ Ben Muhammed’im, Ben Ahmed’im, ben el-Mukiffi (son peygamberim) Ben tevbe peygamberiyim, ben rahmet peygamberiyim.” (Müslim)
Yine
Bir gün Rasulullah ashabına dönerek,
“ Kureyş’in tahkir edici sözlerini ve lanetlemelerini Allah’ın benden nasıl bertaraf ettiğine hayret etmez misiniz ? Onlar müzemmem (çokça yerilmiş olan’a) tahkir edici sözler söylüyorlar ve müzemmeme lanet okuyorlar. Ben ise Muhammed’im (çokça övülenim) (Buhari)
Rasulullah insanların en hayırlıları içinden seçilmiş bire elçidir.
Dinleyelim İmam Müslim’in rivayetini
“ Şüphesiz Allah İsmail soyundan Kinane’yi seçti. Kinane soyundan Kureyş’i seçti. Kureyş’ten Haşimoğullarını seçti. Beni de Haşimoğulları arasından seçti.” (Müslim)
Şimdide
Rasulullah’ın (s.a.v.)
ashabın gözüyle yaratılış güzelliğini, ahlaktaki önderliğini, insanlara olan davranışlarını, ümmetine olan merhametini görelim müslümanlar ,
Sahabiyi dinleyelim :
“ Rasulullah (s.a.v.) insanlar arasında en güzel yüzlü, en güzel yaratışlı, birisi idi. Ne çok uzun ne çok kısa idi. “ (Buhari-Müslim )
Sahabiyi dinleyelim :
Rasulullah ne uzun, ne kısa boylu idi. İki omzunun arası genişti. Sakalı sıktı, rengi kırmızıya çalardı. Saçarlı kulak yumuşaklarına kadar inerdi. Onu kırmızı bir elbise giyinmişken gördüm. Ondan daha güzelini görmedim.” (Buhari)
Dinleyelim ashabı dinleyelim ona sevgimizi kat kat artıralım kardeşlerim.
Sahabiyi dinleyelim :
“ Rasulullah’ın yüzü güneşi ve ayı andırırdı.” (Müslim)
Ey yüzü güneş gibi ışıl ışıl Nebi
Ey ay gibi güzel yüzlü Resul seni sevmek ve korumak üzerimize farzdır.
Yine bu konuda
Cabir bin Samura’yı dinleyelim bakın Allah’ın sevgili ve şerefli elçisi hakkında neler diyor :
Rasulullah’ı ayın aydınlattığı bir gecede gördüm. Bir Rasulullah’a baktım bir aya bakmaya. Üzerinde kırmızı bir elbise vardı. Bana göre o aydan güzeldi.” (Tirmizi hasen demiş, hakim ve Zehebi de sahih saymıştır.)
Gelin şimdide onun gözlerindeki sürmenin güzelliğini dinleyelim.
“ Rasulullah gülmezdi ancak tebessüm ederdi. Ona baktığın vakit gözlerine sürme çekmemiş olduğu halde, gözlerine sürme çekmiş derdin.” (Tirmizi-Hasendir)
İbn Ömer nakleder,
Ebu Talib’in Rasulullah hakkında yazmış olduğu şu güzel şiiri :
Beyaz tenlidir o, onun yüzü ile bulutun yağmur yağdırması istenir.
Yetimleri doyuran, dul kadınların zulme uğramasını önleyendir.”
Rasulullah (s.a.v.)
Ummu Mabed annemizi çöl ortasında ziyaret ederek yanından ayrılınca
Ummu Mabed annemizin onu tasvir edişini dinleyelim,
gelin dinleyelim de batının kafir suratına haykıralım, gelin dinleyelim de
Rasulullah’ın düşmanlarına, dinine-davetine-sünnetine leke sürenlere onu hakkıyla tanıtalım.
Dinleyin Ummu Mabed’i
“ Yüzü apaydınlık bir adam gördüm. Yüzü parıl parıldı. Bedeninde zayıflık kusuru yoktu. Şişman birisi de değildi. Çok güzel, çok aydınlıktı. Gözleri siyahtı, kirpikleri uzundu. Sesinde güzel bir hırıltı vardı, boynu uzuncaydı, sakalı sıkçaydı, kaşarlı birbirine yakın hilal şeklinde ve uzunca idi. Susması halinde üzerinde vakar görülürdü. Konuştu mu da yücelir ve üzerinde göz kamaştırıcı bir güzellik belirirdi. Uzaktan görüldüğünde insanların en güzeli ve en göz alıcısı olarak görülürdü. Yakından görülünce en güzelleri olduğu anlaşılırdı. Konuşması tatlı ve açık ve seçikti. Ne fazla ne az konuşurdu. Konuşmaları arka arkaya gelen bir gerdanlığın taneleri gibiydi. Orta boyluydu, göze batacak kadar uzun değildi, Aynı şekilde gözü rahatsız edecek kadar da kısa değildi. O iki dal arasında bir dal idi. En güzel boyluları idi. Etrafını saran arkadaşları vardı. Konuştu mu sözünü dinlerle, bir emir verse hemen emrine koşarlardı. Çevresinde ona itaat eden bir topluluk vardı. Onun yüzü asık da değildi. Abuk sabuk da konuşmazdı.”
(Hakim sahih olarak rivayet eder, Zehebi de ona katılır.)
Değerli Kardeşlerim !
Rasulullah’ın ahlakı Kurandı, o kuranla hayatına bakardı, amelini-sözünü-ahlakını kuran kurardı.
Aişe annemize onun ahlakı nasıldı ? Onun yaşantısını ne belirlerdi ? diye sorulunca,
Aişe annemiz, “ Peygamberin ahlakı Kuran-ı Kerim idi.” (Müslim)
İşte insanlığın en güzel örneği, en güzel ahlakı tamamlamak için gönderileni
Rasulullah’ın sözlerinden bir söz :
“ Nerde olursan ol, Allah’tan kork ve kötülüğün arkasından iyiliği yetiştir ki onu silsin, insanlara da güzel ahlak ile davran. ” (Tirmizi-Hasendir.)


Bir başka hadiste :
“ Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” buyurmuştur. (Hakim sahihtir Zehebi de katılmıştır.)
Ahlakı Kuran olan şerefli elçiye tahkir edici sözler söylemek ve yakıştırmalar yapmak hangi aklın hangi dinin hangi vicdanın hangi ahlakın ürünüdür ?
Hangi akıl insan Peygambere hakaret etmek ister ?
Kafirlerin ve islam düşmanları onun şanına zarar veremeyecektir.
Biz yaşadığımız müddetçe yeryüzünde müslümanlar oldukça kafirlere dinin değerlerine düşmanlık etmek hakkı tanımayacağız.
Rasulullah (s.a.v.) kafirlerin aksine
Allah’a karşı düşmanlık etmeyenlerin dışındaki kimseye çirkin söz söylemez,
Bakın bu konuda Enes’ten ne demektedir ?
“ Ne az ne çok hiçbir çirkin söz söylemezdi, lanet etmezdi, sövüp saymazdı.” (Buhari-Müslim)
Rasulullah (s.a.v.) olayları hayra ve güzele doğru yorumlar, ümmetini ve insanlığı hakka ve hayra doğru yönlendirirdi
İşte hadisten size bir delil müslümanlar
“ Peygamber olayları hayra yora, fakat teşeum yani kötüye yorumlamazdı.” (Ahmed bin Hanbel-Sahihtir.)
Rasulullah, batılıların aksine kimseye sevmediği isimleri, lakapları takmaz, onların güzel isimlerle insanlarla seslenir, güzel isimleri severdi. “ (Ahmed bin Hanbel-Sahihtir.)
Bakın bir yere gitmekle görevli olan Enes gitmeyip de bunu da Rasulullah görünce nasıl hitab etti ?
Enescik sana gitmeni emrettiğim yere niye gitmedin ? dedi Bu söz üzerine Enes “ gidiyorum Allah’ın Resulü dedim diye rivayet eder.
Aynı Enes’i şimdide onunla yaşadığı yılların anısını nasıl hatırladığını bir dinleyelim .
“ Allah’a yemin ederim ki, 9 yıl boyunca ona hizmet ettim. Yaptığım bir iş için şunu şunu yaptın dediğini bilmiyorum. Hiçbir şeyi ayıplamadı. Allah’a yemin ederim ki asla bana öf bile demedi.” (Müslim)

İşte size Rasulullah’ın en müthiş ahlak örneği olduğunu ispat eden bir anı hep birlikte dinleyelim.
Sumame bin Usal azılı bir islam düşmanıydı.
Allah’a ve Resulüne hakaretler eder, öldürmek için tuzaklar kurar,
kafirlerle birlikte hareket ederek peygamberi yurdundan çıkartır,
zalimce sinsi niyetler taşırdı.
Bir gün Rasulullah’ın İslam ordusu bu kafir azılı Allah düşmanını
esir olarak Medine yakınlarında yakaladı.
Kimse onu tanımıyordu. Ama Rasulullah onu çok iyi tanımaktaydı. Zira tuzaklar kurmuş, zalimce tavırlar…. takınmıştı peygambere. Rasulullah (s.a.v.) onu bir ağaca bağlayın dedi, sonra evine gidip evden yemesi için bir şeyler getirdi, ve yemesini istedi, Ona dedi ki “ ne haber Sumame ? “ Yani neden müslüman olmak istemezsin diye sormak istemişti. Sumame ise,
“ Hayır var, ey Muhammed ! Sen eğer beni öldürürsen, kan dökmüş, birisini öldüreceksin ve eğer lütufta bulunursan teşekkür edecek birisini lütfedersin Eğer istediğin bir mal ise onu iste, sana istediğin kadar mal verilecek ” dedi.
Rasulullah bu sözler üzerine Sumame’nin yanında uzaklaştı. Bir zaman sonra yine Rasulullah geldi aynı soruları sordu, Sumame de aynı cevabı verdi bu 3 kez böyle yaşandı. Rasulullah 3. kez yaşanınca ashabına dönerek
Sumame’yi serbest bırakın “ diye buyurdu.
Sumame’nin eli çözülür çözülmez, peygamberin yüce ahlakına ve onurlu tutumuna bakınca etkilendi, Rasulullah’a doğru koştu, sarıldı, sarıldı, kokladı, gitti, gusletti, sonra da mescide girdi, ve
“ Şehadet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur, ve yine şehadet ederim ki Muhammed Allah’ın kulu ve Resulüdür, dedi. Sonra da tarihte kafirler tarafından söylenen en ender sözlerin en güzelini söyledi.
Ey Muhammed ! Allah’a yemin ederim ki, yeryüzünde senin yüzünden daha çok nefret ettiğim bir kimse yoktu. Şu an için artık senin yüzün en çok sevdiğim yüz oluverdi. Senin dininden daha çok nefret ettiğim bir din yoktu. Artık senin dinin bütün dinler arasında en sevdiğim dindir. Allah’a yemin ederim ki, senin bu şehrinden daha çok nefret ettiğim bir şehir yoktu. Artık senin bu şehrin bütün şehirler arasında en sevdiğim şehirdir. Mekke’ye geldiğinde bir kimse ona : Sen dinini mi terk ettin ? diye sorulunca bakın ne dedi Sumame “ Hayır aksine ben müslüman oldum “
Allah sana rahme testin Ey Sumame şimdi batılılar, Avrupalılar, islam düşmanları iman ettiğin dinine, o çok sevdiğin Resule hakaretler ediyorlar. O nefretle tanıdığın ve baktığın Rasulullah’ı nasıl tanıtmak isterdin ey Sumame nasıl ?
Ey Sumame şimdi nefret edenler, dini, davetine, sünnetime karşı cephe aldılar. O şerefli elçiye hakaretler etmektedirler. (Buhari-Müslim )
Değerli müslümanlar !
Allah’a ve Resulüne eziyet edenlerin, Peygambere karşı duranların, dinlerinden dönenlerin, peygamberle alay edenlerin sonu kötü olmuştur, ölümleri çirkin olmuştur, tarih onların rezilliğini yazmıştır.
İmam Buhari ve Müslim sahih hadis kitaplarında rivayet ettikleri
Müslüman iken dininden dönerek, peygambere hakaret eden, onu ayıplayan, müşriklerin ve ehli kitabın arasında yaşarken de Rasulullah’a tahkir edici sözler sarf eden bir melunun nasıl bir şeklide ölümle öldüğünü öğrenelim.
“ Hristiyan bir adam vardı, müslüman oldu, Bakara ve Ali İmran surelerini okumuş, peygamberin de vahiy katipliğini yapmış bir vardı. Sonra Müslümanlığı bıraktı ve Hıristiyanlığa geri döndü. Bunun arkasından “ Muhammed benim kendisine yazdıklarımdan başkasını bilmez.” Dedi. Allah onun canını aldı, Yahudiler onu toprağa gömdüler. Bir süre sonra onun cesedini toprağın atmış olduğunu gördüler, sonra cesedini aldılar daha derin eşerek toprağa yeniden gömdüler, bir süre sonra onun cesedinin yeniden dışarı atıldığını gördüler, sonra yine alıp çok daha fazla derin eşerek yeniden gömdüler, bir süre sonra da onun cesedini aynı şekilde dışarı atılmış olarak buldular, ve bu hal üzere onun cesedine dokunmadılar.”
(Buhari-Müslim)
İşte sonu böyle olmuştur.
İslamla, Resulle, Kuranla alay edenlerin sonu böyle olacaktır. Onların kurtuluşu olmayacaktır.


İslam peygamberimiz Rasulullah (s.a.v.) kendi yaşadığı asırda kafirlerin ve müşriklerin işkencelerini görmüş, hakaretlerine- dışlamalarına-ayıplamalarına maruz kalmış, kendi kavmi tarafından Mekke’den kovulmuştur. Rasulullah, Rabbim Allah dediği için kafirler tarafından Kabe önünde eziyetlere ve tahkir edici davranışlara maruz kalmıştır.
Bu konuda İmam Buhari ve Müslim
Urve bin Zubeyr yoluyla bize şu kıssayı anlatırlar.
“ Urve der ki Abdullah bin Amr el-As’a “ peygambere yapılan en ağır işkenceyi bana bildirsen.” dedim.
O da : Bir gün peygamber Kabe’nin Hıcr denilen kısmında namaz kılarken,
Ukba bin Muayt elinde bulunan bir elbiseyi peygamberin boynuna doladı ve sıkıca sıktı.
Bunu Ebu Bekir gördü ve “ Rabbim Allah’tır diyen birini öldürmek istiyorsunuz” diye koşarak geldi demiştir. (Buhari-Müslim)
Bu olayı aslında müşriklerin ulular tertiplemişlerdi.
Rasulullah bunu bilmiş ve kafirlerin tek tek adını anarak onların üzerine lanet etmişti. Çok sürmeden Sahabiler onların Bedirde kuyulara birer leş olarak atıldıklarını görmüşlerdi.
Görüyoruz ki Rasulullah’a acıları, işkenceleri, layık görenlerin sonu hep helak olmak olmuştur.

Şimdide yine peygambere karşı tahkir edici tavırlar takınan bir zalimin sonunu dinleyelim
Bu zalimin adı, Kab bin eşref idi. Bir şairdi.
Rasulullah’ a iman etmez, dinine ve zatına şiir yoluyla hakaretler eder, müslümanları ve Rasulullah’ı incitirdi.
Yine İmam Buhari ve Müslim Cabir bin Abdullah yoluyla aktarır.
Bir gün bu adam hakkında
“ Kim Ka’b bin Eşref’e haddini bildirir ? Çünkü o, Allah ve Resulünü incitip eziyet vermiştir.” buyurdu.
Bunun üzerine Muhammed bin Mesleme 3 müslümanı yanına alarak onu Allah ve Resulüne yaptığı eziyetten ve incitmeden dolayı öldürdü.” (Buhari-Müslim)
Son olarak da gelin hep birlikte
İmam Buhari ve Müslim’in rivayet ettiği Rasulullah’ın dininden dönerek yeniden Hristiyan olan bir hainin nasıl öldüğünü anlayalım.
Bu Hristiyan şahıs, müslüman olmuş, Ali- İmran ve Bakara sürelerini okumuş, Rasulullah’ın vahiy katipliğini yapmaya başlamıştı, bir gün İslamı terk etti ve Hristiyan oldu, ehl-i Kitabın arasında Peygamberi küçülten, onu tahkir edici sözler söylemeye başladı ve şöyle dedi.
“Muhammed benim yazdığımdan başkasını bilmez dedi.”
Allah bu zalimin mürtedin canını aldı, Yahudiler bu adamın mezarını eştiler ve gömdüler.
Bir süre sonra toprak Allah’ın izniyle bu adımı dışları attı. Bir de baktılar bu zalimin cesedi dışarıda yeniden biraz daha derin eşerek gömdüler, toprak yine dışarı attı, bunu görünce de bu kez çok daha fazla derin eşerek gömdüler, sabah olunca bir de baktılar ki yine dışarı atılmış olarak buldular.
Bunun üzerine onu olduğu yerde bıraktılar, hayvanlara ve kuşlara yem oldu ve hayattan nasibini kafir ve iğrenç bir ceset olarak anılarak ayrıldı.
İşte Rasulullah’a, İslam’a Kuran’a hakaret edenlerin sonu.
Kim Allah’a ve Resulüne karşı savaş açarsa akıbeti bu olacaktır.
Kim islamın mukaddes değerlerine karşı tuzaklar kurarsa sonu Ebu cehillerin ve Leheblerin, Kab bin Eşreflerin ve bu Hristiyan zalimin sonu gibi dünya ve ahirette rezil ve rüsva olacaktır.
Rasulullah bizim peygamberimizdir, elçimizdir, önderimizdir, liderimizdir, rehberimizdir.
Canımız, malımız ve kanımız onun yoluna fedadır.
O olmasaydı biz Allah’ın da hidayeti bulunmasaydı, şirkin, küfrün, karanlığın, bidatin içinde olurduk.
Biz imanın, salih amelin, güzel ahlakın, onurun, şerefin, cesaretin tadını onda bulduk.
Hiçbir kimse müslümanların elçisine hakaret etme hakkını düşünce hürriyeti adı altında meşru göremez.
Hiçbir kimsenin Allah’a ve Resulüne sövme-emirlerini hiçe sayma-davetine ihanet etme-sünnetlerini bir kenara atma-amelini ayıplama-hayatına ve şanına leke sürme hakkı yoktur.
Böyle bir hakkı olduğuna inan kafir olur, dinden çıkar, mürted olur.
Rasulullah için hazırladığımız bu albümü
Siz kardeşlerimiz onu sevsinler ve korusunlar diye çıkardık.
Rasulullah’ın sevgisini, ona olan düşkünlüğümüzü, şanına ve şerefine asla leke sürdürmeyeceğimizi, sünnetini ve davetini yayacağımızı ilan ediyor ve diyoruz ki seni ey güllerin efendisi çok seviyoruz.
Senin şanını-zatını-adını-davetini-alaya alanlara Allah ve müslümanlar yeter.

Değerli Müslümanlar ! Allah ve Peygamberi Müslümanlara sünnete sarılmayı ve sevmeyi onlara farz kılmıştır.



1.Delil :“ Onlara Allah’ın indirdiğine ve peygambere gelin denilince münafıkların senden alabildiğine yüz çevirdiklerini görürsün.” (Nisa-61)
Açıklama : Bu ayet, kuran ve sünnete davet edildikleri ve ayet ve hadisin doğruluğunu gördükleri halde onlara itaat etmeyenlerin münafıklar olduğunu açıklar.

2.Delil : “ Biz gönderdiğimiz her bir peygamberi Allah’ın izniyle kendisine itaat edilsin diye gönderdik.” (Nisa-64)
Açıklama : Resullerin tümü gibi Rasulullah (s.a.v.) ancak itaat edilmesi için gönderilmiştir.

3.Delil : “ De ki (Resulüm) Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun Allah da sizi sevsin.” Ali İmran 31.
Açıklama : Allah sevgisinin açık alameti müslüman olarak Rasulullah’a itaat etmektir.

4.Delil : “Ey iman edenler ! Sizi, size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman Allah ve Resulünün çağrısına uyun.”(Enfal24)
Açıklama :Allah ve Resulünün hükmünde-emrinde-koydukları kanunda müslümanlar için şüphesiz ki hayat-bereket-saadet bulunur.

5.Delil : “ Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının.” (Haşr, 7)
Açıklama :Rasulullah’dan gelen hadisler sahih hadis derecesinde oldukları müddetçe bu ayete göre hadislerle amel etmek farzdır, sünnetle amel etmek farz hükmündedir.

6.Delil : “ Size iki şey bıraktım. Onlara sarıldığınız müddetçe katiyen sapıtmazsınız. Allah’ın kitabı ve benim sünnetim. ” (Malik, Albani sahihtir.)
Açıklama :Rasulullah bu hadislerinde ümmetine iki temel esası bıraktığını söyler iman ederiz, ondan bize gelen tüm sahih amelleri ve sözleri başımızın tacı ediniriz.

7.Delil : Rasulullah (s.a.v.) “ Sizlere benim sünnetim ve hidayet ehli doğru yol üstünde olan halifelerimin sünneti gereklidir. (O iki sünnete) sımsıkı sarılın.” (Ahmed, sahih hadis)
Açıklama :Rasulullah burada ilkin sünnetine uymayı sonra da halifelerinin sünnetine uymanın önemini beyan eder. Sünnete uymakta farzdır.

8.Delil :Rasulullah (s.a.v.) : “İyi biliniz ki, bana Kuran ve onunla birlikte onun bir misli (yani sünnet) verildi.” (Ebu Davud, sahih hadis)
Açıklama : Kuranın misli demek, kuranın hükmü ile aynı anlamdadır. Sünnet, ehl-i sünnetin ikinci vahyidir.

9.Delil : “ Ey iman edenler ! Allah’ın ve Resulünün önüne geçmeyin.” (Hucurat, 1)
Açıklama : Bir hükümde-emirde Allah ve Resulünün önüne geçmek haramdır.

10.Delil : Rasulullah (s.a.v.) : “Allah’a (karşı işlenecek) günahta asla bir kimseye itaat yoktur. İtaat ancak maruf olan şeylerdedir. ” (Buhari -Müslim )
Açıklama :Bir kimse Allah’ın ve Resulünün koydukları hükme muhalif bir hüküm verirse asla itaat yoktur.

11.Delil : İbn Abbas : “ Onların helak olmasından korkuyorum. Zira ben Rasulullah (s.av.) dedi diyorum, onlar ise “ Ebu Bekir ve Ömer dedi ”diyorlar. (Ahmed bin Hanbel sahihtir.)
Açıklama :İbn Abbas, Rasulullah’ın hükmünün söylendiği bir anda, Ebu Bekir ve Ömer de böyle böyle diyorlar denince bu sözü söylemiştir. Dikkat Rasulullah bir konuda hüküm koymuşsa müslüman erkek ve kadın o hükme itaat etmek zorundadır.

12.Delil : “ Siz beni çocuklarınızdan, babalarınızdan ve insanların tümünden daha çok sevmedikçe gerçek iman ermezsiniz.” (Buhari-Müslim)
Açıklama :Müslümanın Rasulullah’ı sevmesi emirdir, sevgisinin alameti de ona itaat etmektir.
13.Delil : “ Allah’a ve Resulüne iman edesiniz, ona yardım edesiniz, onu büyük tanıyasınız, sabah akşam Onu tesbih edesiniz diye (gönderdik )
Açıklama : Müslümanlar Allah’a ve Resulüne yardım etmekle emir olunmuşlardır. Müslümanların yardımı ise dinini sevmek yaşamak, itaat etmek ona davet etmektir.

14.Delil : “Ey İman edenler ! Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah ve Resulüne götürün, (Onların emrettiği gibi hükmedin.) bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.” (Nisa, 59)
Açıklama :Müslüman ihtilaf ettiği hususları kuran ve sahih sünnette arar ve çözer.

15.Delil : “ Kim bir amel işlerde o amelde emrimizin dışında olursa o amel merduttur.” (Buhari-Müslim)
Açıklama : Yaptığımız amelleri kuranın ve sünnetin sarih delillerine dayandırmadığımız takdirde o amel kabul görmez. Kişi amelini nasslara dayandırmak zorundadır. Atalarından, babalarından, ağabeylerinden, hocalarından duyduklarını değil de kuranın ve sünnetin delillerine göre amel etmelidir. İlim ehlinin ilmi adabı budur.
 
Üst Alt