- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185

Sabahın kör saatinde bir başına kalkıp yemenin ve kendi başına huzura durmanın seni hayata ne kadar çok bağladığını anladım.
Ezan sesinin nasıl rûha şifâ olduğunu...Onun olmadığı yerde insanın en azsevdiği müezzinin bile sesine hasret kaldığını anladım.
İftar vakti geldiğinde masanın etrafında insan olmasının ne kıymetli olduğunu anladım.
Aslında midene giden şeyin ister kuru ekmek olsun, ister istakoz; aklında oluşan resimden ve kendi biçtiğin değerden başka hiçbir önemi olmadığını anladım...
Oruç tutarken şâhit olduğum manzaralar karşısında oruç tutmanın sadece yemekten kesilmek olmadığını,aslen ele, göze ve en çokta dile oruç vurulması gerektiğini anladım.
Dünyânın bir adım gerisinde durabilince kendi müşâhedâtını ne kadar genişletebildiğini anladım.
Doğadaki ağacın, kuşun, böceğin,hakkından fazlasına aslâ el uzatmadıklarını ve herşeye rağmen yaşamaya devam ettiklerini anladım...
Suyun ne büyük bir nimet olduğunu,insanın susuz kaldığında kalbindeki çeşmeden içip susuzluğunu dindirebileceğini anladım.
sesil çetindağ