Ramazan Bayramının Özellikleri,Ramazan Bayramının Önemi

eMeKLi uYuSS

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Haziran 2011
Mesajlar
420
Tepkime puanı
5
Yaş
38
Ramazan Bayramı ve Bazı Özellikleri

Ramazanı aynı oruçla geçiren müminler, Şevval aynın ilk üç gününü de bayram olarak kutlamışlardır.

Gerçek müminler, Rablerinin hasretiyle yanar tutuşurlar. Oruç ayı onlar için binlerce senelik mesafeyi bir ayda hatta bir Kadir gecesinde katedecek ve sevgiliye kavuşturacak bir vasıtadır. Vuslata erdikleri an ise, davullar dövdürülüp bayram edilecek andır.

Ramazan orucu hicrî birinci yılda farz kılınmıştı. Ramazanı aynı oruçla geçiren müminler, Şevval aynın ilk üç gününü de bayram olarak kutlamışlardır. Bu bayrama Ramazan bayramı veya bayramdan önce fitre (fıtır sadakası) verildiği için, fıtır bayramı denilmiştir. Türkiye’de Ramazan bayramında şeker, lokum ve tatlı ikramı şeklinde öteden beri var olan gelenekten dolayı, bu bayrama bazı çevrelerde şeker bayramı da denilir. Fakat kavramlarmızı asıl şekliyle muhafaza etmek için Ramazan bayramı denilmesi, şüphesiz daha uygundur.

Müminlere iki bayram hediye edilmesiyle, İslâm toplumunda eski dönemlerden kalan bir iz daha silinmiştir. Medine’ye hicret ettikten sonra, halkın İran’dan alınmış Nevruz ve Mihrican bayramlarını kutladıklarını gören Hz. Peygamber A.S., “Allah sizin için o iki günü, daha hayrlı iki günle; Kurban ve Ramazan bayramlarıyla değiştirdi.” (Müsned, Ebu Davud) buyurmuştur. Böylece İslâm öncesi iki bayramı kaldırarak, müslümanların bayramlarının, Ramazan ve Kurban bayramları olduğunu bildirmiştir.

Ramazan Bayramı

İslam dinine göre Hicri Kamer yılının dokuzuncu ayı olan Ramazan ayının ardından onuncu ay olan Şevval ayının ilk üç günü boyunca kutlanan dini bir bayramdır.Ramazan bayramı, Ramazan ayı boyunca tutulması farz kılınan orucun da sonunu ifade eder.

Ramazan Bayramı, bağışlanmış olmanın bir sevinç işaretidir. Bu bağışlanma müjdesini insanlara melekler veriyor.

Sa'd bin Evs el-Ensârî anlatıyor: Resulullah Sallal-lahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur.

Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve şöyle seslenirler:
"Ey Müslümanlar topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz. O, bol iyilik ve ihsanda bulunur. Sonra onlara bol bol mükâfatlar verilir. Siz gece ibadet etmekle emrolundunuz ve emri yerine getirdiniz. Gündüz oruç tutmakla emrolundunuz, orucu tuttunuz ve Rabbinize itaat ediniz, mükâfatınızı alınız.

"Bayram namazını kıldıktan sonra bir münadi şöyle seslenir:
"Dikkat ediniz, müjde size! Rabbiniz sizi bağışladı, evlerinize doğru yola ermiş olarak dönünüz. Bayram günü mükâfat günüdür. Bugün semâ âleminde mükâfat günü olarak ilan edilir."

Bayram günleri sevinç günleri olduğu için, bu sevincin açıkça gösterilmesine vesile olacak meşru oyun ve eğlencelere de müsaade edilmiştir. Bu hususta Müslim'de ayrı bir bab ayrılmış ve misaller verilmiştir. Bunlardan birinde Hazret-i Âişe (r.a.) şöyle anlatır:

"Bir grup Habeşli, bir bayram günü mızrak ve kalkanlarıyla gösteriler yaparken rakseder gibi oynuyorlardı. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam beni çağırdı. Başımı onun omuzuna dayadım. Bu vaziyette onların harp oyununa bakmaya başladık. Ta onlara bakmaktan ilk vaz geçen ben oluncaya kadar."(10)

Ancak bayramdaki sevincin gaflete dönüşecek kadar taşkınlığa varmaması lazımdır. Eğlence meşru dairede olmalı ve günah unsurlarını taşımamalıdır. Esasen bayram Allah'ın bize verdiği İlahi bir ziyafettir. Bu bakımdan, bayram gününde en çok Allah'ı hatırlayıp şükretmeye ihtiyacımız vardır. Zaman şeridi içinde bayram yeni bir değişimin başı, bir dönüm noktası ve bir muhasebe vaktidir. Ömürden bir yılın daha geçip gittiğini, kabir alemine doğru bir adım daha yaklaşıldığını hatırlatan vesilelerden biridir.

"Bunun içindir ki, bayramlarda gaflet istila edip gayr-i meşru daireye sapmamak için, rivayetlerde zikrullaha (Allah'ı zikretmeye) ve şükre azim tergibat (büyük teşvikler) vardır. Ta ki, bayramlarda o sevinç ve sürür nimetlerini şükre çevirip, o nimeti idame ve ziyadeleştirsin. Çünkü şükür nimeti ziyadeleştirir,, gafleti kaçırır." (11)

Nitekim büyük cemaatler halinde kılınan bayram namazları esnasında getirilen tekbirler, gafletin giderilmesine ve şükür vazifesinin yerine getirilmesine en büyük bir vesiledir. Sadece bir ülke halkının değil, yeryüzünde sayısı milyarlara varan Müslümanların hep beraber aynı anda tekbir getirdiklerini hayal ettiğimizde, karşımıza çıkan muhteşem tablo, bayramlarımızı kâinat çapında bir manaya kavuşturur. O anda adeta yeryüzü tek bir ağız olur, tekbir getirip namaz kılar gibi bir hale bürünür. Misâl âleminde birleşen o seslerin bir anda yeryüzünden yükselişi, adeta muhteşem bir koro halinde dünyamızın göklere doğru tevhidi haykırmasıdır.

Bu muhteşem manaların yaşandığı bayram günlerinde küçük meselelerden çıkan kırgınlıkların, dargınlıkların ne önemi olabilir? Onun için bayramda her mü'minin kardeşleriyle kardeşlik sözleşmesini yenilemesi, kuvvetlendirmesi, fakirlerin yardımına koşması, çocuklarını sevindirmesi lazımdır ki, o manalar yaşanan hayata geçsin.
Bayramların asıl süsü ve zineti tekbirlerdir. Getirilen her tekbir ruh ve gönüllerde manevi coşkuyu ve heyecanı canlandırır. Kulu, Rabbinin azameti karşısında yüce duygulara taşır.
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Ramazan bayramımız mübarek olsun...
resimli_ramazan_kartlari.jpg
 
Üst Alt