Rabıta

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
insanların birbirlerinden huy ve karakteristik açılardan etkilendikleri, bazı hayvanlarda olduğu gibi insanların da beyinlerini kullanarak telepati yöntemiyle birbirleriyle haberleşebilecekleri bu gün modern bilim tarafından ispatlanmıştır.

Bu durum, gözlem yoluyla elde edilen kanaatlar neticesinde bizlerin atasözlerine dahi yansımıştır. “Üzüm üzüme baka baka kararır.” “Kıratın yanında duran ya huyundan ya suyundan” gibi.

Hadisi Şeriflerde de bu konuya işaret edilerek:

“Kişi dostunun dini üzeredir. O halde, herkes kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin” 111

“Kişi sevdikleri ile beraberdir.” 112

Bireyin arkadaşından olan etkileşimi vurgulanarak belirli bir dönemden sonra tavırlarında, düşünce yapısında ve hallerinde büyük bir benzerlik meydana geleceği bildirilmiştir. Bu konu Tevbe suresi ayet 119 da ise şöyle vurgulanmıştır “Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Bir de sadıklarla beraber olun.” 113 Ayeti kerimede de açıkça ifade edildiği gibi Allah c.c. iman eden kullarından hallerinin devamlılığı ve olumlu yönde seyri için sözünde, özünde, hareketlerinde doğruluk oranı yüksek olan ihlaslı kişilerle beraber olmalarını tavsiye değil, emrediyor.

Şimdi sonuç olarak diyebiliriz ki kültürel düşünceye göre, modern bilime göre ve İslam Dinine göre insanların birbirlerinden etkilendikleri ittifak halinde kabul edilmektedir.

İşte kendisiyle rabıta yapılacak kişinin ayeti kerimede olduğu gibi salih biri olması zorunludur. Tasavvufi açıdan ise: Allah Dostu olma sıfatlarıyla vasıflanmış, hikmet sahibi kamil bir şeyhe kalbi bağlayıp, beraber ve ayrıyken de o şeyhin sureti, hareketleri ve bilhassa ruhaniyetini hayalde kendisi ile birlikte muhafaza etmektir.

Demek oluyor ki herkesle rabıta yapılamaz.

Rabıta ve rabıta edilen şeyh bir araçtır. Mesela yüzme bilmeyen birisini düşünelim. Bu kişinin birde yüzme öğretmeni olsa, burada amaç yüzmektir. Öğretmense kişinin yüzmeyi öğrenmesi için araç konumundadır. Bu çalışmalar sırasında kişi boğulmamak için yüzmeyi bilen birisine sarılır, yüzme kabiliyeti gelişince ve tek başına yüzebilir hale gelince artık araçları (öğretmeni) bırakarak tek başına yüzer. Bu misalde olduğu gibi şeyh hiçbir zaman amaç değildir. Amaç Allahın dostu olabilmektir. Bunun birinci aşaması ise Allahın dostlarıyla dost olabilmektir. Tıpkı bu hadisi şerifte belirtildiği gibi “Kişi dostunun dini üzeredir. O halde, herkes kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin” 114

Artık kişi kendisini yetiştirip Allahın füyuzatından kendiliğinden istifade edebilecek hale geldiğinde artık araçlar terk edilir. Yani mürşid rabıtası bırakılır.

Cenabı Allah bir ayeti kerimede “Andolsun Zikir'den sonra Zebur'da da: "Yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır" diye yazmıştık.” 115 Başka bir ayette ise “Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Bir de sadıklarla beraber olun.” 116 buyurmaktadır. Buradaki iyi ve sadık kullarla beraberlik hem bedenen olabildiği gibi Rabıta aracılığıyla Ruhen de yapılabilir. Ve faydası da çok büyüktür. Çünkü İnsan çok sevdiği birisinden uzak bir yerde onun hayalini kursa, hemen hemen yanındaymış gibi bir ruhi yapıya ve olgunluğa sahip olur. İçi kıpırdanır, yakınlığın boyutuna göre de etkilenir.

Başka bir ayeti kerimede “Ey iman edenler, Allah’tan korkun. O’na yaklaşmaya vesile arayın. 117” buyurulmaktadır. Allaha yaklaşabilmek için, O na yaklaşmış birine yaklaşmanın yollarından bir tanesi de rabıtadır.

Bizlerin evliyaullah’a olan muhabbetimizin sebebi Allahın o kullarını sevmesinden dolayıdır. “Kişi sevdikleri ile beraberdir.” 118 hadisi şerifindeki beraberliğin bir şeklide işte rabıtadır.

Başka ayeti kerimelerde “Kalblerinizi (birbirine) bağlamak ve ayakları(nızı) pekiştirmek için üzerinize gökten bir su indiriyordu. 119” “Ey iman edenler! Sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin! (Cihad için hazır ve) rabıtalı bulunun. Hem Allah’tan korkun ki, felah bulasınız. 120 “Eğer biz, (va’dimize) inananlardan olması için onun kalbini (sabır, sebut, kuvvetli bir irtibat ve güçlü bir bağ ile) iyice pekiştirmemiş olsaydık, nerede ise işi açığa vuracaktı: 121 “Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. Çünkü O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.” 122 “Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız. 123” buyurulmaktadır. İşte rabıta ayeti kerimelerdeki kalbi birlikteliği meydana getiren, insanların kalplerini bir birine bağlayan manevi bir bağ durumundadır.

Rabıta aynı zamanda kişinin mürşidine olan muhabbetini ve sevgisini artırır. Hz. Ebu Bekir efendimiz bir gün peygamber efendimize gelerek “Ya Rasulallah, ruhaniyyetiniz bir an bile gözümün önünden gitmiyor bu nedenle tuvalet ihtiyacımı gidermekten haya ediyorum “ deyince o iki cihan serveri ihtiyacını gidermesini söylüyor.124 Yine İbni Abbas R.Anh Peygamberimiz s.a.s’in aynasına baktığı zaman kendisini değil de Resulullah efendimizi görürlermiş. 125 Her iki olayda da açıkça görülüyor ki Peygamber efendimizin sevgisi ve muhabbeti her iki sahabenin kendi benliklerinden dahi öteye geçmiştir. Zaten böyle de olması gerekir. Çünkü bir ayeti kerimede “Peygamber, müminlere kendi canlarından daha sevimlidir.” 126 buyurulmaktadır.

Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, kişinin sevdiği birisinin hayalini hafızasında canlı tutması sahabe-i kiram hazretlerinde de vardı. Ve Hazreti peygamber onları bu halden men etmedi. İşte gerçek bir mürşidi kamile yapılan rabıta mürşid sevgisinin yanında kişideki peygamber sevgisini de zirveye çıkarır . Çünkü şeyhin yalnız suretini değil siret yani hareketlerini de düşünmek gerekmektedir.
Şeyhin hareketlerini düşünmeye başlayan insan da zaman içerisinde (Şeyh kendi hareketlerini Peygamber efendimizin hareketlerine benzettiği için) hazreti peygambere karşı dayanılmaz bir muhabbet oluşur. Burada rabıta az önceki ayeti kerimede belirtildiği üzere “Peygamber, müminlere kendi canlarından daha sevimlidir.” 127 imanı kemale erdirici bir unsur olmaktadır.

Rabıtayı başka bir yönden de ele alacak olursak, Allahın sevgisine ulaşmanın bir yoludur rabıta. Çünkü yapmış olduğu ibadetlerle Kalbini Allahın haricindekilerden arındıran sufi, Rabıta yoluyla hem Allah’ı hem de imanı kemale erdirici bir unsur olduğu için Rasulullahı sevmeye başlar.
Bir hadisi şerifte peygamber efendimiz evliyayı şöyle tarif eder “ Görüldükleri zaman Allah Tealanın hatırlanıp, zikrolunmasına sebep olan zatlardır.” 128 İşte rabıta sayesinde evliyayı hayal eden kişi aynı zaman da Allah’ı hatırlayıp sever. Kişi gerçekten Allahı seviyorsa bu sevgi onu Hazreti peygambere uymaya sevkeder. Çünkü bir ayeti kerimede “Habibim de ki, eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyunki Allah’da sizi sevsin ve suçlarınızı örtsün.” 129 buyurulmaktadır.

İşte Rabıta kişiyi hem Allah’a olan sevgisinden dolayı hem de mürşidinin uygulamalı sünnet yaşantısını hayal etmesinden dolayı Hazreti peygamberi ona sevdirip ittiba ettirir. Bu bir sufi için değil aynı zamanda bütün müminler için çok önemledir. Bir ayeti kerimede mealen “Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” 130 Bir Hadisi şerifte “Onlar Allah için birbirlerini sevenlerdir.” 131 buyurulmaktadır. İşte bu sevgilerin buluşma yeridir rabıta.

İşte yukarıda bahsettiğimiz nedenlerden dolayı Mürşit Rabıtası büyük önem taşımaktadır.



DİP NOTLAR

111 (Tirmizi,Zühd/45)
112 (Buhari,Edep/96-Müslim,Birr/165-Tirmizi,Zühd/50)
113 (Tevbe/119)
114 (Tirmizi,Zühd/45).
115 (Enbiya/105)
116 (Tevbe/119)
117 (Maide/35)
118 (Buhari,Edep/96-Müslim,Birr/165-Tirmizi,Zühd/50)
119 (Enfal/11)
120 (Al-i İmran/200)
121 (Kasas/10)
122 (Enfal/63)
123 (Al-i İmran/103)
124 (Risale-i Halidiye/15-16)
125 (Risale-i Halidiye/108)
126 (Ahzab/6)
127 (Ahzab/6)
128 (Kur’an ve Sünnet Işığında Rabıta ve Tevessül/18)
129 (Al-i İmran/31)
130 (Ahzab/21)
131 (Kur’an ve Sünnet Işığında Rabıta ve Tevessül/14)
 
Üst Alt