Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Serbest kürsü
Polyannacılık Kendini Kandırmak mıdır?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="eMeKLi uYuSS" data-source="post: 18693" data-attributes="member: 883"><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">İyimserlik, küçük şeylerden mutlu olmak polyannacılık sayılmaz mı? </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Mutsuz olmayı, şuna buna söylenmeyi, karamsarlığı öylesine derinden öğrenmişiz ki, "Bu ülkede yaşanmaz" ve nihayet "Batsın bu dünya" demeye hakkımız olduğunu düşünüyoruz sonuçta. Ve daha da kötüsü, iyimser birini gördüklerinde canları sıkılıyor kötümserlerin, ade...ta "Şuna bir şey söyleyeyim de keyfi kaçsın" diyorlar içlerinden. Yıllardır seminerlerimde iyimser olmanın öneminden söz ettiğimde en az bir kişi çıkıp "Hoca iyi de o zaman bu polyannacılık olmaz mı?" der. Bu karamsarlığa prim veren bakış tarzı beni üzüyor. Şimdi söz konusu cümleye tekrar bakalım:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">"İyimserlik, küçük şeylerden mutlu olmak polyannacılık sayılmaz mı?"</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Bu görüşte, sanırım iki hata var. Birincisi "iyimserlik eşittir polyannacılık" iddiasıdır ki bu doğru değildir, ikincisi böyle söylendiğinde polyannacılığın kötü bir şey olduğu varsayılmaktadır. Polyannacılığın kötü olduğunu kim söyledi?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Polyannacılık, kayba uğradığımızda, elimizde kalanları fark etme ve sevinme becerisidir. Polyannacılık bir psikolojik savunma mekanizmasıdır, aşırı olmadan yerinde kullanıldığı sürece, kişiyi kaygıdan, sıkınadan korur, kişinin yarına kalma ihtimalini artırır. Polyannacılık, kendini avutmak değil, bardağın dolu yanını fark etmektir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Diyelim ki birisi bir bacağını kaybetti. Şüphesiz bu kötü bir durumdur. Ancak bu kişinin önünde iki yol uzanır:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Birinci yol, bir bacak gittiği için yaşamdan elini çekmek, sürekli üzülmek, artık hiçbir şeyden keyif almamaktır, ikinci yol ise şudur: Kişi eğer geriye dönüş yoksa, mevcut durumu kabullenir, elinde kalan bacak için sevinir, yaşamdan elini çekmez, yaşama sevincini kaybetmez,</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">ikinci yol polyannacılıktır. Polyannacının ömrü, birinciye oranla daha kaliteli geçer.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Polyannacı tavır, Çin atasözünü hatırlatıyor. Şöyle demiş Çinli:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirme gücü ver. Değiştiremeyeceğim şeyleri Kabullenmemi sağla, İkisini ayırt edebilmem için de akıl ver.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Değiştiremeyeceğimiz kayıplar karşısında, yaşama sevincimizi kaybetmemek polyannacılıktır. Karamsarlığa oranla da herhalde daha gerçekçi bir tavırdır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Bir toplantıda polyannacılığı tartışıyorduk, bir dostum şunları anlattı:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">"Üç yeğenim vardı. Marmara depreminde üçü de enkaz altındaydı. Bir tanesine ulaştık, çıkardık, ölmüştü. Mahvolduk. Daha sonra, aynı enkazın altından diğerleri sağ çıktı. Ölene üzüldük, ama sağlam çıkanlara sevindik. Ölene üzülmemek, sağlam çıkanlara sevinmemek mümkün değildi."</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Yukarıdaki tavır, bir polyannacılık sayılabilir. Ama sadece ölene üzülüp sağlam çıkanlara sevinmeselerdi, en azından ayıp olurdu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Tatsız olaylar karşısında, kafamızı kuma gömüp bir şey yokmuş gibi davranmak, başımıza ne gelirse gelsin mutlu dolaşmak, polyannacılık değil, "devekuşluğu" olsa gerek.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Polyannacılık, yaşama devam edebilmek için, gerektiğinde sıkıntılarla baş edebilme sanatıdır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">SABAH SABAH AĞAÇ OLMAK Gerçek Bir öykü:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Büyük kızım küçükken -sanırım anaokuluna gidiyordu- sabahları yatağında beş dakika otururdu, ben de karşısına otururdum. Küçük, spontan bir oyun oynardık. Ben, bir hayvan, eşya veya bitki rolüne girerdim, o kendisi olurdu ve karşılıklı bir drama veya fabl diyebileceğimiz bir şey sergilerdik.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Bir sabah uyandı, oturup battaniyeye sarıldı ve "Hadi bana bir ağaç ol" dedi. O sabah, canım sıkkındı, keyfim yoktu; son günlerde irili ufaklı bir çok olay moralimi bozmuştu. İçime baktım, oyun oynamak istemediğimi hissettim ve dürüstçe bunu kızıma söylemeye karar verdim. "Canım benim" dedim "bu sabah keyfim yok, canım sıkılıyor, ağaç olmak istemiyorum. " Bir an durdu ve parmağını uzatarak "Baba tamam" dedi "o zaman üzgün bir ağaç ol. " Tekrar içime baktım, neşeli bir ağaç olmak istemiyordum, ama üzgün bir ağaç olabilirdim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Ve üzgün ağaç oldum. Birilerinin meyvelerimi taşladığını, insanların canımı sıktığını anlattım. Anlattıkça, hafifledim, ferahladım. Beş dakika bittiğinde rahatlamıştım. (İfade edilen sıkıntı, çoğunlukla bizi rahatlatır.)</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #008000">Kıssadan hisse: Yaşamın her zerresi kutsaldır, değerlendirilmelidir. Güzelliklerden güzellikler çıkar; ama sıkıntılardan da güzellikler çıkarmak mümkündür.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"></span></span><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="eMeKLi uYuSS, post: 18693, member: 883"] [FONT=comic sans ms][SIZE=3][COLOR=#008000]İyimserlik, küçük şeylerden mutlu olmak polyannacılık sayılmaz mı? Mutsuz olmayı, şuna buna söylenmeyi, karamsarlığı öylesine derinden öğrenmişiz ki, "Bu ülkede yaşanmaz" ve nihayet "Batsın bu dünya" demeye hakkımız olduğunu düşünüyoruz sonuçta. Ve daha da kötüsü, iyimser birini gördüklerinde canları sıkılıyor kötümserlerin, ade...ta "Şuna bir şey söyleyeyim de keyfi kaçsın" diyorlar içlerinden. Yıllardır seminerlerimde iyimser olmanın öneminden söz ettiğimde en az bir kişi çıkıp "Hoca iyi de o zaman bu polyannacılık olmaz mı?" der. Bu karamsarlığa prim veren bakış tarzı beni üzüyor. Şimdi söz konusu cümleye tekrar bakalım: "İyimserlik, küçük şeylerden mutlu olmak polyannacılık sayılmaz mı?" Bu görüşte, sanırım iki hata var. Birincisi "iyimserlik eşittir polyannacılık" iddiasıdır ki bu doğru değildir, ikincisi böyle söylendiğinde polyannacılığın kötü bir şey olduğu varsayılmaktadır. Polyannacılığın kötü olduğunu kim söyledi? Polyannacılık, kayba uğradığımızda, elimizde kalanları fark etme ve sevinme becerisidir. Polyannacılık bir psikolojik savunma mekanizmasıdır, aşırı olmadan yerinde kullanıldığı sürece, kişiyi kaygıdan, sıkınadan korur, kişinin yarına kalma ihtimalini artırır. Polyannacılık, kendini avutmak değil, bardağın dolu yanını fark etmektir. Diyelim ki birisi bir bacağını kaybetti. Şüphesiz bu kötü bir durumdur. Ancak bu kişinin önünde iki yol uzanır: Birinci yol, bir bacak gittiği için yaşamdan elini çekmek, sürekli üzülmek, artık hiçbir şeyden keyif almamaktır, ikinci yol ise şudur: Kişi eğer geriye dönüş yoksa, mevcut durumu kabullenir, elinde kalan bacak için sevinir, yaşamdan elini çekmez, yaşama sevincini kaybetmez, ikinci yol polyannacılıktır. Polyannacının ömrü, birinciye oranla daha kaliteli geçer. Polyannacı tavır, Çin atasözünü hatırlatıyor. Şöyle demiş Çinli: Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirme gücü ver. Değiştiremeyeceğim şeyleri Kabullenmemi sağla, İkisini ayırt edebilmem için de akıl ver. Değiştiremeyeceğimiz kayıplar karşısında, yaşama sevincimizi kaybetmemek polyannacılıktır. Karamsarlığa oranla da herhalde daha gerçekçi bir tavırdır. Bir toplantıda polyannacılığı tartışıyorduk, bir dostum şunları anlattı: "Üç yeğenim vardı. Marmara depreminde üçü de enkaz altındaydı. Bir tanesine ulaştık, çıkardık, ölmüştü. Mahvolduk. Daha sonra, aynı enkazın altından diğerleri sağ çıktı. Ölene üzüldük, ama sağlam çıkanlara sevindik. Ölene üzülmemek, sağlam çıkanlara sevinmemek mümkün değildi." Yukarıdaki tavır, bir polyannacılık sayılabilir. Ama sadece ölene üzülüp sağlam çıkanlara sevinmeselerdi, en azından ayıp olurdu. Tatsız olaylar karşısında, kafamızı kuma gömüp bir şey yokmuş gibi davranmak, başımıza ne gelirse gelsin mutlu dolaşmak, polyannacılık değil, "devekuşluğu" olsa gerek. Polyannacılık, yaşama devam edebilmek için, gerektiğinde sıkıntılarla baş edebilme sanatıdır. SABAH SABAH AĞAÇ OLMAK Gerçek Bir öykü: Büyük kızım küçükken -sanırım anaokuluna gidiyordu- sabahları yatağında beş dakika otururdu, ben de karşısına otururdum. Küçük, spontan bir oyun oynardık. Ben, bir hayvan, eşya veya bitki rolüne girerdim, o kendisi olurdu ve karşılıklı bir drama veya fabl diyebileceğimiz bir şey sergilerdik. Bir sabah uyandı, oturup battaniyeye sarıldı ve "Hadi bana bir ağaç ol" dedi. O sabah, canım sıkkındı, keyfim yoktu; son günlerde irili ufaklı bir çok olay moralimi bozmuştu. İçime baktım, oyun oynamak istemediğimi hissettim ve dürüstçe bunu kızıma söylemeye karar verdim. "Canım benim" dedim "bu sabah keyfim yok, canım sıkılıyor, ağaç olmak istemiyorum. " Bir an durdu ve parmağını uzatarak "Baba tamam" dedi "o zaman üzgün bir ağaç ol. " Tekrar içime baktım, neşeli bir ağaç olmak istemiyordum, ama üzgün bir ağaç olabilirdim. Ve üzgün ağaç oldum. Birilerinin meyvelerimi taşladığını, insanların canımı sıktığını anlattım. Anlattıkça, hafifledim, ferahladım. Beş dakika bittiğinde rahatlamıştım. (İfade edilen sıkıntı, çoğunlukla bizi rahatlatır.) Kıssadan hisse: Yaşamın her zerresi kutsaldır, değerlendirilmelidir. Güzelliklerden güzellikler çıkar; ama sıkıntılardan da güzellikler çıkarmak mümkündür.[/COLOR] [/SIZE][/FONT][COLOR=#008000][FONT=comic sans ms][SIZE=3] [/SIZE][/FONT][/COLOR][B][B][COLOR=red][/COLOR][/B][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Serbest kürsü
Polyannacılık Kendini Kandırmak mıdır?
Üst
Alt