Peygamber Eğitiminde Yetişen Genç Sahabi HZ. ÂİŞE (ö. 58)

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
HZ. ÂİŞE (ö. 58)

Gençliğinin ilk sekiz yılını Hz. Peygamber'e eş olarak geçiren Hz. Âişe, dinî ilimleri bizzat Rasûl-i Ekrem'den öğrenmişti. İslam'ın öğreticisi olan Hz. Peygamber ile aynı evi paylaştığı ve evi de Mescid'in bitişiğinde olduğu için, O'nun (sav) öğretilerinden gece gündüz yararlanmış, O (sav)'nun ders ve sohbetlerini dinleyerek, kavrayamadığı veya merak ettiği yahut bilmediği her meseleyi de hemen O'na (sav) sorup öğrenmiştir. Yine Rasûl-i Ekrem de, Hz. Âişe'nin herhangi bir hatasını gördüğü zaman derhal onu uyarmıştır.18

sevrtepesi.jpg


Hz. Peygamber'den aldığı feyz sayesinde İslam esaslarının en seçkin öğreticisi oldu. Sünneti nakledip şerhetmekle kalmadı aynı zamanda onun doğru anlaşılması hususunda ilmî tenkit zihniyetini ortaya koydu. Kuvvetli hafızası sayesinde Hz. Peygamber'in hadis ve sünnetinin daha sonraki nesillere ulaştırılmasında emsalsiz hizmetler ifa etti. Rivayet ettiği toplam 2210 hadisle, en çok hadis rivayet eden yedi sahabenin dördüncüsüydü. Kendisinden hadis nakledenlerin sayısı 200'den fazlaydı. Talebelerinden en az dörtte biri bayanlardan oluşmaktaydı.19 İslami ilim zihniyetinin pek çok mümessili arasında en müstesna yeri, en büyük kadın alim olan Hz. Âişe işgal etmektedir. Hz. Âişe, sadece hadis nakilcisi değil, aynı zamanda müfessir, fakih ve hatibdi. Arab tarihi, Ensab (soy ilmi) , şiir ve tıb sahalarında derin bilgi sahibiydi. Rivayet ettiği hadislerin şuuruna erdiği gibi, kendisine ulaşan rivayetleri de, yüksek İslami kültürüne göre değerlendirmekte ve ravileri kim olursa olsun, bunlardan yanlış veya eksik bulduklarını düzeltme vazifesini hakkıyla yerine getirmekteydi.20

Hz. Peygamber'in sevgili eşi Hz. Âişe, zekası, engin deneyimi ile her taraftan gelen kadın erkek hemen herkesin, kendisine danıştığı, meseleleri için bilgisine başvurduğu, irşad ve tavsiyelerine kulak verdiği, hatta ailevi problemleri çözdürmek ve ondan dua almak üzere sık sık ziyaret edilen, kendisine hürmet edilen bilge bir anneydi. Kapısı, geçmiş yıllarda karşı saflarda yer almış hasımlara dahi açıktı. Onun evi, ilim, irfan, irşad ve danışma merkezi gibi her gün girip-çıkanlarla dolup taşmaktaydı. Bu mütevazi ev, kadın-erkek, büyük-küçük birçok kimsenin huzuruna gelip kendisini dinlediği, varsa soru sorup cevabını aldığı bir ilim ve irfan ocağı oldu. Onun bu faaliyetleri sayesinde Medine ilim merkezi olmaya devam etti. Orada onun yıllarca süren eğitim ve öğretim faaliyetleri sonunda, İslam ilimlerinin temellerinin atılması ve ilmî hareketin gelişmesi yanında, hadis ve fıkıh sahalarında Medine ekolü teşekkül etti. Gerek Medine'de ve gerekse her yıl hac için gittiği Mekke'de kendisine sözlü olarak sorulan sorulara cevap verdiği gibi, muhtelif şehir ve bölgelerden mektupla sorulan soruları da cevapsız bırakmadı.21

1914-1917 yılları arasında Hz. Âişe hakkında ilk defa müstakil ve oldukça doyurucu bir kitap yazan, Hint'li alimlerimizden merhum Nedvî'nin dediği gibi, "Tarihin bütün sayfalarını karıştıracak olursak Hz. Âişe'den başka bütün dinî, ahlaki, siyasî ve medeni meziyetleri şahsında toplamış ve bütün bunların icaplarını yerine getirmiş, ilmî ve ameli bir rehber olmuş başka bir kadın göremeyiz."22
 
Üst Alt