- Katılım
- 25 Şubat 2011
- Mesajlar
- 365
- Tepkime puanı
- 21
PEYGAMBER DUALARININ TOPLUMSAL HAYATIMIZDAKİ YERİ
Halk arasında dua işlevsellik açısından önemli bir konuma sahiptir. Bütün dünyevi işlerde, sıkıntılarda, hastalıklarda insanlar Allah (c.c.)a yönelme vesilesi olarak duaya başvurmaktadırlar. Ayrıca kendilerine verilen nimetlere karşı hamd ve şükür amacıyla da insanlar dua etmektedirler.
Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde pek çok mesur dua bizlere öğretilmektedir. Dolayısıyla dua ederken nasslarda geçen bu dua lafızlarını tercih etmek de bu duaları bilen insanlar arasında önemsenmektedir. Bu dua lafızlarıyla yapılan dualar tabii ki daha kabule şayandır. Biz peygamber dualarının dini hayata etkilerini iki bölümde inceleyelim.
İbadetlerin İçinde Okunması
Bu tür duaların başında Hz. Peygamber (s.a.v.)in hamd duası olan Fatiha Suresi gelmektedir. Tüm Müslümanların beş vakit namaz içerisinde günde kırk defa okudukları Fatiha Suresi en çok okunan dua olma özelliğine de sahiptir. Hz. Peygamber (s.a.v.) Fatiha Suresi okunmadan namazın olmayacağını ifade etmiş ve pek çok mezhebe göre de namazda Fatiha Suresini okumak farz kabul edilmiştir.
Namazda okunan peygamber dualarından bir diğeri de İbrahim Suresi 41. ayette geçen Hz. İbrahimin Ey Rabbimiz hesap gününde beni, ana-babamı ve bütün müminleri bağışla manasında olan duasıdır. Namazların son oturuşlarında en son olarak okunan bu duanın namaz içerisine derç edilmesi kişinin yalnız kendine değil anne-babasına ve bütün müminlere dua etmesi gerektiğini bizlere öğretmektedir.
Bakara Suresi 201. ayette geçen Ey Rabbimiz bize dünyada ve ahirette iyilik ver, bizi cehennem azabından koru manasındaki dua ise Kur'ân-ı Kerimde direk bir peygamberin telaffuz ettiği dualardan olmasa da Enes b. Malikten rivayet edildiğine göre Hz. Peygamberin en çok yaptığı dualardan biridir. Bu dua hac yapılırken Kâbe tavafının son dört şavtında, say esnasında ve Arafatta yapılan dualar arasında zikredilmektedir[1].
Kurban keserken Enam Suresi 79. ayette geçen, mana olarak Hz. İbrahimin putlardan ve putlara tapanlardan yüz çevirip Allah (c.c.)a yönelmesini ihtiva eden teveccüh duası okunmaktadır. Duanın manası şu şekildedir: Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben ortak koşanlardan değilim! bu dua aynı zamanda Rasulullah (s.a.v.)ın gece namazı için kalktığında yapmış olduğu duanın içinde de kısmen yer almaktadır[2]. Ayrıca bazı dua kitaplarında iftitah tekbirinden sonra yukarıdaki ayeti okumanın müstehap olduğu zikredilmektedir[3].
Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmailin birlikte Kâbeyi inşa ederken bu amelin kabul olması için yaptıkları ve Bakara Sûresi 127. ayette geçen dua; zekât, sadaka, adak ve kefaret gibi ibadetleri yaparken okunur. Bu duayı yapan kişi duasının makbul olmasını umut ederek Hz. İbrahim ve İsmailin kullandığı dua cümlesini kullanmaktadır.
Uhrevî Amaçlara Yönelik Okunması
Peygamber duaları içerisinde istiğfar için okunan dualar önemli bir yer tutmaktadır. Bunların başında Hz. Âdem ve Havvanın yapmış oldukları dua gelmektedir[4]. Bu dua Araf Suresi 23. ayette geçmekte olup manası şu şekildedir: Dediler: Rabbimiz, biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, muhakkak ziyana uğrayanlardan oluruz! İstiğfar niyeti ile okunan dualardan bir diğeri ise Hz. Musanın Mısırda Kıptiyi yanlışlıkla öldürmesinden sonra yapmış olduğu istiğfar duasıdır. Bu dua ise Kasas Suresi 16. ayette geçmektedir ve manası şu şekildedir: Rabbim, ben nefsime zulmettim, beni bağışla! dedi. (Allah) onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)in Müminun Suresi 118. ayette geçen Rabbim bağışla ve merhamet et! Sen merhametlilerin en merhametlisisin manasındaki duası da Gümüşhanevinin Mecmuatül Ahzap adlı eserinde tövbe ve istiğfar için okunacak dualar arasında zikredilmektedir.
Bazı peygamber duaları da müminler tarafından Allah (c.c.)a hamd ve şükretmek niyetiyle okunmaktadır. Fatiha Suresi ve hamd ifadesi ile başlayan pek çok surenin başındaki ayetler Hz. Peygamber (s.a.v.)e öğretilmiş olan hamd dualarıdır. Bu duaları namaz kılan ve Kur'ân-ı Kerîm okuyan her Müslüman doğal olarak zaten yapmaktadır. Bunların dışında Hz. Süleymanın Neml Suresi 19. ayette geçen duası da kendisine nimet verilen kişinin nimetin şükrünü eda için okuyabileceği dua cümlelerindendir. Bu duanın manası ise şu şekildedir: Rabbim, bana ve ana-babama lütfettiğin nimete şükretmemi, senin beğeneceğin faydalı bir iş yapmamı gönlüme ilham eyle ve rahmetinle beni iyi kullarının arasına sok.
Hz. Peygamber (s.a.v.) her namazın sonunda Muavizeteyn Surelerini okumuş ve Müslümanlara da bu sureleri okumalarını tavsiye etmiştir[5]. Yine bir gün kendisine sürekli İhlâs Suresini okuyan bir adamın hali şikayet olarak arz edilince Hz. Peygamber şöyle demiştir: Allah (c.c.)a yemin ederim ki, o Kur'ânı Kerîmin üçte birine bedeldir[6]. Burada geçen İhlâs Suresinin Kur'ân-ı Kerîmin üçte birine denk olması sevap açısından olsa gerektir. Hz. Peygamber (s.a.v.)in Âl-i İmrân Suresi 2627. ayetlerde geçen tespih duası da sabah namazından sonra, özellikle bol sevap kazanmak amacıyla okunması tavsiye edilen dualardandır. Bunlar dışında Kur'ân-ı Kerîmin pek çok ayeti sevap kazanmak niyetiyle Müslümanlar tarafından sürekli olarak okunmaktadır.
Dünyevî İşlerin Halli Ve Sıkıntılardan Kurtulmak İçin Okunması
Dua kitaplarımızda çokça örneğine rastlayabileceğimiz bu tarz duaların tamamını incelememiz mümkün değildir. Ancak dünyevi amaçlarla okunan bazı peygamber dualarını ve bu duaların okunmasının tavsiye edildiği durumları incelemeye çalışalım.
Hz. Peygamber (s.a.v.)in Tövbe Suresi 129. ayette geçen tevekkül duası ve Hz. Yunusun balığın karnındayken yapmış olduğu tespih ve istiğfar duası ise sıkıntı anında okunması gereken dualardandır. Hz. Peygamber (s.a.v.)in Hz. Yunusun duası hakkında şu Hadis-i Şerifi rivayet edilmektedir: Sizden bir adama bir üzüntü veya bela geldiğinde okuyup da kurtulacağı bir duayı haber vereyim mi, o kardeşim Yunusun duasıdır[7]. Ebus-Suûd Efendi de Mecmua-i Deavât isimli eserinde Hz. Peygamber (s.a.v.)in Hz. Yunusun duasını ismi azam olarak nitelendirdiğini ve bu duayı mühim bir maslahat için okuyan her Müslümanın dileğine kavuşacağını ifade etmektedir[8]. Hz. Yunusun duası ölüm hastalığına yakalanmış olan kişiler için de okunan dualardandır. Çünkü ölüm hastalığı musibetlerin en büyüklerindendir. Aynı zamanda Bakara Suresi 201. ayetteki Rabbenâ Âtinâ duası da şiddetli sıkıntı ve musibet anında okunacak olan dualar arasında zikredilmektedir.
Şeytanın vesveselerinden korunmak için ise Hz. Peygamber (s.a.v.)in Müminun Suresi 9798. ayetlerde geçen sığınma duası tavsiye edilmektedir. Bu ayetler bazen bütün olarak okunurken bazen de kısmen sığınma duaları arasına dâhil edilerek okunmaktadır. Geceleyin uykusundan uyanan kişinin okuması tavsiye edilen duada da bu ayetin son kısmı yer almaktadır. Çünkü gece uyanmanın şeytanın etkisi ile gerçekleştiği düşünülmektedir. İhlâs, Felak ve Nas Sureleri de şeytanın vesveseleri ve kışkırtmalarına karşı okunulması gereken dualar arasındadır. Ayrıca Felak ve Nas Sûreleri büyü, cin ve şeytan çarpması gibi durumlarda da yaygın bir şekilde okunan dualardandır. Nitekim müfessirlerin çoğunluğuna göre Muavvizeteyn Surelerinin sebeb-i nüzulü Hz. Peygamber (s.a.v.)e bir Yahudi tarafından büyü yapılması olayıdır.
Hz. Yusufun Yusuf Suresi 101. ayette geçen Müslüman olarak ölme ve salihlerden olma amacına yönelik duası ise, dua kitaplarında nusret anında ve ulaşılan nimetin devamı için yapılan dualar arasında zikredilmektedir. Çünkü Hz. Yusuf Mısıra maliye bakanı olduktan ve bütün nimetleri tattıktan sonra nail olduğu nimetlerin devamı için bu duayı yapmıştır.
Bakara Suresi 201. ayette geçen ve halk arasında Rabbenâ Âtinâ diye bilinen dua pek çok dua kitabında insanlarla tokalaşırken yapılacak olan dua olarak zikredilmektedir. Enes b. Malikin ifadesine göre Hz. peygamber bir kişi ile tokalaştığı zaman bu duayı okumadan elini çekmemiştir.
Genel olarak Salih evlat isteme adına yapılan dualar arasında Hz. Zekeriyya ve Hz. İbrahimin dualarına rastlamaktayız. Hz. Zekeriyyanın Meryem Sûresi 35. ayetlerdeki duası çocuk sahibi olamayan ailelerin her türlü şartlar altında okuması gereken duaların başında gelmektedir. Allah (c.c.)ın ihsan ettiği nesillerin Sırat-ı Müstakim üzere, namaz ve diğer ibadetleri eda ederek yaşayabilmeleri için ise Hz. İbrahimin İbrahim Suresi 40. ayette geçen ve namazla ilgili olan duası okunmalıdır.
Şifa Amaçlı Okunması
İnsanoğlunun Allaha dua etmesindeki en önemli vesilelerden biri de hastalıklardır. Hastalıklardan kurtulmak için insanlar pek çok dua okumaktadırlar. Bu duaların en tesirlileri ise mesur dualar dediğimiz Kurân ve Sahih Sünnette geçen dualardır. Hz. Peygamber şifa için bazen kendisi bazı duaları okumuş, bazen sahabelere okutmuş, bazen de sahabelerin okuduğu bu tür duaları onaylayarak kabul etmiştir.
Şifa niyetiyle okunan duaların başında Fatiha Suresi gelmektedir. Rivayete göre Rasulullah (s.a.v.)ın ashabından bir gurup sefere çıkmış ve bir kavme misafir olmak istemişlerdir. Kendilerini misafir etmek istemeyen kavmin liderini yılan sokmuş ve bu kavim ashaptan hastayı tedavi etmelerini talep etmiştir. Bunun üzerine onlardan biri Fatiha Suresini okuyarak adamı iyileştirmiş ve bunun karşılığında kendisine bir sürü koyun verilmiştir. Bunu Rasulullah (s.a.v.)a gelip anlattıklarında ise O, bu olay karşısında Onun afsun olduğunu nereden biliyordun! Koyunları al bana da bir hisse ayır[9] demiştir. Bu rivayetten de anlaşılıyor ki Kur'ân-ı Kerimin tedavi amaçlı okunması meşrudur.
Yine Hz. Peygamberin kendisi hastalandığında Muavvizeteyn Surelerini okuyarak kendisini tedavi ettiği, hastalığı ağırlaşıp okuyamaz halde olduğunda ise Hz. Aişeye bu Sureleri okutup kendi elleriyle bedenini mesh ettiği rivayet edilir[10]. Ayrıca Muavvizeteyn Sureleri genel olarak tüm şerlerden Allah (c.c.)a sığınmak için okunan dualardandır. Hz. Peygamberin Ukbe b. Amire Ey Ukbe bunlarla Allah (c.c.)a sığın. Hiç kimse bunlar gibisiyle Allah (c.c.)a sığınmış değildir. dediği rivayet edilmektedir[11].
Hz. Peygamber yatarken de Felak, Nâs ve İhlâs Surelerini okuyup, tüm vücudunu mesh ederek yatardı. Muavvizeteyn Sureleri inene kadar Hz. Peygamber cin ve şeytan şerrinden, göz değmesinden çeşitli dualarla Allah (c.c.)a sığınıyordu. Bu Sureler indikten sonra ise yalnız bu duaları okumaya devam etmiştir.
Bunlar dışında Hz. İbrahimin Şuarâ Suresi 80. ayette geçen duası da şifa duası ayetleri olarak toplumumuzda bilinen ve bütün hastalıklar için okunan ayetler arasındadır.
Rabbimizden bizlere Kuranda öğrettiği makbuliyeti tescillenmiş peygamber dualarıyla kendisine yönelebilmeyi nasip etmesini ve duası kabul edilenlerden olmayı niyaz ederiz Selamlar.
Hidayet AYAN
[1] Nevevî, Muhyiddin Ebî Zekeriyya Yahya İbni Şeref, el-Ezkâr Min Kelâm-i Seyyidil-Ebrâr.
[2] İbni Teymiyye, Sahîhul-Kelimut Tayyib.
[3] Ramazanoğlu, M. Sami, Dualar ve Zikirler.
[4] Gümüşhanevî, Ahmet Ziyaeddin, Mecmuatül Ahzâb.
[5] İbni Teymiyye, a.g.e., s.50.
[6] Ebû Davud, 2, 152.
[7] Tirmizî, Deavât, 529.
[8] Ebus-Suud el-İmâdî Efendi, Mecmua-i Deavât.
[9] Müslim, 2 / 1929.
[10] Buharî, Fezâilul Kurân, 14.
[11] Nesaî, 8 / 253.
Halk arasında dua işlevsellik açısından önemli bir konuma sahiptir. Bütün dünyevi işlerde, sıkıntılarda, hastalıklarda insanlar Allah (c.c.)a yönelme vesilesi olarak duaya başvurmaktadırlar. Ayrıca kendilerine verilen nimetlere karşı hamd ve şükür amacıyla da insanlar dua etmektedirler.
Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde pek çok mesur dua bizlere öğretilmektedir. Dolayısıyla dua ederken nasslarda geçen bu dua lafızlarını tercih etmek de bu duaları bilen insanlar arasında önemsenmektedir. Bu dua lafızlarıyla yapılan dualar tabii ki daha kabule şayandır. Biz peygamber dualarının dini hayata etkilerini iki bölümde inceleyelim.
İbadetlerin İçinde Okunması
Bu tür duaların başında Hz. Peygamber (s.a.v.)in hamd duası olan Fatiha Suresi gelmektedir. Tüm Müslümanların beş vakit namaz içerisinde günde kırk defa okudukları Fatiha Suresi en çok okunan dua olma özelliğine de sahiptir. Hz. Peygamber (s.a.v.) Fatiha Suresi okunmadan namazın olmayacağını ifade etmiş ve pek çok mezhebe göre de namazda Fatiha Suresini okumak farz kabul edilmiştir.
Namazda okunan peygamber dualarından bir diğeri de İbrahim Suresi 41. ayette geçen Hz. İbrahimin Ey Rabbimiz hesap gününde beni, ana-babamı ve bütün müminleri bağışla manasında olan duasıdır. Namazların son oturuşlarında en son olarak okunan bu duanın namaz içerisine derç edilmesi kişinin yalnız kendine değil anne-babasına ve bütün müminlere dua etmesi gerektiğini bizlere öğretmektedir.
Bakara Suresi 201. ayette geçen Ey Rabbimiz bize dünyada ve ahirette iyilik ver, bizi cehennem azabından koru manasındaki dua ise Kur'ân-ı Kerimde direk bir peygamberin telaffuz ettiği dualardan olmasa da Enes b. Malikten rivayet edildiğine göre Hz. Peygamberin en çok yaptığı dualardan biridir. Bu dua hac yapılırken Kâbe tavafının son dört şavtında, say esnasında ve Arafatta yapılan dualar arasında zikredilmektedir[1].
Kurban keserken Enam Suresi 79. ayette geçen, mana olarak Hz. İbrahimin putlardan ve putlara tapanlardan yüz çevirip Allah (c.c.)a yönelmesini ihtiva eden teveccüh duası okunmaktadır. Duanın manası şu şekildedir: Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben ortak koşanlardan değilim! bu dua aynı zamanda Rasulullah (s.a.v.)ın gece namazı için kalktığında yapmış olduğu duanın içinde de kısmen yer almaktadır[2]. Ayrıca bazı dua kitaplarında iftitah tekbirinden sonra yukarıdaki ayeti okumanın müstehap olduğu zikredilmektedir[3].
Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmailin birlikte Kâbeyi inşa ederken bu amelin kabul olması için yaptıkları ve Bakara Sûresi 127. ayette geçen dua; zekât, sadaka, adak ve kefaret gibi ibadetleri yaparken okunur. Bu duayı yapan kişi duasının makbul olmasını umut ederek Hz. İbrahim ve İsmailin kullandığı dua cümlesini kullanmaktadır.
Uhrevî Amaçlara Yönelik Okunması
Peygamber duaları içerisinde istiğfar için okunan dualar önemli bir yer tutmaktadır. Bunların başında Hz. Âdem ve Havvanın yapmış oldukları dua gelmektedir[4]. Bu dua Araf Suresi 23. ayette geçmekte olup manası şu şekildedir: Dediler: Rabbimiz, biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, muhakkak ziyana uğrayanlardan oluruz! İstiğfar niyeti ile okunan dualardan bir diğeri ise Hz. Musanın Mısırda Kıptiyi yanlışlıkla öldürmesinden sonra yapmış olduğu istiğfar duasıdır. Bu dua ise Kasas Suresi 16. ayette geçmektedir ve manası şu şekildedir: Rabbim, ben nefsime zulmettim, beni bağışla! dedi. (Allah) onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)in Müminun Suresi 118. ayette geçen Rabbim bağışla ve merhamet et! Sen merhametlilerin en merhametlisisin manasındaki duası da Gümüşhanevinin Mecmuatül Ahzap adlı eserinde tövbe ve istiğfar için okunacak dualar arasında zikredilmektedir.
Bazı peygamber duaları da müminler tarafından Allah (c.c.)a hamd ve şükretmek niyetiyle okunmaktadır. Fatiha Suresi ve hamd ifadesi ile başlayan pek çok surenin başındaki ayetler Hz. Peygamber (s.a.v.)e öğretilmiş olan hamd dualarıdır. Bu duaları namaz kılan ve Kur'ân-ı Kerîm okuyan her Müslüman doğal olarak zaten yapmaktadır. Bunların dışında Hz. Süleymanın Neml Suresi 19. ayette geçen duası da kendisine nimet verilen kişinin nimetin şükrünü eda için okuyabileceği dua cümlelerindendir. Bu duanın manası ise şu şekildedir: Rabbim, bana ve ana-babama lütfettiğin nimete şükretmemi, senin beğeneceğin faydalı bir iş yapmamı gönlüme ilham eyle ve rahmetinle beni iyi kullarının arasına sok.
Hz. Peygamber (s.a.v.) her namazın sonunda Muavizeteyn Surelerini okumuş ve Müslümanlara da bu sureleri okumalarını tavsiye etmiştir[5]. Yine bir gün kendisine sürekli İhlâs Suresini okuyan bir adamın hali şikayet olarak arz edilince Hz. Peygamber şöyle demiştir: Allah (c.c.)a yemin ederim ki, o Kur'ânı Kerîmin üçte birine bedeldir[6]. Burada geçen İhlâs Suresinin Kur'ân-ı Kerîmin üçte birine denk olması sevap açısından olsa gerektir. Hz. Peygamber (s.a.v.)in Âl-i İmrân Suresi 2627. ayetlerde geçen tespih duası da sabah namazından sonra, özellikle bol sevap kazanmak amacıyla okunması tavsiye edilen dualardandır. Bunlar dışında Kur'ân-ı Kerîmin pek çok ayeti sevap kazanmak niyetiyle Müslümanlar tarafından sürekli olarak okunmaktadır.
Dünyevî İşlerin Halli Ve Sıkıntılardan Kurtulmak İçin Okunması
Dua kitaplarımızda çokça örneğine rastlayabileceğimiz bu tarz duaların tamamını incelememiz mümkün değildir. Ancak dünyevi amaçlarla okunan bazı peygamber dualarını ve bu duaların okunmasının tavsiye edildiği durumları incelemeye çalışalım.
Hz. Peygamber (s.a.v.)in Tövbe Suresi 129. ayette geçen tevekkül duası ve Hz. Yunusun balığın karnındayken yapmış olduğu tespih ve istiğfar duası ise sıkıntı anında okunması gereken dualardandır. Hz. Peygamber (s.a.v.)in Hz. Yunusun duası hakkında şu Hadis-i Şerifi rivayet edilmektedir: Sizden bir adama bir üzüntü veya bela geldiğinde okuyup da kurtulacağı bir duayı haber vereyim mi, o kardeşim Yunusun duasıdır[7]. Ebus-Suûd Efendi de Mecmua-i Deavât isimli eserinde Hz. Peygamber (s.a.v.)in Hz. Yunusun duasını ismi azam olarak nitelendirdiğini ve bu duayı mühim bir maslahat için okuyan her Müslümanın dileğine kavuşacağını ifade etmektedir[8]. Hz. Yunusun duası ölüm hastalığına yakalanmış olan kişiler için de okunan dualardandır. Çünkü ölüm hastalığı musibetlerin en büyüklerindendir. Aynı zamanda Bakara Suresi 201. ayetteki Rabbenâ Âtinâ duası da şiddetli sıkıntı ve musibet anında okunacak olan dualar arasında zikredilmektedir.
Şeytanın vesveselerinden korunmak için ise Hz. Peygamber (s.a.v.)in Müminun Suresi 9798. ayetlerde geçen sığınma duası tavsiye edilmektedir. Bu ayetler bazen bütün olarak okunurken bazen de kısmen sığınma duaları arasına dâhil edilerek okunmaktadır. Geceleyin uykusundan uyanan kişinin okuması tavsiye edilen duada da bu ayetin son kısmı yer almaktadır. Çünkü gece uyanmanın şeytanın etkisi ile gerçekleştiği düşünülmektedir. İhlâs, Felak ve Nas Sureleri de şeytanın vesveseleri ve kışkırtmalarına karşı okunulması gereken dualar arasındadır. Ayrıca Felak ve Nas Sûreleri büyü, cin ve şeytan çarpması gibi durumlarda da yaygın bir şekilde okunan dualardandır. Nitekim müfessirlerin çoğunluğuna göre Muavvizeteyn Surelerinin sebeb-i nüzulü Hz. Peygamber (s.a.v.)e bir Yahudi tarafından büyü yapılması olayıdır.
Hz. Yusufun Yusuf Suresi 101. ayette geçen Müslüman olarak ölme ve salihlerden olma amacına yönelik duası ise, dua kitaplarında nusret anında ve ulaşılan nimetin devamı için yapılan dualar arasında zikredilmektedir. Çünkü Hz. Yusuf Mısıra maliye bakanı olduktan ve bütün nimetleri tattıktan sonra nail olduğu nimetlerin devamı için bu duayı yapmıştır.
Bakara Suresi 201. ayette geçen ve halk arasında Rabbenâ Âtinâ diye bilinen dua pek çok dua kitabında insanlarla tokalaşırken yapılacak olan dua olarak zikredilmektedir. Enes b. Malikin ifadesine göre Hz. peygamber bir kişi ile tokalaştığı zaman bu duayı okumadan elini çekmemiştir.
Genel olarak Salih evlat isteme adına yapılan dualar arasında Hz. Zekeriyya ve Hz. İbrahimin dualarına rastlamaktayız. Hz. Zekeriyyanın Meryem Sûresi 35. ayetlerdeki duası çocuk sahibi olamayan ailelerin her türlü şartlar altında okuması gereken duaların başında gelmektedir. Allah (c.c.)ın ihsan ettiği nesillerin Sırat-ı Müstakim üzere, namaz ve diğer ibadetleri eda ederek yaşayabilmeleri için ise Hz. İbrahimin İbrahim Suresi 40. ayette geçen ve namazla ilgili olan duası okunmalıdır.
Şifa Amaçlı Okunması
İnsanoğlunun Allaha dua etmesindeki en önemli vesilelerden biri de hastalıklardır. Hastalıklardan kurtulmak için insanlar pek çok dua okumaktadırlar. Bu duaların en tesirlileri ise mesur dualar dediğimiz Kurân ve Sahih Sünnette geçen dualardır. Hz. Peygamber şifa için bazen kendisi bazı duaları okumuş, bazen sahabelere okutmuş, bazen de sahabelerin okuduğu bu tür duaları onaylayarak kabul etmiştir.
Şifa niyetiyle okunan duaların başında Fatiha Suresi gelmektedir. Rivayete göre Rasulullah (s.a.v.)ın ashabından bir gurup sefere çıkmış ve bir kavme misafir olmak istemişlerdir. Kendilerini misafir etmek istemeyen kavmin liderini yılan sokmuş ve bu kavim ashaptan hastayı tedavi etmelerini talep etmiştir. Bunun üzerine onlardan biri Fatiha Suresini okuyarak adamı iyileştirmiş ve bunun karşılığında kendisine bir sürü koyun verilmiştir. Bunu Rasulullah (s.a.v.)a gelip anlattıklarında ise O, bu olay karşısında Onun afsun olduğunu nereden biliyordun! Koyunları al bana da bir hisse ayır[9] demiştir. Bu rivayetten de anlaşılıyor ki Kur'ân-ı Kerimin tedavi amaçlı okunması meşrudur.
Yine Hz. Peygamberin kendisi hastalandığında Muavvizeteyn Surelerini okuyarak kendisini tedavi ettiği, hastalığı ağırlaşıp okuyamaz halde olduğunda ise Hz. Aişeye bu Sureleri okutup kendi elleriyle bedenini mesh ettiği rivayet edilir[10]. Ayrıca Muavvizeteyn Sureleri genel olarak tüm şerlerden Allah (c.c.)a sığınmak için okunan dualardandır. Hz. Peygamberin Ukbe b. Amire Ey Ukbe bunlarla Allah (c.c.)a sığın. Hiç kimse bunlar gibisiyle Allah (c.c.)a sığınmış değildir. dediği rivayet edilmektedir[11].
Hz. Peygamber yatarken de Felak, Nâs ve İhlâs Surelerini okuyup, tüm vücudunu mesh ederek yatardı. Muavvizeteyn Sureleri inene kadar Hz. Peygamber cin ve şeytan şerrinden, göz değmesinden çeşitli dualarla Allah (c.c.)a sığınıyordu. Bu Sureler indikten sonra ise yalnız bu duaları okumaya devam etmiştir.
Bunlar dışında Hz. İbrahimin Şuarâ Suresi 80. ayette geçen duası da şifa duası ayetleri olarak toplumumuzda bilinen ve bütün hastalıklar için okunan ayetler arasındadır.
Rabbimizden bizlere Kuranda öğrettiği makbuliyeti tescillenmiş peygamber dualarıyla kendisine yönelebilmeyi nasip etmesini ve duası kabul edilenlerden olmayı niyaz ederiz Selamlar.
Hidayet AYAN
[1] Nevevî, Muhyiddin Ebî Zekeriyya Yahya İbni Şeref, el-Ezkâr Min Kelâm-i Seyyidil-Ebrâr.
[2] İbni Teymiyye, Sahîhul-Kelimut Tayyib.
[3] Ramazanoğlu, M. Sami, Dualar ve Zikirler.
[4] Gümüşhanevî, Ahmet Ziyaeddin, Mecmuatül Ahzâb.
[5] İbni Teymiyye, a.g.e., s.50.
[6] Ebû Davud, 2, 152.
[7] Tirmizî, Deavât, 529.
[8] Ebus-Suud el-İmâdî Efendi, Mecmua-i Deavât.
[9] Müslim, 2 / 1929.
[10] Buharî, Fezâilul Kurân, 14.
[11] Nesaî, 8 / 253.