Peygamber duaları

ferit

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Şubat 2011
Mesajlar
365
Tepkime puanı
21
PEYGAMBER DUALARININ TOPLUMSAL HAYATIMIZDAKİ YERİ

Halk arasında dua işlevsellik açısından önemli bir konuma sahiptir. Bütün dünyevi işlerde, sıkıntılarda, hastalıklarda insanlar Allah (c.c.)’a yönelme vesilesi olarak duaya başvurmaktadırlar. Ayrıca kendilerine verilen nimetlere karşı hamd ve şükür amacıyla da insanlar dua etmektedirler.

Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde pek çok me’sur dua bizlere öğretilmektedir. Dolayısıyla dua ederken nasslarda geçen bu dua lafızlarını tercih etmek de bu duaları bilen insanlar arasında önemsenmektedir. Bu dua lafızlarıyla yapılan dualar tabii ki daha kabule şayandır. Biz peygamber dualarının dini hayata etkilerini iki bölümde inceleyelim.

İbadetlerin İçinde Okunması

Bu tür duaların başında Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hamd duası olan Fatiha Suresi gelmektedir. Tüm Müslümanların beş vakit namaz içerisinde günde kırk defa okudukları Fatiha Suresi en çok okunan dua olma özelliğine de sahiptir. Hz. Peygamber (s.a.v.) Fatiha Suresi okunmadan namazın olmayacağını ifade etmiş ve pek çok mezhebe göre de namazda Fatiha Suresi’ni okumak farz kabul edilmiştir.

Namazda okunan peygamber dualarından bir diğeri de İbrahim Suresi 41. ayette geçen Hz. İbrahim’in “Ey Rabbimiz hesap gününde beni, ana-babamı ve bütün mü’minleri bağışla” manasında olan duasıdır. Namazların son oturuşlarında en son olarak okunan bu duanın namaz içerisine derç edilmesi kişinin yalnız kendine değil anne-babasına ve bütün mü’minlere dua etmesi gerektiğini bizlere öğretmektedir.

Bakara Suresi 201. ayette geçen “Ey Rabbimiz bize dünyada ve ahirette iyilik ver, bizi cehennem azabından koru” manasındaki dua ise Kur'ân-ı Kerim’de direk bir peygamberin telaffuz ettiği dualardan olmasa da Enes b. Malik’ten rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber’in en çok yaptığı dualardan biridir. Bu dua hac yapılırken Kâbe tavafının son dört şavtında, say esnasında ve Arafat’ta yapılan dualar arasında zikredilmektedir[1].

Kurban keserken En’am Suresi 79. ayette geçen, mana olarak Hz. İbrahim’in putlardan ve putlara tapanlardan yüz çevirip Allah (c.c.)’a yönelmesini ihtiva eden teveccüh duası okunmaktadır. Duanın manası şu şekildedir: “Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben ortak koşanlardan değilim!” bu dua aynı zamanda Rasulullah (s.a.v.)’ın gece namazı için kalktığında yapmış olduğu duanın içinde de kısmen yer almaktadır[2]. Ayrıca bazı dua kitaplarında iftitah tekbirinden sonra yukarıdaki ayeti okumanın müstehap olduğu zikredilmektedir[3].

Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’in birlikte Kâbe’yi inşa ederken bu amelin kabul olması için yaptıkları ve Bakara Sûresi 127. ayette geçen dua; zekât, sadaka, adak ve kefaret gibi ibadetleri yaparken okunur. Bu duayı yapan kişi duasının makbul olmasını umut ederek Hz. İbrahim ve İsmail’in kullandığı dua cümlesini kullanmaktadır.

Uhrevî Amaçlara Yönelik Okunması

Peygamber duaları içerisinde istiğfar için okunan dualar önemli bir yer tutmaktadır. Bunların başında Hz. Âdem ve Havva’nın yapmış oldukları dua gelmektedir[4]. Bu dua A’raf Suresi 23. ayette geçmekte olup manası şu şekildedir: “Dediler: Rabbimiz, biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, muhakkak ziyana uğrayanlardan oluruz!” İstiğfar niyeti ile okunan dualardan bir diğeri ise Hz. Musa’nın Mısır’da Kıpti’yi yanlışlıkla öldürmesinden sonra yapmış olduğu istiğfar duasıdır. Bu dua ise Kasas Suresi 16. ayette geçmektedir ve manası şu şekildedir: “Rabbim, ben nefsime zulmettim, beni bağışla! dedi. (Allah) onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Mü’minun Suresi 118. ayette geçen “Rabbim bağışla ve merhamet et! Sen merhametlilerin en merhametlisisin” manasındaki duası da Gümüşhanevi’nin Mecmuatü’l Ahzap adlı eserinde tövbe ve istiğfar için okunacak dualar arasında zikredilmektedir.

Bazı peygamber duaları da mü’minler tarafından Allah (c.c.)’a hamd ve şükretmek niyetiyle okunmaktadır. Fatiha Suresi ve hamd ifadesi ile başlayan pek çok surenin başındaki ayetler Hz. Peygamber (s.a.v.)’e öğretilmiş olan hamd dualarıdır. Bu duaları namaz kılan ve Kur'ân-ı Kerîm okuyan her Müslüman doğal olarak zaten yapmaktadır. Bunların dışında Hz. Süleyman’ın Neml Suresi 19. ayette geçen duası da kendisine nimet verilen kişinin nimetin şükrünü eda için okuyabileceği dua cümlelerindendir. Bu duanın manası ise şu şekildedir: “Rabbim, bana ve ana-babama lütfettiğin nimete şükretmemi, senin beğeneceğin faydalı bir iş yapmamı gönlüme ilham eyle ve rahmetinle beni iyi kullarının arasına sok.”

Hz. Peygamber (s.a.v.) her namazın sonunda Muavizeteyn Surelerini okumuş ve Müslümanlara da bu sureleri okumalarını tavsiye etmiştir[5]. Yine bir gün kendisine sürekli İhlâs Suresi’ni okuyan bir adamın hali şikayet olarak arz edilince Hz. Peygamber şöyle demiştir: “Allah (c.c.)’a yemin ederim ki, o Kur'ânı Kerîm’in üçte birine bedeldir[6].” Burada geçen İhlâs Suresi’nin Kur'ân-ı Kerîm’in üçte birine denk olması sevap açısından olsa gerektir. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Âl-i İmrân Suresi 26–27. ayetlerde geçen tespih duası da sabah namazından sonra, özellikle bol sevap kazanmak amacıyla okunması tavsiye edilen dualardandır. Bunlar dışında Kur'ân-ı Kerîm’in pek çok ayeti sevap kazanmak niyetiyle Müslümanlar tarafından sürekli olarak okunmaktadır.
Dünyevî İşlerin Halli Ve Sıkıntılardan Kurtulmak İçin Okunması

Dua kitaplarımızda çokça örneğine rastlayabileceğimiz bu tarz duaların tamamını incelememiz mümkün değildir. Ancak dünyevi amaçlarla okunan bazı peygamber dualarını ve bu duaların okunmasının tavsiye edildiği durumları incelemeye çalışalım.

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Tövbe Suresi 129. ayette geçen tevekkül duası ve Hz. Yunus’un balığın karnındayken yapmış olduğu tespih ve istiğfar duası ise sıkıntı anında okunması gereken dualardandır. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Hz. Yunus’un duası hakkında şu Hadis-i Şerif’i rivayet edilmektedir: “Sizden bir adama bir üzüntü veya bela geldiğinde okuyup da kurtulacağı bir duayı haber vereyim mi, o kardeşim Yunus’un duasıdır[7].” Ebu’s-Suûd Efendi de Mecmua-i Deavât isimli eserinde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Hz. Yunus’un duasını ismi azam olarak nitelendirdiğini ve bu duayı mühim bir maslahat için okuyan her Müslüman’ın dileğine kavuşacağını ifade etmektedir[8]. Hz. Yunus’un duası ölüm hastalığına yakalanmış olan kişiler için de okunan dualardandır. Çünkü ölüm hastalığı musibetlerin en büyüklerindendir. Aynı zamanda Bakara Suresi 201. ayetteki “Rabbenâ Âtin┠duası da şiddetli sıkıntı ve musibet anında okunacak olan dualar arasında zikredilmektedir.

Şeytanın vesveselerinden korunmak için ise Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Mü’minun Suresi 97–98. ayetlerde geçen sığınma duası tavsiye edilmektedir. Bu ayetler bazen bütün olarak okunurken bazen de kısmen sığınma duaları arasına dâhil edilerek okunmaktadır. Geceleyin uykusundan uyanan kişinin okuması tavsiye edilen duada da bu ayetin son kısmı yer almaktadır. Çünkü gece uyanmanın şeytanın etkisi ile gerçekleştiği düşünülmektedir. İhlâs, Felak ve Nas Sureleri de şeytanın vesveseleri ve kışkırtmalarına karşı okunulması gereken dualar arasındadır. Ayrıca Felak ve Nas Sûreleri büyü, cin ve şeytan çarpması gibi durumlarda da yaygın bir şekilde okunan dualardandır. Nitekim müfessirlerin çoğunluğuna göre Muavvizeteyn Surelerinin sebeb-i nüzulü Hz. Peygamber (s.a.v.)’e bir Yahudi tarafından büyü yapılması olayıdır.

Hz. Yusuf’un Yusuf Suresi 101. ayette geçen Müslüman olarak ölme ve salihlerden olma amacına yönelik duası ise, dua kitaplarında nusret anında ve ulaşılan nimetin devamı için yapılan dualar arasında zikredilmektedir. Çünkü Hz. Yusuf Mısır’a maliye bakanı olduktan ve bütün nimetleri tattıktan sonra nail olduğu nimetlerin devamı için bu duayı yapmıştır.

Bakara Suresi 201. ayette geçen ve halk arasında “Rabbenâ Âtin┠diye bilinen dua pek çok dua kitabında insanlarla tokalaşırken yapılacak olan dua olarak zikredilmektedir. Enes b. Malik’in ifadesine göre Hz. peygamber bir kişi ile tokalaştığı zaman bu duayı okumadan elini çekmemiştir.

Genel olarak Salih evlat isteme adına yapılan dualar arasında Hz. Zekeriyya ve Hz. İbrahim’in dualarına rastlamaktayız. Hz. Zekeriyya’nın Meryem Sûresi 3–5. ayetlerdeki duası çocuk sahibi olamayan ailelerin her türlü şartlar altında okuması gereken duaların başında gelmektedir. Allah (c.c.)’ın ihsan ettiği nesillerin Sırat-ı Müstakim üzere, namaz ve diğer ibadetleri eda ederek yaşayabilmeleri için ise Hz. İbrahim’in İbrahim Suresi 40. ayette geçen ve namazla ilgili olan duası okunmalıdır.

Şifa Amaçlı Okunması

İnsanoğlunun Allah’a dua etmesindeki en önemli vesilelerden biri de hastalıklardır. Hastalıklardan kurtulmak için insanlar pek çok dua okumaktadırlar. Bu duaların en tesirlileri ise me’sur dualar dediğimiz Kur’ân ve Sahih Sünnet’te geçen dualardır. Hz. Peygamber şifa için bazen kendisi bazı duaları okumuş, bazen sahabelere okutmuş, bazen de sahabelerin okuduğu bu tür duaları onaylayarak kabul etmiştir.

Şifa niyetiyle okunan duaların başında Fatiha Suresi gelmektedir. Rivayete göre Rasulullah (s.a.v.)’ın ashabından bir gurup sefere çıkmış ve bir kavme misafir olmak istemişlerdir. Kendilerini misafir etmek istemeyen kavmin liderini yılan sokmuş ve bu kavim ashaptan hastayı tedavi etmelerini talep etmiştir. Bunun üzerine onlardan biri Fatiha Suresi’ni okuyarak adamı iyileştirmiş ve bunun karşılığında kendisine bir sürü koyun verilmiştir. Bunu Rasulullah (s.a.v.)’a gelip anlattıklarında ise O, bu olay karşısında “Onun afsun olduğunu nereden biliyordun! Koyunları al bana da bir hisse ayır[9]” demiştir. Bu rivayetten de anlaşılıyor ki Kur'ân-ı Kerim’in tedavi amaçlı okunması meşrudur.

Yine Hz. Peygamber’in kendisi hastalandığında Muavvizeteyn Surelerini okuyarak kendisini tedavi ettiği, hastalığı ağırlaşıp okuyamaz halde olduğunda ise Hz. Aişe’ye bu Sureleri okutup kendi elleriyle bedenini mesh ettiği rivayet edilir[10]. Ayrıca Muavvizeteyn Sureleri genel olarak tüm şerlerden Allah (c.c.)’a sığınmak için okunan dualardandır. Hz. Peygamber’in Ukbe b. Amir’e “Ey Ukbe bunlarla Allah (c.c.)’a sığın. Hiç kimse bunlar gibisiyle Allah (c.c.)’a sığınmış değildir.” dediği rivayet edilmektedir[11].

Hz. Peygamber yatarken de Felak, Nâs ve İhlâs Surelerini okuyup, tüm vücudunu mesh ederek yatardı. Muavvizeteyn Sureleri inene kadar Hz. Peygamber cin ve şeytan şerrinden, göz değmesinden çeşitli dualarla Allah (c.c.)’a sığınıyordu. Bu Sureler indikten sonra ise yalnız bu duaları okumaya devam etmiştir.

Bunlar dışında Hz. İbrahim’in Şuarâ Suresi 80. ayette geçen duası da şifa duası ayetleri olarak toplumumuzda bilinen ve bütün hastalıklar için okunan ayetler arasındadır.

Rabbimizden bizlere Kuran’da öğrettiği makbuliyeti tescillenmiş peygamber dualarıyla kendisine yönelebilmeyi nasip etmesini ve duası kabul edilenlerden olmayı niyaz ederiz… Selamlar.

Hidayet AYAN

[1] Nevevî, Muhyiddin Ebî Zekeriyya Yahya İbni Şeref, el-Ezkâr Min Kelâm-i Seyyidi’l-Ebrâr.

[2] İbni Teymiyye, Sahîhu’l-Kelimu’t Tayyib.

[3] Ramazanoğlu, M. Sami, Dualar ve Zikirler.

[4] Gümüşhanevî, Ahmet Ziyaeddin, Mecmuatü’l Ahzâb.

[5] İbni Teymiyye, a.g.e., s.50.

[6] Ebû Davud, 2, 152.

[7] Tirmizî, Deavât, 529.

[8] Ebu’s-Suud el-İmâdî Efendi, Mecmua-i Deavât.

[9] Müslim, 2 / 1929.

[10] Buharî, Fezâilu’l Kur’ân, 14.

[11] Nesaî, 8 / 253.
 
Üst Alt