Otuz üçüncü söz

KUBİLAYŞAHİN

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
19 Kasım 2011
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
OTUZ ÜÇÜNCÜ SÖZ OTUZ ÜÇ PENCEREDİR
ÜÇÜNCÜ PENCERE

Zeminin yüzünde dört yüz bin muhtelif taifeden ibaret olan ((Haşiye): Hatta o taifelerden bir kısım var ki; bir senedeki efradı, zaman-ı Âdem’den kıyamete kadar vücuda gelen bütün insan efradından ziyadedir.)bütün hayvanat ve nebatat enva'ının ordusu; bilmüşahede ayrı ayrı erzakları, suretleri, silahları, libasları, talimatları, terhisatları kemal-i mizan ve intizamla hiçbir şey unutulmayarak, hiçbirini şaşırmayarak bir surette tedbir ve terbiye etmek öyle bir sikkedir ki; -hiçbir şübhe kabul etmez- güneş gibi parlak bir sikke-i Vahid-i Ehad'dir. Hadsiz bir kudret ve muhit bir ilim ve nihayetsiz bir hikmet sahibinden başka kimin haddi var ki, o hadsiz derecede harika olan şu idareye karışsın. Çünki şu birbiri içinde girift olan enva'ları, milletleri, umumunu birden idare ve terbiye edemeyen, onlardan birisine karışsa elbette karıştıracak. Hâlbuki 1(Mülk, 67) sırrı ile hiçbir karışık alameti yoktur. Demek ki hiçbir parmak karışamıyor.
(HAŞİYE)
: Hattâ o taifelerden bir kısım var ki, bir senedeki efradı, zaman-ı Âdem‘den kıyamete kadar vücuda gelen bütün insan efradından ziyadedir.
1 :“Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun?” Mülk Sûresi, 67:3.

Lügatler

Alâmet
:belirti,işaret
Bilmüşahede
:görerek, görmek suretiyle
Efrat :
fertler, kişiler
Enva’
:çeşitler, türler
Erzak
:rızıklar, azıklar, yiyecek ve içecekler
Girift
:karmaşık, iç içe
Had
:sınır, hudut, derece, yetki
Hadsiz :
sayısız, sınırsız
Harika
:hayret uyandıran, hayranlık veren, imkânların üstünde olan
Haşiye
:dipnot, açıklayıcı not
Hayvanat
: hayvanlar, canlılar
Hikmet
:Herkesin bilmediği gizli sebeb, gizli sır, sebeb, fayda, gaye, her şeyin belirli gayelere yönelik olarak, manalı, faydalı ve tam yerli yerinde olması
İbaret :
meydana gelmiş, toplanmış, bir şeylerden teşekkül etmiş
İdare :
çekip çevirmek, becermek, döndürmek
İlim
:bilmek, idrak etmek, okumak veya görmekle elde edilen malumat
İntizam :
tertip, düzen, düzgünlük, düzenlilik
Kemal-i mizan
:mükemmel bir ölçü
Kıyamet :
dünyanın yıkılıp harap olması, dünyanın sonu
Kudret :
güç, kuvvet, iktidar
Libas
:giyilecek şey, elbise
Muhit:
etrafını kuşatan, çeviren
Muhtelif:
çeşitli
Nebatat:
bitkiler
Nihayetsiz:
sonsuz
Sır :
herkesin bilmediği gizli hakikat
Sikke :
damga, mühür
Sikke-i Vâhid-i Ehad
: bir olan ve birliği her bir şeyde görülen Allah’ı gösteren mühür
Suret :
biçim, şekil
Taife :
kabile, kısım, takım, topluluk
Talimat
:bir iş hakkında hareket tarzını bildiren emirler
Tedbir :
bir şeyde muvaffakiyet için lazım gelen hazırlık, hikmete uygun hareket
Terbiye :
Allah’ın emirlerine itaat ederek ruhen ve cismen yükselmeye çalışmak
Terhisat :
kurtulmalar, salıverilmeler
Umum
: bütün,tüm, tamam, hepsi
Vücud:
beden, varlık, var olmak
Zaman-ı Âdem
:Âdem(a.s.)’ın zamanı
Zemin:
yeryüzü
Ziyade :
fazla, daha çok, fazlasıyla


--
 

KUBİLAYŞAHİN

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
19 Kasım 2011
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
MESNEVİ-İ NURİYE DERSLERİ
4.1.REŞHALAR

بِسْمِ
اللهِالرَّحْمٰنِالرَّحِيمِ
TENBİH

Hâlık-ı Âlemi bize târif ve ilân eden deliller ve burhanlar, lâyüad ve lâyuhsâdır. O delillerin en büyükleri üçtür.

Birincisi: Bazı âyetlerini gördüğün, işittiğin şu kitab-ı kebir-i kâinattır.

İkincisi: Bu kitabın âyetü’l-kübrâsı ve divan-ı nübüvvetin hâtemi ve künûzu mahfiyenin miftahı olan Hazret-i Muhammed Aleyhissalatü Vesselâmdır.

Üçüncüsü: Kitab-ı âlemin tefsiri ve mahlûkata karşı Allah’ın hücceti olan Kur’ân’dır.

Şimdi, birkaç reşha zımnında ikinci burhanı tariften sonra sözlerini dinleyeceğiz.

BİRİNCİ REŞHA:

Arkadaş! Hâlıkımızı tarif eden, pek büyük bir şahsiyet-i mâneviyeye mâlik, burhan-ı nâtık dediğimiz, “Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm kimdir?” diye yapılan suale cevaben deriz ki:

Hazret-i Muhammed (a.s.m.) öyle bir zâttır ki, azamet-i mâneviyesinden dolayı sath-ı arz, o zâtın mescid-i aksâsıdır. Mekke-i Mükerreme onun mihrabı, Medine-i Münevvere onun minber-i fazl-ı kemâlidir. Cemaat-ı mü’minîne en son ve en âli imam ve nev-i beşerin hatîb-i şehîridir; saadet düsturlarını beyan ediyor. Ve bütün enbiyânın reisidir; onları tezkiye ve tasdik ediyor. Çünkü, dini bütün dinlerin esasatına câmidir. Ve bütün evliyânın başıdır; şems-i risaletiyle onları terbiye ve tenvir ediyor.


Lügatler :

Aleyhissalatü Vesselâm
: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
âli : yüksek, yüce
âyet : delil; Kur’ân’daki âyetler gibi, iman esaslarına delâlet eden kâinattaki herbir fiil, hâl ve varlık
âyetü'l-kübrâ : büyük delil, alâmet
azamet-i mâneviye : mânevî büyüklük
burhan : güçlü ve sarsılmaz delil, kanıt
burhan-ı nâtık : konuşan delil
cemaat-ı mü'minîn : mü’minler cemaati, topluluğu
cevaben : cevap olarak
divan-ı nübüvvet : peygamberlik divanı
düstur : kâide, kural
Hâlık : herşeyi var eden yaratıcı Allah
Hâlık-ı Âlem : âlemin yaratıcısı Allah
hâtem : mühür, damga
hatîb-i şehîr : çok meşhur hatip
hüccet : kanıt, delil
kitab-ı âlem : âlem kitabı; bir kitap gibi her bir varlığıyla iman esaslarını gösteren kâinat
kitab-ı kebir-i kâinat : büyük kâinat kitabı
künûz-u mahfiye : gizli hazineler
lâyüad ve lâyuhsâ : sayısız ve hesap edilemeyecek kadar çok
mahlûkat : yaratılmışlar, varlıklar
mâlik : sahip
miftah : anahtar
mihrab : câmide imamın namaz kıldırdığı yer
minber-i fazl-ı kemâl : mükemmellik ve fazilet minberi
nev-i beşer : insan nevi, insanlık
reşha : “sızıntı” mânâsını taşıyan başlıklardan her birisi
Reşhalar : "sızıntılar " mânâsına gelen bir risale
saadet : mutluluk
sath-ı arz : yeryüzü
sual : soru
şahsiyet-i mâneviye : belli bir kişi olmayıp bir topluluktan meydana gelen mânevî kişilik
tefsir : yorum, açıklama
tenbih : ikaz, uyarı
zat : kişi
zımnında : dahilinde, içinde


 

KUBİLAYŞAHİN

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
19 Kasım 2011
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
İslam’da Uğursuzluk Yoktur! Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Ey îmân edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın!..”
(Hucurât, 12)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“En güzeli, hayra yormadır. Uğursuzluk, hiçbir müslümanı teşebbüsünden vazgeçirmesin. Herhangi biriniz hoşlanmadığı bir şey gördüğü zaman şöyle desin: Allah’ım! İyilikleri sadece sen verirsin; kötülükleri yalnız sen giderirsin. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak senin yardımınla kazanılabilir.”
(Ebû Dâvûd, Tıb, 24/3919)
Rasûlullah (sav), insanların bazı şeylere uğursuzluk atfetmesini yasaklamış, bütün her şeye iyi ve müsbet bir nazarla bakmayı esas kılmıştır. Hz. Enes’ten rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav) bir gün:
“−Uğursuzluk yoktur. Ben, hayra yormayı tercih ederim”
buyurmuştu. Sahâbîler:
“–Hayra yorma (tefe’ül) nedir?” dediler. Efendimiz (sav):
Güzel ve olumlu sözdür” buyurdu. (Buhârî, Tıb, 19; Müslim, Selâm, 102)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Bedî’:
Bütün varlıkları, eşi ve örneği olmaksızın, sanatkârane bir şekilde yaratan, misilsiz, hayret verici âlemler icat eden, hiçbir benzeri olmayan şeyler ortaya koyan demektir.
Kısa Günün Kârı

Dikkat
li olmakla birlikte insanlara ve hâdiselere iyi gözle bakmak, kişiye büyük bir rahatlık sağlar.
Lügatçe

zan:
Sanı; sanma durumu.
teşebbüs:
Girişim, girişme.
 
Üst Alt