- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
Peygamber Efendimiz, henüz Gençlik çağında,
Çok takdîr edilirdi insanlar arasında.
Onun yumuşaklığı, güzel huy ve ahlâkı,
Hayrân bırakıyordu kendine cümle halkı.
Şaşılacak derece Doğru sözlülüğünden,
El-emîn lakâbıyla meşhûr oldu o günden.
O zaman Arablarda, her kötülük, şer vardı.
Koyu bir câhiliyyet devri yaşıyorlardı.
İçki, kumar ve faiz, vardı her kötü ahlâk.
Putlara taparlardı en kötüsü olarak.
O, bu fenâlıklardan, hep uzak duruyordu.
Özellikle putlara hiç yakın olmuyordu.
Kendi koyunlarını, Ciyâd dağı yanında,
Güderdi hep çocukluk ve gençlik yıllarında.
Hem te'mîn ediyordu bu yolla geçimini.
Hem de uzak tutardı onlardan kendisini.
Tam Yirmi yaşlarında bulunduğu zamanda,
Âsâyiş diye bir şey yoktu Arabistanda.
Yâni zulüm ve fesat, her yeri kaplamıştı.
Can ve mal emniyyeti, mâlesef kalmamıştı.
Mekkenin yerli halkı, yolculara çok defâ,
Yaparlardı her türlü zulüm, ezâ ve cefâ.
Ticâret veyâhut da Beytullahı ziyâret,
İçin gelenlere de yaparlardı eziyyet.
Türlü haksızlıklara uğrayanlar da ancak,
Merci' bulamıyordu hakkını arayacak.
Bu sırada Yemenden, ticâret maksadıyle,
Biri geldi Mekkeye, çok mal ve eşyasıyle.
Âs bin Vâil adında biri zor kullanarak,
Gasp etti mallarını, zulüm ile alarak.
O dahî bu haksızlık ve zulüm karşısında,
Çıkıp feryâd eyledi Ebû Kubeys dağında.
Bu vakayla iyice karışmıştı ortalık.
Bu, bardağı taşıran Son damla oldu artık.
Hâşim oğullarıyle diğer kabîlelerin,
İleri gelenleri toplanıp etti yemîn.
Şöyle ki, (Bundan sonra, hiçbir insana artık,
Aslâ yapılmıyacak bir zulüm ve haksızlık.
En ufak haksızlığa uğrarsa biri eğer,
Hakkı alınacaktır.) diye karar verdiler.
Her türlü haksızlığı önlemek gâyesiyle,
Adâlet Cemiyyeti kuruldu böylelikle.
Böyle bir cemiyyetin kurulmasında o gün,
Te'sîri çok olmuştu genç yaşta O Resûlün.
Mekkede te'sîs olan bu cemiyyetle artık,
Önlendi tamâmiyle bu "Zulüm" ve "Haksızlık".
Önceki o âsâyiş, tekrâr kurulmuştu tâm.
Hem dahî uzun müddet te'sîri etti devâm.
Peygamberlikten sonra, bir gün buyurdular ki:
(O günkü sözleşmede bulunmuştum ben dahî.
Öyle bir cemiyyette bulunup hizmet etmek,
Bana, yüklü servetten sevimlidir daha pek.
Öyle bir sözleşmeye çağrılsam şimdi şâyet,
Elbette, seve seve eder idim icâbet.)
(Alıntı)