Ölümü Güzelleştirmek

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,319
Tepkime puanı
117
<HR style="BACKGROUND-COLOR: #fff; COLOR: #fff" SIZE=1><!-- / icon and title --><!-- message --><!-- ….. “Ölmeden evvel ölünüz!” sırrı ile fâni varlıkta nefsin menfî ve çirkin hallerini irâdi olarak yok etme olgunluğuna erişebilmek ve ham insandan kâmil insan hüviyetini kazanabilmektir.
Böyle bir kemâlât seviyesine ulaşan kulun, Hâlık ile arasındaki gaflet perdesi aralanır ve fâni lezzetler hayâtiyetini kaybeder. Kul, ibâdette huzûr, muâmelatta nezâket ve ahlâkta fazilet iklimlerinde yaşar. Rûhu, her daim Rabb’ine yaklaşmanın ebedi hazzını tatmağa başlar. Bu sebepledir ki Hazret-i Mevlânâ, Hakk’a yakınlık lezzetini tatmadan evvelki devresini “Hamdım”, ilâhi hazza nâil olduğu devreyi “Piştim”, kâinattaki esrâr tecellilerinin kendisine bir kitap gibi açılıp ayân olduğu devreyi de “Yandım” sözleriyle ifade etmiştir.

Bu ifadeler aynı zamanda Allah’a ulaşmak yolundaki gayret tezahürlerinin bir beyanıdır. Allah’a giden yollar, meşhur tabiriyle “mahlûkatın nefesleri adadince çok” olmakla birlikte “fakr u fenâ” tarîkı, bunların en müessiridir. Fakr u fenâ, ilâhi muhabbet netîcesinde “benlik”ten kurtulmak ve mâsivâya ait her şeyi gözden ve gönülden çıkarmak demektir. Bu da, Hakk’ta fânî olarak “Ölmeden evvel ölünüz!” sırrının tecellisi ile ölümün güzelleşmesi, yani ebedi bir vuslat haline dönüşmesidir.

…..




Ölüm âsûde bahâr ülkesidir bir rinde,

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarda tüter.

Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter…


Osman Nuri Topbaş -->….. “Ölmeden evvel ölünüz!” sırrı ile fâni varlıkta nefsin menfî ve çirkin hallerini irâdi olarak yok etme olgunluğuna erişebilmek ve ham insandan kâmil insan hüviyetini kazanabilmektir.
Böyle bir kemâlât seviyesine ulaşan kulun, Hâlık ile arasındaki gaflet perdesi aralanır ve fâni lezzetler hayâtiyetini kaybeder. Kul, ibâdette huzûr, muâmelatta nezâket ve ahlâkta fazilet iklimlerinde yaşar. Rûhu, her daim Rabb’ine yaklaşmanın ebedi hazzını tatmağa başlar. Bu sebepledir ki Hazret-i Mevlânâ, Hakk’a yakınlık lezzetini tatmadan evvelki devresini “Hamdım”, ilâhi hazza nâil olduğu devreyi “Piştim”, kâinattaki esrâr tecellilerinin kendisine bir kitap gibi açılıp ayân olduğu devreyi de “Yandım” sözleriyle ifade etmiştir.

Bu ifadeler aynı zamanda Allah’a ulaşmak yolundaki gayret tezahürlerinin bir beyanıdır. Allah’a giden yollar, meşhur tabiriyle “mahlûkatın nefesleri adadince çok” olmakla birlikte “fakr u fenâ” tarîkı, bunların en müessiridir. Fakr u fenâ, ilâhi muhabbet netîcesinde “benlik”ten kurtulmak ve mâsivâya ait her şeyi gözden ve gönülden çıkarmak demektir. Bu da, Hakk’ta fânî olarak “Ölmeden evvel ölünüz!” sırrının tecellisi ile ölümün güzelleşmesi, yani ebedi bir vuslat haline dönüşmesidir.

…..



Ölüm âsûde bahâr ülkesidir bir rinde,

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarda tüter.

Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter…


Osman Nuri Topbaş
<!-- / message --><!-- sig -->
 
Üst Alt