Ölüm döşeğinde söylenenler

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,319
Tepkime puanı
118
Hz. Ebu Bekir'in ölüm döşeğinde söyledikleri...

Aişe validemiz şöyle anlatmıştır: Babam Ebu Bekir'in hastalığı şiddetlendiğinde ben ağlamaya başladım. Babam da o esnada baygınlık geçirdi. Bunun üzerine ben şu şiiri okudum: "ınsan gözyaşlarını, saklı bulunduğu damarlarda ne kadar tutabilirse tutsun, sonunda onları boşaltacağı bir zaman mutlaka gelecektir."

Ayılıp da benim bu şiiri okuduğumu duyan babam: "Ey kızım, durum senin dediğin gibi değildir. Sen bu şiirin yerine: "(Bir gün) ölüm sarhoşluğu geldiğinde 'ışte (ey insanoğlu!) Bu senin öteden beri kaçtığın şeydir (denir)' [Kâf: 50/19] ayetini oku" buyurdu.
Sonra da: "Hz. Peygamber hangi gün vefat etmişti?" diye sordu.
"Pazartesi günü" dedim.
"Peki, bugün günlerden nedir?" dedi.
"Bugün pazartesi günüdür" karşılığını verdim.
"Ben Allah Teâlâ'dan canımı bu geceden önce almasını temenni ederim" dedi ve pazartesiyi salıya bağlayan o gece de vefat etti. Ölmeden önce: "Vefatlarında Hz. Peygamber'e kaç kefen giydirilmişti?" diye sordu.
"Yemen'in sahil kasabalarında yapılmakta olan kumaştan üç kefen giydirildi. Hepsi de yeni ve beyazdı. Ayrıca kamis (gömlek) ve sarık da giydirilmedi" dedim.
O zaman: "şu üzerimdeki elbiseyi yıkayınız; çünkü onda za'feran lekeleri vardır. Sonra da ona iki yeni kumaş parçası ekleyerek bana kefen olarak kullanınız!" buyurdu.
"Sırtındaki elbise eskidir" dediğimde de: "Ne fark eder. Hem yeni elbiselere, diriler ölülerden daha fazla muhtaçtırlar. Zaten kefen çürümeye mahkûmdur" buyurdu. [ıbn Sa'd]
'Sur'â üfürüldüğü gün, çok çetin bir gündür!'
"Sur'a (ikinci defa) üfürüldüğü gün; işte o gün (kâfirler için) çok çetin bir gündür" [Müddessir: 74/8-9] mealindeki âyet-i kerimeler indiğinde Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
"ısrafil sur'u dudaklarına götürmüş ve üfürmek için kendisine verilecek emri beklediği halde ben nasıl olur da nimetlerden lezzet alıp huzur içerisinde yaşayabilirim?"
Efendimizin bu sözleri karşısında Ashab: "Ey Allah'ın Resulü! Bize ne yapmamızı tavsiye edersiniz?" diye sorduklar.
Efendimiz de: "Allah bize kâfidir ve o ne güzel vekildir. Biz yalnızca O'na dayandık" (Hasbunallâhu ve nı'me'l-vekîl, ale'l-lâhi tevekkelnâ) deyiniz!" buyurdu. [Taberani]
Hz. Ömer'in ölüm döşeğinde söyledikleri...
-Allah ondan razı olsun- Vefatı esnasında Hz. Ömer, oğluna şunları söylemiştir: "Ey oğlum! Vefat edeceğim esnada dizlerini sırtıma dayamak suretiyle yönümü kıbleye doğru çevir. Sağ elini alnımın, sol elini de çenemin üzerine koy. Ruhum çıkınca da gözlerimi kapat. Kefenimde aşırıya kaçma. Çünkü Allah katında bir değerim varsa bana bundan çok daha hayırlısını verecektir. şayet bir değerim yoksa o kefeni de alıp beni öylece bırakacaktır.
Mezarımı da çok geniş kazmayın. Çünkü Allah katında iyi kimselerdensem O, mezarımı benim için alabildiğine genişletecektir. Katında kötü kimselerden isem o zaman da mezarımı kaburgalarımı birbirine geçirecek şekilde daraltacaktır.
Sakın cenazem götürülürken hiç bir kadın onu takip etmesin. Sakın beni, bende bulunmayan meziyetlerle övmeye kalkışmayın; zira Allah Teâlâ beni sizden daha iyi tanımaktadır. Tabutumu yüklendiğinizde beni mezarıma hızlı bir şekilde götürünüz. Çünkü eğer Allah katında bir hayrım varsa beni bir an önce ona kavuşturmuş olursunuz. Hayrım yoksa da sizler omuzlarınızda taşımakta olduğunuz bir hayırsızdan bir an önce kurtulmuş olursunuz." [ıbn Sa'd]

Eğer Allah seni affetmezse...

Abdullah bin Ömer şöyle anlatmıştır: "Babam Ömer (ra) hastalığının ölümle sonuçlanacağını anladığında: "Eğer bütün dünya benim olmuş olsaydı bu çıkışın dehşet ve korkusundan şu anda hepsini fidye olarak verebilirdim" buyurdu. Sonra da bacağımın üzerinde durmakta olan başını indirmemi söyledi. Ben de onu dizime indirdim.
Bunun üzerine: "Ey Abdullah! Başımı yere bırak!" dedi. Böylece mübarek sakalı ve yanağı yere değecek şekilde onun başım dizimden indirerek yere koydum. şöyle diyordu: "Ey Ömer! Eğer Allah seni affetmeyecek olursa sana ve annene yazıklar olsun!" Sonra da Allah Teâlâ onun ruhunu aldı. [Taberani]

Hz. Huzeyfe'nin ölüm döşeğinde söyledikleri

Huzeyfe (ra)'nın ağırlaştığını işiten arkadaşları, yakınları ve Ensar, gece yarısı veya sabaha doğru onun yanına geldiler. Huzeyfe onlara vakti sordu:
"Gece yarısı veya sabaha yakındır" dediler.
Bunun üzerine Hz. Huzeyfe: "Ben, beni ateşe götürecek sabahtan Allah'a sığınıyorum. Siz bana kefenim olacak kumaşı getirdiniz mi?" buyurdu.
"Evet, getirdik" dediklerinde de şunları söyledi: "Sakın kefenim hususunda aşırıya kaçmayınız. Çünkü eğer Allah katında bir hayrım varsa bana ondan çok daha hayırlısı verilecektir. Yok, eğer bir hayrım yoksa üzerimdeki de benden çabucak soyulacaktır" [Buhari]
Eğer arkadaşınız salih bir kimse ise...
Sıla bin Züfer (ra) şöyle anlatıyor: Huzeyfe (ra) ıbn Mes'ud'la beni kendisine kefen almamız için çarşıya gönderdi. Ona üç yüz dirheme Yemen mamulü güzel bir renkli kumaş satın aldık.
Döndüğümde: "Bana kefenimi gösteriniz!" dedi. Aldığımız kumaşı kendisine gösterdiğimizde şöyle buyurdu: "Bu benim kefenim olamaz. Kefen olarak bana beyaz ve basit iki parça bez kâfidir. Bunlarla birlikte kamis (gömlek) de istemiyorum. Çünkü ben bunlarla çok az bir zaman duracağım. Sonra bana ya daha hayırlısı ya da daha şerlisi giydirilecektir." Bunun üzerine biz tekrar çarşıya gidip onun için beyaz yaz ve basit iki bez parçası satın aldık. [Ebu Nuaym]
Alıntı...

 
Üst Alt